Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


BÖLGESEL DENGELERDE TÜRKİYE


Türkiye´nin, sınırlarının hemen ötesinde bir terör yapılanmasına müsaade etmeyip, aynı zamanda Suriye´nin bütünlüğünün korunmasıyla, kendi bekasını garanti altına alma mücadelesi devam ederken, kararlı duruşu ve sahada yaptığı hamleler, bölgesel dengelerde önemli bir etkinliğe ulaştığından, doğal olarak, küresel güçlerin kurdukları oyunlar bozulma noktasına geliyor. Bu durumda, bölgedeki tüm güç odakları tarafından bir yandan uluslararası diplomaside mümkün olduğunca engel ortaya çıkarılırken bir yandan da sahada piyonların konumlarıyla oynanarak, en etkin savunma ve karşı taarruz düzenleri alınmaya çalışılıyor. Bölgedeki tüm güçler, buradaki varlıklarını koruma ve devamlılıklarını sağlama doğrultusunda mümkün olduğunca sağlam durmaya çalışırken, oynanan oyunların sertliğiyle, bölge halkı giderek daha fazla mağduriyetle, kan kaybetmeye devam ediyor. Sahadaki piyonlar, ne yazık ki her dönem olduğu gibi, bölgesel etnisiteler.

Bölgenin tarihselliğinde, hemen her dönem piyonların kullanımıyla, şimdiki tabirle bir vekâlet savaşları zinciri oluşturulmuş ve her dönem kaybeden kullanılan bölgesel etnisiteler olmuşken, güç odakları, bölgeden daima kazanımlarla ayrılmış. Tarih bunları tüm boyutlarıyla ve detaylı olarak anlattığı halde, bölge insanı bir defa o büyük tuzağın içine düştüğünden, istese de kendi konumunda belirgin bir düzeltme yapamıyor. Nedir o büyük tuzak?

Bölgede oluşturulan en büyük tuzak, biat kültürüne dayalı geleneksel eğitimin desteklenmesi ve her türlü ayrımcılığı körüklemek ki böylece Arap dediğinizde de, Kürt dediğinizde de, Türkmen dediğinizde de karşınıza önce farklı kabileler, aşiretler ve bununla birlikte farklı dinler, dinlerin de bölünümüyle mezhepler çıkıyor. Bir etnik grup, farklılaştırılmış aşiretler/kabileler/ailelerle yeterince bölünmüşken, birkaç farklı dini yapılanma ve onlarca mezhepsel ayrışmayla, birbirine düşman konumuna geliyor. Bölgede güç olma konumundaki üç devletten biri olan Türkiye, bu konumunu laik ve üniter devlet yapılanmasına borçlu.

Küresel oyun kurucular, bölgenin bu kozmopolit demografisinin farkında ve devamlılığını sağlayıp, yaratılan kontrollü kaos ile mümkün olduğunca kazanım elde etme hedefiyle, bölgede varlığını etkin konumlandırma peşinde.

Bölgesel coğrafya, jeopolitik konumuyla yani her dönem tüm küresel güçlerin bölgeyi ilgi alanı kapsamında tutmasını ve doğrudan etki alanına dâhil etmesini gerektirecek hem inanç kültürünün gelişimi hem ticaret yollarının kesişim noktasında olması hem de enerji kaynaklarının varlığıyla, Dünyanın kalpgahı olma durumunda. Bu görünümüyle de üzerinde yaşayanların, her dönem sıkıntılarla karşı karşıya olmasına neden oluyor.

Bölge bir gün barışa ve huzura kavuşabilecek mi sorusuna gelince: Coğrafyanın konumu ve üzerinde barındırdıklarıyla, kısa ve orta vadede böyle bir değerlendirme yapmak, halen sadece hayal olarak görünüyor.

Bölge üzerinde devam eden kaotik ortam, güç dengelerinde yaratılmaya çalışılan değişimlerin etkisiyle, zaman içinde yeni güç odaklarının da devreye girmesine neden oluyor.

Bir zamanlar sadece Mezopotamya, bereketli hilal gibi tanımsal isimlerle adlandırılan bölge, Ortadoğu kavramının tanımının etkisinde, şimdilerde Şii hilali gibi kavramları da ortaya çıkarırken, bölgesel güçlerin de varlığının etkin olduğu bir coğrafik yapı görünümünde. Bölgesel güç olan İran bir yandan kendi savunmasına coğrafya üzerinde derinlik kazandırırken bir yandan da kendi inanç kültürünü yayma ve var olanı koruma, birleştirme ve doğrudan kendi kontrolüne alma gayretinde. İsrail, bölgede varlığını garanti altına alıp devamlılığını sağlamaya çalışırken bir yandan da hem en büyük bölgesel ihtiyaç olan su kaynaklarını kontrol altında bulundurmak hem Büyük İsrail idealini gerçekleştirmek hem Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji kaynakları üzerinde hâkimiyet elde etmek hem de denizle bağlantısıyla ve diasporasının etkinliğinde bir dünya gücü olma hevesinden vazgeçmiyor.

Türkiye ise kaybettiği bölgesel hami konumunu yeniden tesis ederek, bölgede sağlayacağı kazanımla, her türlü masada etkin söz sahibi olurken, bekasını da emniyete alma yolunda ilerliyor. Türkiye´nin, Suriye bölgesinde yaptığı hamleler ve yapılan açıklamalardan anlaşılan müteakip bölgesel hamleleri, hedefine ulaşıyor görülüyor. Ancak, bunu yaparken gözlerden kaçan gelişmeler de var. Türkiye bir yandan Suriye´de bir yandan Irak coğrafyasında terörle etkin mücadele ederken, ülke içinde terörü neredeyse bitirme durumuna getirdi. Aynı zamanda, Doğu Akdeniz´de devam eden enerji savaşlarında, Kıbrıs´a yaptığı müdahaleyle ne kadar önemli bir vizyon sergilediği ortaya çıkıyor. Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin (KKTC) garantörü olarak, Doğu Akdeniz´de ortaya çıkan münhasır ekonomik bölgenin korunmasıyla hem Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin hem de BM nezdinde tüm diğer ülkelerin söylemlerini boşa çıkarmaya çalışıyor. Yani ya KKTC´nin haklarını Kıbrıs Cumhuriyeti kapsamında eşit olarak verirsin ya da KKTC´yi ayrı bir devlet olarak tanımayı kabul edersin diyor. Bu arada, Doğu Akdeniz´de bulunan doğal gaz kaynaklarının Avrupa´ya aktarımında da Türkiye´nin etkinliği ortaya çıkıyor. Çünkü üreticiler, bu gazı ya deniz altından uzun ve maliyeti yüksek bir yatırımla Avrupa ulaştıracak ki yine Türkiye´nin kontrollü bölgesinden geçiş söz konusu ya da en kısa yoldan, Türkiye´de mevcut boru hatlarına bağlanımla ulaşım sağlanacak. Her durumda da Türkiye´nin kazanımları söz konusu ve sertleşen bölgesel oyunun gerekçeleri, giderek daha fazla netleşiyor.

Türkiye, oluşan konjonktürde önemli ve birden fazla avantaj yakalamış görünürken, tüm gücüyle, elde etmeye başladığı inisiyatifi etkin kullanmak zorunda. Bu fırsatlar kaçırıldığında veya kontrol kaybedildiğinde, dengelerin bir anda ve çok sert değişeceği hiç akıldan çıkarılmamalı.  

Can UĞURATEŞ       

 

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00