Spor salonuna, diye çıkıyorum evden, apartmandan bir komşu sabah erkenden markete uğramış, eve dönüyor. Oğlu zeytinyağlı sarma istemiş de kuş üzümü almaya gitmiş, ne güzel, diyorum, kıymetini bilsinler annelerinin, inşallah, bir lafla ödeşmesinler de diyerek cevaplıyor.
Gün çoktan uyanmış, hava ısınmış, klâkson sesleri, egzoz kokuları arasında ama olsun hiç olmazsa açık havada, yürüyerek gitmek iyi geliyor.
Al nefes, ver nefes, öyledir tabii, her işin başı sağlıkla hem alınan hem de verilen nefes, tam bizim yaş grubumuza göre sanki pilates, ağrıyan yerlerimiz iyileşiyor.
Çıkışta kitapçıya uğruyorum, birisine hediye olarak ne zamandır bir kitap almamıştım, yılbaşı ağacını okuduğu kitaplardan yapan yeğenime klasiklerden birini seçip yaldızlı bir kâğıda sardırıyorum.
Nergis, arpa zambağı, sümbül koymuş küçücük tezgâhına genç delikanlı, hafta sonu bakmış da almamıştım, tercihim sümbülden yana oluyor, ayağınıza sağlık, diyerek teşekkür ediyor.
Hemen önünde simit fırını, yeni çıkmış, sıcacıklar, yanımda beliren küçümenciğe de ikram ediyorum, gözüyle poğaçaları işaret ediyor, eline uzatırken bir tanesini dudağının kenarında belli belirsiz bir gülümseyiş beliriyor.
Dolmuşa biniyorum. Şoför yanında oturan genç telefonda, birine sinirlenmiş, yüksek sesle konuşuyor. Hastaneye gidecekmiş, bir taraftan gelecek endişesini dile getiriyor, bir taraftan da kendini teskin eden şoförü dinliyor.
Köşe başında iniyorum. Bizim sokağa girince tanıdık yüzler, köşker, kaldırımın güneşli tarafına oturmuş, elindeki ayakkabıyı orada tamir ediyor.
Genç bir anne, okula gidecek çocuğu belli, servise indirmiş, küçük oğlu kucağında, öperek uğurluyor. O kadar tanıdık geliyor ki bu sahne, üzerinden yıllar geçmemiş olsaydı keşke, burnumun direğini bir sızı yokluyor.
Kapıyı açınca her defasında aynı huzuru buluyorum, çok şükür, cemre yanımızda bugün, eli kulağında artık baharın, ısınsın tüm yürekler, sümbülleri vazoya koyarken gönlüm dua ediyor.
Hayatın içinden basit, sıradan anlar, bir gün daha ömrümüzden hızla geçiyor. Zamanı yakalamak ne mümkün, her ândan çıkarılacak bir şeyler var, görmek gerekiyor.
