-UYKU TULUMUNDAN UYUTMA KUTUSUNA -
Yılar önce Salazar ?ın Portekiz´inde , Franko´nun İspanya?sında yapılan her stadyum için ?Uyku tulumu? benzetmesi yapılırdı. Uyku tulumu post- modernleşip uyutma kutusu olarak hepimizin evine girdi. Evde oturduğumuz kanepeden 2-3 metre ötede duruyor. Bizler uyutma kutusunun karşısında elimizde kumanda aleti bekleyip duruyoruz!
Birkaç gün önce uyutma kutusunda bir aşk dizisi izliyordum . Maşallah dizide aşk dışında her şey var ! Cinayet-, kan, gözyaşı ve her türlü tezgah var. Dizideki ikinci oğlan, birinci oğlanın sevdiği kızı kaçırıp rehin alıyor. Ben yerimde kıpırdamadan çakılı kalmış, beyaz atlı prensin pardon birinci oğlanın gelip genç kızı kötü adamların elinden nasıl kurtaracağını merak ederken hanım odaya girdi ve bir hışımla uyutma kutusunun fişini çekerek ?En az on keredir sesleniyorum duymazdan geliyorsun, televizyon seni esir almış, boyun posun devrilsin emi!? deyince kendime geldim! Hanım elektrik faturasını yatırıp yatırmadığımı sorunca yarın yatıracağım deyip uyutma kutusunun fişini yerine taktım. Bu arada dizide merak ettiğim en önemli görüntüyü kaçırdım elbette. Ah bu kadınlar ah, bizim Adana diliyle bir diziyi ağızlı yüzlü seyretmemize bile karışıyorlar. (Bu gece gel de uyu ) Neyse ki hayırsever televizyoncular, dizinin gelecek haftaki gününde bir saate yakın özet veriyorlar da bizler de meraktan kurtuluyoruz. Allah onlardan razı olsun!
*******
Evimizdeki uyutma kutusundan çocuklar küçükken çok fayda gördüm! İnkâr edersem günaha girerim. Nasıl mı? Çocuklarım küçükken uyutma kutusundan öğrenmiş olduğum ?Bir kahkaha bir pirzolaya bedeldir.? söylemini çocuklarıma da öğretmiştim. Çok da iyi yapmışım!
Çocuklarımın canı pirzola çektiğinde evde kahkaha yarışması yapardım. Ne kadar kahkaha o kadar pirzola (!) Yarışmayı genellikle çocuklarım kazanırdı. Bazan 15-20 pirzola (!) yedikleri olurdu. Hanımla ben hile yapardık. Az gülerek çocukların çok pirzola yemesini sağlardık! Eee anne baba dediğin bizim gibi özverili olmalı, öyle değil mi?
*******
Çocuklar büyüyünce hin oğlu hin olup çıktılar. Şimdi ikisi de her şeyi sorgulayıp duruyorlar. Devir değişmiş halbuki biz eskiden böyle değildik! Büyüklerimiz her şeyin en iyisini bilir diyerek sorgulamazdık!
Bir televizyon pardon uyutma kanalında Pirzola mı yoksa kahkaha mı? Konulu bir program var. Bir profesör ? Kahkaha atarsanız pirzolaya ihtiyacınız kalmaz.? dedi. Ben de eşime ve çocuklarıma dönerek ?Hadi ben cahilim bana inanmıyorsunuz! Koskoca profesöre de mi inanmıyorsunuz? ?deyince hanım bana dönerek? Annene bir sor bakalım! Seni doğurduğunda oğlum oldu diyerek bol cevizli kaynar dağıtmış mı?? dedikten hemen sonra bu sefer kızım bana dönerek: Babacığım şimdi biz kahkaha atarken pirzola (!) yiyoruz ya; pirzolayı (!) ekmeksiz yemek ayıp oluyor. Kahkaha atarken, yani pirzola yerken yanında somun ekmek mi yoksa pide ekmek mi yiyelim? dedi .
Oğlum hiç geri kalır mı? O da bana dönerek ?Babacığım bak uyutma kutusunda kuş gönü pastırmayla Paçanga böreği yapıyorlar. Ben artık pirzolayı sevmiyorum. Sen bize bir kilo kuş gönü pastırma al, annem bize Paçanga böreği yapsın. ? demesin mi?
İçimden Allahım sen bana sabır ver dedim !
Televizyonculardan sevabına ?Bir kahkaha yüz gram kuş gönü pastırma yemeye bedeldir!? programı yapmalarını emekliler adına talep ediyorum.
Sağlıcakla kalın.