PROF. DR. FİKRİ AKDENİZ - BİLİM DÜNYASI


DÜNYA’DA KÜLTÜR VE UYGARLIK TARİHİNE BAKIŞ (2)

Prof. Dr. Fikri Akdeniz, ÇAĞ Üniversitesi - Öncelikle bu yazımızda Spengler’in kültür/uygarlık anlayışı ve sınıflandırması ile ilgili terim ve kavramaları açıklamaya devam edeceğiz.


​​​​​​Spengler’e göre Dünya tarihindeki kültürlerin doğum ve ölümleri

c) Kültür ve Uygarlık: Spengler’in dünya tarihinde kabul ettiği 8 kültür çevresinden her biri kendi içinde bir bütün oluşturmaktadır. Bunlar normal ömürlerini tamamladıktan sonra ya çöker ortadan kalkarlar ya da yaratıcılıklarını yitirmiş olarak bir süre daha yaşarlar.

Spengler, uygarlığı canlılığını, yani biçimlendirici ilkeler olma niteliğini yitirmiş olan kültürlerin son evresi ve kendinden sonraki kültüre doğru bir uzantısı olarak görmektedir. Kendi deyimiyle “her kültür kendi uygarlığına sahiptir”. Uygarlık, kültürün önlenemez kaderi ve “gelişmiş bir insanlık türünün varabileceği en dış yapay durumudur”.

Kültürden uygarlığa geçiş Mısırda MÖ. 2000 de olmuştur. Klasik eski çağda ise bu dönüşüm IV. yüzyılda gerçekleşmiş ve yaratıcı Greek kültüründen salt zekaya dayanan Roma uygarlığına geçilmiştir. Batı kültürüne gelince, burada kültürün uygarlığa dönüşümü 19. yüzyılda tamamlanmıştır. Yani, Spengler’a göre Batı’nın tarihten gelen ve sürekli bir üstünlüğü yoktur. Diğer (Mısır, Babil, Hint, Çin, Meksika, Ortadoğu) uygarlıkların gösterişli birikimleri gizlenemez heybetiyle ortadadır. Buna karşın bugün, Batı’nın son aşamaya gelmiş üstünlüğünün nedeni için gerçek yanıt, onun tasarladığı yayılmacı, dönüştürücü, bitmek bilmez elde etme arzusu ve yaşam mücadelesinin ürettiği dinamik yapıdadır

d)   Kültürlerin simgeleri: Spengler’in anlayışına göre bütün bilimler ya da sanatlar her kültür çevresinde aynı oranda gelişmezler. Her kültür kendine en uygun olan sanat dalını ve bilimi seçer. Örneğin, klasik eski çağ kültürü, heykeli seçmiştir. Batı kültürü ise perspektife dayalı resim sanatına eğilmiştir.

e)   Kültürler arasında etkileşim: Spengler, temelde her kültürü kendi içinde bir bütün olarak görmekte ve birini ötekinin devamı saymaktadır.  Bu nedenle ona göre kültürler arasında etkileşim yoktur. Kültürlerin birbirine olan etkileri özde değil, görünüştedir. Greek heykelciliğinin Mısır’daki heykel biçimini alıp geliştirmesi gibi.

Arnold J. Toynbee (1889-1975):  Yaşayan beş kültür kümesi olduğundan ve bunların Uzakdoğu, Hint, İslam, Ortodoks ve Batı diye sıralanabileceğinden bahseder.

1961 yılında Kültür yerine uygarlık kavramını daha kapsamlı bulan ve yeryüzü uygarlıklarında yeni bir sınıflandırmaya gidenlerin başında Toynbee gelir. Toynbee kültür/uygarlık anlayışında Spengler’den ayrılmaktadır. Londra Üniversitesi öğretim üyelerinden Toynbee "A Study of History" adlı 12 ciltten oluşan 1920 de başlayarak 1961 yılında tamamlanan eserinde "Dünya tarihi birbirinden bağımsız uygarlıklardan oluşmuştur" demektedir. Uygarlıkların doğuşlarında ve gelişmelerinde bezerlikler hatta belirli kurallar vardır. Ona göre (Spengler’le aynı görüşte

olarak) her canlı varlık gibi uygarlık ta doğar, büyür ve sonra ya çöker ya da çözülür. Ama bu evrelerin tümü kaçınılmaz değildir. Yani doğan her uygarlık gelişmeyebilir, çökmeden de sürebilir.

         Ona gelinceye kadar uygarlıkların doğuşunda a) Irkı ana etken kabul edenler. b) Çevreyi etken olarak görenler biçiminde iki görüş hakimdi. Toynbee uygarlıkların doğuş nedeninin basit değil, karmaşık olduğunu vurgulamaktadır. Ona göre söz konusu “neden” bir varlık değil bir ilişkidir. Her uygarlığın başlangıcında ona "neden" olan meydan okumayı ve ona karşı gösterilen verimli tepkiyi (çevreden gelen isteği) araştırmak gerekir. Örneğin, Nil nehrinin taşıp meydan okumasının çevresine yaydığı birikim, uyandırdığı olumlu tepki Mısır uygarlığını doğuran ana etken olmuştur. Benzer düşünce Mezopotamya ve Maya uygarlıkları için de geçerlidir. Her ikisi birlikte işlediklerinde yani meydan okumaya çevreden yeterince destek gelince yeni bir uygarlık doğar. Bu nedenle a) ve b) de ileri sürülen her iki kuramın yerine geçen meydan okuna ve tepki biçiminde iki başlı bir kuram öne sürmüştür.

         Toynbee uzun süren incelemeler sonucunda genel olarak yeryüzünde 21 uygarlığın oluştuğunu kabul etmiştir. Bunlara ek olarak bazı "uydu"(yani başkasına bağlı) uygarlıklarla birlikte bu sayı 34 e çıkarılmıştır. Bununla birlikte uygarlıkların kesin ve sonuçlanmış bir listesi yapılamaz. 21 UYGARLIK:

        1. Eski Mısır (M.Ö. 4000)    2. Sümer Akad (M.Ö. 3500)

        3. Babil (M.Ö.2000)    4. Hitit (Eti) (M.Ö.1500)

        5. Çin  6. Uzak Doğu  (Kore ve Hristiyanlık dönemi Çin'i)

        7. Japon    8. Minos (Girit M.Ö.3000)   9. Arap

      10. Syriac (İlk Suriye M.S. 300 dolayında)   11. Hellenik     

      12. İran   13  Ortodoks Hristiyan   14. Batı Hristiyan      

      15. Ortodoks Rus    16. İndik (Eski Hint) 

      17. Hindu  (IV.Yüzyıl Hindistanı )   18 And (Peru, İnka 'lar)

     19. Meksika   20. Maya (Meksika)   

     21. Yucatan  (Meksika'da bir yarımada)

         Uygarlık/kültür yalnız insana özgüdür. Çünkü insanın kazandığı deneyimler ve yarattığı eserler kuşaktan kuşağa, ulaşmaktadır. Kültür birikimiyle sahip olduğumuz şeylerin insanda ve toplumda sürüp gitmesi öğretim sayesinde mümkün olmakta, öğretim sayesinde güvence altına alınmaktadır. O halde uygarlığın temelinde onu oluşturan bir temel öğe olarak öğretim ve gelenek kurma özelliği ya da yeteneği yatmaktadır. Bu temel öğe, uygarlıkta öğrenilen şeylerin ve kazanılan deneyimlerin kaybolmayarak kuşaktan kuşağa geçmesi durumudur. Uygarlığın ikinci temel öğesi ise uygarlığın kendi kendini aşabilme, yenileyebilme yeteneğidir. Buna uygarlığın dinamizm özelliği, devingenlik yönü, sonsuz gelişme yeteneği diyoruz. Uygarlıkta en büyük gelişmeler bilim temeli üzerine oturan gücünü bilimden alan gelişmelerdir.

          Uygarlıklar arasında etkileşim kaçınılmaz sayılmaktadır. Uygarlıklar güçlerine ve toplumdaki tepkiye göre kısa ya da uzun ömürlü olmuşlardır. Toynbee ve Spengler’in her ikisi de kültür ya da uygarlık kavramlarını tarihin ana konusu olarak kabul etmişler ve Avrupa’nın kültür ya da uygarlığın tek beşiği olduğu yolundaki varsayımı temelden yıkmışlardır.

Dostça kalın…..

KAYNAKLAR

 1.Aksakal, H. (2010) OSWALD SPENGLER’S UNDERSTANDING OF HISTORY,

     Culture and Civilization. The Journal of International Social Research Vol. 3 (12)

2. Dollot, L. (1994) Kitle Kültürü ve Bireysel Kültür (Çev.:Özlem Nudralı) İletişim Yay. A.Ş.

3.  Güvenç, B. (2002) Kültürün ABC’si . Yapı Kredi Yayınları.

4  Koç,N. (2011) “Kültür” ve “Medeniyet” Kavramları Etrafındaki Tartışmalar ve Atatürk’ün

    Düşünceleri  Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 7 Sayı 13, 103-122.

5.. Koyre, A. (1973)  (Çeviri: Kurtuluş Dinçer, 2002) Bilim tarihi Yazıları 1 (4. Basım)

    TUBİTAK Popüler Bilim Kitapları

6. Tanilli, S. (2013) Uygarlık Tarihi, (29. Baskı), Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık

    A. Ş. İstanbul.

7. Tekeli, S.Kahya, E.,Dosay, Demir, R.,Topdemir, H.G. (1999) Bilim Tarihine Giriş, Nobel

   Yayın Dağıtım

8. Turan, Ş. (1990) Türk Kültür Tarihi, Bilgi Yayınevi, Ankara.

 

 

 

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22