Cumali KARATAŞ


ALİM KARNE ALIYOR


Ali ikinci sınıfta da güzel bir öğretim yılı geçirmişti. Okulda bir soruna neden olmamış, aksine sevilen bir öğrenci olmaya başlamıştı. Öğretmeni ve arkadaşlarıyla ilişkileri de iyiydi. Okula, öğretmenine ve arkadaşlarına olan sevgisi daha da artmıştı.

Derslerinde de başarılıydı Ali. Öğretmeninin sevdiği sınıfın çalışkan öğrencilerden biri olmuştu. Öğretmen ne zaman ona bir soru sorsa doğru yanıt veriyordu. Ayrıca öğretmeninin sınıfa sorduğu bazı soruları bilen iki-üç öğrenciden biriydi. 

İlk dönem sabahçı olan Ali sömestr tatilinden sonra da öğrenci olmuştu.  İkinci dönemde de derslerine yine çok iyi çalışıyordu. Bazı çocuklar gibi çantasını eve atıp oyuna koşmuyordu.

Sabahçı olduğu dönem, okuldan gelir gelmez ödevlerini yapıp, sonra yemeğini yiyordu. Daha da zamanı kalırsa arkadaşlarıyla oynuyordu.

Öğleci olduğu zaman ise, okuldan eve geldiğinde yemek zamanı değilse eğer hemen dersini yapıyordu. Yemek zamanı ise, önce yemeğini yiyerek, dişlerini fırçaladıktan sonra dersini yapıyordu. Yeterli zamanı varsa eğer, o gün okulda gördüğü derslerini de yeniden bir gözden geçirip öyle uykuya dalıyordu.  Hemen yatmalıydı, çünkü sabah erkenden kalkıp simit satacaktı.

Günlerin nasıl geçtiği belli değildi?

Yaz, kış derken koca bir öğretim yılı sona ermişti. Öğrencilerin artık bir yıl çalışmalarının göstergesi karnelerindeki notlarla ölçülecekti. Bugün de okulun son günüydü. Yaz gelmiş, havalar yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı.

Öğretmen, karneleri almak için müdür odasına gitmişti. Birazdan gelirdi. Sınıftaki çocukların gözleri bu yüzden kapıdaydı. Öğretmenlerinin gelmesini heyecanla bekliyorlardı.

Çok geçmeden öğretmenleri sınıf kapısından içeriye girdi. Elinde bir tomar karne vardı. Günaydın dedikten sonra masasına oturup derin bir nefes aldı önce öğretmenleri. Sonra da önündeki karneleri poşetinden çıkararak isim ve soyada göre okumaya başladı. 

Tüm öğrenciler gibi Ali de karnesindeki notları merak ediyordu. Derslerinin iyi olduğundan emindi ama yine de bir merak içerisindeydi. Bakalım karnesindeki notlar nasıl olacaktı.

Daha sonra, öğretmen numara sırasına göre öğrencilerin karnelerini dağıtmaya başladı. Sırası geldiğinde Ali´nin de isim ve numarasını okudu. Ali karnesini almak için karşısında duran öğretmenine doğru koşmaya başladı. Öğretmen Ali´yi de tebrik ederek, karnesini verdi. Hemen ardından da takdir belgesini uzattı. Ali karne ve takdir belgesini alınca sevinçle yerine oturdu. Koca bir yılın ders yorgunluğu bir anda geçmişti.

Ardından da, öğretmen, iki yıldır sınıf öğretmenliğini yaptığı çocuklara karşı duygulu bir konuşma yaptı. Tatillerinin güzel geçmesini diledi. Onları özleyeceğini söyledi.

Öğretmen, tatilde de bol bol kitap okumalarını söyledi. Şiir ve hikâye kitabı okumalarını da önerdi. Öğrenciler de tek tek Allahaısmarladık derlerken öğretmenlerinin ellerini öptüler. Öğretmenleri de onların yanaklarından öptü. Daha sonra öğrenciler arkadaşlarıyla da vedalaşarak sınıftan ayrıldılar.

Ali ve arkadaşları da okuldan ayrılıyorlardı. Tam da bu ara az ileriki köşe başında arkadaşları Mustafa ile Yaşar´ı gördüler. Mustafa ile Yaşar bir şeyler tartışıyorlardı sanki. Durup dikkatli baktıklarında Mustafa´nın Yaşar´a bir şeyler anlatmaya çalıştığını gördüler.

Yaşar, dinliyor görünse de aslında aldırış etmiyor gibiydi. Pek de iyi değildi Yaşar aslında.  Mustafa Yaşar´ı ikna etmeye çalışıyordu sanki. Tam bu ara Mustafa ile göz göze geldiler. Mustafa kaygılıydı biraz. Daha çok beklemeden Ali, Ahmet ve Deniz yanlarına doğru gittiler.

-Bir şey mi oldu Mustafa; Yaşar´ın neyi var?

Ali yanıt vermeden Mustafa ile ilgileniyordu.

-N´oldu Mustafa merak ettik, bir şey mi oldu

Ali´nin ısrarla sorması karşısında biraz çekilip, ona doğru dönerek, kaşıyla işaret etti:

-Yaşar dedi, karnesindeki kırıklar sorun oldu.

-Nasıl yani?

-Nasıl olacak dedi Mustafa, babası eğer sınıfta kalırsan konuşurum ben senle demiş.  Babası çok sert ve sinirli olduğu için de, eve gitmekten çekiniyor Yaşar.?

            -Ne diyor peki? dedi Ali bunun üzerine, ne yaparmış babası? Neden korkuyor??

Mustafa:

-Babası sinirlenince çok fena dövermiş. Şimdi ondan korkuyor. Eve gitmek istemiyor.

Ali:

-Sen de ikna edemiyorsun galiba değil mi?

            -Evet, aynen öyle. Eve gitmeye ikna edemiyorum Yaşar´ı. Kesinlikle eve gitmek istemiyor.

-Ne yapacakmış peki?

-Onu da bilemiyor?

Arkadaşlarıyla fısıldaştıktan sonra Yaşar ile konuşmaya başladı Ali:

- Bak Yaşarcığım en iyisi eve gitmek baban da bir sorun yaratmaz bakma sen kızdığına o zaman dedi.  Duvara dayadığı kolunun üstüne yaslanan Yaşar, Ali´ye bir yanıt vermedi. 

Yaşar babasından çok korktuğu kadar aslında kendisi de üzülüyordu, mahcup da oluyordu?

Yaşar´ın içinde doğrusu biraz da pişmanlık vardı?

Koca bir ders yılında sağda solda aylak aylak gezip oynayacağına dersine çalışsaydı şimdi ne iyi olacaktı. Sınıfını geçen diğer arkadaşları gibi şimdi sevinç ve neşe içerisinde evine gidiyor olacaktı. Ne yazık ki iş işten geçmişti artık. Her şeyi zamanında yapmak gerekirdi.

Ahmet ile Deniz de eve gidelim dese de Yaşar´ın bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyordu. Ali sağ elini Yaşar´ın omzuna koyarken, sol eliyle de başını yasladığı kolunu tutuyordu.  Yeniden onu ikna etmeye çalışarak:

-Bak Yaşar sen yine eve gitmezsen gitme de yolda gide gide konuşalım ne yapacağımızı. Sen ne diyorsan o olsun sonuçta dedi. 

Ali´nin önerisi aklına yatmıştı Mustafa´nın? Yavaş yavaş toparlanıp onlarla birlikte yürümeye başladı.

Yol boyunca Yaşar´ı sakinleştirmek ve üzülmesini önlemek için hep birlikte konuşarak yürüdüler. Sokaklarına geldiklerinde Ali arkadaşlarını eve davet etti. Hem böylece bir süre otururlar ve ne yapacaklarını kararlaştırırlardı. Belki babası eve gelmişti, onun da bu konuda gizlice bir fikrini alırdı.    Ali böyle düşünüyordu. Arkadaşları da onun düşüncesine sıcak bakarken, Yaşar yok diyordu.

Bu ara beklenmedik bir şey oldu?

Bakkal Ramazan efendi iriyarı ve heybetli cüssesiyle karşıdan göründü. Kendilerine doğru geliyordu.

-Ne o çocuklar merak ettim bir şey mi oldu? dedi.

-Bir şey yok Ramazan Amca, arkadaşlarla okuldan geldik de? dedi Ali.

-Hiç böyle okuldan gelmezdiniz, kavga dövüş mü yaptınız birileriyle söyleyin bakim?..

Ne yapsalar Ramazan Amca´yı ikna edemiyorlardı?

Sonunda, Ramazan Amca Ali´yi yanına çağırdığında, Ali ona gizlice söylemeye karar verdi. Ramazan Efendi ne kadar sert olsa da iyilik ve yardımsever babacan bir insandı. Mahallede kimin ne işi olsa soluğu onun yanında alırdı. Birçok yerde de tanıdığı görevliler vardı, kimin ne işi olsa yaptırmaya çalışırdı.

Ali:

-?Ramazan amca benden duymuş olma da arkadaşım Mustafa karnesindeki zayıflar yüzünden eve gidemiyor. Babasından çok korkuyor. Babası sınıfını geçmeden gelme demiş Yaşar´a. 

Bakkal Ramazan Efendi sorunu anlamıştı. Oğlunu kendi yerine geçirerek çocuklarla ilgilenmeye başladı. Mustafa kem küm etse de çocukların hepsini bakkal dükkânının bir köşesine alarak onlara soğuk birer gazoz ikram etti.

Sonra neşeli hâliyle:

-Çocuklar karnelerinizi aldınız artık gerisi önemli değil diyerek söze başladı.

Sonra da ekledi:

-Karnenizde zayıf da varsa hiç üzülmeyin, bütünlemeye kadar çalışır geçersiniz dedi.  Dünkü konuştuğum okul müdürü bana bunları söyledi. 

Yaşar´ın yüreğine şimdi biraz su serpilmişti. İnşallah öyle olur diye geçirdi içinden, iyice çalışır sınıfımı geçerim.

Sonra da? Bakkal Ramazan efendi Yaşar´a üzülmesinin sebebini sorsa da Yaşar söylemedi, söyleyemedi? Babam beni zayıflarım yüzünden dövecek diyemedi. 

Ama Ramazan efendiydi bu? Neler görüp geçirmişti. Her şeyi usulüne göre çözerdi.

-Karne meselesi mi? dedi sonra yumuşak bir tonla? Ailenden mi çekiniyorsun?.

-Babası çok kızıyormuş dedi Ali birden.

-Kim senin baban? Eviniz nerde?  dedi Bakkal Ramazan efendi.

Ali yine:

-Evleri buraya 200-300 metre kadar ileride; caminin hemen karşısındaki ev dedi.

Yaşar pek sevmişti Bakkal Ramazan efendiyi. İçten ve babacan hâliyle onu kendine yakın bulmuştu. Onun sorusunu geç de olsa yanıtladı:

-Babamın adı Hasan; Marangoz Hasan derler babama.

-Haa şu bizim Marangoz Hasan mı? Tamam? Tanıyorum senin babanı, demek bizim Hasan senin baban oluyor. Geçen yıl bizim evin mutfak dolaplarını ona yaptırmıştık dedi.

Bakkal Ramazan efendi bir bahaneyle Ali´yi çağırıp çocukları yarım saat kadar oyalamasını söyledi. Kendi de kaşla göz arasında Yaşar´ın babasının işyerine gidip buldu onu. Marangoz Hasan onu görünce çok memnun oldu. Severdi Bakkal Ramazan Efendi´yi. Hemen işi bırakıp iki çay söyledi. Sonra da oturup sohbete daldılar.

            Ramazan Efendi uygun bir biçimde konuyu anlattı Marangoz Hasan´a. Her yıl kaç çocuğun bu karne meselesi yüzünden evden kaçtıklarını; intihar eden öğrenciler olduğunu söyledi. Marangoz Hasan mahcup olmuştu. Oğluna çok iyi ders çalışsın diye sıkı sıkıya tembih ettiğini söyledi. Aslında, onu dövecek falan değildim dedi başını sallayarak.  Sonra da, gerisin geriye döndü dükkâna Ramazan efendi.

-Biraz işim vardı onu hallettim çocuklar dedi.

            Çocuklar kalkmak üzereyken Ramazan Efendi bırakmadı:

-Durun hele daha yeni konuşuyoruz. Asıl siz kusura bakmayın. Siz buradayken ben mecbur kaldım çıkmaya dedi.

Sonra da:

-Birer tane gazoz daha benden, yaz sıcağında iyi olur dedi.

Bunun üzerine çocuklar Ramazan efendiyi kıramayarak yeniden oturdular. Hem şimdi Yaşar rahatlamış, önceki halinden eser kalmamıştı.

Gazozlarını içerlerken beklenmedik bir şey oldu?

Yaşar´ın babası çıkıp geldi bakkal dükkânına.

Ramazan Efendi Marangoz Hasan´ı görünce:

-Ooo Hasan Bey yel mi attı, sel mi attı, bu ne güzel tesadüf dedi.

Sonra da:

-Hayırdır, ne işin var Hasan efendi? dedi.

-Geçen gün yaptığım bir işin parasını aldım geçerken de bir sana uğrayayım dedim dedi.  

-Gel o zaman sana bir çay ısmarlayayım ama bir sürprizim var önce sana.  

Marangoz Hasan bir iki adım içeri girdiğinde oğlunu görünce gülümsemeye başladı:

-Vayy benim oğlum da buradaymış. Nasılsın oğlum? dedi.

Bakkal Ramazan efendi:

-Çocuklar karnelerini almışlar, ben de Ramazan amcaları olarak onları konuk ettim dedi.

Marangoz Hasan daha sonra oğlunun arkadaşları olan çocuklarla selamlaştı.

-Karnelerinizi almışsınız hepinize hayırlı olsun çocuklar. Kırk notlarınız olsa bile yapılacak bir şey yok artık, üzülmeyin, çalışır geçersiniz. Yaz tatilinizin tadını çıkarın dedi. Babasının bu sözleri karşısında çok şaşıran Yaşar hemen gelip babasının ellerini öperken, babası da  yanaklarından öptü. 

Yaşar ile babası bakkaldan ayrılırlarken, gülümseyerek teşekkür eden çocuklara göz kırpıyordu Bakkal Ramazan Efendi.
 Cumali Karataş

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,16
  • EURO

    35,17% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2243,92% 0,03
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00