Ahmet DUMAN


Çift Meclisten Diktaya?


                                                                                                          

Yeni Adana´ya haftada bir yazıyorum. Bu yazıları bazen bilgi dağarcığıma başvurarak bazen de araştırma yaparak yazıyorum. Bana göre doğru olan kaynaklardan yararlanmaya çalışıyorum. Bilgi dağarcığımdan yararlanarak yazdığım yazılarda düşüncelerim ve konuya dair yorumlarımın dışında kalan bilgiler çoğunlukla belgelere dayalı olmak zorunda. Yanlışlık, doğal olarak, yaptığım oluyor ama bu yanlışları bazı dikkatli okurlar yakalıyor ve uyarıyorlar. Birkaç kez başıma geldi?

Geçen; 8 Mart tarihli yazımda 1979 yılından bazı anılarımla, o yıl yapılan Cumhuriyet Senatosu 1/3 yenileme ve boş olan 5 milletvekilliği için yapılan ara seçimlerle ilgili bazı olayları yazmıştım. Yazının bir yerinde Cumhuriyet Senatosu 1/3 yenileme seçimlerinden söz ederken yenilemenin her dört yılda bir yapıldığını yazmışım. Değerli arkadaşım Süleyman Özkan nazik bir mesajla ?bildiğim kadarıyla seçim iki yılda bir yapılırdı? diyerek uyardı. Yeniden bu kez belleğime değil belgelere bakarak bilgilerimi yenilemiş ve düzeltmiş oldum. Bu arada, Cumhuriyet Senatosu diye bir Meclisimiz olduğunu da burkulmuş duygularla içim sızlayarak bir kez daha anımsadım?

Bizim kuşağın unutanlarına anımsatmak yeni kuşaklara da ?vay be bir zamanlar ne ülkeymişiz? dedirtmek için konuya dair kısa, bir iki bilgi vereyim: Cumhuriyet Senatosu, 1961 anayasasının 70 ve 73. Maddelerinde düzenlenen bir parlamenter kurumdur. Seçimle gelen 150 senatör ile Cumhurbaşkanlığı tarafından seçilen 15 üyeden oluşur. Ayrıca doğal olarak Senato Üyesi olanlar vardır eski Cumhurbaşkanları gibi. Cumhuriyet Senatosu üyeliğinin süresi 6 yıldır. Her iki yılda 1/3 ü yenilenmek üzere seçim yapılır.

Çağdaş veya klasik demokrasilerde bu gün bile uygulana gelen bu çift meclise neden gereksinilmiştir? Öncelikle, Meclisin denetlenmesi en önemli gerekçe olmuştur. Önceki on yıl içerisinde DP iktidarının meclisteki çoğunluğunu kullanarak ülkeye yaşattıkları, parlamentonun esaslı bir denetim organına gereksindiğini ortaya çıkarmıştı. Cumhuriyet Senatosuna, 40 yaşını doldurmuş ve kesinlikle Üniversite eğitimi almış insanlar seçilebiliyordu. Böylece, bir siyasi partiden seçilmiş olsalar bile anayasaya aykırılıklar ve sair uyumsuzluklara izin verilmeyeceği hesaplanmış olmalı. Çünkü Milletvekili seçilebilmek için 30 yaşını doldurmuş ve okuryazar olmak yeterliydi! Kanunların Anayasaya uygunluğu bu kurulda denetleniyordu. Çıkarılan her yasa iki meclis eliyle yapılmış oluyordu.

Cumhuriyet Senatosu, Kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun ve milli iradenin en iyi biçimde meclise yansıtılması için düşünülmüş bir Parlamenter organ olarak ancak 3 dönem yaşayabilmiştir. 12 Eylül darbesiyle O´nun da sonu getirilmiştir.

Bazı çevreler ve özellikle Süleyman Demirel´in Genel Başkanlığında AP sık sık 1961 Anayasasının bu ülkeye bol geldiğini ima ederlerdi. 1961 Anayasasının getirdiği birçok anayasal kurum ve kuvvetler ayrılığı ilkesi bizzat Süleyman Demirel tarafından yıpratılmış ve göz ardı edilmeye çalışılmıştır. Öncelikle Devlet Planlama Teşkilatı hedef tahtasındadır. Sonra işine gelmeyen her Anayasal Kurum ve Kuruluş yıpratılmaya çalışılmıştır. Cumhuriyet senatosu, TRT, Danıştay, Cumhurbaşkanlığı Makamı, o yıllarda memurlar henüz sendikalaşmamışlardı; haklarını Danıştay´da ararlardı. İşte özellikle bu nedenle Süleyman Bey´in ve iktidarının can düşmanıydılar.  

Cumhuriyet Senatosunun 10 yıl süren yaşamı aynı zamanda Türkiye´nin ve Türk halkının demokratikleşme mücadelesinin Anayasa ve Yasalar güvencesi altında sürdürülmesinin de bir tarihi sayılabilir.

Şimdi geldiğimiz yere bakıyorum da Süleyman Bey´in tüm özlemleri yerine gelmiş ve getirilmiş durumda?  

 

 

 

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,16
  • EURO

    35,17% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2243,92% 0,03
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00