Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


AKDENİZ’DE ATEŞ DANSI

Doğu Akdeniz’de, enerji ve deniz yetki alanları mücadelesi, zaman zaman stratejik, zaman zaman taktiksel kara manevraları ve zaman zaman da esasen kesinlikle Doğu Akdeniz ülkesi olmasa da kazanım peşindeki ülkeler ile Doğu Akdeniz ülkesi olmak için hukuksal tanımlarda değişimlerle bölgede kendine yer bulmaya çalışan diğer ülkelerin, çılgınca olarak değerlendirilebilecek istemleriyle ve her an değişkenlikle devam ediyor.


Doğu Akdeniz’de, enerji ve deniz yetki alanları mücadelesi, zaman zaman stratejik, zaman zaman taktiksel kara manevraları ve zaman zaman da esasen kesinlikle Doğu Akdeniz ülkesi olmasa da kazanım peşindeki ülkeler ile Doğu Akdeniz ülkesi olmak için hukuksal tanımlarda değişimlerle bölgede kendine yer bulmaya çalışan diğer ülkelerin, çılgınca olarak değerlendirilebilecek istemleriyle ve her an değişkenlikle devam ediyor.

Yunanistan, Doğu Akdeniz ülkesi konumunda olabilmek ve yeni kazanımlarla deniz üzerinde genişleyip, Türkiye karşısında, yeni stratejik konumlanmayla güç kazanabilmek maksadıyla, tüm uluslararası hukuksal tanımları zorlayarak, bölgesel yer bulmaya çalışırken, klasikleşen, Avrupa’nın şımarık çocuğu rolüne yeniden büründü. Bu hamleleriyle, Türkiye’nin dikkatini, ilgisini ve güç dengesinde sıklet merkezini kendi üzerinde toplayarak, esas konudan kopmasını sağlamaya çalışıyor görünümde. Bu faaliyetiyle, Yunanistan, elde edebileceğini düşündüğü Orta Akdeniz’in doğusundaki konumuyla, Türkiye’nin, Libya ile yapmış olduğu Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma Anlaşmasını boşa düşürmeye yönelik eylemselliğinde, Mısır ile yapmış olduğu anlaşmanın hukuksuzluğunu, adalar devleti olduğu iddiasını uluslararası arenada kabul ettirerek temellendirme sevdasıyla, Türk Deniz Kuvvetleri önünde bir nevi ateş dansı yapmaya devam ediyor.

Yunanistan’ın kurmaya çalıştığı tuzağa, söylemsellikte duygusal yaklaşımlarla düşmeye başlayan entelektüellerce, halen Ege Denizi olarak anılan denize, ısrarlı söylemlerle, Adalar Denizi denilmesi gerektiği iddiası var. Ege Denizi denmeyip de Adalar Denizi denilmesi isteminin ardında gizlenen temel hedef, yerli ve milli isimlendirmeden çok, Yunanistan’ın, adalar devleti olduğunun tescillenmesi olarak değerlendirilebilir ki bu çok tehlikeli. Yunanistan’ın, adalar devleti olarak uluslararası arenada kabul görmesi demek, doğrudan, uluslararası hukuka uygunluğunda, mevcut adalarının da kıta sahanlığını kabul etmek demektir. Bunun anlamı, Türkiye’nin iki kilometre ötesinde bulunan Meis adasının doğuya uzanımında bir kıta sahanlığının ve Girit Adasının doğuya uzanımında kıta sahanlığının da varlığının kabulü olur. Arada yer alan küçük adaların da aynı statüde tanımlanmasıyla, Yunanistan, hem Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Anlaşmasını bozmuş olur hem de Mısır ile imzalamış olduğu anlaşmayı kabul ettirir. Ayrıca, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi veya Lübnan ya da İsrail ile yapacağı anlaşmalarla, Türkiye’yi, Antalya Körfezi-Mersin Körfezi-İskenderun Körfezi bağlantılı bir hatta tamamen bir kara ülkesi konumuna sokar. Ege Denizi ise tamamen Yunanistan kontrolüne girer.

Ege Denizi ismi, bir Yunan mitine dayanır. Bu deniz, Atina Kralı Aegeus’un, bir yanlış anlama sonucu, büyük bir üzüntüyle Atina Körfezinde intiharı sonucu, Aegeos Pontos (Ege Denizi) olarak anılmaya başlarsa da Aydınoğulları ve Osmanlı, binli yılların başlarında, burayı “Adalar Denizi” olarak tanımlar. Kâtip Çelebi de 1600’lerde, “Tuhfetü’l–Kibar Fi Esfari’l Bihar” isimli eserinde, bu denizi, “Adalar Arası” olarak isimlendirir. Ancak yüzyılın dehası Atatürk, muhteşem öngörüsüyle, bu denize isim verme konusunu, ordularına verdiği taarruz emriyle noktalar: “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri”. Gerçekte de halen Ege olarak anılan deniz, Akdeniz’in, Marmara istikametinde, kuzeye uzanımında bir parçası görünümündedir. Ancak Türkiye, 1941’de, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin Birinci Coğrafya Kurultayında, adlandırma konusunda standartlaşma maksadıyla, Ege Denizi terimini kullanmayı kabul etmiştir.

Yunanistan, ilan ettiği Navtex ve Fransa, İtalya, ABD hatta BAE’nin katılımıyla yapmak isteği tatbikatlarla, Akdeniz’de ateş dansına devam ederken, zaman zaman Türk Donanmasından küçük tokatlarla ikaz ediliyor. Ancak, Dışişleri Bakanı, Alman Dışişleri Bakanı Maas’la görüşmesi sonrası yaptığı açıklamada, Yunanistan’ın daha da ileri gitmesi ve tahrikleri sonunda, Türkiye’nin, kazara değil, arzu edilmese de gerekirse çekinmeksizin ve doğrudan vuracağını ifade etti. Bu açıklama, Türkiye’nin kararlı duruşunun önemli bir ifadesi.

Türk Deniz Kuvvetlerinin vurucu gücü, halen Yunan Deniz Kuvvetlerinin vurucu gücünden daha yüksek ve Türk Hava Kuvvetleri (THK), her ne kadar F-35 alımındaki sıkıntılar ve Yunan Hava Kuvvetlerinin, uçak envanterini geliştirme hırsı ve Türkiye’ye karşı konumuyla aldığı uluslararası destekle, sayısal olarak denk gibi görünse de THK’nın, yıllardır sürdürdüğü yurt içi ve yurt dışı operasyonlarının kazanımıyla, oldukça güçlü bir muharebe kabiliyeti olduğu gerçeği ağır basıyor. Türk Kara Kuvvetleri ise her yönden tartışmasız bir üstünlüğe sahipken, herhangi bir Türk-Yunan çatışmasında, Yunanistan’ın, ağır kayıpları kabullenmek zorunda kalacağı gerçeği çok açık. Ancak, böyle bir çatışmanın, iki NATO ülkesi arasında kabul edilmesinin mümkün olamayacağından hareketle, bu yönde bir gelişmenin, çok kısa sürede, yapılan müdahalelerle sona erdirileceği de doğru bir yaklaşım olur. Tek sıkıntı, Avrupa’nın şımarık çocuğunun, gizli tekliflerle ve kendi Hava Kuvvetlerinin uçak envanteriyle sağlamaya muktedir olabileceği, tek seferlik de olsa baskın tarzında, Türkiye’nin Marmara ve Ege Bölgelerinde girişebileceği çılgınca harekâtlara hazır olunması gerekir ki TSK, bütünlüğünde ve on yıllardır bunun hazırlığı içinde.  

Her ateş dansı savaşa dönüşmek zorunda değil. Diplomasi, bu yöndeki sorunların çözümü için var. Ancak, tamtam seslerinin yoğunluğu ve atılan tehditkâr savaş baltalarının düştüğü yerlerde verdiği anlık sinirsel gerilimle, muhtemel cephelerde, gergin bekleyen herhangi bir parmağın tetiğe dokunması, bölgesel dengeleri bir anda alt üst edecek gelişmelerin sahnelenmesine de neden olabilir.

YAZARLAR

  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05