Demokrasiler, her alanda büyük düşünen insanlar yetiştirir ve bu yaratıcı insanlar toplumun öncüleri olurlar. Değerlerine, yetişmiş insanlarına önem vermeyen toplumlar çürümeye ve karanlıklarda kalmaya mahkum edilir. Çıkar, açgözlülük, kin, nefret ve saldırganlığın varolduğu toplumlarda düşünen, yaratan, öncü insanlar yetişmez. Doğu toplumları, özellikle Ortadoğu, Akdeniz kıyısında bulunan müslüman ülkeler yüzyıllardır ?mehdiler´ kurtarıcılar, şeyhler, şıhlar, dervişler beklemktedirler, bekleyedursunlar. Bu düşünce ve inançda olan toplumlarda genellikle diktatör karakterli yöneticiler yararlanmaktadırlar. Geçmişin delilerini veli yapan düşünce ve inançdan tamamiyle kurtulmak için eğitime, bilime ve aklın bağımsız gücüne önem vermek gerekir.
Bazı iktidarlar muhalefete düşman gözü ile bakarlar. Bağımsız basın yayın organlarının eleştirilerini de muhalefetin etki ve propagandası ile yapıldığını söylerler. Her türlü eleştirinin arkasında iftira ve özel bir amaç görme düşüncesi anlayışsız, dar görüşlü, başka düşünce ve eleştirilere saygı göstermeyen bir tutum ve davranış gösterir iktidar. Basın ve kamuoyu etki ve baskı altında kaldıkça, demokrasinin gelişmesine katkı yapamazlar.
Devletin amacı ve görevi, insanları korkutarak, baskı altına almak değil, insanlara güvenlik, huzur içinde yaşanılabilinir özgür bir ortamı sağlamaktır.
Korku bir ulus ve bireyler için en büyük tehlikedir. Korku özgürlükleri yok eder, demokrasi ve özgür düşünceyi engeller. Korku, bir ulusun ve bireylerin yaratıcı, üretici yeteneklerinin gelişmesini yok eder. Toplumda ahlaksızlıklar, çürümeler, düşünsel durgunluk ve gerilik görülür, değerler susar, sessiz kalır, sinerler yok olur. Besleme uzmanlar, yazar, çizerler, dalkavuklar, demagoglar, toplumda boy gösterirler. Kötülükler karşısında hiç kimse sesini çıkarma cesaretini gösteremez. Ekonomik alanda çıkarcı, üç kağıtıcı kesim hertürlü nüfuz ticareti yaparak emeksiz kazançlar ve vurgunlar yaparlar. Adalet yerini baskı ve zulme bırakır. Rüşvet yolsuzluk bir kangren gibi ulusal yapıyı yok eder.
Diktatörlerin bazı özellikleri: Genellikle Diktatörler zafer veya bunalımlardan sonra gelirler, Normal zamanlarda gelenler de kazanmak için dışarda bir düşman veya içerde bir tehlike, kaos yaratırlar ve bunlarla yenmek için mücadele ederek kahraman olmaya çalışırlar. Koşullar bu gibi sansosyonel duruma uygun degilse çeşitli sosyal ekonomik kalkınma hamleleri, yol vb çalışmalarla yaptıkları işleri çok abartarak büyük propagandalarla efsahaneler yaratırlar.
Diktatör, başarılarını, yaptıklarını büyütmek, şişirmek, yenilgilerini, başarısızlıklarını gizleyerek başarı elde ederler. Halk aç, işsiz, yoksul ve uçurumun kenarına gelse yanlışları gizleyip kamufle eder.
Korkusuz, düzenbaz diktatörler karşıtlarını çok kolay yok etme olanağını bulurlar. Diktatörün en büyük düşmanı onurlu insanlardır. Sanatçıları, aydınları, yazılı ve görsel basını, adliye ve polis-güvenlik güçleri kontrolü altındadır. Diktatörlerin önemli bir özelliği, bir ulusun zayıf ve güçlü yönlerini ve zaaflarını çok iyi kullanırlar. Din, vatan ve demokrasi kontrolünde bir araç olarak kulanır. En fazla yatırım güvenlik ve din alanındadır.
Ülkede herşeyin sahibi ve koruyucusu olduğunu, kendi olmazsa herşeyin yok olacağına kendini inandırmıştır.
Diktaktörlerin sonu: Diktatörlerin bazıları, yaşamına kanlı bir şekilde son vermişlerdir. Ülkesini kendisi ile birlikte yok edenlerde vardır. Başka ülkelere sığınan, onursuz bir şekilde yaşayanlarda vardır.
Cezmi Doğaner
