Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


BÖLGESEL GÜÇ MÜCADELESİNDE TÜRKİYE


Günümüzün en önemli ve hararetli tartışması, Türkiye’nin, bulunduğu coğrafyada oluşturduğu etki ve bunun yansımaları. BOP kapsamında gelişen Arap Baharı yaşananlarının devamlılığında, devreye giren stratejik konumlanma ve enerji kaynaklarının etkin kullanımına yönelik senaryolarla, Türkiye’nin de içinde ve hatta göbeğinde bulunduğu coğrafya, her geçen gün şiddeti ve etkileri değişim gösteren, muhteşem bir mücadeleye sahne oluyor. Bu gelişmelerle, Türkiye’nin kuzey komşusu olan Rusya ile kıtalar ötesi konumda bulunan ama uzunca bir süre, hatta gelinen durumda bazı ağızlarca halen, stratejik ortak tanımıyla anılan ABD, günümüzde güney sınırımızdaki mevcudiyetleriyle, sınır komşusu konumundalar. Üstelik bölgesel gelişmelerin geleceğe yönelik cazip alan haline getirdiği Doğu Akdeniz bölgesinde, Türkiye, tamamen Doğu Akdeniz’de uzanan 1.577 Km.lik, Ege’de ise 2.805 Km.lik kıyı uzunluğuyla, aslında Asya’dan Akdeniz’e ulaşan en önemli ülke konumunu koruyor. Bu rakamlara sadece 1.700 Km.lik Karadeniz kıyı uzunluğunu da ekleyince, günümüz güç dengesi mücadelesindeki konumunun önemi daha da belirginleşiyor. Türkiye, üç kıtada ve üç denizde etkin olabilecek stratejik bir konuma sahip. Bu konumunun avantaj ve dezavantajlarını da Osmanlı’dan bu yana, oldukça güçlü etkilerle yaşıyor. 
Akdeniz’de böylesine stratejik bir konumda bulunan Türkiye, Libya ile yaptığı Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Anlaşmasıyla, kontrol alanını Akdeniz’in ortalarına kadar taşırken, aynı zamanda Libya ile birlikte, Akdeniz’i ikiye bölerek kontrol altına almak için, önemli bir hamle yaptı. Libya topraklarında oynanan oyunda da söz sahibi konumuna gelen Türkiye, Rusya ve Fransa’nın, Ermenistan üzerinden Azerbaycan’a baskıyla kurguladığı oyunda da caydırıcı konumuyla yerini almakta gecikmeyerek, Azerbaycan’la ortak, Kara ve Hava Kuvvetleri ile özel birliklerin kullanımını içeren kapsamlı bir tatbikatla, burada ben de varım dedi.
Yıllar içinde, oldukça stratejik bir düşünceyle temin edilmiş olan sismik arama ve sondaj gemilerini, Deniz ve Hava Kuvvetlerinin oldukça caydırıcı koruması altında, aktif olarak bölgede bulunduruyor ve kararlı bir duruş sergiliyor. 
Bir ülkenin güç olabilmesi için, öncelikle cazibe merkezi olması, yani ekonomik bir cazibesi olması gerekirken, aynı zamanda güçlü ve caydırıcı bir silahlı kuvvetlere sahip olması ve etkin bir diplomasiyle, her durumda kararlı bir duruş sergilemesi gerekir. Türkiye, uzun bir süredir başlatmış olduğu girişimlerle, giderek gelişen ve büyüyen bir savunma sanayi oluşturmuş durumda. Doğaldır ki medyaya yansımalarıyla oldukça manipülatif bir algı yaratılsa da savunma enstrümanlarının, yılların çatışma tecrübesine sahip TSK elinde kullanımıyla, etkisi, önemli bir caydırıcı güç. Gelişmeler ışığında, her ne kadar bölgesel senaryoların uygulanmaya konduğu ilk dönemlerde önemli hatalar yapılsa da Suriye, Irak, Libya, Ege ve Doğu Akdeniz ile Karadeniz ve Kafkas havzalarında, oluşan konjonktüre uygun kararlı duruşun, TSK’nın etkin caydırıcı gücüyle birleşmesi, Türkiye’yi, bölgesel bir güç konumuna taşıyor. Üretime yönelik etkin tedbirlerle, ülkenin sermaye kaynakları için cazip hale getirilmesi gerekliliğinde, bir an önce kapsamlı girişimlerin de başlatılması gerekiyor. Çünkü üretim, beraberinde getireceği sermayeye yönelik kaynaklarla, ekonomik bağımsızlığının tesisinde önemli bir rol üstlenirken, pazar gereksinimiyle, yürütülen dış siyasetle de paralel bir gelişim göstermek durumunda. Aksi halde çelişmeye başlıyor ki bu durum, pazar kaybıyla, yeterli seviyede üretime ulaşamamak anlamına geliyor. Türkiye için öncelikli pazar olma konumundaki ülkeler, ağırlıklı olarak Ortadoğu, Afrika, Balkan ve Kafkaslardan Orta Asya’ya uzanan bölge ülkeleri. Ancak oluşan konjonktürde, Türkiye’nin önemli derecede atılım yaptığı savunma sanayinin önünü kesebilmek için, Fransa’nın, özellikle de Yunanistan üzerinden, planlı bir faaliyet başlattığı net olarak görülüyor. Batı Pasifik’ten, Asya’nın diğer ucundan kalkıp gelen Çin de bu oyuna dâhil olmakta gecikmedi. Ayrıca, ABD, Rusya ve Çin, Afrika ağırlıklı mücadelelerinde önemli yol kat etmişken, Fransa’nın, Yunanistan üzerinden baskıyla, Doğu Akdeniz istem ve söylemleri de bölgesel kazanımlarda söz sahibi olma kaynaklı. Malum, Libya’yı ilk vuran ülke olan Fansa, burada Türkiye’yi istemiyor.
Bu arada ABD, SDG olarak isimlendirdiği YPG/PKK ile Suriye’de petrol işletim anlaşması yapabilecek kadar ileri gitmekten çekinmiyor ki bu, PKK’yı güçlendirmek için yapılan bir girişim ve Türkiye’yi, gerekirse daha güçlü bir cephe oluşturmaya zorlayarak, diğer cephelerden mümkün olduğunca uzaklaştırmak anlamına geliyor. Çünkü halen pek de bir anlam içermeyen Irak-Suriye sınırının kaldırılmasıyla, Kuzey Irak’ta etkinliği artırılmış PKK’nın, Suriye’nin kuzeyi ile birleşiminde, gelişmelerin başından bu yana planlı devam eden KCK kapsamında bir YPG/PKK devlet yapılanması oluşumunun hayata geçirilmesi için, bu gelişme önemli bir girişim ve Türkiye, bunu kırmızı çizgi olarak ısrarla beyan edip, savaş sebebi sayıyor.        
Güç odakları Osmanlı’nın gerileme dönemlerinden başlattığı, Yunanistan’ı vesayet savaşına sürükleyerek, Türkiye’yi yavaş yavaş eritme planını, bu gün de uygulamaya devam ediyor. Yunanistan’ın, geçmişten gelen tecrübeleriyle, içgüdüsel hale gelmiş mazlum ülke konumunda kışkırtma operasyonları ve savaş çığırtkanlığı sonucu yeniden kazanım isteği, bu gün de tüm etkisiyle siyaset meydanında ve oldukça etkin devamlılık gösteriyor.  Tüm bu gelişmelerin Türkiye’de iç siyasete yansıması, ülke çıkarlarından çok siyasi kazanıma yönelik davranış şekillerinin ve söylemlerin zaman zaman artmasıyla, Türkiye’yi, dış siyasette de sıkıntıya sokabilecek seviyeye ulaşabiliyor.
Oluşan bölgesel konjonktürde, Türkiye, milli güç unsurlarının tamamını devreye sokarak, bölgesel güç olduğunu yaptığı kararlı hamlelerle göstermeye devamla, oldukça riskli, tehlikeli bir süreç içinde adım adım ilerlerken, bu konunun, siyaset üstü olduğunun, iktidar ya da muhalefet, tüm siyasilerce kavranıp, benimsenmesi gerekiyor.

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22