Ahmet DUMAN


Göçmenlik ve Göçmenler Üzerine?


                                                                                                                   

İnsanlığın önünde ?göçmen sorunu? devasa bir kütle gibi yığılmış duruyor. Bazılarımız bu dev yığının kenarından dolaşıyoruz, bazılarımız başımızı çevirip görmezden geliyoruz, ama göçmenlik ve göçmenler giderek daha da çözümsüz sorun haline gelmekteler?

Türkiye 150 yıldır bu sorunla yüz yüze iç içe. 1877 Rus savaşından sonra Osmanlı Avrupa topraklarından vazgeçmeye başlayınca o topraklar üzerinde yaşayan Türk ve Müslüman Halk Rumeli´yi çeşitli biçimlerde terk edip İstanbul´a gelmişlerdir. Çoğu gelirken yolda yaşamını kaybetmiş geri kalanlar İstanbul´da iyi kötü kendilerine sağlanan olanaklarla yaşamlarını sürdürüp yaşantımıza katılmışlardır. 20. Yüzyıl da önemli nüfus hareketlerinin olduğu bir yüzyıl olarak tarihe geçmiştir. Önce Yunanistan sonra Bulgaristan´dan gelen göçmenlere kapılarımızı ve gönüllerimizi açtık. İyi de etmişiz. Hiç biri herhangi bir sorun yaratmadılar, hatta bazı iyi alışkanlıklarını, yaşam biçimlerini bizimle paylaştılar. Kimsenin üstüne yük olmadılar.

Göçmenlik önce yerinden yurdundan ayrılmak zorunda kalmış olan göçmen için büyük sorun. Kolay şey değil insanın yaşadığı doğup büyüdüğü topraklardan kopması, koparılması. Bizim bildiklerimizin aklı hep kopup geldikleri yerlerindeydi. Sizlerde anımsayacaksınız Bulgaristan´dan gelen son gruplardan bir kısmı burada yaşayamayacaklarını anlayınca geri döndülerdi?

Göçmenlerin, göç ettikleri ülkeler için sorun daha da büyük. Bu güne kadar anlaşıldığına göre 150 yıldan beri göçmen alan bu ülkede hiçbir birikim hazırlık ve önlem yok. Bunu neden söylediğimi sokağa çıkınca ya da aracınız ilk trafik ışığında durduğu zaman etrafınızı saran çocukları, caddelerdeki kültürel dokunun özgünlüğünü giderek yitirdiğini gördüğünüzde anlıyorsunuz? Hele bir de ya Akdeniz´de yahut Ege Denizinde devrilen botlarda boğulan kadın ve çocukların haberlerini evire çevire TV´lerde izlemek yok mu? O da facianın bir başka acı veren yanı. İnsan, insana acır.

Bu günlerde sosyal medyada bir olay paylaştı bir arkadaş: Kanada´nın Montreal kentinde Dorvel isimli banliyösünün Belediye Başkanı bölgesindeki okul kantinlerinde domuz eti satılmasını istemeyen Müslüman göçmenlerin bu başvurularını geri çevirmiş ve neden böyle yaptığını tüm öğrenci velilerine bir mektupla bildirmiş. Uzunca bir mektup; özellikle Müslüman göçmenlere bu davranışının nedenlerini anlatıyor. Özetlemeye çalışacağım:

Müslümanlar Kanada´nın ve bulundukları eyaletin gelenek ve göreneklerine hayat tarzlarına adapte olmaları gerektiğini anlamalıdırlar. Çünkü göç etmeyi seçtikleri yer burasıdır. Yaşam biçimlerini değiştirmesi gerekenler kendileridir. Kanadalıların ne ırkçı ne de yabancı düşmanı olmadıklarının farkında olmalıdırlar. Laiklik ile hemfikir olmayan ve Kanada´da kendini rahat hissetmeyen Müslümanlar için, çoğunda yeterli nüfus olmayan 57 güzel Müslüman ülkesi olduğunu hatırlatmak isteriz. Bu ülkeler şeriata göre helal kollarını açmış onları beklemektedirler. Bu ülkeler yerine Kanada´yı tercih ettiyseniz burada yaşamanın daha iyi olduğunu düşünmüş olmalısınız. Kendinize sadece şu soruyu bir kez sorunuz ?Kanada neden sizin geldiğiniz ülkeden daha iyidir?? Kanada´da Hıristiyanlar ve Yahudiler de dini inançlarını kendi özel yaşam alanlarında yaşamaktadırlar.

 Dorvel Kasabasının belediye başkanı ?kendi yaşam biçimini bana dayatma kardeşim? diyor. Bu sözlere karşı çıkılabilir mi?

Dünya, sanıyorum artık bu işe daha farklı bakmaya başlıyor.  Göçmenler gittikleri ülkelere yaşam biçimlerini ve alışkanlıklarını da götürüp o ülkeye dayatmaya başlıyorlar. Bu gün ülkemizde yaşadığımız bu değil mi?        

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05