Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


BEYİNLERİN MÜCADELESİ


Türkiye Cumhuriyeti´nin üzerinde bulunduğu coğrafya; batıda Mağrip (Kuzey Batı Afrika), doğuda Afganistan, güneyde Arap Yarımadası olmak üzere geniş bir alanla, günümüz gelişmeleriyle satranç tahtası konumunda. Küresel güç odakları, bu satrançta, büyük kazanımlarla alan hâkimiyeti/kontrolü elde etmeye çalışıyor. Bölgesel güç olma özelliğini taşıyan Türkiye, İran, Mısır gibi ülkeler beka tehdidi altında, tehlikeyi kendi topraklarından uzak tutma ve gerektiğinde kazanım elde etme;  yerleşik ve farklı etnisiteye sahip bölgesel demografik yapının diğer esas unsurları ise var olma ve diğer güçlerle işbirliğinde devletleşerek, toprak kazanma mücadelesi veriyor.  

Bu büyük satrançta, muhteşem bir strateji geliştirme çabası var. Geliştirilmeye çalışılan stratejilerde, muhteşem bir beyin harbi var. Düşüncelerin, fikirlerin kıyasıya mücadele ettiği bir ortamda, bu konuda, yani beynini etkin kullanarak, sebep-sonuç ilişkilerini ideale en yakın ortaya koyup kazanımlara ulaşabilmede, eğitimli olanların kazanacağı küresel bir savaş var.

Bu savaşı kazanabilmek için çarpışan beyinlerin, teknoloji ile bütünleşmeden yapabileceği çok fazla bir şey olamayacak. Ancak, sahada etkin stratejiler geliştirebilenler, bir şekilde elde edebilecekleri kazanımlarla, kendi boyutlarında amaçlarına ulaşabilecek.

O halde ülkelerin yetişmiş, bilinçli ve bilimle bütünleşerek eğitilmiş, felsefeyi ve tarihi bilen, teknolojiyi etkin kullanabilen bireylere ihtiyacı var.

Uluslararası siyaset, siyaset bilimi, sosyoloji, toplum bilimi, yönetim bilimi üzerine yetiştirilmiş beyinlerin, diğer bilim dallarında yetişmiş beyinlerle koordineli çalışması ve her yetişmiş beynin kendi alanında en iyi olma mücadelesi ile doğal olarak, teknolojik gelişmenin de kazanımını elde eden ülkeler, her durumda kazanacak.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş aşamalarına bakıldığında, çekinmeden atılan adımların da bu yönde olduğu rahatlıkla görülüyor. Ülkenin neye ihtiyacı varsa, yönetim kademesine gelen kişilerin özelliklerinin de bu yönde olmasına özen gösterilmiş. Eğitim, Köy Enstitüleri olgusuyla çok boyutlu, bilimsel temelli ve ülke gerçeklerine yönelik yapılırken, felsefeden kesinlikle uzaklaşılmıyor.

1950´lere kadar devam eden süreçte, oldukça hızlı bir gelişim gösteren ve bilinçli planlamalarla, gelecekte kendine yer bulma arayışında olan Türkiye Cumhuriyeti, bu dönemden sonra yapılan müdahalelerle, güç odaklarınca kontrol altına alınmaya çalışılırken, tehlikeli bir gelişme yeniden hortluyor: Beyinlerin, bilerek ve isteyerek, dünyevi veya uhrevi kazanım vaatleriyle, ipotek altına alınması.

Günümüz gelişmeleri dikkate alındığında, ?Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.? sözünün ileriyi gören muhteşem öngörüsünde, esas olan eğitim ve bilimselliği bireyle buluşturarak, kendini ve doğal olarak içinde bulunduğu toplumu, geleceğe taşıyacak beyinler yetiştirmek.

Türkiye´nin içinde bulunduğu coğrafyada ayakta kalabilmek, bölgesel ve küresel dengelerde söz sahibi olabilmek için, satranç taşlarına uygun hamleler yaptırarak, sonraki hamleleri değerlendirebilecek, öngörüye sahip, bilimsel eğitimle yetişmiş beyinlere ihtiyaç var.

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51