Arkadaşlar 1968 kuşağı tüm dünyada sömürüsüz bir düzen istiyor ve genellikle emeği savunuyorlardı. Türkiye‘de ise hem emeği hem , hem de ‘’ Tam Bağımsız Türkiye ‘’ öğretisini ilke edinip ; Ulus ve Üniter devleti savunuyorlardı.
Turgut ÖZAL Başbakan olunca , yukarıdaki ilkeleri savunan 68 kuşağının bir kısmının zaaflarını öğrenip ona göre hareket etmeye başladı. Açık söylemek gerekirse bu hareketinde de çok başarılı oldu! Gençliklerinde sömürüsüz bir dünya, Tam Bağımsız Türkiye, Ulus Devlet ve Üniter yapıyı ,Yurtta ve dünyada barışı savunanların bir kısmı Kuvayi Milliye’den gelen hafızalarını sildirip, beyinlerine yeni bir format attırdılar! Kimileri aniden neo liberalist ; kimileri ise numaracı Cumhuriyetçi olup çıktılar!
Neo liberal format attıranlar ,özgürlüğün yalnızca sermayede olmasını savunmaya başlayıp, Türkiye’deki tüm kamu mallarının özelleştirilmesini hatta daha ileri giderek ; özelleştirme yoluyla yabancılaştırılmasını savundular ! Bu tür bir savunmayla liberalizmin babası sayılan ve ‘’ Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler ‘’ diye ekonomist Adam SMİTH’e bile şapkayı ters giydirdiler !
Numaracı Cumhuriyetçiler Üniter yapıdan vazgeçip, federatif yapıyı savunup toplum mühendisliğine başladılar ! Peki kazandılar mı ? diye soracak olursanız , cevabım evet olur! Sade suya tirit yazan gazetelerde, büyük maaşlarla köşe olmak için kendilerine dikte ettirilen yazıları; kendilerine ayrılan köşede yazdılar.
Dostlarım ‘’Geldikleri gibi giderler ‘’ ‘’ Bağımsızlık benim karakterimdir ‘’ diyen M.Kemal ATATÜRK , alt ve üst emperyalistleri kovan Kuvayi Milliyeciler hepimizin hafızasıdır. Şimdi ben sizlere sormak istiyorum. Hafızalarını sildirip beyinlerine yeni format attıranlar acaba üzerlerine şal örtülmüş Alzheimer hastaları mıdır?
Evde kalın.
Sağlıcakla kalın.
