ALİ TAŞ ADN.


“ÇUKUROVA MİLLİMÜCADELE HATIRALARI-1”(*)


Ahmet Karataş, M. Fatih Sansar, Sedat Memili ve Hüseyin Batar’ın birlikte hazırladıkları, Kapak tasarımını Hüseyin Azar, Yayın sorumluluğunu Ekrem Arslan’ın üstlendikleri “Çukurova Milli Mücadele Hatıraları-1” adlı kitap “Adana Basınında 5 Ocak Kutlamaları Kataloğu” ve “Çukurova Milli Mücadele Şiirleri Antolojisi” adlı kitapla birlikte, Adana’nın 95. Kurtuluş yıldönümü anısına, Çukurova Fuarcılık A.Ş. ile Adana Kent Konseyi’nin desteğiyle yayın hayatına kazandırılan bir araştırma kitabıdır. Kitabın girişinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı’na ilham veren bir kent olarak Adana’da bulduğu ilham ve kendisine gelen güç ve cesareti yansıttığı, biz Adanalılar olarak her zaman onur ve gururla anlamını taşıdığımız :”Bende bu vekayiin ilk hiss-i teşebbüsü, bu memlekette, bu güzel Adana’da doğmuştur.” sözü, Atatürk’ün Adana’yı ziyaretinde (1923)  yanında Adana’nın kurtuluşunun önemli emektarlarından olan ve “Yeni Adana” gazetesinin saygıdeğer kurucusu Ahmet Remzi Bey ve Ferit Celal Güven Bey’in fotoğrafı karşılayan topluluğun ön sırasında yer almaktadır.

Kitabın ilerleyen sayfalarında Adana Valisi Sayın Mahmut Demirtaş’ın, Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Hüseyin Sözlü ve kitabı hazırlayan araştırma ekibi yazarlarının yazıları yer almaktadır… “Takdim” başlıklı yazısında, Adana’nın sosyal, coğrafi ve ekonomik konumundan söz etmenin yanı sıra; Adana’nın aynı zamanda tarih sahnesinde kazandığı kahramanlıklarla da öne çıktığını ve özellikle Kurtuluş Savaşı’nda verdiği etkin mücadelenin Atatürk’ün dikkatini çektiğini, dolayısıyla da övgüsüyle karşılandığını işaret etmenin ardından; Atatürk, Adana’nın, Türkiye’nin kurtuluşunda esin kaynağı olduğu vurgusunu dile getirmekten geri kalmayıp, hatta bunun nişanesi olarak 9 kez Adana’ya geldiğinin altını çizen Adana Valisi Mahmut Demirtaş duygu ve düşüncelerini; “…Can ve mal güvenliğinin tamamen yok olduğu Adana’da, asayişin yeniden temin edilmesi ve yurdun Fransız işgalinden kurtarılması, çetin mücadeleler gerektirmiştir. Yıllarca savaşmış ve bütün enerjisini tüketmiş bir halkın, işgal ve esaret altında yaşamaktansa, ölmeyi tercih edeceği, bunu da destansı bir kükreyiş ve mukaddes bir isyanla gerçekleştireceği aşikardı…” vurgusuyla ifade etmiştir.  Yurdu, halkı ve Adana’yı, Kurtuluş Savaşı ve Milli Mücadele’ye hazırlayan/gerektiren koşullara değinerek, özgürlüğün anlam, önem ve değerine gönderme yapan Demirtaş; “…altın yurdun yiğit ve şerefli çocuklarının, istikbali için verdiği mücadeleyi…” 95 yıl sonra adeta bir Destansı Bir Kükreyiş başlığıyla özetlemiştir.(s.7)

Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün “Takdim” başlıklı yazısında ekonomik ve kentleşme ve sosyo/kültürel değinmelerle, söylenegelen o  “Altın Yurt”, “Altın Ova” tanımlarının yakıştırıldığı bir ifadeyle Kurtuluş Savaşı öncesi baskı, zulüm ve tutsaklık günlerinden söz edilip; Toros Dağlarının yamaçlarına sırtını dayayarak teşkilatlanan milli kuvvetlerin amansız bir mücadeleyle dövüşmeye başladığı  anımsatılmıştır. “…Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın zaferlerine, Adana ve Çukurovalılar ‘Mübarek bir kükreyiş, mukaddes bir isyan…’ ile omuz verdiler…”  diyen Sözlü; “…Ankara Antlaşması sonrasında 20 Aralık 1920’de ilk Türk askeri şehre girerek üç yıllık esareti sona erdirdi. 4 Ocak 1922’de son Fransız birliği şehrimizi terk ettiğinde, Adana’nın milli bayramı başlamış oldu…” (s.9) diyerek sözlerini sürdürmüştür.           

“Çukurova Milli Mücadele Hatıraları-1” adlı araştırma kitabını hazırlayan Ahmet Karataş, M. Fatih Sansar, Sedat Memili ve Hüseyin Batar’ın ortak yazısı olan “Önsöz”de, Çukurova Milli Mücadele kahramanlarının Kurtuluş Savaşı’nda yaşadıkları unutulup gitmemesi için kitabın hazırlanmasını bir vefa borcu olarak vurgulanmaktadır.

 

*ADANA’NIN ANAVATANA KATILMASI VE

5 OCAK 1922 İLK KURTULUŞ BAYRAMI

Adana’nın 1926 yılı kurtuluş kutlamasına ait fotoğrafta askeri erkân yer alırken; Milli Mensucat Fabrikası’nda yapılan 1961 yılına ait diğer kurtuluş fotoğrafında ise dönemin valisi Mukadder Öztekin ile Kuvayi Milliye mensubu Gani Girici’nin kalabalık önünde yer aldığı (s.13); fotoğraftan sonra “Adana’nın Anavatana Katılması ve Ocak 1922 İlk Kurtuluş Bayramı” başlıklı, fotoğraflarla desteklenen yazıda Mondros Ateşkesi sonrasındaki işgal havası karşısında Mustafa Kemal Paşa’nın halkı uyarması; İngilizler’in Osmanlı hükümetine, Adana ve havalisi civarında bulunan orduların Ulukışla’ya kadar çekilmesi yolunda verdiği nota;  7. Ordu’nun lağvedilmesi, Mustafa Kemal Paşa’nın grup komutanlığının kaldırılması ile İngiltere ile Fransa’nın daha önce yaptıkları Skyes-Picot Antlaşması ve Ermenilerin  ihanetinin de yer aldığı İskenderun ve Mersin’den başlayan İngiltere ve Fransa tarafından Çukurova’nın işgalinden söz ederek “İşgal ve Esaret Günleri” ara başlıklı konuya giriş yapılmaktadır. Bu işgal karşısında Dörtyol Özerli köyünden Kara Mehmet’in ilk kurşunu atması ile Tarsus ve Adana’nın işgaline değinilmektedir. Daha sonra, İngiliz birliklerinin Musul’a kaydırılması ile Askeri yetkiye bakan İngilizler, Fransızların sivil yetkisini de aldığından, Çukurova Genel Valisi olarak Fransız Albay Bremond bu görevi üstlenmesiyle birlikte Türk bayrağını yasaklaması ve demografik beklentiler sonucunda, yarısının “Ermeni İntikam Alayı” olduğu 120 bin Ermeni’nin Çukurova yöresine yerleştirildiği belirtilir. Üç yıl kadar süren 1918 Aralık ayındaki işgalin acı günlerini “Yeni Adana” gazetesinden Mehmet Naci, 5 Ocak 1924 tarihli yazısında anlatır. Kurulan cemiyetler, örgütlenmeler, Mustafa Kemal’in Sivas Kongresi ve “Yeni Adana” gazetesinin ilk sayısını çıkarmaya başlaması, Kuva-i Milliye’nin Andırın, Haruniye, Kadirli, Osmaniye, Kozan, Feke, Saimbeyli, Pozantı, Karaisalı ve Gülek gibi Toros dağlarının kıyılarındaki oluşumlar, TBMM kurulması, Sakarya, İnönü  zaferleri, Doğu illerinin kurtarılması, ardından Urfa, Maraş, Kozan, Kadirli ve Pozantı’nın kurtuluşu, Özgürlük umutlarını güçlendirir. M. Nuri imzalı “Yeni Adana”daki yazı ise zulmün çehresini göstermeye çalışır. Ve sonunda hedefe ulaşılır. Franklin Buyyon ile Yusus Kemali Bey (Tengirşek) arasında 20 Ekim 1921’de Ankara İtilafnamesi imzalanır. Böylece Hatay ve İskenderun Fransızlar’da kalmış, Adana, Mersin, Osmaniye, Tarsus, Dörtyol ve Antep kurtarılmıştır. Bunun ardından Güney Anadolu’daki askeri birlikleri yeniden düzenleyen Mustafa Kemal “Adana Havalisi Komutanlığı”nı kurarak; Urfa-Mersin arasındaki bütün birlikleri bu komutanlığa bağlamış, Adana Mıntıkası Komutanlığına Muhittin Paşa, Mersin Bölge Komutanlığına Şükrü Naili Paşa ve Osmaniye Bölge Komutanlığı’na Albay Sıtkı Bey atanmış. Başkanlığına Şükrü Naili Paşa’nın getirildiği, Albay Sıtkı, Yarbay Salim Cevat ve Müsteşar Hilmi Bey’den oluşan Karma Komisyon çalışmalarına başlar. Vali Vekili Hamit Bey ve beraberindeki mülkî idarecilerle birlikte, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Merkez Heyeti adına, Belediye Başkanı Dıblanzâde Mehmet Fuat Bey, Ahmet Remzi Bey, Suphi Paşa, İbrahim Bey ve Halil Bey’den oluşan heyet Pozantı’dan Adana’ya gelerek (1 Aralık 1921) yapılan törende Hükümet Konağı’ndaki (Seyhan Kaymakamlığı binası) Fransız bayrağı indirilerek, Türk bayrağı göndere çekilir. Törene katılan bir manga Türk askerini, Karboğazı’ndaki Menil Taburunu esir alan Karabomba Müfrezesi Komutanı Hasan Akıncı komuta eder. Sonrası gün, Yeniİstasyon tarafından giren Türk birlikleri sevinç gösterileri içinde kurban kesilerek karşılanır. Muhittin Paşa askerlere karşı bir konuşma yapar.            Adanalıların teşekkür telgrafına Mustafa Kemal Paşa şöyle bir yanıt gönderir: “Telgrafınızı aldım teşekkür ederim. İnas ve sadaniye ile anavatana kavuşan sevgili Adana’mıza ve Adanalılara selamlarımı takdim ve ilk fırsatta arzu-ı âlileri vechile bizzat müşerref olmak üzere geleceğimi arz ederim. 9-12-37-Büyük Millet Meclisi Risi ve Başkumandan Mustafa Kemal”

Adana’nın Türk idaresine geçişi iki ay kadar sürer… 5 Ocak’ta tamamen Türk idaresine geçildiğinden kutlama da o gün yapılır… Bütün camiler kandillerle aydınlatılır.  Sokaklar süslenir; evler, işyerleri bayraklarla donatılır.  Birbirine uzaklığı yaklaşık 300 metre olan Saat Kulesi ile Ulu Camii arasına ise Türkiye’nin en büyük bayrağı çekilir. Yeni Adana gazetesi kurucusu Ahmet Remzi Yüregir, 5 Ocak 1922 tarihinde ilk kez kutlanan Adana’nın  kurtuluşunda asılan, 140 arşın (1 arşın: 68 cm.) kumaştan yapılan, yalnız hilalin içinde dört dikişçinin çalıştığı, Milli Eğitim Müdürü Refet Bey’in büyük katkısı olan, Terzi Nuri Efendi’nin imali olan bu bayrağın öyküsünü 7 Ocak 1922 tarihinde Yeni Adana gazetesinde anlatır. 5 Ocak günü saat 13:00 gibi Kumluk Meydanı’nda başlayan kutlamalarda Yeni Adana gazetesi başyazarı Ferid Celal Bey, hazırlanan kürsüde bir konuşma yapar. Daha sonra,Numune Okulu öğrencileri Mehmet Emin Yurdakul’un “Türk’ün Duası” adlı şiirini okur. O akşam da Hükümet Konağı ile Taşköprü arasındaki caddede fener alayı düzenlenir. Mızıka ve fener alayı Muhittin Paşa ile Vali Hamit Bey’in konağının önüne geldiğinde, Muhittin Paşa aşağıya inerek kısa bir konuşma yapar; Vali Hamit Bey de pencereden iltifatta bulunur. Daha sonra mızıka ve fener alayı Şafak Gazinosu önüne geldiğinde, gazinoyu işleten Said Ağa, o günkü hâsılatını Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne bağışlayacağını duyurduğundan, Debbağ Mızıkası bir süre gazino önünde çalarak bu yardıma destek olmaya çalışır. O günkü hasılat olan 12.750  kuruş bir heyet tarafından ilgilere teslim edilir.

5 Ocak kutlamalarıyla ilgili, Yeni Dünya gazetesinin Adana muhabiri Mustafa Nuri Bey’in Yeni Adana gazetesinde 7 Ocak 1922 tarihinde yayınlanan  “Bayramlar Bayramı 5 Ocak” adlı yazısı da okunması önerilerden yazılardan biri… “Bilmem mazinin o kindar hakaretlerine dünkü bayraklar, gölgeledar kafile şevk ve şadibeden daha ruhlu bir misal gösterilebilir mi? Akın akın dün geçit vermeyen sokakların genişliklerini doldurarak bir aşk ü heyecan geçiyorlar, geçiyorlar…” girişiyle yazıya giren Mustafa Nuri: ...”On binlerce bayrak, ak sakallı dervişler, masum, melek suret mektep talebeleri fakir, zengin, esnaf, hamal hatta üstleri kıymettar halılarla örtülü develer ve bunların mini mini rakkabları bu sevimli zafer bayrağını bu gün başlar üstünde cennet derecesinde bir neşe ile gezdiriyorlar…” ifadesiyle sürdürür.(s.34-35-36)   

 

*ÇUKUROVA MİLLİMÜCADELE HATIRALARI-1

Türksözü gazetesindeki “Adana Nasıl İşgal edildi? Kurtuluş için Nasıl Döğüştü? Tekrar Hürriyetine Nasıl kavuştu?” başlıklı yazıda (s.51-61) “Mondros Mütarekesi’nde yer alan “…Galip devletler, kendilerince ehemmiyet gördükleri herhangi bir Türk toprağını serbestçe işgal etmek hakkına haizdirler…” (s.51) maddesinin sonuçlarını ve mütarekeden sonra Suriye’de İngiliz ve Urban kuvvetlerini durduran Mirliva Mustafa Kemal Paşa’nın ordugâhını Adana’ya kurduğundan söz edilirken,1918 ila 1922 tarihleri arasında, Vanlı Ahmet Efendi’nin, bir mühendisin öldürülmesi. Mösyö Bremon tarafından Pamukçuzade Aziz Efendi’den on bin lira tükrük tazminatı alınması; Fransız yetkilinin Adana’ya geldiğinde Adanalılar tarafından caddelerin Fransız bayrağıyla süslenmesi; Vali Nazım Bey’in sürülmesi; insanların bilinmeyen yerlere götürülmesi; evlerinde silah bulundu savıyla Adanalıların köprübaşında çarmıha gerilip, kırbaçlanması, sürülmesi; insanların kurşuna dizilmesi; Adana’nın vahşice ve kanlı işgalinden söz edilmektedir. ihanet eden Ermeni’lerin işgal güçleriyle işbirliği yaparak kanlı olaylarda yer alması Kahyaoğlu Faciası, Şeyh Murat köyündeki iki Türk delikanlının öldürülmesi gibi işgaldeki kanlı olaylara yer verilmektedir. Güneydeki Maraş savunmasından sonra, Kuvayi Milliye’nin etkisi ise Kavaklı başarısı olarak bir moral kaynağı olur. “Kaçkaç” manzarası ise şöyledir: “…Korku ile telaşla, beşikteki çocuğunu unutup, eline bir süpürge alarak bahçelere doğru kaçan anneler, yarı yolda tıkanıp ölen ihtiyarlar, anasını babasını kaybeden yavrular… Öldürülenler… Ve kaybolanlar… Bunlar Adana’nın kara talihinin birer kurbanlarıdır…”/(s.60)   

“Adana Mücadelesinde Ömer Hoca Oğlu Mehmet” (s.62-64) adlı yazıda Adana’nın işgalinde yaşadıklarını anlatan Vasıf Canbay; İşgalde Hassa’nın Kayışoğlu köyüne giden Ömer Hoca Oğlu Mehmet’in, komşusu Kayışoğlu Hüseyin’in evine gelen intikam alayından iki Ermeni Jandarma ile bir Ermeni kadının, tehcirde verdiği bir keçiye karşılık önce bir sürü alması ve ardından gelip para almak için yine işkenceye başlaması üzerine kardeşi Ahmet’le Ermenileri dövmesi ve silahlarını alıp birkaç arkadaşlarıyla birlikte Amanoslar’a çekilmeleri anlatılıyor… Dörtyol’a doğru giden ve geceyi Hösem Dede mevkiinde geçiren Mehmet ve arkadaşları askeri bir silahtan çıktığını anladıkları kurşun seslerini duymaları üzerine, yanlarına bazı köylüleri de alarak, müsademe sonunda düşmanları kaçırırler ve Ermenilerin bir eve doldurdukları Türk kadınlarını kurtardıktan sonra, ertesi sabah gelen bir Ermeni taburuyla da üç saat çarpıştıktan sonra onlar da bozguna uğrayıp kaçarlar. Bu çarpışma sonrasında elerline 80 Fransız mavzeri geçer ve Dörtyol Jandarma Zabiti Giritli Yüzbaşı Hasan’ın da kendilerine cephane vermesi üzerine, müsademenin üçüncü günü 40 kişi olurlar. Bir iki müsademe olayına daha girdiklerinden cephaneleri tükenince Amanoslar’a çekilirler. Daha sonra, savaşın son günlerinde Kısık Boğazı’nı terk eden Türk kuvvetlerinin mağaralardaki cephaneleri köylüler tarafından ele geçirilip kendisine verildikten sonra, müsademenin 38.gününde 80 kişi olurlar. Fransız ve Ermeni askerleriyle Çardak mevkiinde birkaç müsademeye giren ve başarılı olan Mehmet, 300 kişiye ulaşan kuvvetleriyle Paşa’nın mahiyetine girerler. Bu sırada Fransızlar milli harekâttan vazgeçmek şartıyla önemli miktarda meblağlar teklif etseler de nefretle reddederler. Düşman parayla engel olamayacağını anlayınca Ceyhan’dan Bahçe ve Hatay’ın ilçelerine kadar genel bir ekseri harekât yapmaya karar verir ve yakalayabildiği tek kişi olarak Üzeyirli Bekiroğlu Hüseyini Osmaniye’da asarlar. Bundan sonra, Kuvay-i Milliye’nin temsilcileri örgütlenmek için geldiklerinde, onlara katılırlar.

Yeni Adana gazetesi kurucusu Ahmet Remzi Yüregir Bey “Ermeni Fedaileri Başında Olarak, Adana’yı İlk İşgal Eden Kumandan Kimdi?” (s.65-67) adlı 6249 ve 5 Ocak 1946 tarihli Yeni Adana gazetesindeki Mondros hatamızdan söz edip, padişahı eleştirdiği yazısında Yıldırım orduları Komutanı Mustafa Kemal Paşa’nın Adana’dan İstanbul’a gittiğini, Diyarbakır’daki 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa da İkinci Orta Okul binasına yerleştirdiği karargahını Adana’dan ayırdığından, yalnızca 16. karargahını Adana’da bıraktığından söz eder. İşgaldeki boynuz biçimindeki Ermeni askerlerini anlatan Ahmet Remzi Bey;’.ortaokul binasına yerleşen Ermeni alayının başında Kolonel adında bir Fransız komutan olduğundan da söz eder.  

Ahmet Remzi Yüregir Bey’in 5 Ocak 1951 tarihli Yeni Adana gazetesinde yazdığı “Adana’da Müdafaai Hukuk Cemiyeti Nasıl Kurulmuştu?” (s.75-77) başlıklı yazıda; Sivas Kongresi sonrasında Boğazlıyan Kaymakamı olan arkadaşı Avni Doğan’ın davetlisi olduğu sırada, Sivas’ta Heyeti tensiliye Reisi Mustafa kemal Paşa’dan, Yeni Adana gazetesi sahibi ve Adana Türk Gücü Reisi olarak kendisine telgraf geldiğini, kendisinin Kilisli Yusuf olarak bilindiğinden dolayı bulunamadığını, daha sonra ise Avni Doğan’ın kendisine bu telgrafı verdiğinden söz edilmektedir… Telgrafta ise hemen Kayseri’ye hareket ederek, orda “Adana Müdafaai Hukuk Cemiyeti”nin kurulması emrediliyor. Bunun üzerine Kayseri’ye giden Ahmet Remzi Bey cemiyeti kurar ve Somaoğlu Hanı’ndaki 9 numaralı odayı cemiyetin kanuni merkezi gösterdikten sonra; Damat Ferit’in tarafında olduğu için Sivas’a alınan Ulvi adındaki yöneticinin yerine vekil olarak gelen Zeynel Abidin Bey’e resmen bildirir. Yine, Ahmet Remzi Bey,  Mustafa Kemal Paşa’dan aldığı yazılarda, yakında 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa’nın (Cebesoy) yakında Sivas’tan Kayseri’ye geleceğini ve Niğde’de 11.Fırka Kumandan Vekili Kaymakam Mümtaz Bey’in Kayseri’ye gelerek Adana hakkında görüşüleceği emredilir. Ve daha sonra, Kayseri Askerlik dairesi reisi Emrullah ile o günlerde Develi’den Adana cephesine tayin edilen Topçu Binbaşısı Kemal Doğan’ın da (General) katıldığı bu toplantı iki gün olarak gerçekleşir. Bu ara Ahmet Remzi Bey,  zorunluluktan dolayı, “Adana Müdafaai Hukuk Cemiyeti”nin kuruluşunun yasanın tarifine aykırı bir şekilde kurulduğunu da itiraf eder.          

“Adana’da “Gönüllü Ermeni’ Alayı veya ‘Haçlı Kuvvetleri’ Nasıl Toplandı?” (s.68-72) adlı 5 Ocak 1959 tarihli Yeni Adana gazetesinde anlatan Gani Girici not defterini açar… Ermeni kilisesinde alınan ve Bremon’a bildirilen 9 maddelik karardan söz eden Gani Girici; bunların uygulanmaya başlandığının altını çizmektedir. 

Yine, Gani Girici, 5 Ocak 1951 tarihli Yeni Adana gazetesindeki “Debboy Vakası Nasıl Oldu?” (s.85-87) başlıklı yazıda Mülazım Osman ve arkadaşlarının Ermeniler tarafından vurulmasını anlatır.  

Sonradan Rize Mebusu olan Adana Vali Mektupçusu Esat Bey’in hatırası Aralık 1941/Ocak 1942 tarihli Görüşler dergisinin 41. sayısında yayınlanan “Burası Türk İrfan Yuvası Fransız Bayrağı Astırmam” (s.73-74) adlı yazıda, Adana’nın Ermeni murahhası olan Muşeg’in oturduğu binanın altındaki dükkânlarda bomba yapılırken patlama olduğundan ve binanın havaya uçtuğundan söz eden Esat Bey; Haçın ve Feke’de Ermenilerin yaptığı vahşetlere de  yer vermiş.

Ömer oğlu Resul Tunç’un 5 Ocak 1961 tarihli Yeni Adana gazetesindeki “İlk Baskını Nasıl Yapmıştık…’ (s.78-79) başlıklı yazısında bir baskın hikâyeleri anlatılır. .

Naci Akverdi, Türksözü gazetesine yazmış (5 Ocak 1946) “İşgâl Yıllarında Bir Hikâye Bir Hakikat” (s.80-82) Ferit Celal Güven’le Kumluk’daki cirit oyunun görselliğini yansıtır.

Türksözü gazetesindeki 5 Ocak 1947 tarihli “Kurtuluş Hatıraları”ndan birinde ise ağırlıklı olarak, idam edilme tehlikesi olan Ahmet Remzi Bey’in çarşaflı olarak Adana’dan kaçışı anlatılıyor.

Sırf vatana hizmet için Emniyet Müdürü İrfan Bey’den gelen teklifi kabul ederek polis olan ve 22 günlük polisliğinde Ermeniler tarafından öldürülen bir Türk’ün cinayetinin aydınlattığı için polislik mesleğinden ayrılması istenen Şeref Mutluay’ın, Yeni Adana gazetesinde 5 Kânunusani1945 tarihinde yayınlanan bir casusluk hikâyesi”: “Büyük Ermeni Kilisesine Nasıl Girdim?”…    

Müşir Kaya Canbolat, Sanat Cepehesi adlı web sitede yer alan “Kuvay-ı Milliye’den Bir Anı” (s.s.92-93) başlıklı yazıda, babası Bolat Mustafa’nın sivil örgütlenmeye geçerek Osman Tufan Paşa’dan silah istediğinde yerel/yöresel/geleneksel örneklerle, Bolat Mustafa’nın unutamadığı, hayatının dersini verir… Bolat Mustafa kendileri adına silah ister. Osman Tufan Paşa, mesleğini sorup, rençber olduğunu öğrendiğinde, Bolat Mustafa’ya kuluçkaya konan tavuğun altından kaç günde civciv çıkar sorusunu sorar. 20 günde diyen Bolat’ı 21 günde olarak doğrulayan Paşa bu kez: “20 günden önce tavuğu kuluçkadan kaldırırsan n’olur?” şeklindeki sorusunun yanıtını da, “o zaman civciv çıkmaz yivdin olur” şeklinde alır. Bunun üzerine Osman Tufan Paşa: ”Size şimdi silah verirsek bu silahı kullandığınız için işgal ordusu kanlı şekilde bastıracaktır. Biz düzenli orduya geçmek üzereyiz. Biraz sabırlı olun, emirlerimizi bekleyin…” der (s.93)

Bekir Oğlu Hakkı Çavuş’un “Üç Fransız Süvarisini Atlattık” (s.94-95) yazısı Yeni Adana’da 5 Ocak 1961 tarihinde yayınlanmış. Yazısında, üç Fransız süvarisini atlatarak Adana’dan çıkıp, Milli Kuvvetlere katılmalarını ve Kamber Höyüğü köyünde tren köprüsünü havaya uçurup, ardından Tarsus’un Karayayla’sına geçerek Havaca Şakir Çiftliği’ni sarıp, 50 kadar Ermeni ve Asuri’yi esir ederek Karaisalı’ya gelirler. Bu arada Bozantı’da sarılı kuvvetlerini kurtarmak için Kavaklıhan’a kadar gelen düşman güçleriyle üç gün çarpışırlar ve düşman geri çekilir. Bekir Oğlu Hakkı Çavuş, yakalanan bir casusu Karaisalı’ya götürür. “Tarihi Aflak Harbi’nda bulundum. Kurttepe çarpışmalarında ve Duran’ın şehit edildiği Oba Harbi’nde bulunduk. Müfrezemiz bilahare ‘Akıncı’ namı ile Yunan Harbi’ne katıldı.” diyen Bekir Oğlu Hakkı Çavuş, Adana’nın ilk kurtuluş bayramında bulunamaz. “..Döndüğümde memleketimde al bayraklar dalgalanıyordu. Bütün acı ve ıstırapları unuttum; İstiklâl madalyası ile mükâfatlandırılmıştım.” (s95)

Fransız İşgal Kumandanı General Dofyo’nun küstah bir tehdidine yer verilirken; Dofyo’nun, Adana’daki çeteleri haber aldığını, bunları çıkartmak için 28/29 Mayıs 336 tarihli gecede Osmaniye’yi top ateşine tutup birçok insanı katlettiği gibi, Adana’da da aynısını yapabilecek inatta olduğu “ “Bir İbret Vesikası” (s.96) adlı yazıda, 3 Haziran 1920 tarihli bildiri olarak yer alır.    

Türksözü’nde yayınlanan 5 Ocak 1933 tarihli, “Çamura Düşen Bayrak” (s.98-99) adlı   Hamdi Hakverdi’nin yazısı, işte bir sanatsal yazı dedirten türden. Hamdihakverdi, Fransız bayrağının aslı olduğu Adana Erkek Lisesi’ne ölü bir sessizliğin hüküm sürdüğü yağmurlu ve rüzgârlı bir havada gelen yaşlı Fransız General Guro’nun ayaklarının dibine kendi bayrağının düşüşünü pek güzel anlatır.  

Damar (Zamir) Arıkoğlu, Türksözü gazetesinde 5 Ocak 1932 tarihinde yayınlanan ”İnmeyen Bayrak” (s.100-103) adlı yazısında, işgal güçlerinin Yetimler Yurdu çatısındaki Türk bayrağını indirme uğraşında başarısız oluşlarını güzel bir dille anlatıyor.

Geçmişte Yeni Adana gazetesinin sayfaları arasında çokca rastladığım birisim olduğunu düşündüğüm Şeref Mutluay’ın, yine Yeni Adana gazetesindeki ”Adana’mızın Kara Günleri Arasında”(s.104-107) adlı yazısında, Ermenilerin boş kalan dükkânları yağmaladığıyla birlikte “kaçkaç”ın trajikomik yüzüne de değinir. Silah bulundurmanın cezası idam olduğu hâlde, işgal idaresine başvurarak Konya’dan silah almaya yönelinmesi anlatılır. Bu ara trende karşılaştığı kondüktör Sarkis ticari kazanç peşinde olduğundan, kendisi de dönüşte aranacağından dolayı Konya’dan aldıkları, içinde mavzer ve mermileri de bulunan kaşık sandığını, yüzde 10 karla, tüccar olan babasının mağazasına Sarkis tarafından teslim edilir. Bu teslimat işi birçok defalar tekrar eder.

“İşgal Günlerinde İstihbarat Teşkilatı Nasıl Çalışırdı?” (s.118-112) adlı, 5 Ocak 1959 tarihinde Yeni Adana gazetesinde yayınlanan yazıda;   İstihbarat Levazım Teşkilatı kurulunca başına Kilikya Müdafaai Hukuk Cemiyeti Reisi ve Yeni Adana gazetesi sahibi Ahmet Remzi Yüregir Bey getirilir… Ve burda bir idam daha karşımıza çıkar; o da Yeni Adana gazetesini dağıtanlara idam verileceği konusudur. Buna rağmen, Pozantı’da bastırılan Yeni Adana gazetesi işgal altındaki halka ve Kuvvay-i Milliye mensuplarına dağ bayır demeden dağıtılır. Bu ara istihbarat alanları bölgelere ayrılıyor. Seyhan nehrinin batı sınırı olduğu, Seyhan’ın solunda kalan, Misis’ten tren yoluna, Köprüköyü’ne kadar olan bölgenin merkezi Kargakekeç olarak geçiyor. Gidiş gelişi Abdurrahman Gümüş ile Gani Girici yapıyorlar. Bu istihbarat memurlarının Adana’da temas ettikleri arasında Polis Müdürlüğü Şifre Katibi Gaziantepli Polis Şakir, polis teşkilatından veznedar Nazif, telefoncu Adem. Kurtuluştan sonra Polis Şakir, bu hizmetlerinden dolayı İstanbul’a Başkomiser olarak tayin edilir ve Taşnak cemiyetini takiple görevlendirildiği 1926 yılında Sirkeci’de vurularak öldürülür. Kargakekeç’teki teşkilatın ise Karaisalı’ya bağlı nokta kumandanı olarak Hacı Mehmet Gülek’in ismi geçer. Bu, polislerin istihbaratçı olmaları meselesinden işgal kuvvetleri kuşkulanır ve Polis Müdürünün yanına Ermeni Komitesine mensup olan  Dikran ve Porsomyoan Vahan isimli kişileri müdür yardımcısı olarak görevlendirseler de bir sonuca ulaşamazlar. Seyhan’ın sağ tarafında kalan ve başında müdür olarak Hüseyin Polisçi’nin bulunduğu bölge ise Adana ve Tarsus bölgeleriymiş. Buranın ikinci merkezi ise Yenice’nin Avadan köyü oluyor. Bazı bölümlere ayrılan bu merkezin bölümlerinden birisi ise yine kendisi arasında bölümlere ayrılan, Vakıf Sarayı’nda olan Adana merkez…Müşteba Efendi’nin reisliğinde Celal ve Kazım Beylerle diğer bazı şahıslardan oluşuyor, ayrıca şehrin bazı semtlerinde şubeleri bulunuyor. Avadan yolu ile gelen haber ve yazılar doğru merkeze geliyor. “Adana şubesinde Mahmut ve kardeşi Cabbar, Borsa civarında Ajans İbrahim, Veznedar Arif, Telgrafçı Adem. İsmail Burduroğlu, Kolacı Sait ve Avadan koluna mensup sayılan Nernekli Hatip Hoca. Bu mükemmel işleyen ve Yeni Adana gazetesinde yer alan bazı istihbarat bilgileri yanında birçok Adanalıyla birlikte özellikle Ağazade Hüseyin Efendi’nin teşkilata yardımları anılıyor.

Sinan Tekelioğlu'nun 5 Ocak 1946’da Yeni Adana gazetesinde yayınlanan “Çukurova Kurtuluşu ve Bir Hatıra” (s.113-114) anlatısında; Adanalıların hiçbir yerden yardım görmediği hâlde 27 büyük savaşı düşmanlarını memleketlerinden çıkarmak suretiyle başardıklarının altını çizerken; Pozantı Savaşı’nın Gökbez Cephesi’ne, ertesi gün de Çuğbeli Cephesi’nde savaşından Pozantı’nın Kamışlı nahiyesinden Kasım Hoca’nın kahramanlıklarından bahseder.

Ahmet Cevdet Çamurdan, “Kurtuluş Savaşı’nda Doğu Klikya Olayları” (Adana,1969,100 s.) adlı kitabında yer alan “Fransızların Yerli Casusları” (s.115-116) adlı “Hakkı Çamurdan ve Hatırası” üst notlu yazısında anısını anlatır… Atatürk’ün, Milli Teşkilatlanma yapmak için Sivas’tan gönderdiği Osman Tufan ile eniştesi Kurdoğlu Hulisi Efendi anlatılır. Hulisi Efendi Develi’ye gitmek üzere Kozan’ın Aslanlı köyündeki Topallar mahallesine gizlenip, kendisiyle görüşmek üzere Topallar’dan Murtaza adındaki birinin de Kayhan çiftliğine gönderir. Daha sonra ordan ayrıldığında, Osman Tufan da yanında Arap Ali ile birlikte ordan ayrılır. Sabah ise Kayhan’dan Kozan’daki evine geldiğinde kapısında polis ve Ermeni jandarmalarla karşılaşır. Kardeşi Mehmet Zahit Çamurdan ile eniştesi ve amcazadesi Hilmi Çamurdan’ın yakalandıklarını öğrenir. Kendisini de alıp götürdüklerinde yetkili olan Tayyar tarafında tehdit edilir ve hapse atılır. Bu ara, eniştesi ve amcazadesi Hakkı Çamurdan da aranır ve ambarda saklanır, bulunamaz.  Akşam olduğunda,   Ahmet Cevdet Çamurdan’ın arap atına binerek Anavarza civarındaki çiftliğine gidip silahlarını ortaya çıkararak, Rumeli muhacirlerin geldiği Akdam köyüne giderek durumu anlatır. Ordan 30-40 silahlıyla ayrılan Hilmi Çamurdan, Kozan civarında savaşmaya başlar. Mart 1920’de Kadirli’ye gelen Aydınoğlu Osman Tufan’dan kumandanlık görevini alarak 2 Haziran 1920 tarihine kadar çetesiyle birlikte Tufan Bey’in emrinde görev alır.    

                                                                                                                                  sürüyor

 

*(Çukurova Milli Mücadele Hatıraları-1//Çukurova Fuarcılık A.Ş./2016/258 sayfa)            

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22