Ahmet Yaşar Aktaş


Bilimsel Gözle Barış Pınarı Harekatı Ne Gösteriyor?(2)

İki ana özellik iyice ete kemiğe büründü: Birincisi, abd ve rf bağımlılığı, ikincisi, Şam ile doğrudan diplomatik ilişki kurmaktan kaçınılması.


Bağımlılığın kökünde, iktidarın ekonomik, siyasal kapasitesinin sınırlılığı ve izlenen yanlış yaklaşımlarla Ortadoğu bataklığına saplanmışlığın sonucu, abd ile rusya federasyonu (rf)  dengeleme siyaseti içinde bunalması yatmaktadır. Daha da kötüsü, bu iki oyuncuyu müttefik sanması…

Bir yanda, 470 milyar dolar dış borcun döndürülmesi sorunu, plansız ekonomi, üretim yapan tüm tesislerin satılması, her gün daha büyüyen işsizlik, dış kaynaklara bağımlılık gibi sınırlıklar, iktidarın manevra alanını önemli oranda daraltmaktadır.

İtibar en önde tutulurken, trump’un tehdit dolu soysuz mektubuna gereken yanıtın verilmemesinin dünya kamuoyunda doğurduğu itibarsızlık içimizi karartıyor. Bu bağlamda, chp genel başkanı ne dedi: “O koltuğa layık değilsin!”

Atatürk’ün musolini’nin Ege’deki isteklerine, sadece şu sözü bile “Bana çizmelerimi giydirmesin!” geri adım attırmaya yetti.  

Diğer yanda, Türkiye Cumhuriyeti’nin dış işlerinde birikim ve deneyimlerini yok sayarak, küçümseyerek, deneyimli diplomatlarını gözden çıkarmanın sonucu, çok boyutlu, çok yönlü olan dış politikada içinden çıkılamayacak denli yanlışlara neden olmaktadır. Sözlü-yazılı basında, iyi parti genel başkanının, şu nitelemesi, umarım dikkatinizden kaçmamıştır: “Devlet yönetmiyor, damatla, kayınbiraderle… evcilik oynuyor.”

Dış politikada diplomasi, lobi ayağının eksikliğinin sonucu, Türkiye, önce dost sanılanlar da dahil tüm dünyanın BPH’na karşı çıkması gibi acı bir gerçekle yüz yüze geldi. Ardından demokratların çoğunlukta olduğu abd “temsilciler meclis”i,  yaptırımları ve “ermeni soykırımı” tasarılarını büyük çoğunlukla onayladı. Haftada 20 kez yalan söylediği ortaya çıkan trump’un temsilciler meclisine karşı yaptırımları önleme gücünün de, ne denli sınırlı olduğu görüldü.

Cumhuriyetçilerin ağırlıklı olduğu “kongre”nin de yaptırımların ve “ermeni soykırımı”nın onaylanacağı, bir tansık (mucize) olmazsa, beklenmeli. Halk bankası bağlamında, tek adamın kişisel ve ailesine yönelik yaptırımların da onaylanması hala gündemde… Bu koşullarda tek adam abd’ye gidecek.

Abd’nin yaptırımlarına karşılık olarak tek adamın Kürecik ile İncirlik gibi güçlü kozu kullanılmadı. Şimdi ikinci özelliğe ve koza özce değinelim.

Suriye’nin toprak bütünlüğü ve diplomatik ilişki kaçınılmazlığı!

Abd ile rf yetkilileri, pyd/ypg sözcükleri yerine “Kürt güçleri” kavramını kullanıyor. Moskova çıkışlı haberlerde, “Kürtler” ile Suriye arasındaki diyalog sonucunda doğallıkla korunduklarını duyumsamaya başladıkları belirtiliyor.

Türkiye, Suriye savunma ve dışişleri bakanlıkları, istihbarat servisleri üstünden diyalog halinde oldukları rf yetkililerce birkaç kez açıklandı. Rus savaş uçağı Su-35 alınacağı yoğun maddeler arasında kaynadı gitti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğü, Suriye’nin toprak bütünlüğünden geçmiyor mu? Varılan nokta, akp’nin Suriye politikasının yanlışlığını bir kez daha doğruladı.

Kaldı ki, güvenli bölge için ve devriye atılan bölgelerden pkk/ypg’nin Türkiye’ye sızmasının önlenmesi Beşşar Esad ile diyaloga girmeden köklü çözülme olasılığı var mıdır?

Trump ile pazarlıkta elini güçlendirmek ve beklenmedik yeni durumlara hazırlıklı olmak için Ankara’nın aracısız doğrudan (ne abd, ne de rf) Şam ile el sıkışıp anlaşması yadsınamaz bir olgu ve önemli bir kozdur!!!

Diyalog kaçınılmaz olunca, Şam, “Fırat Kalkanı” ve “Zeytin Dalı” harekatları bölgelerinden çıkılmasını talep edeceği apaçık ortada. Bu bölgelere emniyet müdürü, kaymakam atanması, posta sisteminin kurulması, Gaziantep Üniversitesi’ne bağlı yüksekokul-fakülte açılması orada uzun süre kalmayı çağrıştırmıyor mu?   

 

Özcesi, abd, küstahlığı bırakmazken, istediğini de aldı. Sınır güvenlik sorunu hala çözülmedi. Türkiye, geri adıma mecbur bırakıldı. Trump’un Suriye temsilcisi j. jeffrey, ypg’nin oyun dışı kalmadığını vurguladı. Kürt kartı, abd ile rf için vazgeçilmeyecek dek önemlidir!

Kılavuzun abd, rf olması, Türkiye’yi buralara getirmedi mi? Saray ve Soçi anlaşmaları Karaman’ın koyunu gibi oyunu da ağırdan çıktı, çıkacak. Bütün bu yanlış ve tutarsızlıklardan ders çıkarılmasını ulus olarak bekleme hakkımız yok mu?

Özünde silahlı çatışmalar, silah üreten emperyalist devletlere, bu pazarlamadan pay alan siyasetçilere en çok yaradığı biliniyor. Türkiye ile Suriye’nin ve insanlığın kazanması, en iyi çözüm değil midir?

Sevgiyle Atatürk ile kalınız!

 

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00