Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


İSTİHBARAT SAVAŞLARININ GÖLGESİNDE


Ortadoğu gelişmeleri hız kesmeksizin devam ederken, sanki bir durgunluk varmış gibi algı oluşmaya başladı. Savaş bitti de her şey yerli yerindeymiş gibi, her şey eski konumuna yeniden dönüşüyormuş gibi bir hava varken, bölgede, gerginliğin eskisinden daha fazla devam ettiğini, oldukça açıktan olduğu değerlendirilebilecek istihbarat savaşlarıyla görmek mümkün.

Gelişmeler, ABD karşıtı tüm ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletilirken, en önemli kazananın halen ABD olduğu görülüyor. Rusya da amacına ulaşmış durumda ve Doğu Akdeniz´de kesin etkin. AB ülkeleri dışlanıyor gibi bir görünüm de ortaya çıkıyor ve Fransa Cumhurbaşkanının bu gelişmeye tepkisel yaklaşımı, Avrupa Ordusu söylemi. Çin´in, Şanghay denklemiyle bölgeye ve Avrupa´ya girişinin önünün kesilmesi için, ABD elinden gelen her yola başvuruyor. Dengelerin mücadelesi, Karadeniz kuzeyinde de devamlılıkta.

Gitti gidecek, artık istenmiyor, Rusya desteğiyle suçlanıyor, mahkemeye çıkacak, Başkanlıktan alınacak derken, Trump, halen ABD´yi yönetmeye devam ediyor ve bir gerçek hep göz ardı ediliyor. ABD´de, başkanların, kendi tasarruflarıyla devlet siyasetini değiştirmek gibi bir yetkisi yok. Yani, Devlet tarafından kurgulanıp onaylanmış her stratejik plan, yönetim değişse de uygulanıyor ve taviz verilmiyor. Yani, devlette devamlılıkta taviz yok. Her yeni gelen, yeniden dizaynla uğraşmıyor ki yetkisi de yok.

Fransa Cumhurbaşkanı, gelişmeler karşısında bir laf etti ve son gelişmelerle buna pişman edildi. Macron, ABD ve NATO´ya rağmen bir Avrupa Ordusu kurulmasından bahsetti ve tepkiler arka arkaya gelirken, Fransızların dik başlı tepkisel karakteriyle bütünleşen Sarı Yelekliler protestoları ortaya çıkıp, giderek artan dozuyla, Fransa´da devlet sorunu olacak hale geliverdi. Üstelik tüm otoritelerin, Avrupa Ordusu gibi bir düşüncenin ütopya olduğunu bilmesine rağmen. Macron, aynı zamanda G-20 Zirvesinde, Suudi Veliaht Prensiyle verdiği samimi pozlarla da gündeme geldi. Üstelik Veliaht Prensin, Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosluğunda gerçekleşen ve medyada tam bir muammaya döndürülen, Kaşıkçı cinayeti ile ilişkisi halen sıkıntılı konumda ve gözler üzerindeyken, Zirveye katılımcı diğer liderlerin de görüntü vermekten kaçındığı halde. Suudi Arabistan-İsrail-ABD ve hatta Mısır´ın da dâhil olduğu denklemde, bölgesel etkinlikte üstünlük mücadelesine katılım kurgularla devam ederken, inanç retoriğine dayalı dengelerde karmaşa dikkat çekiyor.

Suriye gelişmeleri de hız kesmeksizin devam ederken, halen, ABD-Türkiye koordinasyonuyla yapılabilecekler tartışılıyor. Ancak, ABD Menbiç´te oyalamaya devam ederken, Fırat doğusunda kurduğu kontrol noktalarıyla, Türkiye-Suriye sınırını kontrol altına aldığını ve burada güvenliği tesis edeceğini açıklamaktan da çekinmiyor. Bu arada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, sınır hattındaki birlik yığınağı önemli boyutlarda. Türkiye, Fırat doğusuna müdahalede kararlı bir duruş sergilerken, Irak kuzeyinden Kandil istikametinde oldukça derinlikte bir tertiplenme de sağladı. Bu durumda, Türkiye, Kuzey Irak, El Bab ile Afrin istikametlerinde mevcut fiili konumu ve İdlip´te tesis ettiği kontrol noktalarıyla, sınır ötesinde etkin varlığına devam ediyor ve günümüz konjonktüründe etmeli de. 

Yapılanlar doğrumudur, evet. Ancak, dikkat edilmesi gereken önemli bir husus var.

Bir ayı kovana yaklaştığında, kovan dışındaki arılar, ayıyı orasından burasından sokmaya başlayarak taciz ederler. Ayının tepkileri önceleri ölçülüdür. Sakince, asıl amacı olan beslenmek ve ayakta durabilmek, gücünü koruyabilmek için, bal toplama eylemine devam eder. Ancak, arıların sokmaları artıkça, ayı bunalmaya ve tepkileri ölçü sınırlarını aşmaya başlar. Ayı, saldırılar karşısında artan tepkileriyle, bal toplamaya çalışırken, etrafı da yıkmaya başlayınca, kovana ve kovanda bulunan tüm arılara zarar verildiği endişesiyle, etraftaki tüm arılar da çıldırarak, hep birlikte ayının üstüne gelir. Yani, ?Aşırı Tepkiye Davet? durumu oluşur ve ayının konumu amacını aşarak, giderek hayati seviyede riske girer.

Bu kıssadan hisse ile yola çıkarak, Türkiye´nin artan cephelerde oluşan konjonktürde, küresel jeopolitiğin getirileriyle değişen güç dengeleri ve çıkar konumları karşısında, mümkün olduğunca azami dikkat ve gayretle hareket etmesi, istihbari oyunlarla yapılan kışkırtmalara, mantıklı ve uygun tepkiler vermesi gerekiyor. Yapılan değerlendirme sonucunda tespit edilen, verilmesi gereken tepki ne ise, çekinmeksizin ve yapılan, karar verilen plandan taviz verilmeksizin uygulanması önem kazanıyor.

Bu durumda, bölgede bulunan ve dengelerde etkin yerini korumayı amaçlayan İran ve Rusya ile ABD ilişkileri çerçevesinde, sahada silahlı çatışmadansa, yapılacak etkin istihbarat çalışmalarıyla, bölgede kurgulanmaya çalışılan yapılanmaların, kontrol altında tutulması önem kazanıyor. Ayrıca, bölgede vekalet savaşlarını yürüten gruplarla ilişkilerin etkin düzenlenerek, dengede tutulmasıyla, anlık değişimlerle, muhtemel tehdit mekanizmalarının tehdide dönüşmesinin önlenmesi önemli. Bölgede, anlaşıldığı kadarıyla istihbaratçıların mücadelesi artan bir ivmeyle devam ederken, her adımın, bir satranç hamlesi gibi çok dikkatli atılması gerekiyor.

Can UĞURATEŞ 

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51