Ahmet Yaşar Aktaş


Bilimsel Gözle Barış Pınarı Durdu Ama? (2)

Değerli okurum, çok güncel olan “trump’un mektubu” ve abd ile varılan anlaşmaya öncelik vermem gerekti. Suriye Savaşı süreci başoyuncularının rollerini abd ile varılan anlaşma sonuçları bağlamında tartışmasını gelecek yazılarımda sürdüreceğim. Öncelikle şu mektup konusuna bir göz atalım.


Trump’un mektubu?

            19. yüzyılda emperyalist ülkeler, çıkarlarını, gelişmemiş ülkelere kabul ettirmek için o ülkelere savaş gemilerini gönderip silahlarını toplarını, siyasetin ya da ekonomin can damarı olan kente çevirirlerdi. Anlamı açıktı: Ya isteklerimi koşulsuz kabul edersin ya da kentini yerle bir ederim. Bu emperyalist taktiğin çoğunlukla başarılı olduğunu tarih kitapları yazar.

Gelelim trump’un o diplomatik saygıdan uzak olan mektubuna. Mektup, ne zaman, kim ve nasıl kamuoyuna yansıtıldı?

Amerikalı politikacılar, Sarayın açıklamadığı mektubu, abd heyetinin tam Ankara’ya geleceği gün, bilinçli olarak basına sızdırdı. Ankara’ya bomba atılmamıştı ama mektup, Türkiye’de bomba etkisi yaptığını birlikte yaşamadık mı?

İktidar dışında, millet ittifakı partileri, sanatçısı, basınıyla Türkiye ayağa kalktı; küstahlık, terbiyesizlik ve Türk Ulusu’nu aşağılama olarak nitelendi.

Bu hakaret, saygısızlık, tehdit içeren mektuba gereken resmi yanıtın verilmemesini, kimi eleştirici gözle bakan çevreler, üzerinde düşünülmesi gereken bir sonuç olarak cisimleştirdiler.

Mektubu basına sızdıranlar, bu durumu öngörmüştü. Abd emperyalizmi, bu mektupla iki kuş birden vurdu mu, ona bakalım.

Birincisi, Sayın Cumhurbaşkanı’nı tehdit etti, tıpkı savaş gemisi göndermede olduğu gibi. İkincisi, 9 Ekimde gönderilen mektubu açıklamayan iktidarın, görünmeyen penceresini halkın görmesi için iyice açtı. Kimi gözlemciler bu gerçek olgunun, halktan saklanması, gizlenmesi olarak yorumladılar.

Abd ile yapılan anlaşmadan sonra, eşsöylemle mektubun gönderilmesinden 8 gün sonra gazetecilerin sorusu üzerine, Sayın erk sahibi, “karşılıklı sevgi saygı temelinde bunun gündeme getirilmediği, vakti zamanı gelince gerekenin yapılacağı” biçiminde bir demeç verdiler.

İnsan ister istemez sormak istiyor. Şimdi vakti zamanı değil midir? Bu tarihi belirsiz vakti zamanı ne zamandır, biliyor muyuz?

Kuşkusuz anti amerikancı duyguların kabarmasına, yüksek sesli tepkilere de neden olmuştu ama bu önemli değildi, çünkü daha öncekiler gibi, bu da geçici olacaktı... Onlar için önemli olan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı bu taktikle istenen mecraya getirmekti.

Başarıp başaramadıklarının ölçütü, yapılan anlaşmanın koşullarında ortaya çıkmaktadır. Şimdi o anlaşmaya özce bakalım. Gelecek yazımda daha kapsamlı yer vereceğim.

Anlaşma!

Cumhurbaşkanlığı iletişim başkanı, abd ikinci başkanı mike pence ve heyetiyle görüşmenin olacağını duyurdu. Oysaki Cumhurbaşkanı’nın mevkidaşı olmadığı için görüşülmeyeceği basına yansımıştı. Televizyonda gösterilen oturma düzeninde, mevkidaş olmayan abd başkan yardımcısı pence ile Sayın akp genel başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın yan yana oturması dikkatlerden kaçmadı.

Eski cia başkanı mike pence ve heyetiyle yapılan 4-5 saatlik gibi kısa bir sürede 13 maddeden oluşan bir ateşkes konusunda anlaşma gerçekleşti. Bu olgu, akla şu soruyu getirmektedir: Acaba abd heyeti daha önceden hazırladığı bu anlaşma maddelerini açıklayarak bu kısa sürede Türk heyetine benimsetti mi?

Akp iktidarı için böylesi çok önemli bir harekat için birkaç saatlik gibi çok kısa sürede ortaya çıkan koşullar neden kabul edilmiştir? Kaldı ki, bu kısa süre içerisinde abd heyetinin ypg ile sürekli bağlantı içinde olduğu basında yer aldı. Özcesi, ypg görünmeyen üçüncü taraftı.

Ayrıca anlaşma koşullarının Türkçe’ye çevirisinin yapıldığını da hesaba katılabilir.

Uluslararası anlaşmalar, saatler, günler değil, haftalarca sürdüğü tarih kitaplarında yazılıdır.

Metin hem Türkçe, hem ingilizce hazırlanması da günler almaz mı? Anlaşmanın kısa bir sürede sonuçlandırılması, ister istemez anlaşma maddelerini, amerikalıların bond çantalarında getirdikleri olasılığını su yüzüne çıkarıyor.

Gözden kaçan, basının bildirmediği ilginç bir gerçekle bu yazımı bitirmek istiyorum. Anlaşmadan sonra abd dışişleri bakanı ve beyaz sarayın Suriye sözcüsü, Türkiye’den nereye gitti? Bu sorunun yanıtı ve varılan anlaşma maddelerini ve sonuçlarını bir sonraki yazımda kapsamlı okuyabileceksiniz.

Sevgiyle Atatürk ile kalınız!

 

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00