Atatürk'ün, Büyük Zafer'i ve yurdumuzun düşman işgalinden kurtuluşunu 4 Ekim 1922 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne açıklayışı, ulusun bağımsızlığını da, özgürlüğünü de, gönencini de ancak ulusun özgürce seçtiği ve kendisine karşı her ân hesap verme sorumluluğunun bilincinde olan temsilcilerinden kurulu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin sağlayabieceği gerçeğinin sanatsal düzeyde bir anlatımıdır:
"Ulusun geleceğini doğrudan doğruya üzerine alarak umutsuzluk yerine umut, dağınıklık yerine düzen, duraksama yerine kararlılık ve inanç koyan ve yokluktan koskoca bir varlık çıkaran Meclisimizin özverili ve kahraman ordularının başında, bir asker bağlılığı ve uysallığıyla buyruklarınızı yerine getirmiş olduğumdan dolayı, bir insan yüreğinin pek seyrek duyabileceği memnunluk içindeyim.
"Yüreğim bu sevinçle dolu olarak, pek değerli ve saygıdeğer arkadaşlarımı, bütün dünyaya karşı temsil ettikleri özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin zaferinden dolayı kutluyorum.
"Bu Anadolu zaferi, tarihte bir ulus tarafından tam olarak benimsenen bir düşüncenin ne denli büyük ve dinç bir güç olduğunun en güzel örneği olarak kalacaktır."
AKP iktidarının ulus ve yurdumuza dayatmış olduğu "Tek adam yönetimi"nin, ulusal bağımsızlığımız, yurt güvenliğimiz ve hukuka-bağlı kamu yönetimi alanlarında ne denli yıkıcı sonuçlar verdiğini, bağımsız yargının işlemez oluşuyla; etkin, güçlü ve dürüst kamu-yönetimi ilkesine aykırılıkların ve hesabı sorulamayan yolsuzlukların tavan yapmasıyla, uluslararası ilişkilerde güvenliğimizi sarsıcı ve ulusal onuru kırıcı davranışlara uğramamızla görüyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız varlığı, gücü, güvenliği ve saygınlığının ancak Atatürk'ün belirttiği gibi "EGEMENLİK KAYITSIZ VE KOŞULSUZ ULUSUNDUR!" ilkesinin yeniden ve tüm gerekleriyle işlerliğe kavuşturulmasıyla sağlanabileceğini anlıyoruz.
(Bknz.: Ö. Ozankaya, Cumhuriyet Çınarı - Mustafa Kemal'i "Atatürk" Yapan Uygarlık Tasarımı, CEM Yay.)
...