Mahmut TEBERİK- AYRAÇ


Benden Bu Kadar!


Yoksul, çaresiz, bitkin, velhasıl tipik bir Anadolu köyünde; Taşobası´nda dünyaya geldim. Cumhuriyet´in sayesinde, ilkokulu köyde, ortaokul ve liseyi devletin olanaklarıyla parasız yatılı olarak, sonrasında ailemin sonsuz özverisiyle okuyup bugünlere geldim.

Geçimimi bilgi satarak sağlıyorum.

Bugüne kadar;

Devletten ihale almadım. Avanta yemedim. Ömer HAYYAM´ın dediği gibi: ?Değildir yoksul, azla yetinmesini bilen? anlayışını benimsedim.

Vergi kaçırmadım. Yoksulun sırtından doymadım. Bal tutup parmağımı yalamadım.

Başta dedem, sonra anam ve babam kursağıma haram lokma sokmadı.

Bende çocuklarımı bulaştırmadım harama.

Devletten beslenmem. İktidarın nimetlerinden yararlanmam. Hal böyle olunca da özgürce okurum, düşünürüm ve üretirim. Sonra ürettiğimi sorgular yeniden üretirim

Ben insanım. Olayları neden-sonuç ilişkileri ya da iyelik bağlamında değerlendiririm.

Düşünürüm?

Düşüncelerim, boşa geçirilmemiş altmış bir yılın tecrübesinin imbiğinden geçerek süzülür.Düşününce de konuşmak veya yazmak isterim.

Konuşma;Zihinsel oluşumlarla başlar. Dilin kalıplarına aktarılır. Kalıplar seslendirilir. Beden dili ve hareketlerle başkalarına sunulur.

Yazma; yine zihinsel oluşumlarla başlar, kalemin ucundan simgelere, yani harflere, rakamlara, vb. dökülerek başkalarına sunulur.

Gel gör ki bu sürecin son, yani sunuş aşamasını gerçekleştiremiyorum.Kendimi dar ve sıkışık bir cenderenin içerisinde boğulacak gibi hissediyorum.

Maslow´un İhtiyaçlar teorisine göre ben;

Yeme, içme, barınma, güvenlik, emniyet ve güven, ısınma, konfor, mali güvenlik, geleceği kontrol vb. gereksinimlerimi sağlamışım.

Toplumsal gereksinimler denilebilecek ait olma ve sevgi gereksinimi olanbir grubun üyesi olmak, başkaları tarafından sevilmek ve kabul görmek, bunlar da tamam.

Saygınlık gereksinimi diyebileceğimiz; başarmak, kabiliyetli olmak, onaylanmak, tanınmak ve saygı görmek, vb. bunlar da tamam.

Benim herşeyim tamam. Artık ülkemin ve halkımın sorunlarına kafa yorabilirim. Yoruyorum da. Ancak başkalarıyla paylaşmaya gelince gerekli ortamı bulamıyorum. Bu da beni strese sokuyor.

Ben insanım, iletişim kurmak zorundayım.

İletişim;bir kaynağın mesajını bir ortam ya da kanaldan yararlanarak hedefe (alıcıya) iletme sürecidir.

İletişim; duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkaları ile değiş tokuş sürecidir.

İletişim; bir aklın, bir başkasını etkilediği tüm işlemler: Bilgilendirme, denetleme, eğitme, yönlendirme vb.dir.

Beden ve ruh sağlığı yerinde bir insan olarak yaşayabilmem için; benim konuşmamve yazmam gerekiyor.Konuşmazsam ve yazmazsam yaşayamam. Ekmek ve su kadar önemli benim için.

Ancak, adaletin bittiği, hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukunun geçerli hale geldiği bu güzel ülkede konuşur ve yazarsam da yaşayamayacağıma inanıyorum.

Mevlana der ki:

?Evreni öğrendim. / Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. / Sonunda evreni aydınlatabilmek için / Önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim. / Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini. / Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, / bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta /Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım. / Sonra da asıl yürüyüşün, kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.

Düşünmeyi öğrendim. / Sonra, kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. / Sonra, sağlıklı düşünmenin, / kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde / Sonra, yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; / gerçek namusun, / günah elinin altındayken, / günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.?

Çevremi aydınlatmanın, kalabalıklara karşı yürümenin, kalıpları yıkarak düşünmenin ve günaha el sürenlerle birlikte yaşamanınkoşulları var mı, kaldı mı Anadolu´da?

Ekmek hakça üleşiliyor mu bu güzel ülkede?

İnsanoğlunun muhteşem potansiyeli; anlayabilme, öğrenebilme, düşünebilme yeteneğidir.

İnsanoğlu; inanan, hisseden, duyan, aklıyla hareket eden, düşünen, düşüncelerini uygulayabilenrasyonel bir varlıktır.Eğer gördüğü, algıladığı dünya önemsenmez ise, rasyonel bir varlık olarak yaşayamaz.

Kuş kuş gibi, karınca karınca gibi yaşaması için donatılmıştır.Bu bütünlüğü bozarsanız; örn. kuşun bir kanadını keserseniz artık o kuş gibi yaşayamaz.

İnsan da zihinsel kanatları ve ayaklarıyla bir bütündür.Özdeşim ve çelişki yasasına uyulmadığında; zihinsel kanatları ve ayakları koparılmaya başlanır. Böylece gelişemez, insan olma muhteşemliğini gerçekleştiremez.

Ben, kanatlarımın kırıldığını ve koparıldığını hissediyorum.

Kişi; korku, menfaat temin etmek/başka bir nedenle,kendisi olmayı bırakır, bir başkası imiş gibi algılar, düşünür ve davranırsazaman içinde özdeşimini kaybeder.Çünkü bir insan; aynı zaman ve boyutta hem kendisi, hem de bir başkası olamaz.

Ben, özdeşimimi kaybetmeden hep Mahmut TEBERİK olarak kalmak istiyorum.

Ancak, görüyor, algılıyor, hissediyor ve yaşıyorum ki Mahmut TEBERİK olmanın koşulları kalmadı ülkemde.

Bu nedenle de artık kendi kabuğuma geri dönüyor, inzivaya çekiliyorum.

Yaşamla benim aramdaki bağlar; kitaplarım ve türküler olacak artık.

Velhasıl, benden bu kadar!

25 Ocak 2018

Mahmut TEBERİK

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,16
  • EURO

    35,17% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2243,92% 0,03
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00