Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


İNANÇ, ÖĞRETİLER, ÖRGÜTLENME VE ŞİDDET (7)


Tüm dinlerin temel amacı; insanlığın huzur, barış ve refah içinde yaşam sürmeleriyle, bireylerin kendilerini sonsuz yaşama hazırlamaları üzerine kurulu. Ancak bazı çok tanrılı kabul edilenler ile esasen öğretileriyle sadece dünyevi huzuru yakalamayı öngören, vaat eden doktrinler, halen, insanlara vaat ettiklerinin kısa vadede elde edilebilir olmasıyla gücünü korurken, Kapitalizm adı verilen, Birinci Bin yılın ikinci yarısında keşfedilen sistem, kazanımları uğruna, tüm öğretilerin dengeleriyle etkin olarak oynamaktan çekinmedi.

Bu gün kapitalist düşünce yapısının da din olarak algılanması gerekliliği şiddetle tartışılırken, Komünizmin temelini oluşturan Marksist düşünce yapısının da bir nevi inanç kültürü yani din olduğu algısı, bilim insanlarının bir kısmınca kabul görüyor. Yani ortaya çıkan yönetim sistemlerindeki kabuller bir yerde inançla bağdaşmaya, inanç haline dönüşmeye başlıyor.

Kapitalist düşünce yapısı hiç de küçümsenecek bir olgu değil. Kuralları ve aslında kuralsızlığının acımasızlığıyla yaptıklarının insanlığa ve tüm yaşam alanlarına etkisi, korkunç boyutlara ulaşabiliyor. Kazanma hırsı ve güçlü olma isteği, inanç bütünlüğünü bilimle birleştirdiğinde, ortaya çıkan sonuçlar ürkütücü. Özellikle inançlar bağlamında, tanınmayan, bilinmeyen, güçlü görünen, bilinmeyeni açıkladığını, bildiğini iddia edenleri döneminin koşullarında yaptıklarıyla kutsallaştıran zihniyetin, yüzyıllarca karşılaştığı realite, acılarla dolu bir yaşam veya soykırıma götüren süreç oldu.

Aztek ve İnka medeniyetlerinin akıbeti; Hindistan başta olmak üzere Endonezya ve Uzakdoğu insanlarına layık görülen yaşam süreçleri; Avustralya ve Tazmanya Aborjinlerinin uğradığı soykırım; Avustralya ve diğer habitatlarda bulunan hayvan türlerinin ortadan kalkması; Kuzey Amerika´daki endemik ortamın değişmesi gibi sonuçların tamamı, insanın ilkel benliğine yerleşik, ?önce ben? şifresinin dürtüsü ile geliştirdiği inançlarının belirsizliğinde, değişkenliğinde gizli.

1876´da, Belçika Kralı II. Leopold, Orta Afrika´yı keşfetmek ve köle ticaretine son vermek için yaptığını açıkladığı girişimle, bir sivil toplum kuruluşu kurarak bölgede hastaneler, okullar, yollar yapma misyonu verdi. Ancak bu kurum dönemin fikir yapısıyla doğal olarak kazanıma yöneldi ve sonuçta bu kurum eliyle, 1885-1908 arasında, iş gücünün daha da zorlaştırılması ve acımasız cezalandırmalarla, 6 milyon insan yaşamını kaybetti.

Vrenigde Oosindische Compagnie (VOC), Hollanda sermaye sahiplerince kurulan bu şirket, 1600´lerin başlarından itibaren Endonez´yayı yönetmeye başladı ve kontrolün Hollanda Devletine geçmesi 200 yıl sürdü. Aynı dönemde Dutch West İndies Company (WIC), bu günkü New York şehrinin olduğu bölgeyi yönetiyordu ve tamamen kendi yöneticilerinin kurallarıyla.

1717de, Fransız Mississippi şirketi, Mississippi vadisini kolonileştirerek, New Orleans şehrini kurdu. Kurallar yine şirket politikaları doğrultusunda kurgulandı.

17. yüzyılın başlarında Kuzey Amerika´daki ilk İngiliz yerleşimleri; London Company, Playmouth Company, Dorchester Company, Massachusetts Company gibi şirketler tarafından kuruldu ve tabii ki her şirket, kapitalizmin kurallarını veya kuralsızlığını yani duruma göre geliştirilen şirket çıkarlarının kati kazanımına yönelik politikalarını, acımasızca uyguladı. 

Hindistan ise British East India Company (İngiliz Doğu Hindistan Şirketi) tarafından finanse edilen paralı askerler tarafından işgal dilerek, 100 yıl, tamamen şirketin oluşturduğu sistem ve askeri teşkilat tarafından yönetiminin ardından, 1858´de İngiliz Devletine bağlanabildi.

Bu şirketlerin tek amacı, sermaye sahiplerine verdikleri teminat gereği kazançlarını artırmakken, bölgesel inançlarla ve demografik yapılarla sürekli oynayarak, dengelerin bozulmasına ve geleceğe tuzaklar kurulmasına imkân hazırladılar. Yüzyılları aşan süreçlerde din misyonerliği de devreye sokularak yapılan uygulamalarla, halkların ayrışımıyla, birbirlerine düşmanlıkları sağlandı.

Ezoterik yapılanmalar giderek artan dinler arası ve din içi fraksiyonlarla oluşan ayrımların şiddete yönelmesi ve şiddetin bilinçli olarak kapitalist yapılanmanın inanca dönüşümüyle desteklenmesi sonucu kimi zaman kısmi, bölgesel, kimi zaman küresel güç kazanımına yönlendi. Ellerinde, yüzyılların birikimiyle kullanıma hazır beyinler mevcutken, inanca dayalı biat kültürünün bölgesel geleneklerle, törelerle desteklenmesi sağlanarak, potansiyel eleman sayısı düzenli olarak artırılırken, kripto kavramında inananların, üyelerin, müritlerin, kazanç sahiplerinin birbirlerini tanıması dahi önlendi. (Devam edecek)

Can UĞURATEŞ

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00