Ali MARALCAN- EMEKLİ KURMAY ALBAY


ATATÜRK´ÜN ÖZGÜRLÜK BİLDİRİSİ AMASYA GENELGESİ´NİN 99. YILDÖNÜMÜ KUTLAMASI

?Mademki milletimizin şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür. Artık bu hükümetten iyilik ummak abestir. (...) Hep beraber Mustafa Kemal Paşa´nın etrafında toplanarak vatanı kurtaracağız..."


/resimler/2018-6/21/1122023603242.jpg(Vaiz Abdurrahman Kamil Efendi, 13 Haziran 1919, Amasya)

Ulusal Kurtuluş Savaş´ımızın önemli bir safhasını teşkil eden ? Amasya Genelgesi´nin yayınlanmasının 99. yılını ulusça mutluluk ve gururla anıyor ve kutluyoruz. Mustafa Kemal Paşa İstanbul´dan Bandırma Vapuru ile 16 Mayıs 1919´da hareket ederek 19 Mayıs 1919´da Samsun´a çıktı. Samsun´da ve Havza´da Türk Kurtuluş Savaş´ına temel oluşturacak ilk temas ve çalışmalarını gerçekleştirdi.

"Ulusun Bağımsızlığını Yine Ulusun Azmi ve Kararı Kurtaracaktır."

Diyen Atatürk, "Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir" diyerek öncelikle gerçekçi bir gözle ülkenin içinde bulunduğu durumu ortaya koymuş, başka bir ifadeyle hastalığı teşhis etmiştir.

/resimler/2018-6/21/1124300959925.jpgArkasından, "İstanbul Hükümeti´nin görevini ve sorumluluğunu yerine getiremediğini" ifade ederek, ulusu göreve çağırmıştır. Böylece Kurtuluş Savaşı´nın yöntemini belirlemiştir. Başka bir ifadeyle reçeteyi yazmıştır. Bağımsızlık için örgütlenmenin gerekliğini düşünen Atatürk, Amasya Genelgesi´nde ulusal bir heyetin oluşturulmasını, Sivas´ta ve Erzurum´da kongrelerin düzenlenmesini istemiştir. Çünkü ona göre bağımsızlık ancak ulusun katılımıyla ve örgütlü bir mücadeleyle kazanılabilecektir.
Amasya Genelgesi, bir başkaldırıdır.  

Ulusal Kurtuluş Savaş´ımızın önemli bir safhasını teşkil eden ? Amasya Genelgesi´nin yayınlanmasının 99. yılını ulusça mutluluk ve gururla anıyor ve kutluyoruz. Mustafa Kemal Paşa İstanbul´dan Bandırma Vapuru ile 16 Mayıs 1919´da hareket ederek 19 Mayıs 1919´da Samsun´a çıktı. Samsun´da ve Havza´da Türk Kurtuluş Savaş´ına temel oluşturacak ilk temas ve çalışmalarını gerçekleştirdi.

/resimler/2018-6/21/1125592807270.jpgAmasya; Tarihi zenginlikleri yanı sıra, tarihin önemli sahnelerinin geçtiği bir belde olması bakımından daima ehemmiyetini korumuştur. Yeni devletlerin kurulmasında, dağılan devletlerin birleştirilmelerinde, yok olmak üzere olan devletlerin toparlanıp ayağı kaldırılmalarında en önde gelen isimler arasında bulunan Amasya´mız, bütün tarih önünde şerefli bir geçmişe sahiptir.

Tarih sayfalarında bir kahramanlık narası atarak karşımıza çıkan Amasya bu sefer yeni bir devletin temeline atılan ilk harcın, ilk taşın konmasında ilki teşkil etmektedir.

Türk İnkılap Tarihinin en müstesna bir yerine sahip olan Amasya Milli Mücadelenin başlamasında maddi ve manevi yönden elden gelenin çok üzerindekileri yapmıştır. Milli gücün toplanması açısından manevi gücün destekleyici gayretleriyle Cumhuriyet´e doğru gidilen faziletli yolda ilk adımı atan bir beldedir. Amasya´mız

Mustafa Kemal Paşa 12 Haziran 1919´da kendisine ve ülkenin düşman işgalinden kurtulacağına inanmış küçük bir grupla, yeni Türkiye´nin temelini inşa etmek üzere Havza´dan Amasya´ya hareket etti. Yolda Mustafa Kemal arkadaşlarına duygulu birle sordu: ?Dağ başını duman almış marşını biliyor musunuz??  Kimseden bir ses çıkmadı. Belli ki bilmiyorlardı bu marşı. Volkan patlaması bir ses yayıldı Mustafa Kemal´in gür soluğundan: Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar. Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar? Yavaş yavaş, sesleri Mustafa Kemal´in sesine katılıyordu. Sanki tüm ulusun bağımsızlık sesi yurdu kurtarmak amacıyla Anadolu´ya çıkan bu kişilerin seslerine katılmıştı. Anadolu bir yürek bir bağımsızlık yüreği olmuş atıyordu.

MUSTAFA KEMAL PAŞA´NIN AMASYAYA GELİŞİ, KARŞILANIŞI VE BURADA YAPTIĞI ÇALIŞMALAR

/resimler/2018-6/21/1131424952253.jpgAtatürk, 26 Haziran 1919 sabahı karanlıkta, sessiz sedasız Amasya´dan ayrılıp Tokat´a gitti. Amasya´da kaldığı 14 günde Türk Devrimi´nin temellerini attı. Şimdi okuyacaklarınız o 14 günün gerçek hikâyesidir.

Amasya´ya Doğru

12 Haziran 1919, sıcak bir ramazan günü... Şafak sökmek üzere... O alacakaranlıkta Havza´da Ali Baba Oteli´nin önünde ufak bir kalabalık? Şehrin dışındaki köprüde, Samsun´dan gelirken kullandığı otomobil Atatürk´ü bekliyor... Atatürk, belediye başkanına son talimatları verirken Merzifon Amerikan Koleji´ndeki Amerikalıları taşıyan iki otomobil yanlarında durdu. Başkan sesini alçalttı. Atatürk´e de alçak sesle konuşmasını söyledi. Ama o inadına, meydan okur gibi yüksek sesle, "Saklayacak bir şeyimiz yok! Varsın duysunlar! Bu işte o kadar ileri gittik ki artık dönemeyiz" dedi.

Amasya´da Karşılanış

Amasyalılar Gezirlik´te toplanmışlar Atatürk´ü bekliyorlardı. Akşam karanlığı çökmek üzereydi. Eski Benz otomobilin kendinden önce motor homurtusu duyuldu. Jandarma Çavuşu Ziya´nın "Geliyorlar..." diye bağırmasıyla heyecan içindeki halk arasından "Çanakkale kahramanı geliyor..." sesi yükseldi. Amasya Mektebi Sultanisi öğrencileri yolun iki yanına dizilmişler, Atatürk´ü çılgınca alkışlıyorlardı.

Atatürk otomobilden indi. Kendisini bekleyen kalabalığa "Merhaba Amasyalılar..." diye seslendi. Halk hep bir ağızdan "Sağ ol... Çok yaşa Paşam..." diye karşılık verdi. Atatürk, kendisini karşılamaya gelen Vaiz Abdurrahman Kamil Efendi´nin elini öpmek için uzandığında yaşlı vaiz, "Estağfurullah paşa oğlum..." diyerek ona sarıldı.

Bu sırada Amasya Müftüsü Hacı Hafız Tevfik Efendi Atatürk´ün elini tutarak "Paşam, gazanız mübarek olsun!" dedi, sonra halka dönerek şunları söyledi: "Çanakkale´den sonra şimdi de vatanı ikinci defa kurtarmaya ahdettiniz. Her anı endişelerle dolu vatanın kurtuluşunu sağlayacak bir işe giriştiniz. Hoş geldiniz, Safalar getirdiniz. Amasyalılar çıktığınız yolda emrinizde ve yanınızda olacaktır..."

Atatürk önde, arkadaşları arkada, kalabalık eşliğinde hükümet konağına gittiler.

ATATÜRK´ÜN AMASYALILARI DİRENİŞE HAZIRLAYAN ÇOŞKULU KONUŞMASI

/resimler/2018-6/21/1132222428965.jpgİftar saati gelmiş, top patlamıştı. Yorgun konuklara güzel bir iftar sofrası hazırlanmıştı. Hükümet konağının her yanı Atatürk´ü merak eden insanlarla dolup taşmıştı.

Atatürk yemekten sonra hükümet konağının bir salonunda Amasyalılara seslenecekti, ancak salon biraz karanlıktı. "Lütfen birkaç lamba daha getirelim, Amasyalıların samimi yüzlerini görmek istiyorum" dedi. Kalabalığın arasından şöyle bir ses işitildi: "Sizin aydınlık yüzümüz burayı aydınlatır paşam."

Atatürk Amasyalılara şöyle seslendi:

"Aziz Amasyalılar!

Padişah ve hükümet, İtilaf Devletlerinin elinde esir durumdadır. Memleket elden gitmek üzeredir. Bu kötü duruma çare bulmak için sizlerle çalışmaya geldim. Hep beraber aziz vatanımızın kurtuluşu için gayret sarf etmeliyiz. (...)

Amasyalılar!

Düşmanların herhangi bir saldırısına karşı ayaklarımıza çarıklarımızı çekerek vatanı en son kayasına kadar savunacağız. Allah milletimize yenilgiyi gösterirse bütün evlerimizi, mallarımızı, ateşe vererek ve vatanı bir harabeye çevirerek boş bir çöl halinde düşmana bırakacağız. Amasyalılar buna hep beraber yemin edelim..." Bütün Amasyalılar ellerini havaya kaldırarak "Yemin ederiz paşam!" diye bağırdılar. Atatürk sözlerini, "İttihatçılık, İtilafçılık bitmiştir. El ele vereceğiz ve vatanımızı kurtaracağız" diye bitirdi.

ATATÜRK´ÜN AMASYADA YAPTIĞI ÇALIŞMALAR

Amasya´da Kuva-yi Milliyeci Bir Vaiz

Yaşlı Vaiz Abdurrahman Kamil Efendi de orada, Atatürk´ü dinleyenler arasındaydı. Atatürk´ün konuşmasında Arapça ve Farsça kelimeleri çok yerinde kullanmasından etkilenip şöyle dedi: "Bu paşa başka paşa... Bu paşa bildiğimiz paşalardan değil..."

Atatürk, Abdurrahman Kamil Efendi´den yarınki cuma hutbesinde düşmana karşı direnişten söz etmesini istedi. Yaşlı vaiz bunu kutsal bir görev olarak kabul etti. Saat gece yarısını geçmişti. Atatürk yaşlı vaizin elini öptükten sonra, "Ortalık karanlıktır baba, yanınıza bir adam katayım" dedi.

Yaşlı vaiz hafifçe gülümseyip şöyle dedi: "Meraklanma paşa oğlum! Varsın karanlık olsun! Gözlerinin ışığı beni götürür..."

Atatürk babasıyla konuşan bir oğul gibi yaşlı vaizin ellerini tuttu: "Dikkat eyle baba, vatan uğrunda ölmek de var. Şayet başaramazsak beni asarlar, amma seni de ipe götürürler..."

Yaşlı vaiz gülümsedi: "Oğul oğul... Sen ki genç yaşta başını vatan millet uğrunda feda etmişsin, benim bu ihtiyar kelle de koy senin uğrunda feda olsun..."

Atatürk duygulanmıştı. Yaşlı vaizin elini tekrar öptükten sonra Komiser Muavini Osman Efendi´den vaizi evine bırakmasını istedi.

ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI´NIN İLK DİRENİŞ VAAZI

/resimler/2018-6/21/1133106942198.jpg13 Haziran Cuma...

Amasya´nın tarihi Beyazıt Camii her zamankinden çok daha kalabalık... Şadırvan, abdest alan Amasyalılarla dolu... Derken bir motor sesi yaklaştı. Sesi duyan avludaki kalabalık dalgalanmaya başladı, Cemaat Çanakkale kahramanı Sarı Paşa´yı görmek istiyordu. Caminin girişinde Atatürk´ü, Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi, Kadı Ali Himmet Efendi ve Vaiz Abdurrahman Kamil Efendi karşıladılar.

Atatürk, Abdurrahman Kamil Efendi´nin elini tutup gözlerine bakarak "Hazır mısın baba?" diye sordu.

Kamil Efendi kendinden emin, "Tamamdır oğul tamamdır..." diye cevap verdi. Atatürk ve yanındakiler, kalabalık arasından geçip camiye girdiler. Kamil Efendi ağır adımlarla kürsüye çıktı ve cemaatin gözlerinin içine bakarak şunları söyledi: "Muhterem evlatlarım!

Osmanlı devlet ve hükümetinin artık himmeti mevcudiyeti kalmamıştır. Mademki milletimizin şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür. Artık bu hükümetten iyilik ummak abestir. (...)

Yegâne kurtuluş çaresi, halkın doğrudan doğruya egemenliğini eline alması ve iradesini kullanmasıdır. Hep beraber Mustafa Kemal Paşa´nın etrafında toplanarak vatanı kurtaracağız. Allah gazamızı mübarek eylesin."

Cemaatin hemen sağındaki mahfilde Kamil Efendi´yi dinleyen Atatürk çok memnundu.

ATATÜRK´ÜN AMASYA GÜNLERİ

Amasya´da ilk gece hükümet konağında kalan Atatürk, sonraki günlerde 5. Kafkas Tümeni´nin karargahı Saraydüzü Kışlası´nda ikamet etti.

Atatürk´ün Amasya´daki ilk işi Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti´ni kurdurmak oldu.

Bu arada kaldığı Saraydüzü Kışlası´nın bir odasını telgrafhane olarak hazırlattı. Amasya´dan ülkenin değişik yerlerine direniş telgrafları gönderdi: 15 Haziran´da Diyarbakır Valiliği´ne, yine aynı gün Uceymi Sadun Paşa´ya ve 18 Haziran´da Edirne´de I. Ordu Komutanı Cafer Tayyar Bey´e telgraflar gönderdi. 16 Haziran´da Vahdettin´e de bir telgraf çekerek, gerekirse görevinden istifa edip sine-i millete döneceğini belirtti.

17 Haziran´da Yunan ordusu Menemen´de kıyım yaptı. 100 kadar sivil Türk öldürüldü.

17 Haziran´da İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Atatürk´ün geri çağrılmasını istedi.

17 Haziran´da Atatürk, K. Karabekir´e çektiği telgrafta, ülkenin "ancak milli birlikle kurtarılacağını anlatmak ve bunun için her çeşit siyasi ve kişisel ihtiraslardan uzak ve yalnız milleti özgür ve bağımsız yaşatmaya yönelik örgütün, yani Müdafaa-i Hukuk´un her bucağa varıncaya kadar yayılmasını sağlamaya" çalıştığını belirtti.

18 Haziran´da İçişleri Bakanlığı, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmasını ve telgraflarının çekilmesini yasakladı; milli kuvvetlerin dağıtılmasını istedi. Bunun üzerine Atatürk 20 Haziran´da postanelere el konulmasını emretti.

19 Haziran´da Hüseyin Rauf Bey ve Ali Fuat Paşa Amasya´ya geldiler. Onları karşılayan Atatürk, "Sizleri zahmete soktuk, fakat buluşmamız çok iyi oldu" dedi. 20 Haziran Cuma günü Atatürk´ün isteği ile Amasya Müdafaa ı Hukuk Cemiyeti tarafından, yaklaşık 30.000 kişinin katıldığı büyük bir miting yapıldı. Mitingde konuşan Atatürk, milleti yine direnişe çağırdı.

21 Haziran´da İçişleri Bakanı Ali Kemal, İngiliz yetkililere, "Mustafa Kemal´in emirlerine uyan memur veya subayların Divan-ı Harp tarafından cezalandırılacağını" söyledi.

21/22 Haziran gecesi Amasya Genelgesi hazırlandı.

AMASYA ?ANADOLU İHTİLALİ? BİLDİRİSİNİN HAZIRLANMASI VE YAYINLANMASI

Mustafa Kemal´ in, önderliğini yaptığı ?Anadolu İhtilalı? bildirisinin görüşmeleri yapılırken konuşmaların sonuna doğru, gece saat 23 sularında Albay Rafet Bey bu seçkin topluluğa, Samsun´dan gelerek katıldı. Mustafa Kemal Sivas´taki üçüncü Kolordu Komutanlığı için İstanbul´dan yanında getirdiği Refet Bey´i Sivas´a göndermek ve Samsun yöresi hakkında bilgi alıp gerekli emirleri vermek için Samsun Sancakbeyi Hamit Bey´i daha önce çağırtmıştı. Bölgesinde geziye çıkmış olan Rafet Bey, bir rastlantıyla bugün gelmişti. Hamit Bey ise gelmemişti.

Rastlantılar, düşüncelerini benimseyecekleri Ulu Önder´in çevresinde birleştirilince ortaya bir ?İhtilal Komitesi? çıktı.

Mustafa Kemal ne yaptığını, ne yapacağını çok iyi bilen bir insandı. Daha İstanbul´da iken ihtilalin çevrelerini kesin çizgileriyle belirtmişti. O, rastlantılarla iş gören bir insan değildi. Rastlantıları ulus ve yurt yararına en iyi bir biçimde değerlendirmesini bilen adamdı.

/resimler/2018-6/21/1134026493439.jpg21 Haziran 1919 günü Mustafa Kemal genelge niteliğinde ve genelgenin ekli olarak gönderileceği bir mektup örneği hazırladı. Bu gece son kez toplantı yapılarak aralarında anlaşmaya vardıkları      ? Ulusal bir kongre toplama ve komuta mevkiini hiçbir suretle terk etmeme? kararlarının taslaklarını imzalama işine başlandı. İlk olarak Mustafa Kemal attı imzasını. Rauf Bey, konuk olduğundan hazırlanan taslağı imzalamak için kendinde bir yetki görmediğini nezaketle söyledi. Mustafa Kemal Paşa; bunun tarihsel değerde olduğunu ileri sürerek imzalamasını söyleyince o da hazırlanan taslağı imzaladı. Rafet Bey ise böyle bir kongre toplamaktaki amaç ve yararı anlayamadığını belirterek imzadan kaçındı. Mustafa Kemal başka bir odada bulunan Ali Fuat Paşa´yı çağırttı. Ali Fuat Paşa´nın bulunduğu odaya giren Yaver:

?Mustafa Kemal Paşa Hazretleri sizi rica ediyorlar? deyince Ali Fuat Paşa toplantı odasına döndü. Mustafa Kemal Paşa´nın düşüncelerini çok iyi bilen ve onu gerçek bir Önder kabul eden Ali Fuat da duraksamadan taslağı imzaladı.

Rafet Bey´in ?Kongrenin gerektiğinde bir hükümet kuracağı anlaşılıyor hazırlanan taslaktan. Acaba siz de böyle mi anlıyorsunuz?? sorusuna da Ali Fuat Paşa, ?Evet Kongrenin her şeyi inceleyip görüştükten sonra ulusun özgürlüğünü ve bağımsızlığını sağlamak amacıyla bir hükümet kurması da gerekiyorsa bunu yapabileceğini ben de anlıyorum.? Diye karşılık vermesi üzerine Rafet Bey, hazırlanan taslağı eline alarak kendisine özgü bir işaret koymuştur. İmzalar tamamlandıktan sonra Mustafa Kemal, ?müsvedde? yi temize çektirmek üzere yaveri Cemal Abbas Bey´i çağırttı. Ona sivil ve askeri makamlara şifreli olarak göndereceği mektup ve genelgeyi yazdırdı.

Mustafa Kemal´in yolculuğunda ye Milli Mücadele hareketinin gelişmesinde Amasya´nın ayrıca önemli bir yeri vardır. Direniş esasları da, ilk defa Amasya´da, yazılı bir prensipler belgesi haline getirildi. Bu prensipler belgesine "Amasya Mukarreratı" denilir. Amasya Mukarreratı (kararları) aslında 6 maddelik bir protokol dur. Fakat bu kararların özünü iki cümlede toplamak mümkündür:

a) Milletin istiklalini, gene milletin azim ye kararı kurtaracaktır.

b) Anadolu´da her türlü tesir ye murakabeden azade bir "milli heyet"in vücuda getirilmesi lazımdır.

İşte Sivas Kongresi bu protokol maddeleri gereğince toplanacaktı. Kararların altında Mustafa Kemal´le beraber Rauf Beyin, Ali Fuat Paşa´nın, Refet Beyin ye Mustafa Kemal´in ileri gelen karargâh görevlilerinin imzaları vardır. Bu kararlara, Erzurum´da XV. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa ile Konya´da Ordu Müfettişi Cemal Paşa´nın telgrafla muvafakatleri de alınmıştı.

ATATÜRK NUTUK´TA AMASYA GENELGESİNİN İÇERİĞİ HAKKINDA ŞU BİLGİLERİ VERMEKTEDİR

Atatürk, Nutuk´ta Amasya Genelgesi´nin içeriği hakkında şu bilgileri vermektedir.

"Yaverim Cevat Abbas Bey´e 21/22 Haziran 1919 gecesi

Amasya´da yazdırdığım genelgenin esas noktaları şunlardı:

1. Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.

2. İstanbul Hükümeti üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememekte bu durum milletimizi yok olmuş gibi göstermektedir.

3. Milletin bağımsızlığını yine milletin istek ve kararı kurtaracaktır.

4. Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle dünyaya duyurmak için her türlü baskı ve kontrolden uzak milli bir heyetin varlığı gereklidir.

5. Anadolu´nun her bakımdan en güvenli yeri olan Sivas´ta hemen milli bir kongrenin toplanması kararlaştırılmıştır.

6. Bunun için bütün illerin her sancağından milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin, mümkün olan en kısa zamanda yetişmek üzere yola çıkarılması gerekmektedir.

7. Her ihtimale karşı bu mesele milli bir sır olarak tutulmalı ve temsilciler gerektiğinde yolculuklarını kendilerini tanıtmadan yapmalıdırlar.

8. Doğu illeri adına 23 Temmuz´da Erzurum´da bir kongre toplanacaktır. O tarihe kadar öteki illerin temsilcileri de Sivas´a gelebilirse Erzurum Kongresi´nin üyeleri de Sivas genel kongresine katılmak üzere hareket edeceklerdir.

Görüyorsunuz ki bu yazdırdığım hususlar zaten dört gün önce Trakya´da ilan etmiş olduğum bir kararın bir genelge ile Anadolu´ya bildirilmesinden ibarettir."

SONUÇ OLARAK

ANADOLU BOZKIRINDA BAĞIMSIZLIK ADIMLARI

"Ulusun Bağımsızlığını Yine Ulusun Azmi ve Kararı Kurtaracaktır."

19. yüzyıldaki siyasal gelişmeler emperyalist Batı´nın Osmanlı İmparatorluğu´nu parçalamak istediğini çok açık bir şekilde ortaya koymuştu. I. Dünya Savaşı sonrasında Anadolu´nun işgal edilmesi kurtuluş için savaşmaktan başka seçeneğin kalmadığını gösteriyordu: I. Dünya Savaşı felaketinin açtığı yaralar henüz kanarken ve emperyalist güçlerin 1683 Viyana bozgunundan beri Türkleri etkisiz hale getirmek için oynadıkları oyunlar ortadayken kendine güvensiz, Tanzimat kafalı Osmanlı bürokratları ve Batı hayranı Osmanlı aydınları kurtuluşu başka bir devletin boyunduruğu altına girmekte arıyorlardı. Onlar için bağımsızlık hiçbir anlam ifade etmiyordu.

İşte o günlerde sadece bir kişi, "Türk´ün bağımsızlığına saldıranlar kimler olursa olsun, onlara bütün milletçe silahla karşı koymak ve onlarla çarpışmak gerekiyordu" diye haykırma cesareti gösterebiliyordu.

O kişi Mustafa Kemal Atatürk´tü.

O, Tanzimat kafalı Osmanlı bürokratları ve Batı hayranı Osmanlı aydınları gibi ulusun geleceğinin başkalarına teslim edilmesiyle kurtuluşun gerçekleşmeyeceğini çok iyi görebiliyor ve korkusuzca "Ya istiklal ya ölüm" diyordu.

Atatürk Samsun´a çıkarken kafasında ve vicdanında taşıdığı bağımsızlık düşüncesini Samsun´a çıktıktan sonra uygulamaya koymuştur. Kurtuluş Savaşı yıllarındaki tüm adımlarını bağımsızlık doğrultusunda atmıştır. Kurtuluş Savaşı´nın ilk önemli bildirgesi olan Amasya Genelgesi´nde çok açık ifadelerle bağımsızlığa vurgu yapmıştır. Bu nedenle Amasya Genelgesi Kurtuluş Savaşı´nın ilk bağımsızlık bildirgesidir.

Atatürk, Amasya Genelgesi´nde Kurtuluş Savaşı´nın ilk bağımsızlık programını hazırlamış ve bağımsızlığa ulaşmak için atılacak ilk adımları ve yapılması gereken öncelikleri belirlemiştir.

Atatürk, "Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir" diyerek öncelikle gerçekçi bir gözle ülkenin içinde bulunduğu durumu ortaya koymuş, başka bir ifadeyle hastalığı teşhis etmiştir.

Arkasından, "İstanbul Hükümeti´nin görevini ve sorumluluğunu yerine getiremediğini" ifade ederek, ulusu göreve çağırmıştır. Böylece Kurtuluş Savaşı´nın yöntemini belirlemiştir. Başka bir ifadeyle reçeteyi yazmıştır. Bağımsızlık için örgütlenmenin gerekliğini düşünen Atatürk, Amasya Genelgesi´nde ulusal bir heyetin oluşturulmasını, Sivas´ta ve Erzurum´da kongrelerin düzenlenmesini istemiştir. Çünkü ona göre bağımsızlık ancak ulusun katılımıyla ve örgütlü bir mücadeleyle kazanılabilecektir.

Amasya Genelgesi, bir başkaldırıdır.

Saygıdeğer vatandaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti ve Devrimlerinin gerçek teminatı olan Türk Geçleri!

Tarihi Amasya Genelgesi´nin 99. yıldönümü kutlaması ile ilgili görüş ve düşüncelerimi Ulu Önder Atatürk´ün iki vecizesi ile noktalamak istiyorum.

Atatürk Ulusal Kurtuluş Savaşı´nın sırrını bakın nasıl yorumluyor:

Atatürk Kurtuluş Savaşımızın başarısını sırrını şöyle açıklamıştır: "Hayatımda en büyük dayanak ve kuvvetim vatandaşlarımdan gördüğüm itimat ve destektir. Bütün vazifelerimde Manevi, vicdani olan, en büyük endişem´, emanetimizin hürmet Ve kutsallığına devamlı olarak dikkat etmektir Şimdiye kadar millete yapamayacağım bir şeyi vaat etmedim. Ben yapacağım dediğim zaman; buna inanmayanlar vardı. Buna rağmen hareket ettim. Görüyorsunuz ki başardık.?

Atatürk´ün Amasya Genelgesi´nin tarihi değer ve önemini şöyle açıklıyor:    

?Milletin varlığını tanımayı küçüklük sayanlar, kendilerinin Allahın gölgesi olduğunu iddia dalgınlığında, saygısızlığında, sahtekârlığında bulunanlar, en sonunda bu kutsal varlığa, ilk defa bu şehirde hürmete mecbur edilmiştir. Bu noktayı açıklamak için bir iki kelime ilave edeyim. Hepiniz hatırlarsınız ki, Sivas Kongresinden sonra Heyet-i Temsiliye, milletin iradesini temsil etmek Üzere oluşmuştu. Ben, o Kurulun başkanı idim. Demin açıkladığım makam sahiplerinin bir delegesi millet temsilcileriyle karşı karşıya gelmeyi kabul ederek İstanbul´dan buraya, Amasya´ya gelmişlerdi. Ben, milletin varlığına saygı, iradesine uyma şartını esas olarak içere bir an aşmayı o delegeye, burada imza ettirmiştim. İşte bu nedenle Amasya, Devrim ve Cumhuriyet Tarihinde daima önemini koruyacak bir yer kazanmıştır.?

Vatanın kurtarılması amacı ile bu tarihi genelgeyi büyük bir sorumluluk duygusu içerisinde hazırlayıp imzalayarak ulusal kurtuluş savaşımızı taçlandıran başkomutanımız Atatürk ve silah arkadaşları ile aziz şehitlerimiz ve gazilerimizi minnet, şükran ve rahmetle anıyoruz ruhları şad olsun!

KAYNAKÇA:

  1. Tek Adam C.2 Şevket Süreyya AYDEMİR
  2. İhanet Basını Aydın KELEŞOĞLU
  3. Bayrak Mücadelemiz ve İstiklal Marşı Yaşar ÇAĞBAYIR
  4. Atatürk´ün Bağımsızlık Savaşı Nasıl Başladı. Refik Necdet AKTAŞ
  5. Milli Mücadelenin İlk Kıvılcımı Hüseyin MENÇ
  6. Atatürk´ten iz Bırakan Sözler Neşe IŞILDAK
  7. Nutuk´un Deşifresi Sinan Meydan
  8. Yüzyılın Kitabı Sinan Meydan

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00