ABD Başkanı Trump´ın, Kudüs´ü başkent olarak tanıyıp, büyükelçiliğini Kudüs´e taşıması ve Golan Tepelerini İsrail toprağı olarak tanıdığını da açıklayarak, Netanyahu´ya İsrail iç siyasetinde destek vermesiyle, seçim sürecinde, Netanyahu´nun gücünü artırdı. ABD, Netanyahu ile birlikte Büyük İsrail Stratejisine önemli katkılar sağlarken, oluşturduğu kontrollü kaos ile BOP sürecinin kendi kontrolünde ilerlemesini sağlamaya çalışıyor.
Büyük İsrail stratejisi kapsamında, gelişmeler planlandığı şekliyle adım adım uygulamaya konulurken, kendisine yöneltilen bir soru üzerine, Netanyahu, 1967´de yapılan Altı Gün Savaşlarından bu yana, halen işgal altında bulunan Batı Şeria için de ilhak kararı alacaklarını, çekinmeksizin açıkladı.
ABD´den, İsrail için bölgedeki en önemli tehdit unsuru olan İran´ı hedef alan bir açıklama geldi. ABD Başkanı, İran Devrim Muhafızlarının terör örgütü kapsamına alındığı duyurdu. Bu açıklamayla, bir ülkenin milli ordusu, ilk defa terör örgütü olarak kabul edilmiş olurken, İran da mütekabiliyet kapsamında derhal cevapla, ABD Silahlı Kuvvetlerini terör örgütü olarak kabul ettiğini açıkladı.
Bu arada, Türkiye ve Rusya en üst seviyede bir araya gelerek, Suriye gelişmelerinin istenildiği doğrultuda ilerleme gösterdiğini açıklar ve İdlip ile ilgili yeni tedbirlerin geleceğini duyururken, Cumhurbaşkanı, Fırat Doğusu için yeniden, ?Bir gece ansızın gelebiliriz.? söylemini yaptı.
Türkiye´nin seçim süreciyle gözlerden uzak kalan bölgesel gelişmeler de bu açıklamaların ardından netleşmeye başladı.
ABD, Türkiye´nin S-400 Hava Savunma Sistemi alma kararı ardından, bu kararı iptal ettirmek için elindeki tüm kozları etkin olarak kullanma girişimlerine devam ederken, Türkiye´nin de üretim sürecine katkı sağladığı, F-35 uçaklarının Türkiye´ye teslimiyle ilgili sorunları, art arda ortaya koymaya devam ediyor. Halen Türkiye üzerinde oluşturulmaya çalışılan muhteşem bir baskı varken, Türkiye´nin, Cumhurbaşkanı ağzından yeniden Fırat doğusuna müdahale söylemine yönelmesi ve Rusya Devlet Başkanı ile bir araya gelerek Suriye gelişmelerine yönelik açıklamalar yapması, restleşmenin giderek arttığını ve Türkiye´nin, ABD´nin açıklamalarını blöf olarak değerlendirerek, karşı hamlede kararlı olduğunu gösterdi.
Türkiye, bölgesel çıkarları doğrultusunda Rusya ile işbirliğinde devam kararında kesinlikle haklı görüntü verirken, ABD´nin tüm baskılarına ve NATO bağlamında aksi yönde söylemlere rağmen, S-400 alımında geri adım atılmayacağı da artık netleşti.
Bu gelişmelerle, bölgesel güç dengelerinde muhteşem mücadele hız kesmeksizin devam ederken, İsrail, her durumda kazanan konumundan sapmaksızın yoluna devam ediyor. Bu da gösteriyor ki Rusya-Türkiye-İran üçlüsünün aldığı/almaya çalıştığı tüm bölgesel tedbirlere rağmen, ABD´nin yaptığı ve uygulamaya devam ettiği bölgesel planlama yürürlükte ve kazanımlarla yoluna devam ediyor.
Türkiye´nin, kararlı duruş sergilediği Fırat´ın doğusuna müdahale konusunda ne yapacağını, ABD´nin kısa vadeli bölgesel eylemleri netleştirecek. Ancak, bu gelişmelere Rusya´nın ne yönde tepki göstereceği de önemli bir etken. Türkiye-Rusya ilişkileri bu konuda bir vitrin oluştururken, perde arkasında Rusya´nın planlamaları ve ABD´nin, diğer bir bölgesel güç olan İran üzerine yönelteceği mücadele araçlarının etkisi ile İsrail´in, ABD desteğinde sakin, sessiz ve sinsice denilebilecek fakat kendince emin yayılma stratejisi, kısa-orta vadede bölgede yeniden şekillenmeyi belirleyecek.
