Atatürk´ün kurduğu ve Cumhuriyeti demokrasiyi de üstünde tutan Cumhuriyet Halk Partisi, her zaman bu görevin idraki içinde davranmıştır.
Cumhuriyet Halk partisi, vatandaşlar arasında ?uzlaşmazlık?ların, ?ayrılık?ların, ?kırgınlık?ların yumşatılmasına katkıda bulunmuştur.
Uğradığı çok ağır saldırılara ve kışkırtmalara karşın, Cumhuriyet Halk partisi, partiler arası mücadele ve tartışmalarda ?seviyeli? bir üslup sürdürmeye büyük özen göstermiştir; birçok saldırlar karşısında bile, vatandaşların ?huzur?unu, demokrasinin esenliğini ve devletin ?beka?sını gözterek, barışçı yöntemlere sımsıkı bağlı kalmıştır.
Ülke ve devlet yararını kişi veya parti çıkarlarının üstünde tutmanın gereğine inamıştır.
Türkiye´de terörün -etnik, mezhepsel, islamcı,- birleştiği bir amaç vardı: Türkiye´de Demokrasinin geçersizliğini kanıtlamak ve insanları ?yaşama özgürlüğü?nden başka bir şey düşünemez noktasına getirmek...Bunda da bir ölçüde başarı sağladılar...
?Dikta rejimleri ancak zor kullanarak ayakta durabilirken, demokrasi kendi gücüyle ayakta durabiliyor. Demokrasiyi yaşatmak için değil, ancak yıkmak için zora başvurmak gerekiyor. Bu da çağımız koşullarına en uygun rüejimin demokrasi olduğunu kanıtlar?
Kör topal yürüyen demokrasi bugün zincirlere vuruldu. Demokrasinin zincirlerden kurtarılmasının sağlayacak CHP´dir.
Örgütcülük nedir?
?Her toplumsal örgütün yer, iklim ve yerleşme düzeninden oluşan fiziki çevresi; normlar, değer yargıları, amaçlarından oluşan kültürel çevresi; bilgi, araç ve yöntemden oluşan teknolojik çevresi bulunmaktadır.
Bu üç tür çevre insanları etkiler ya da insanlar tarafından etkilenir. Fiziki, kültürel ve teknolojik çevre örgüt üyeleri arasındaki ilişkilerin ve örgütün yapısının biçimlenmesinde önemli bir işleve sahiptir. Örgüt üyelerinin kendi aralarındaki ve doğal örgütlerin birbirleriyle olan etkileşim düzeyi insanların tutum ve davranışlarına önemli ölçüde yansımaktadır.?
Maurice Duverger, bize siyasal partileri örgütlenme özellikleri açısından sınıflandırmamıza yarayacak bir model sunmaktadır. Bu modeldeki dört belirleyici özellik şunlardır:
1. Partinin kökeni (parlementer ya da parlemento dışı); 2. Parti örgütü (dolaysız yapılara karşı dolaylı, güçlüye karşı zayıf, yataya karşı dikey bağlantılı örgütler); 3. Üyelik (kadro ya da kitle partileri); 4. Liderlik
Sivil toplum örgütlerinde örgütlenme modeli :
1.Çıkar (baskı) grubu olarak örgütlenme
2.Bilimsel ve teknik araştırmaya yönelik örgütlenme
3.Netwerk-Network (Yerinden yönetim anlayışı çerçevesinde uygulamaya yönelik kurumlar arası işbirliğini sağlama, eşgüdüm)
4.Hizmet, refah kurumu olarak örgütleneme
5.Politik kuruluş olarak örgütlenme
Türkiye´de başta siyasi partiler olmak üzere sivil toplum örgütlerinde örgütlenme biçim ve anlayışı bakımından bir kavram kargaşası yaşanmaktadır.
CHP. bugünkü yapısıyla ?kadro? ve ?lider? partisi görünümde ayrıca ?toplayıcı parti? anlayışının dışına çıkmış da degiller.
Bilindiği gibi kadro partileri örgütlenmede örgüt ve üyelerin etkinliğine pek önem vermeyen partilerdir.
?Toplayıcı partiler? ise günümüzde sınıfsal farklılıkların önemini yitirdiği savıyla ideolojiden çok pragmatik çözümler yeğleyen her sınıfdan ve her kesimden oy almayı gözeten partiler.
Sosyal Demokrat partiler kitle partileridir. CHP´nin kitle partisi olması engelleniyor.
Kitle partileri ise amacının bilincindeki çok üyeye ve etkinliği son derece yüksek dinamizmi olan örgütlere dayanan partilerdir.
Sosyal Demokrat partiler yatay ve dikey örgütlenmeye ağırlık veren kitle partilerdir.
1.Yatay Örgütleneme:Ocak,bucak,semt, mahalle temsilcisi, çalışma grubu vb. tür örgütlenme modeli.
2.Dikey Örgütlenme: Hedef grublar Meslek odaları, kadın, gençlik, Eğitim, Sağlık, Hukuk vb. grubları içeren örgütlenme modeli.
İdeoloji ve program partileri olan Sosyal Demokrat partilerin başka bir özelliği de örgüt giderlerlerini, parti üyelerininin düzenli biçimde ödedikleri ödentilerden karşılanmaktadır.
Bir partinin giderleri filan zenginin yaptığı yardımlardan karşılanıyorsa; bunun anlamı ?yardım alan emir?de alır demektir.
Sol partiler kitle partileridir. Tarihi gelişimlerine bakıldığında sol partiler parlementolar dışında çalışanlara (ve sendikalara) dayalı oluşan partilerdir.
Bizde ise, Sosyal Demokrat hareket kitle partisi kavramını yanlış kullanmaktadır. Bu niteleme ?belirli bir sınıf veya zümrenin değil? ?kitlesel olarak tüm toplumun? siyasal ve isteklerine yanıt veren parti anlamına kullanılmaktadır.
Mlletvekili olduğu günlerde Prof. Binnaz Toprak bu tartışmaya, ?CHP bir kitle partisi. Tüm kitle partileri gibi toplumun değişik kesimlerini kucaklayabilmesi gerek. Partiler STK ya da düşünce kulübü değildir? diyerek katıldı.
Oysa durum hiç de böyle değidir. Tam tersinedir. Kitle partileri bir bakıma ?sınıf partileri? nitelemesine en yakın olan partilerdir. Avrupa sosyal demokrat partileri kendilerini başlanğıçta ?işçi sınıfı partisi? olarak nitelerken, daha sonraları özellikle 2. Dünya savaşından sonra ?çalışanlar? partisi olarak ilan etmişlerdir. Günümüzde emeği ile geçinenlerin partisidir.
Toplumsal yapıdaki değişikliğe uygun olarak işçiler dışında kalan diğer çalışanlara da yönelmişlerdir ve böylece hedef kitlelerini genişletmişlerdir.
Sosyal Demokrat bir partinin kendi toplumsal tabanı emeği ile yaşamını sürdürenlerdir. Bu saptama doğrultusunda örgütlenme biçimlerini ona göre yenilemeleri gerekir. Aksi takdirde partinin kimler için var olduğu pek anlaşılamayacaktır ve kimlik bunalımı devam edecektir.
Cezmi Doğaner