Hüseyin Erkan, Eğitimci/Yazar


Aksu Öğretmen Okulu – 53/NİÇİN “İLLE DE HALK” DİYOR, ZİYA GÖKALP?

Aksu Öğretmen Okulu – 53/NİÇİN “İLLE DE HALK” DİYOR, ZİYA GÖKALP?


 

 

Ziya Gökalp’ten alıp beynimde ve yüreğimde yoğurduğum bilgi ve düşünceleri anlatmayı sürdürüyorum yine.

“Yine mi aynı konu? Öf, sıkıldık be!” demeyin lütfen.

Değerli düşünürümüz yıllarca çalışmış, araştırmış ve yazmış;çağ dışına düşüp geri kalma hastalığımızın ne olduğunu. Tam“teşhis”ikoyunca da çözüm yolunu saptayıp vermiş reçetesini.

Bildiğim kadarıyla, bu teşhis ve sunduğu reçetenin yanlış olduğunu iddia edençıkmışsa da 

kanıtlayanolmamış bugüne kadar. İyi ki Atatürk gibi bir devlet adamı geçmiş de başa, devrimler yaparak uygulamaya koymuş o reçeteyi.

Pek çok sorunla boğuştuğumuz bugünlerde hiç değilse güneşi, ayı görebiliyor, yarınlara umutla bakabiliyorsak, o devrimlere, o reçeteye borçluyuz bunu.

Gerekli gördüğüm bu açıklamadan sonra, izninizle döneyim yine konumuza:

Dilde, siyasette olduğu gibi güzel sanatların da her dalında “halkçı” olmak gerektiğini söylüyor Gökalp. Buna, “Bediî Türkçülük” diyor o. “Bedii” sözü, “gönlü okşayan güzellikler” demek olduğuna göre edebiyatta ve müzikte olduğu gibioya, dantel, nakış, halı, kapı, pencere, tavan… Ev, köşk, okul, çeşme, cami, türbe gibi her tür yapıda da halkın zevki esas alınmalıydı.

Gökalp’in reçetesini uygulasaydık, o yavan, o zevksiz gökdelenlerle kasaba ve kentlerimizi böyle çirkinleştirir miydik?

İlk “Türkçe Sözlük”ün yazarı Kaşgarlı Mahmut’u tanıyıp dinleseydik, “Aruz vezni, divan edebiyatı, Osmanlıca” diye halkımızın zevkine yüzde yüz yabancı modaların tutsağı olur muydu; okuyup yazmışlarımız?

Halkımızın başka dillerden gelmiş sözcükleri Türkçe kurallara uydurarak söyleyip yazmasına bile karşı çıkmış; kendini âlim, yani bilgin sayan medrese hocalarımız.

Halkımız, dışardan bir sözcük almışsa, var olan Türkçe karşılığını atmış. Sözgelişi “hasta” yı almış, “sayrı”yı, “ayna”yı almış, “gözgü”yü, “merdiven”i almış, “baskıç”ı tümden unutmuş.

İkisini birden korumuşsa, anlam farkı eklemiş.

Örneğin siyah ve beyaz’ı almış ama ak ve kara’yı atmayıp korumuş. Ancak halk, siyahla beyazı maddiyatta, akla karayı maneviyatta kullanmış. Çok iyi biliriz ki, siyah yüzlü bir adamın alnı ak olabildiği gibi beyaz ırktan, beyaz tenli birinin de yüzü kara çıkabilir.

Halkımızın bu dil bilincine karşı, halktan kopuk yaşayan şair ve yazarlar Türkçe, Arapça, Farsça eşanlamlı sözcükleri aynı anlamda kullanmışlar: “Su, âb, mâ” örneğinde olduğu gibi… Üçü de bildiğimiz su olduğuna göre mantığı nedir bunun?

Birkaç örnek daha: “Gece, şeb, leyl…” Üçü de gece demek. 

Ekmek, nân, hubzEt, gûşt, lahm

Kimi zaman üçten de fazla: Aslan, şîr, esed, gazanfer, haydar, zırgam…Bu 6 sözcüğün 6’sı da aslan demek olduğuna göre, ne gerek var öteki 5 sözcüğe?

Halkımız, dışarıdan aldığı sözcükleri dilimizin kurallarına uydurup değiştirir. Sözgelişi “haste”yi hasta, “hafte”yi hafta, “nerdüban”ı merdiven, “çarçube”yi çerçeve, “gavga”yı kavga, “zukak”ı sokak, “pâre”yi para ya da adet, tane anlamında parça yapar.

Kimi sözcüklerin de anlamını değiştirir. Sözgelişi şafak Arapça’da akşam kızıllığı iken bizde sabah kızıllığı; Farsça’da “hâce” efendi demekken, halkımız onu hocayapmış; hem şeklini değiştirmiş, hem anlamını…

Yine Farsça’daki“bâzâr” sözcüğü bizde pazar olmuş. Hem çarşı, hem cumartesiden sonraki gün, hem de belli yerlerde ve zamanlarda kurulan panayır anlamı kazanmış. Ayrıca bundan Türkçe ek ile pazarlık, pazarcı, pazarcılık gibi sözcükler türetilmiş.

Ancak bizim medreselilerimiz,(ki onlar, aydın anlamında “münevver” der kendilerine) halkımızın biçim ve anlam değiştirdiği sözcükleri benimsemeyip onların asıl biçim ve anlamlarında kullanılmalarını savunmuşlar. Darülfünun’da(ki üniversite anlamında yüksekokul demektir) deyim, terim ve sözcükler konusunda söz sahibi bilimsel bir kurul oluşturulur.

İşte o kurulun verdiği hüküm:

“Arapça ve Acemce kelimeler asıl yazılışları ve asıl anlamları gibi kullanılacak. Cahil halkın bilgisizce yaptığı değişiklikler terk edilip asıl şekillerine dönüştürülecektir. “(1)

Tabii canım, cahil halk ne anlar bu işlerden!

Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra ortaya çıkan Türkçüler, “Bir sözcük hangi dilden gelirse gelsin, halkın söylenildiği gibi yazılmalı, hakkını kullandığı anlamda kullanılmalı.” diyerek yükseltirler seslerini.

Yine aydın ve bilgin geçinen medreseliler, “Batı dillerinden gelen sözcükleri de asılları gibi sigara, Jaket, Evropa yazıp söyleyelim” derken, Tüm Türküler gibi Ziya Gökalp de, “Hayır, halkımız cigara, ceket, Avrupa dediğine göre bizim de öyle yazıp öyle söylememiz gerekir” der ki, al benden de o kadar!

                                                                              

Genç Bir Hanım Romancı

AYŞE BAŞAK KABAN

 

Özellikle hanım yazarlarımızın öykü ve romanlarını daha büyük bir zevkle okuyorum. Çevreye, insanlara, canlı ve cansız varlıklara kısacası dünyaya biz erkeklerden daha farklı bir açıdan bakıyorlar da onun için.

Duygu ve düşüncelerini öykü kahramanlarının dilinden korkusuzca, cesaretle söylüyorlar. Bu hoşuma gidiyor işte benim. Aynı zamanda “millî yüzücü” olan bir hanım yazarımızın ikinci eseri olan PİNANA adlı romanını okudum geçen hafta.

Özellikle kadın erkek ilişkileri ile çocuk eğitimi konusundaki çağdaş bilgi ve düşüncelerini öyle güzel harmanlayıp öyle tatlı bir lezzetli anlatmış ki, helal olsun!

Hem merakla okutuyor, hem düşündürüyor insanı. Bundan başka ne beklerim; ben bir roman yazarından?

Özellikle gençler, genç anneler, genç babalar! Mutlaka okumalısınız; Ayşe Başak Kaban’ın PİNANA adlı bu romanını.(2)

-----------------------------------------------------------------------------------------------

(1) Verdikleri fetva, böylesine sade ve anlaşılır bir Türkçe ile değil elbette.

(2)PİNANA, Ayşe Başak Kaban, Nota Bene Yayınları, İstanbul 2022, info@notabene.com.tr

 

YAZARLAR

  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 27.1 ° / 18.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,42% -0,15
  • EURO

    34,65% -0,66
  • GRAM ALTIN

    2439,28% 0,14
  • Ç. ALTIN

    3999,24% 0,19