Büyük bir gücü var zamanın.O,taşı deler,mermeri oyar,tahtayı kemirir.
Deniz kenarında kayalarda büyük delikler oluşur hep.Herkes onu dalgaların
yaptığını sanır.Oysa zamandır onları delik deşik eden.Bu güce yaşamda örnek
o denli çok ki saymakla bitmez.İşte tartışılmaz güce sahip zaman Karacaoğlan-
sevgisini beş yüz yıldır halkımızın gönlünden silememiştir.Nedir ondaki
beş üz yıl zamana karşı direnen güç?Gerçekte eskimeyen özellikleri çok bu
ölüsüz ozanın. Bugün bile yepyeni bir dil,sınırları aşılamayan etkili bir
anlatım,kişilerin iç dünyalarındaki duygu ve düşüncelerin dışa vurumu bunlardan bazıları.Karaca Oğlanın ilgi çeken özelliklerinden biri de aşık olduğu
güzellerin betimlenmesidir.
Mendili yudum arıttım
Gülü dalında kuruttum
Adın ne idi unuttum
Sorulmayı sorulmayı.
Görülüyor ki O'nun sevdiği kızlar adını unutacak kadar çok.Öyle sanıyo-
rum svgilisinin adını unutacak başka ozan yoktur dünyada.İşte sevdiği kızları
öylesine canlı betimler ki Yörük kızları tanıdığımız biriymiş gibi çıkıverir
karşımıza.Bakarsınız ki Toros dağlarının üstünde develeri katarlamış çekip
giderler:"Havayı da deli gönül havayı/ Ay doğmadan şavkı tutmuş ovayı/ Türkmen
kızı katarlamış mayayı/ Çekip gider bir gözleri sürmeli."
Örnekleri biraz çoğaltalım istiyorum: Toros Dağlarının üstünde Yörüklerin
değişik yaşam biçimleri var:Kızlar genelde oğlak,keçi güderler.Bir Yörük kızının
davarını arkaca salıp bir taşın üstüne oturup el işiyle uğraştığını düşünelim.
Serin serin bir aşağı yeli esiyor olsun.Karacaoğlanın saznı ve sesini duyar
gibi olursunuz.
Telli turnam sökün gelir
İnci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir
Yar oturmuş yele karşı.
Mut,Silifke,Mersin,Çukurova yöresinin halkıyla Karacaoğlan'ın şiirleri
öylesine kaynaşmıştır ki o şiirler dikkatle incelendiğinde ortaya halkımızın duyuş,
düşünüş,giyim kuşam ve yaşam biçimi çıkar:Yörük kızlarının göğüsleri nakışlıdır,
yayla çiçeği gibi hoş kokarlar.Bakışları kendilerine özgüdür.Örneğin:
"Elif'in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu."
Bu özellikler Türk halk kültürünün ortak özellikleridir.Genelde eller kınalı
gözler sürmelidir.Ak ellere alkınalar yakılır.Türk kızlarının çoğunun gözleri ala,
kaşları yay gibidir.
Aladır kaşların hilaldir kaşın
Aradım cihanı bulunmaz eşin
Yaylanın karından ak beyaz döşün
Uzanıp yanına ölesim gelir.
Karacaoğlan'ın güzellik betimlemesi yalnız kızlarla ilgili değildir.O,güzel
her şeye vurgundur.
"Karacaoğlan der ki konanlar göçmez
Bu ayrılık bizden arasın açmaz
Bir deli gönlüm var güzelden geçmez
Ne güzele doymaz gözüm var benim."
O'nun en belirgin özelliklerinden biri bu dörtlükte görünüyor:Güzele doy-
mayan bir göz,sevmekten yorulmayan,usanmayan bir gönül. Karacaoğlan bu işte.Diyelim
ki dağlar üstünde kara çalılar arasında dolaşıyoruz.Burnumuza mis gibi bir koku
geldi.İzini sürdük.Bir de baktık ki çalının içine mor menekşeler yayılmış.İşte sana
bir güzel,bir güzellik.Hiç dengi geçilir mi bu güzelin!
"Kadir mevlam seni öğmüş yaratmış
Çiçekler içinde birsin menekşe
Bitersin güllerin harı içinde
Korkarım yüzüne batar menekşe.
...........Yaz gelince yeşillenir bitersin
...........Güz gelince kayıb olur gidersin
...........Yavrum niçin boynun eğri tutarsın
.......... Senin derdin benden beter menekşe."
Bunun gibi doğanın bitmez tükenmez güzellikleri tümüyle boy gösterir
Karacaoğlan'ın şiirlerinde.
Büyük ozanımız bu betimlemelerde Türk dilinin koruyucusu,savunucusu gibi
görünür.Gün görmedik duru Türkçe sözcükler çıkar karşımıza O'nun şiirlerinde.Kim-
senin aklından geçmeyen özgün deyişleri hep Onda buluruz.Böylesine etkileyici
bir betimlemeyle bitiriyorum bu konudaki yorumlarımı:
Pencereden bakan dilber
Güzelliğin bildirirsin
Ak göğsünde lale sümbül
Ağlayanı güldürürsün
.........Göğsün açık benlerin çocuk
.........Güzellikte menendin yok
.........Kaşların yay kirpiğin ok
.........Vurduğunu öldürürsün
Gül bülbülün sekiminden
Perçem zülüf takımından
Geçme mesçit yakınından
Çok namazlar böldürürsün.