Prof. Dr. Özer OZANKAYA


EMILE DURKHEIM´IN 100 YILDIR BALTALANAN HİZMETİ: GERÇEK TOPLUMBİLİM!


?Bütün uygarlık ögeleri içinde ahlaki bir nitelik gösteren, -belli koşullar altında- yalnız bilimdir.?

?Bilimin kılavuzluğundaki zekânın toplumsal yaşamın akışında gittikçe daha büyük bir yer tutması zorunludur.?

Emile Durkheim

Toplumbilimin kurucularının en başta geleni Emile Durkheim´ın 100. ölüm yıldönümünün sessiz geçiştirilmesi, önceki ABD başkanlarından Bush´un ?Ben bilimin değil, İsa´nın yolundayım? sözlerinde anlatıma kavuştuğu üzere, küresel ölçekteki sömürgeciliğin toplumbilimi güneş tutulmasına uğrattığının, böylece toplumların yaşamını yeniden bilim-dışı, us-dışı yönlerde gütmekte olduğunun, her ülkede kuralsızlık ve tutarsızlığı azdırdığının yeni ve anlamlı bir kanıtı sayılabilir.

Gerçekten faşizm de, dinci baskıcılık da, komünizm de Durkheim´ın ?doktriner saplantılar yerine, bilimsel yöntemin geçerlik ilkelerine dayalı toplumsal düzen´ gereğini ön sıraya çıkaran toplumbiliminden hiç hoşlanmadılar.

Ona karşı, Einstein´ın ?yıkılması atomu parçalamaktan daha güçtür? dediği önyargıları desteklediler.

Oysa Emile Durkheim´ın, daha 19. Yüzyıl sonlarında, özellikle İntihar ve Toplumsal İşbölümü adlı yapıtlarında işaret ettiği ve ancak toplumbilim yardımıyla çözülebileceğini belirttiği toplumsal bunalımlar, bugün küresel ölçekte tüm insanlığı ezmektedir.

Atatürk sonrası Türk toplumu için de bu gözlem geçerlidir, kanısındayım. Özellikle insanlığa Yeni Dünya Düzeni diye dayatılan kuralsızlık döneminde, ABD yönetiminin ve onunla genel bir işbirliği içinde olan Batı Avrupa devletlerinin, Türkiye için laik, demokratik düzen yerine, ?ılımlı İslam´ kılıflı toplumsal yıkımı önermiş olmaları da, Atatürk Türkiyesinin dünyaya örnek demokratik devletçi ekonomisini ortadan kaldırıp uluslararası ölçekte kör kapitalizmi egemen kılmaları da, Durkheim´ın toplumbiliminin kalıcı değerini kanıtlamaktadır.

BOP ve eşbaşkanlığının Türkiye´yi getirdiği ?durum?, gözler önündedir.

Durkheim´dan okuyalım:

?Bütün uygarlık ögeleri içinde ahlaki bir nitelik gösteren, -belli koşullar altında- yalnız bilimdir.

Bilim, vicdanın en yüksek olgunluk aşamasına ulaşmış biçiminden başka bir şey değildir.

Toplumların bugün içinde bulundukları koşullarda yaşayabilmeleri, hem bireysel hem de toplumsal vicdan alanının genişleyip aydınlanmasına bağlıdır.

Bir vicdan ne kadar bilgisizlik karanlığında ise değişime de o denli karşı çıkar.

Buna karşılık bilgiyle aydınlanmış bir vicdan, kendisini daha önceden bu değişim gereğine hazırlamasını bilir.

İşte bundan dolayı bilimin kılavuzluğundaki zekânın toplumsal yaşamın akışında gittikçe daha büyük bir yer tutması zorunlu olmaktadır.?

Bu gereklilik yerine getirilmediği için ortaya çıkan -?Yeni Dünya Düzeni? denilen anarşik ortamda çok daha ağırlaşan- durumu da Durkheim, daha 20. Yüzyıl başlarında, şöyle açıklıyordu:

?Uygun ile uygunsuzu, adil olanla olmayanı ayırt etmede belirli bir ölçü bulunmaması ve hemen de gönlünce (keyfi) denecek yorumlara bağlı kalınması nedeniyle, en kınanacak davranışlar çoğu kez kınanmıyor.

Böylesine belirsiz ve tutarsız bir ahlak ile düzen kurulamaz.

Sonuç olarak da ortaklaşa yaşam (=ulusal ve uluslararası yaşam, Ö.O.) kuralların sağlayacağı düzenden büyük ölçüde yoksun kalmaktadır.?

?Oysa özellikle ekonomi dünyasındaki üzüntü verici sürekli anlaşmazlıklarla her türden düzensizliklerin nedenini bu kuralsızlıkta aramak gerekir. Çünkü karşıt güçleri tutan ve uymak zorunda oldukları sınırları koyan hiçbir şey bulunmadığı için, bu güçler ölçüsüz biçimde gelişmektedir.

Zorla kabul ettirilen kavga-bırakışmaları geçici olup, düşünceleri yatıştırmazlar. İnsan tutkuları, ancak saygı duyulup uyulan bir ahlaki güç önünde durur. Eğer böyle herhangi bir güç yoksa, güçlü olanın yasası egemen olur ve açık ya da örtülü bir savaş durumu sürüp gider.?

?Bu düzensizliği, bireysel özgürlüğün gelişimine elverdiği savıyla haklı göstermek isteyenlerin çabası boşunadır. Toplumsal kuralların otoritesi ile bireyin özgürlüğü arasında karşıtlık bulunduğu yolunda sık sık öne sürülen sav (ekonomik liberalizm özellikle bu sava dayalıdır, Ö.O.) kadar yanlış bir şey olamaz. Tam tersine, özgürlüğün kendisi de (bununla toplumun saygı gösterilmesini sağlamakla yükümlü olduğu özgürlüğü anlatmak istiyoruz), bir düzenlemenin ürünüdür.?

?Devletin, ekonomi gibi toplumun tümünü her zaman etkileyebilecek nitelikteki bir alanla ilgilenmemesi olanaksızdır. Onu düzenlemesi, tümüyle kendine bağımlı kılmamak koşulu ile, zorunludur.?

?Eğer toplumbilim insanların ögürlük, eşitlik ve gönencine hizmet etmezse, bir dakikalık bir inceleme zahmetine bile değmez diyen Durkheim´ı saygıyla anarken, bilime gerçekten saygı duyanları, O´nun insanlığa kazandırdığı doğru anlamıyla ?toplumbilime? sahip çıkmaya çağırıyoruz.

(Emile Durkheim´ın Türkçeye kazandırdığım, tümü de CEM YAYINEVİ´nce yayınlanan en temel yapıtları şunlardır:

İNTİHAR

TOPLUMSAL İŞBÖLÜMÜ

DİNSEL YAŞAMIN İLK BİÇİMLERİ

TOPLUMBİLİMİN YÖNTEM KURALLARI

TOPLUMBİLİM VE PRAGMACILIK )

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00