ALİ UYSAL- EĞİTİMCİ YAZAR


ALİ-SUNA UYSAL ÇİFTİNİN SİLİFKE/ERENKÖY ANILARI (3)


DOSTLARIM, ARKADAŞLARIM, ÖĞRENCİLERİM günaydın.

İlk söz Suna’da:

--Buldun mu suçluyu.

--Buldum.

--Kim?

--Hemen söylemeyeyim. Önce ruhsal dünyada biraz dolaşalım. Halkımızın böylesi konularda değişmeyen bir inancı var: Tüm bunlar kader. Yüce Allah’ımızın yazgısı. Ben bu görüşün içine az da olsa güldürü karıştıracağım. Şöyle 1940lı yıllara uzanalım. İki çocuk. Suna ve Ali. Suna 1941 de dünyaya gözlerini açmış. İpekli tüller içinde. Hediyelere boğulmuş. O zaman Ali 7,8,9 yaşlarında. Net belli değil. Yaşaması olanaksız gibi bir durumda. Yüce Allah’ımız görevlilerine emir verir:

--Bu kızı bu oğlana yazacaksınız!”

-- Yüce Allah’a karşı gelinmez: Ama böyle bir yazgı olamaz. Görevliler affını isterler.

-- Tam o sırada Hasan Ali Yücel adında bir adam çıkar siyaset dünyasında. Devlet çarkının en önemli makamına, milli eğitim bakanlığına yerleşir. Kendine tıpa tıp benzeyen bir de genel müdür bulur: İsmail Hakkı Tonguç. Bu ikili baş başa, el ele vererek 21 yatılı okul açarlar. Derler ki halk çocukları, köylü çocukları zekidir, yeteneklidir; ne yazık ki yoksulluktan okuyamamaktadır. Tüm gereksinimleri devlet karşılamak suretiyle onları topluma kazandıralım. Onların benliklerinde var olan zekayı, yeteneği, çalışkanlığı, müspet ilimlere bağlılığı her türlü araç ve gereçlerden yararlanarak geliştirelim. Düşündüklerini yaşama geçirirler. İşte tam bu sırada öksüz Ali, yoksul Ali de kapağı Aksu Köy Enstitüsüne atar. Orayı bitirir, yükseğine gider. Kurul kararıyla öğretmen okullarına seçilir. Giresun Öğretmen okuluna atanır. Sen de o sıralarda okula dışarıdan beden eğitimi dersine gelirsin ve ona aşık olursun.

--Yalana bak yalana.

--Soralım öğrencilerimize. Kız öğrencilerimizden dinledim: Kızlardan birini görevlendirmişler: “Suna öğretmenimize dikkat et bakalım. Ali Beye yakınlaşacak mı? Bunlar birbirine yakışıyorlar.”

O da bir iki gün sonra

-- Vallahi adım adım yaklaşıyor; “oldu bu iş”.

deyip gülüşmüşler.

--Senin böyle atma özelliğin de varmış, bilmiyordum.

--Şimdi anladın mı suçluyu, suçluları. Taa Ören Köy ilkokulunda iken başlamıştı bu ikili beni sana ulaştırmaya. Okulda yalın ayak, tarım dersinde bir yerden bir yere taş taşırdık. Taşlar ellerimizde bir yerden öbür yere varana dek şiir okurduk:

Halk içinden çıktım halka kulum ben

Halkı üstün tutmaktayım her şeyden

Bir kafayım onu her an düşünen

Halk içindir halkla çarpar yüreğim!

………………………………

Yıkılmıştır hanedanlar otağı

Biz seçeriz bize baş olacağı

Mukaddestir Cumhuriyet ocağı

Ona biri yan baksın da göreyim!

Taaa o zamandan belliydi beni sana götürdükleri.

--Böylesi kavgalar hoşuma gidiyor. Bir soru sorabilir miyim?

--Çok uzattık. Yarınki kavgamızda sor; fazla uzun kavgalardan okurlarımız sıkılabilir.

SÜRECEK

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92