Son günlerde gündemde olan bir film var. Bir internet dizisi. Tarihi boyunca, bir gün dünyayı kurtaracağına inanılan Mesih (Messiah) fikirleri ile giderek güçlenmektedir. İlahi bir varlık olduğunu iddia eden 'Al Messiah' in, Eva Geller adlı bir CIA ajanı tarafından takip edilir ve sonuçta ABD Başkanının karşısına çıkarılır. Başkan Mesih’e ne için geldiğini sorar, Mesih ise “1000 yıllık barış için geldim” der. Başkan bunun nasıl yapılacağını sorar. O da “Tüm askerlerini geri çağır, erkeği, kadını hepsini eve getir” der.
Başkan her şeyi yapabileceğini ama bunun imkansız olacağını, askerleri geri getirmesinin ise felaket olacağını söyler.
Mesih, bunu yapması halinde barışın başkanı olacağını, yapmazsa bedelinin ağır olacağını ve kanın kan getireceğini söyler.
Oldukça düşündürücü sahnelerdi.
Bu film bir sadece çekirdek çitlenerek, patlamış mısır yiyerek izlenecek bir film değil tabi ki. Anlayana içinde yüzlerce mesaj olan film.
Her ne kadar dünyanın yarısı savaş halindeyse de, diğer yarısında ise barış bilinci gelişen ve gelişmekte olan insanlık topluluğu ile doludur.
Olmayan bir şeyi düşünemezsiniz. Barış bilinci o kadar çok gelişiyor ki bu tür filmler çekilebiliyor.
İdarecilerdeki kendini büyük görme gibi yüksek egolar barışın gelmesini geciktirebilir. Tüm askerlerin eve dönmesine bu egolar yüzünden karar veremezler.
Barış, bugünden yarına bir günde gelecek bir şey değildir. Barış, düşmanını bağrına basacak bir olgunluğa gelindiğinde gelecektir.
Barışın gelebilmesi için insanın ve insanlığın önce kendisi ile barış içinde olmasından geçer. Kendine hayrı olmayanın başkasına hiç hayrı olmaz.
Barış bilincinin yükselmesi, dünyadaki negatif düşüncedeki, yüksek egolu idarecilere de geri adım attıracaktır.
O nedenle tün insanlarda barış bilincinin yükseltilmesi için neler yapılabilir, ona kafa yormak gerekir.
Yoksa kan kanı getirir.
