Hümanizma Erasmus´la başlıyor. Rotterdamlı Erasmus. Rahip ve ?Deliliğe Övgü? kitabının yazarı. O kitabıyla alaya alıyor, gericileri, hurafecileri. Kitapda insan değerini ön plana koyuyor, insan sevgisini ön plana çıkarıyor.
Hümanizma Batı´da düşün adamlarının çabalarıyla gelişmiştir.
?Düşün adamları Hümanizma´yı yaratan ve geliştiren kişilerdir. Batı aydınlanması XVIII. Y.Y.´da Rousseau, Voltaire, Diderot gibi düşünürlerin çabalarıyla başlıyor. Onlar bütün hurafeleri bir tarafa atarak aklın egemenliğini ortaya koydular. Daha sonraki yüzyıllarda yaşayan düşünürler de öncekileri izlediler.?
Erasmus öncesinde hümanizma Avrupa´da gelişmiştir. Bunun asıl başlanğıcını 14. Yüzyıl sonlarında İtalya´da Rönesans hareketinde görebiliriz. Bu hareketle; eski eserlere, eski kitaplara ve özellikle onların içindeki düşünceleri araştırmaya büyük bir yöneliş başlıyor. Bu çabayla paralel yeni bir kültür, Rönesans Kültürü oluşuyor, ve biz buna hümanist kültür de diyoruz.
Hümanist düşünce ile, artık dünyaya Tanrı´dan değil, dünyaya ve Tanrı´ya insandan (insan açısından, insandan yana) bakılmaktadır.
Artık merkeze insan alınmaktadır. İnsanı ele almak demek; aklı ele almak, aklın yüceliğini ele almak demek oluyor. Bir başka deyişle Tanrının tahtından indirilip, insan aklının tahta geçişidir bu. Bütün bu özelliklerinden ötürü hümanizma ilerici bir harekettir.
Hollanda´dan bir ışık :
15 ve 16. Yüzyıllar, bu insancıl hareketin, hümanizmanın yükseldiği, doruklaştığı yüzyıllardır. 16. Yüzyılın baş tacı edilen insanı da Erasmus dur. Erasmus Hollandalı´dır ama hep dolaşmıştır. Paris´e, İngiltere´ye, İtalya´ya gitmiş, nitekim İsviçre´de de ölmüştür.
Erasmus deyince akla onun ? Deliliğe Övgü? adlı kitabı gelir. Erasmus bu kitabında bir deliyi konuşturur. Deli, çevrede her olan bitenin kendine tabi olduğunu zanneder. Delinin şahsında devrin bütün egemenleri; krallar, papa, tüccarlar yerden yere çalınır. Deli diye kimse üzerine alınmaz ama deli yaman delidir.
Erasmus´un yaptığı nedir? O, dinin toplumdan sökülmesini isteyen biri değildi. Kilise´ye hücum etti, eleştirdi. Vatikan´ın başını çektiği kokuşmanın tasfiyesini istedi. Erasmus işler daha da düzelsin istiyordu. O günkü sosyal düzen içim söyledikleri karışık, melez bir nitelik taşır. Feodallere karşı saldırılarda bulunur, öte yandan halk için ?bedensel içgüdülerine göre yaşar? der halkı küçümser. Aslında Erasmus´un istediği ?seçkinler toplumu?dur. Bu görüşleri, Erasmus´un ilerici yanının inkarını gerektirmez.