Prof. Dr. Süleyman BOZDEMİR


BİR EĞİTİM ÇINARI HÜRREM ARMAN: PİRAMİDİN TABANI VE KÖY ENSTİTÜLERİ (3)

Bu bir sosyal devrim çağrısıydı elbet, ama Mustafa Kemal bir sınıf adına dikta yolunu tutmadı, tutamazdı. Sınıfsız ve imtiyazsız bir toplum özlemiyle yeni bir devlet,  millet ve anayurt kurmaktı iş


Bu bir sosyal devrim çağrısıydı elbet, ama Mustafa Kemal bir sınıf adına dikta yolunu tutmadı, tutamazdı. Sınıfsız ve imtiyazsız bir toplum özlemiyle yeni bir devlet,  millet ve anayurt kurmaktı işi. Sosyal yapıya yeni biçimini gittikçe uyanacak taban verecekti; bu uyanışı engelleyen üst- yapı kurumlarını toptan değiştirecekti. Sözde bilimsel kimi sosyalistlerin biçimsel diye hor gördüğü dil, tarih, yazı, din, yasa, töre, kılık, eğitim, öğretim, yönetim reformlarının her biri sınıf ayrıcalıklarına karşı ve sosyal devrimden yana atılımlardır. Atatürk tabandan gelecek devrime, tepeden inme ışıklar ve tutamaklar getirmiştir.

Bir başka türlü söylersek, Atatürk sosyal devrimin öncüsü olmaktan çok yardımcısı olmak istiyordu. Taban bilinçlenerek tabandan kendi istemiyle çıkmalıydı. Yoksa piramidi yerinden oynatmaya hiçbir kadronun gücü yetmez, boşuna kan dökmekle kalırdı.

İşte Köy Enstitüleri, Atatürk’ün tabanı bilinçlendirme çabalarının en verimlilerinden biri olarak ve türlü nedenlerden gecikerek ölümünden hemen sonra yurt ölçüsünde gelişmeye başlamıştı. Piramidi silindire çevirip yürütmeyi düşünen gencin yeri elbet Köy Enstitüleri olacaktı; öyle de oldu. Ben kendisini Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünde müdürüm olarak tanıdığım zaman Hürrem Arman bu büyük eğitim seferberliğine çok katılmış, tabanın Karadeniz kıyısında Beşikdüzü Köy Enstitüsünü kurmuştu. Tonguç Baba’nın en güvendiği müdürlerden biriydi. Birkaç yıl içinde köylü öğrencilerinin emeğiyle bir balık işletmesini kendi kendine yürüyecek hale getirmişti.  O işletme daha birçokları gibi işletilmez olalı yirmi yıl geçti gitti. Ama Hürrem Arman’ın yeni çıkan “Piramidin Tabanı” adlı kitabında bir daha yaşıyoruz o coşkun günleri.

Bu kitap, ikinci yarısı da çıkınca, Köy Enstitülerinin ne olup olmadıklarını anlatmakla kalmayacak, sosyal devrim için taban eğitiminin ne ölçüde önemli ve ne cömertçe verimli olduğunu görecektir. Ayrıca sağdan ve ne yazık ki soldan Köy Enstitülerini bir ütopya sayanlar bu kitaptan alabilirlerse, yaman bir gerçeklik dersi alacaklardır.

Er geç uyanacak tabanın silip süpüreceği sağcıların Köy Enstitüleri üstüne söyledikleri abuk sabuk sözlerle ilgilenmesek de olur dedikten sonra Selahattin Eyüpoğlu diyor ki:  İnsanlığın geleceğine çevrik olan solcuların Köy Enstitüleri üstüne söyledikleri kalburdan geçirilmeli ve abuk sabuk konuşmaları karşılıksız kalmamalıdır.

Doğrusunu söylemek gerekirse ben şahsen bugüne kadar solcuların Köy Enstitüsü hakkında olumsuz bir tutum sergilediklerini duymamıştım.

Yazar diyor ki: Kimi solculara göre sosyal devrimi olmayan Atatürk ve İnönü’nün yönettiği Türkiye’de kurulmuş olan Köy Enstitüleri ancak faşist olabilecekleri için kurulmamalıydılar. Bunlara, Hürrem Arman’ın kitabından kanıtlar çıkarılarak verilecek karşılık şudur: Toptan aldanmanız bir yana Köy Enstitüleri faşist eğilimli gençleri bile sosyal devrimciliğe çevirmiş oldukları gibi, Köy Enstitülerini yıkan yöneticilerin de faşist eğilimli olduklarıdır.

Kimi solculara göre de Köy Enstitüleri her ne kadar sosyal devrime çevrik değerli kurumlarsa da, vakitsiz ve boşuna kurulmuşlardır. Önce sosyal devrim yapılıp sonra bu yola engelsizce girilmeliydi. Bunlara verilecek yanıtta, yine Hürrem Arman’ın kitabına dayanarak şu olabilir: Türkiye’de tabandan gelmeyen bir sosyal devrim dayanak bulamaz; tabandan gelmeyenlerin yapacakları sosyal devrim boşuna kan dökmekle kalır; birikim sağlayacak her kurum bir gün yaşayacak da olsa kurulmalı, birikimsiz ve bilinçsiz sosyal devrimlerden yalnız sağcıların yararlanacağı düşünülmelidir.

Kimi solculara göreyse sosyal devrim köyden değil şehir işçilerinden çıkacağı için Köy Enstitüleri ha olmuş ha olmamış. Bunlara verilecek karşılık da şudur: Türkiye şehirlerinde işçilerin büyük çoğunluğu köyden gelmektedir ve sömürülenlerden çok sömürücülerden yana olmak eğilimindedir, daha doğrusu bu eğilimde kaldıkça ekmeğini kazanabilmektedir. Bu durum ancak işçi yoğunluğunun büyük ölçüde arttığı zaman değişeceğine göre devrimci çabanın her olanaktan yararlanıp köye yönelmesi gerekti.

Sabahattin Eyüpoğlu sonuç olarak diyor ki: Köy Enstitülerini boşuna harcanmış bir çaba sayanlar gerçeklerimize çok uzaktan, çok yukardan bakanlardır”.

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92