Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI KARARLARI VE GELİNEN DURUM


ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster, Türkiye ve Katar´ın, radikal ideolojinin yeni sponsorları olduğunu belirten bir açıklama yaptı. ABD çıkarlarına göre üç büyük küresel tehdit olduğunu belirten McMaster, bu tehditleri; revizyonist güçler, Çin ve Rusya; terörü destekleyen ve toplu imha silahı üreten, İran ve Kuzey Kore; cihatçı radikal örgütler olarak sıralarken, radikal İslamcı örgütlerin büyük bir tehdit olduğunu, bu gün, radikal İslamcı terörün ana destekçileri arasında, Türkiye ve Katar´ın bulunduğunu savundu. Bu durumda Çin, Rusya, İran, Kuzey Kore, Katar ve Türkiye için, ABD´nin bir kesitince görüşü net olarak ortaya çıktı.

Trump´ın, Kudüs´ü İsrail´in başkenti olarak tanımasının ardından başlatılan İntifada devam ederken, Türkiye´nin girişimleriyle İstanbul´da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Arap ülkelerinin liderliğini zaman içinde birbirlerine devreden, Mısır ve Suudi Arabistan´ın yokluğunda, Doğu Kudüs´ü, Filistin Devletinin Başkenti olarak tanıdığını açıkladı. Trump ile birlikte ışıklı küre önünde poz veren iki ülke lideri, Kral Selman ile Başkan Sisi farklı düşünüyor olmalı. Aslında Kral Selman yaptığı açıklamayla, Filistin halkının tüm yasal haklarını geri kazanması ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletin kurulmasının hakları olduğunu söyledi. Sanki lider benim buralarda dedi.

İsrail İstihbarat Bakanı Yisrael Katz, bir Suudi gazetesine verdiği demeçte, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman´ı İsrail´e davet etti ve Arap Dünyasının lideri olarak niteledi. Ayrıca Suudi Arabistan´ın, İsrail-Filistin barış sürecinde arabulucu olabileceğini belirtti.

Bu fırtına gibi gelişmelerle, ABD İsrail desteğini kesmezken, Türkiye, İran ve Katar´ı radikal örgütleri destekle ve küresel tehdit algısıyla, tehdit gibi bir söylemle ikaz ederken, Türkiye´nin Şanghay İşbirliği Teşkilatı ile yakınlaşması; Rusya ile S-400 Füze antlaşması; Çin´den başlayan Demir İpek Yolu projesinin hayata geçirilmesi; Rusya, Türkiye ve İran´ın Astana başarısı; Irak´ta, Merkezi Hükümetin egemenliğini sağlaması; Suriye´de, Rusya´nın da desteğiyle meşru Rejim Hükümetinin başarılı olmasıyla bölgede gerileyen ve bölgesel ağabeyliği Rusya´ya kaptırmış görünen ABD´nin, yeni hamlelerle gerilimi tırmandıracağı öngörülebilir.

İsrail, Suudi Arabistan´a yaptığı çağrıyla, Türkiye´nin başkanlığında yapılan İİT zirvesinde, Mahmud Abbas´ın açıklamalarında ABD´nin artık İsrail-Filistin barış sürecinde arabuluculuk yapamayacağını belirtmesiyle ortaya çıkan boşluğu, kendince alternatifle doldurmayı planlıyor olmalı. Böyle bir gelişme gerçekleşirse, ABD´nin Suudi Arabistan üzerindeki etkisiyle, değişen bir şey olmayacak. Ancak asıl hedef, Türkiye´nin öne çıkan liderlik girişiminin engellenmesi. Suudi Arabistan ve Mısır´ın, gelişmeler karşısında verdikleri tepkiler de aynı yönde ve Türkiye´nin liderliği istenmiyor.

İİT´nın aldığı kararlar ne kadar etkin olabilir tartışılır. Çünkü kendi içinde dahi net bir antlaşma gösteremeyen İslam ülkelerinin, burada aldığı kararları kendi ülke meclislerinde onaylamaları ve bu kararların Birleşmiş Milletlere taşınarak, ilgili kurumlarda da kabulüyle ancak başarı sağlanabilir ki ABD vetosu mutlaka gelecektir.  Uluslar arası diplomaside, alınan kararların yaptırımları ancak karar alan ülkelerin gücüyle orantılıdır. İİT´nın aldığı kararların yaptırım gücünü, buradan yola çıkarak değerlendirmek mümkün. Ancak Türkiye ve İran dışında önemli bir askeri güce ve diplomatik etkinliğe de sahip olmayan ülkelerin, mevcut durumuyla yaptırımların uygulanması zor görünüyor.

Yine de İİT´de alınan kararlar önemli. Çünkü ilk defa böyle büyük bir katılımla ve oy birliğiyle hareket eden İslam Dünyası görülüyor.           

Can UĞURATEŞ

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22