Cumali KARATAŞ


BİR FOLKLOR AĞIDI


/resimler/2017-10/10/0953378575503.jpg            Geçtiğimiz günlerde katıldığımız bir düğünde gelenekselliğin zarif örneğini, folklorun nadide zarafetini görmek  bizi alıp uzak yılların ötesine götürdü ki, nostaljiye emanet ettiğimiz o güzellikleri yaşamanın otantik keyfini hiç değilse bir kez daha sürdük.

                                                                                                                       Cumali Karataş
            *MASAL GİBİ

            Hani o unuttuğumuz masallar, hikâyeler vardır Keloğlan´la padişahın kızının kerevetine çıktığı. Az gidilip uz gidilen yollardır dönüp baktığında, bir arpa boyu yol gidilen?

            -Bir varmış, bir yokmuş?

-Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde.

-Develer tellal iken, kediler bakkal iken.

-Sen nenenin beşiğini tıngır mıngır sallar iken?

            Dahası?

            Dere tepe düz gidilen o yollarda bir ağzı yerde, bir ağzı gökte devi de kılıncımızla ezip geçtik, Yeşilçam filmlerinin sırtı yere gelmeyen yiğidi gibi olan bir öykü kahramanı olarak.

            Sonunda ulaştık o dile benden ne dilersen diyen afralı tafralı padişah efendiye. 

            Açtı bize çil çil altınlarla dolu olan kesenin ağzını.

            Biz bağırdık ordan kelleyi koltuğa alıp:

/resimler/2017-10/10/0954100763765.jpg-Demokrasi isteriz, altın maltın istemeyiz diye?.

            Sonuçta canımızı zor kurtardık o belâlı hikâyeden.

            İşte böyle sevgili okuyucular?

            Masaldan canımızı kurtardık ama gelenekle, folklorla zenginleşen o masalımızı, hikâyemizi de kaybettik sonunda..

            Hızla değişen hayatın kaybolan güzelliklerini de bu koşutta değerlendirebilirsek birbirimizi anlamış olabiliriz?

            Gelişen, değişen dünyanın olanakları ekonomik gücümüz oranında rahat ve konforlu bir yaşam sunmakta bize ama başta hikâyemizi, masalımızı, geleneklerimizi, foklorumuzu alıp götürmekte saygı, sevgi ve samimiyet koymadığı gibi.   

İşte bu nedenle gözlerimiz yolda; biz onu anıyoruz, o dönüp bakmıyor.

            Fadime teyzeydi masal söyleyen,

Hep mısır patlatırdı Hatice kız

Çevresindeki çocuklarla yalnız

Bilmediği şeyle gönül eyleyen.

Osman Attila

            Durup dururken aklıma Osman Attila geldi.

Nerden geldi demeyin; folklor getirdi.

Onun folklorla ilgili bir şiiri olduğu doksanlardan aklımda kalmış.

Yanılmamışım?

KARS EKİBİNDEKİOYUNCU

Karışmış havaya leylak, turuncu?

Ne de yakıştırmış giyeceğini.

Sen, ey Kars ekibindeki oyuncu,

Sazlara bırakma diyeceğini?

Kırlangıç kanadı kolları çevik.

***

Parmak uçlarında mavi çizgiler,

Topuklar değmesin toprağa ılık.

Birel ne çizerse,öbür el siler.

-Korkarım anlamaz bu kalabalık-

Ürkek ayakların ne kadar  tetik.

            ***

Neyi arar gökte ellerin ucu

Ayak ayak çaldın toprak kapıyı?

Sen, ey Kars ekibindeki oyuncu.

Unuttun sazlardan çıkan şarkıyı.

Kirpiklerin devrik,kaşların devrik.

            ***

Aldın gönlümüzü attın havaya,

Aldın gönlümüzü çaldın yere.

Sen uçtun, biz gene kalmışız yaya.

Durdu çağıl çağıl akan şu dere;

 Raksa kalktığında et, deri, kemik.

            ***

Gök dedin, yer dedin arayıp durdun;

Vakit akşam, vakit belki geceydi.

Toprağa tepindin, göklere vurdun.

Aldığın haberler söyle niceydi?

Nereye, gözlerin nereye çevrik.

                                   Osman Attila

/resimler/2017-10/10/0954467483248.jpgFolklor derken Havraniye´yi es geçemezdim?

 Şimdi her ne kadar köylüğü tarihe karışsa da anılardaki yeri her zaman doldurulmaz bir Havraniye?

Amanos´la Misis´in arasında bir yer.

Sucuzade´de yaşamış olsak da, Havraniye her zaman ilk göz ağrımız? Bostanlar, ekinler, haymalar, dövenler dönüp duruyor anılarda. Bir de ?Kars Ekibindeki Oyuncu? gibi,  ateş üstünde uçuşan şalvarlı silüetler, köprüler, bayram çörekleri? Anıların ve folklorun ağıdında hüzünlendiren bir unutulmaz geleneksellik?

Sanki geldi gelecek, bir yerlerde saklı?

?Kars Ekibindeki Oyuncu? gibi Yaşar Kemal´ın romanlarından çıkar gelir emmim. Dingin akşam sessizliğini bozan bir düğün merasiminde, kara kartallar gibi şalvarıyla adeta uçar. Derken diğerleri. Köy düğününün sinsin oyununda gençler hünerlerini gösterir. Ama aklımda kalan hep emmim. Akşam karanlığı gibi koyu esmerlikteki yüzünde gururlu bir gülümseme parlaya parlaya koşup atlar, koşup atlar.  Lokman Hekim´in ölümsüzlük ilacının yazıldığı o defterin Ceyhan sularına düştüğü yerden bağdaş kurarak atlamaları da vardı benim emmimin. Kavgada gözü kara, iyilikte merhametli bir yiğit Çukurova delikanlısıydı.

İşte her şeyin miadını doldurduğu yerde galiba folklor ve geleneklerde fazla yaşamıyordu. ?Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar? değil miydi sonuçta. Yenecek, sonlandıracak, yenileyecek, hükmünü yürütecekti. Çelik çomak oyunları da laserli savaş oyunlarına yerini çoktan terk edecekti...   

/resimler/2017-10/10/0955081546148.jpg            *FOLKLOR

            O yok artık? Onca geleneksellikler, folklorik değerler? Bazen bir vesileyle raflardan indiriliyor aşağı. Şöyle bir tozu alınıp yine konuyor yerine, tozlanma uykularına göz kırpmalar sonrası.  

            Zaman ve teknoloji el ele vererek geleneksellikleri, folkloru erozyona uğratıyorlar. Öyle ki, anlattığımız o hikâyelere, masallara konu olan 40 gün 40 geceli düğünlerden düşe düşe üç gün üç geceye düşmüş, daha sonra bunun da bir hükmü kalmamıştır artık. Bastın mı imzayı milyonlar kepiyor başına.

            Geçenlerde böyle bir düğünde bu güzelliklerin canlandırılması, düğün töreni içerisindeki yerini alarak izlenceye sunulması, oldukça keyifli ve etkileyici olmasının yanında, beni alıp geçmiş yılların ötesine şöyle bir götürdü.

/resimler/2017-10/10/0955344202854.jpg            Yayın dünyasının buluştuğu Karataş´ların aşiret sünnet düğünlerinde Siverek Niğde hattından verilen folklorik kesitlerle çeşitli folklorik olguların bir arada sunumunun  gerçekleşmesinin anımsatıcı olduğu kadar etkileyici olduğu söylenebilirdi.  

Yöresel ve folklorik özellikler taşıyan sünnet düğünde Niğde´den Oğuz Aziz Yane ile sazlarının katılmasıyla İç Anadolu folklorunun güzel örnekleri sergilenirken, Koma Serhad Peyad-Can grubunun katılımıyla da Kürtçe türküler de yer aldı. Geleneksel düğünde ayrıca, Mustafa Devecioğlu Sıra Gecesi ekibinin de kendine özgü yorum ve şivesiyle Ş. Urfa yöresinin çiğ köfteli sıra gecesini Adana´ya taşıdı. Üçlü davullar vuruldu durmaksızın;halay çekenlercoştuki coştu. Yöresel giysi ve kıyafetler içinde geleneksel sunumuyla gerçekleştirilen kına gecesinin yapıldığı düğünde sıra gecesi esnasında çiğ köfte yoğrularak davetlilere ikram edilirken, aşlamacı tarafından da şerbet dağıtıldı. 

Eee ne demişler?

Padişahın kızıyla Keloğlan değil ki söyleyelim:

-Onlar ermişler muradlarına, biz çıkalım kerevetine./resimler/2017-10/10/0956002640880.jpg/resimler/2017-10/10/0956121391110.jpg/resimler/2017-10/10/0956245922575.jpg/resimler/2017-10/10/0956372329121.jpg/resimler/2017-10/10/0956488891828.jpg/resimler/2017-10/10/0957046235859.jpg/resimler/2017-10/10/0957409049119.jpg

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00