Ahmet DUMAN


Bir Gazete Neden Okunmaz?


İnsan bir gazeteyi inatla hergün niye okur? Körün değneğini bellediği gibi her gün sabah bakkala gidip aynı gazeteyi niye alır? Hatta öyle ki; bakkal, olur ya gelemediğiniz alamadığınız zamanlar size o gazeteyi niye ayırır? Hiç düşündünüz mü? Bir zamanlar bizler, okuduğumuz gazetelerle fişlendik bile yahu! Bakallara sorarlarmış: Hangi gazeteyi okuyor?

 Nedenini açıklamaya gerek yok. Ya huyunuza suyunuza uygundur ya da kafanıza, düşüncenize . İşte bu nedenle yıllar yıllar süren bir inadı sürdürürsünüz.

Gaztenizi mizacınıza ters bir yöne doğru zorladıklarında onu tekrar doğru yola sokmak üzere yöntemler bulur, zorlarsınız. Başarırısınız da. Bazen gazetenizi ekonomik darboğazlara sokup boğmaya sesini kesmeye çalışanlara inat, bakkalınıza ?bundan sonra bana iki gazete ayır? dersiniz, bazılarınız ikiden de fazla?

Böylece bir direniş gösterirsiniz. Sizin gibileri bir araya toplar bir dayanışma örneği sergilersiniz. Bu ilişki açıklanması çok da zor olmayan bir okur gazete birlikteliğidir. Gazete size göre siz gazeteye göresinizdir. Yani tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş örneği?

Yıllarca inat ettiğiniz okumakta direndiğiniz gazeteniz bir gün bir de bakmışsınız ki size hiç de uymayan bir çizgiye gelivermiş. Bir sabah kalkmışsınız ki yıllardır onca iyilik ettiğiniz iyiliğini gördüğünüz komşunuz kapıyı çalmış ve size hakaretler etmeye başlıyor! Şaşırmıştan öte bir şey olursunuz. Buna benzer bir duygu! Sabır bu gibi durumlarda önemli bir enstrümandır. Birkaç gün birkaç ay ?ya sabır? çekersiniz. Önce düşünür taşınır bir haklılık bulmaya çalışırsınız, birkaç aklı evvele sorarsınız sonra bakarsınız ki, o aklıevvellerde kendi köşelerinde. Sanki görmezden gelir gibiler görürler görmesine de ?çok seslilik? diye bir kavram var ya işte o nu bahane ederler. Üstüne üstlük size de dayanışma üzerine birlik ve beraberlik üzerine nasihat ederler. Oysa durum o çok seslilik denilen uyum ve armoniye de saygısızlık düzeyine gelivermiştir.

Bu, benim, bir gazete ile yaşadıklarım. Bilenler bilir. Yukarda sıralamaya çalıştığım olayları ve daha nicelerini kişisel olarak yaşadım. 

Türkiye son otuz yıldır, hiç öngörülmeyen, yaşanması hiç de hesapta olmayan onlarca olay yaşadı. Bu olaylarla ilgili olarak bizim de, bizim gibi düşünenlerin ve bu gazetenin okuru olmakla gurur duyanların da görüşleri vardır ve olacaktır da. Fakat gördük ki gazetemiz bizim gibi düşünmüyor. Hatta bazı düşüncelerimizi küçümsüyor, çağdışı buluyor!

Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine teker teker karşı çıkılıyor, misak-ı milli, laiklik, milliyetçilik alabildiğine yerden yere vuruluyor. Örneğin bir bayan yazıcı Laiklik ilkemizden söz ederken rahatça ?laikçi despotluk? diyebiliyor. Bazıları ki bu bazıları epeyce çoğaldı Atatürk Milliyetçiliğine Şovenizm diyebiliyor. Devletçilik zaten küreselleşmenin karşısında erimeye mahkum bir politika! İnanılmaz bir umursamazlıkla açılım yada çözüm süreci kılıfındaki bölücülüğe alenen destek?

Bu geçen Mayıs ayı içerisinde, benim için, inanılmaz bir şey yazdı köşe yazıcılarının biri: Köşesinde kendince çok önemli bir sosyolojik saptama yapmış adam; ?Altıokun, Dokuz Işık ve Rabia´dan farkı yoktur. Hatta şu ileri sürülebilir: Eğer 9 Işık, 6 Ok´un detaylandırılmış, biraz ?tiftiklenmiş? hali ise, Erdoğan marifeti ?4 Parmak? Rabia da 6 Ok´un basitleştirilmesinden, basite indirgenmesinden ibaret.
Neydi 6 Ok, sıralayalım: Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik, İnkılâpçılık.
Vatan, millet, bayrak ve devlet, hepsi "teklik" halinde bu 6 Ok´un özüdür.?
 Bu açıklamayı, AKP´nin, Rabia´yı tüzüğüne alması nedeniyle ve diğer açıklamalarıyla birlikte AKP ye yardımcı olması amacıyla yazdığını da eklemeyi unutmamış.  

 Siz olsanız ne yaparsınız?

İşte ben de aynen O nu yapıyorum. 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05