Ahmet DUMAN


Cibuti’ye Cami! Cami!

söze "ben tarihçi değilim" diye başlarlar amma!


Bazı ünlü yazarlar lafa başlarken “Ben Tarihçi değilim” diye başlayıp “amma…” diyerek devam ederler. O zaman bilirsiniz ki; üstat tarihten dem vuracaktır.

Şimdiii,  ben de lafa “ben tarihçi değilim” diyerek başlayacağım. Bu, tarihsel yazılar yazan, araştırmalar yapan biri değilim anlamındadır. Ben, tarihseverim. Özellikle yakınçağ tarihini okumayı ve bulabilirsem, bilenlerle tartışmayı ve paylaşmayı seviyorum. Tam burada bir saptama yapmak zorundayım: Türkiye’de herkesin kendine göre bir tarihi var! Toplumsal katmanların tarihleri de ayrı ayrı. İşçi Sınıfı tarihi, Burjuvazinin Tarihi gibi. Oysa bir tek tarih vardır: belgelere ve vaktiyle kayıtlara geçirilmiş doğru tanıklıklara dayalı tarihtir. Gerisi bireysel düşüncelerden öteye geçemez. Peki, bu işin doğrusu hangisi? Bence, en iyisi, çeşitli kaynakları kullanabilmek. Bu nasıl yapılır? Zaman ayırarak. Aynı konuda birkaç kitap veya makale okuyarak.  Hatta, güvenilir insanların anı kitaplarına başvurmak; en doğru değil belki ama en az yanlışlı tarih okumaları sağlar.

“Ben Tarihçi Değilim ama…” bu kez biraz tarihe değineceğim.

Tayyip Bey siyasete girdiği ilk günlerden başlayarak İslam Dünyasında lider olma aşkıyla yanıp tutuşuyor. Her konuşmasında, yaptığı her dış gezide öyle bir biçem kullanıyor, İsrail’e yönelik öyle laflar ediyor ki; Müslümanlara, bakın görün ben lideriniz olmaya layığım demeye getiriyor. Ancak ne var ki; en son Suriye sınırımızda yaptığımız askeri harekât ile biraz olsun bu konuda hiç mesafe alamadığını görmüş olmalı…

İçerden aldığı oy desteğini de kullanarak yakın doğudaki ülkelere gösteriş yapmak kolay gibi gelse de İslam Dünyasına lider olmak çok zor! Emperyalist devletler de bu zorluğu fark ettiler ama bu siyasetten vazgeçmediler. Katolik dünya’yı örnek alarak papalık gibi bir kurum oluşturulursa işlerin tek elden daha kolay yürütüleceğini sandılar. Uygun yapıda adam bulmak konusunda sıkıntıları olduğunu sanıyorum. Bizim bazı aklıevellerimiz ise Osmanlı Modelini sık sık gündeme getirirler, aslında ağızlardaki bakla “Hilafettir”. Emperyalizm için en uygun model o’dur. Çünkü yakın geçmişte denenmiş ve sonuç alınmıştır.

Cumhurbaşkanımızın bu konuya fazla yakınlık duyduğunu, sanmıyorum. Ancak duruma baktığımda  ikna çabalarının sürdüğü de anlaşılmaktadır.

Ortadoğu’nun, 19. Yüzyılın ortasından itibaren batı uygarlığının can suyu olan Petrolun anavatanı olduğu anlaşılınca, bu kaynaklara el koymak için bölgede “kolay” yönetimler oluşturulmasına çalışıldı. Bu, belki çok kullanışlı, ancak fazla masraflı bir yöntemdi; buldukları adamlar paraya doymuyordu! Sık sık darbeler yaptırıp takım değiştirdiler. Bu yöntemin de inandırıcılığı yoktu. Çabuk vazgeçtiler. Şimdilerde ayaklanmalar düzenlenip ülkelerdeki halkların sözde beğenmedikleri yönetimlere karşı isyanlar sokak gösterileri düzenleniyor ve böylece yine darbe yapılıyor ama bu kez “halk” destekli!

İslamiyet oldukça kolay anlaşılan fazla karmaşık ritüelleri olmayan bir dindi. Petrolün popülaritesi yükseldikten bu yana yani yaklaşık 200 yıldır olağanüstü bir çabayla yeni bir İslamiyet oluşturuldu. Emperyalist ülkelerin her birinde ayrı bazen birbirine ve aslına hiç benzemeyen adı Müslümanlık olan dinler veya mezhepler peydahlandı!

Çok kolay oldu; ortam bu yarılmalara ve fraksiyon çatışmalarına oldukça uygundu! Çünkü çatışmanın temeli taa Hz. Peygamber’in vefat ettiği gün atılmıştır.

Konuya devam edeceğim…

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05