Rahmetliyle ilgili anılarını anlatanların çok önemseyerek tekrarladıkları bir anısı var: ABD de Huston´dalar kendileri ameliyat olmuşlar. Odasına, Semra hanımın dışında ancak sadık adamları girip çıkabiliyor. Bir tv alıcısı var CNN international´dan haberleri izliyor. Bir ara heyecanla bağırıyor ?işte bu kadar! Gördünüz mü hava raporunda Türkiye´yi de veriyorlar.? Bu öykü rahmetlinin bu işe, yani tanınma ve tanıtma işine ne kadar önem verdiğini örneklemek için anlatılırdı. Bir yazımda yine söz etmiştim ya; yandaş gazete ve iş adamlarıyla uçak dolusu ülke ziyaretleri de o yıllarda başlamıştı? Sırf tanıtma ve tanınma uğruna yani?
Geçen Pazar çok güzel bir hava vardı, köyde ılık bir bahar havasında, çocuklarımla eğlenip koşup oynadık. Akşam, onlar gittikten sonra televizyona şöyle bir baktım: facia! Ankara´da patlama! Dehşet içinde ayrıntıların gelmesini bekledik bir türlü gelmiyor. Meraktan çatlayacak durumdayız; tüm kanallarda, sadece patlama ve patlamanın nerede olduğuna dair aynı kelimelerle verilen haber. Başka bir şey yok.
Yıllar öncesinden; sıkıyönetimli ve darbeli yıllardan kalma alışkanlıkla yabancı kanalların haber programlarını izlemeye çalıştım: Hiç birinde haber yok. Yaklaşık bir saat kadar sonra bir iki kanalda alt yazıyla ?Ankara´da ölü ve yaralıların olduğu patlama? anlamında bir cümle. Aynı saatlerde veya birkaç saat farkla ?fildişi sahilinde bir otele teröristlerce saldırı olduğunu ilk belirlemelere göre 4 den fazla ölü çok sayıda yaralı olduğu? haberi tüm yabancı kanallarda görüntülü olarak vardı. Bizim olayın üzerinden bir buçuk saat geçtikten sonra yayın yasağı koyuldu iki saat sonra güvenlik zirvesi için görevli bakanların sadece araçları kameralara yansıdı. Bazı kanallar araçların kime ait olduğunu da anlayamamışlar ışıklardan şikâyetçiydiler. Sonrasını biliyorsunuz?
Majesteleri Cumhurbaşkanı olduktan sonra bazen ayda iki ve daha fazla ülkeye? iş ziyaretleri? yapıyor; rahmetlinin yaptığı gibi, yandaş gazeteci ve iş adamlarıyla? Peki, ne işe yarıyor bu geziler? Neyi çözümlüyorsunuz bu gezilerde? Son yıllarda Ahmet Bey´in Kayseri Pazarlığıyla ne olup bittiği anlaşılamayan üç değil altı milyar Euro´ya yükselttiği kısaca ?göçmen parası? diyebileceğimiz para dışında bir başarı gözükmüyor! İşte, Türkiye, Dünya´da ancak bu kadar önemli. Prestiji, Fildişi Sahili´nden bile geride? Acımızda da sevincimizde de yapayalnız kalmışız! Bizi kimse nazarı dikkate almıyor. Demek ki neymiş: Çok gezmekle çok tanınmıyorsunuz!
Ankara faciası ile ilgili ne yazılabilir? Aklınıza yazacak konuşacak birçok şey geliyordur. Doğrusu benim de aklıma çok şeyler geliyor sizin düşüncelerinizle söyleyeceklerinizle tıpa tıp aynı. Fakat ne yararı var? Hiç. Bu patlayan üçüncü facia. Aslında ne üçüncü ne dördüncü; Türkiye yıllardır bu faciayı defalarca yaşadı. Peki ?deneyim? ne demek? Nasıl ders alınabilir ve nasıl tekrarlanamaz bu hatalar, hiç düşünülmüyor mu? Bu devlet ne biçim bir devlettir ki; kendi aydınına, bilim insanına, öğrencisine, askerine ve siviline, kısaca, vatandaşına gösterdiği kararlı sertlik ve acımasızlığı neden bu tehlikeye karşı gösteremiyor?
Bir de utanmazlık; Yenilir yutulur gibi değil: Bombalarla yaşamaya alışmalıymışız!
Rahmetli de ?alışırlar alışırlar? demişti. TV kanallarına bakar mısınız; alışmamış mıyız?
Belki merak edeniniz vardır: Fildişi Sahili´nde durum iyi? Halk orada da terörden tırsmış durumda. ?Fildişi Sahili tipi Başkanlık? la yönetilen ülkede başkan her şeye hâkim?
