Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


23-NİSAN RUHU

5. sınıftaydım.


O akşam yaşadıklarımın her bayram öncesi hissettiğim heyecandan daha farklı olduğunun çoktan farkına varmıştım.

Biz Atatürk çocukları için çok ayrıcalıklı bir gurur olan bu duyguya nihayet ben de kavuşacaktım, haftalarca provasını yaptığımız her şeyi ertesi sabah uyandığımda yaşayacaktım.

Üzeri fiyonklarla süslenmiş beyaz elbisem askıda, beyaz ayakkabılarım yatağımın kenarında, uçları ponponlu beyaz çoraplarım dolaptaydı.

Saçlarımı bigudilerle sarmasını ilk kez rica ettiğim ablam beni kırmamış, onlarla yatmış olmanın ne kadar korkunç olduğunu bütün gece tecrübe etmiş, neredeyse gözümü kırpmamıştım.

Haksız da değildim, sebebini uzun yıllar sonra öğrenmiş olsam da o zamana kadar seçilmediğim bayram törenlerine ilk kez o yıl katılacaktım.

Çok zayıf ve çelimsiz olmamdan dolayı bana kıyamayan, o heyecanı kaldıramayacağımı düşünen rahmetli annemin öğretmenimle gizliden konuşması üzerine daha önceki dört yıl boyunca bayram törenlerini kaldırım kenarından izlemiş, o sevinci bu şekilde yaşamış, bir anlamda da bu duygudan mahrum kaldığımı düşünmüş, üzülmüştüm.

Midemde çırpınan kuşlarla birlikte sabahı sabah etmiş, iki lokma yemiş yiyememiş, sonunda o beyaz elbiseyi sırtıma geçirmiş, iki adım ötemdeki okul bahçesine elimde bayraklarla yürürken mahalleden gururla geçmiştim.

Tören alanındaki kalabalığa şaşırmış, o coşkuyla ürpermiş, tören yürüyüşü adımlarının sesiyle içi titremiş ve o zamana kadarki hayatının en büyük başarısını kazanmış bir küçümencik olarak eve dönmüştüm.

Aradan geçen yıllar boyunca ise bayram ruhunun, bayram sevincinin aslında ne demek olduğu gerçeğinin farkına varmıştım.

Zor zamanlardan geçmiş ve pek çok zaferler kazanmış bir milletin çocuğu olarak, O’nu anlamış, düşüncelerini benimsemiş, ufkunu görmüş, çizdiği aydınlık yoldan yürümüş, cumhuriyete, demokrasiye inanmış, bizlere bu toprakları vatan yapmış yüce önder Atatürk’e, bu uğurda can vermiş atalarımıza şükran duygusuyla büyümüştüm.

Bu vatanı ve onu yüceltmek için üzerime düşen sorumluluk, bilinç, görev ne varsa hepsini elimden geldiğince yapmaya çalışmıştım.

O çocuk kalbinden ve o bayram ruhundan hiç eksiltmeden ülkesini gözeten, onu çok seven, aynı zamanda kendi çocuklarına aynı heyecanı, aynı gururu aşılayan, bir anneye dönüşmüştüm. 

Sevgili çocuklar,

Bundan tam yüz yıl önce 23-Nisan-1920’de Türk Milletinin iradesini temsil eden Millet Meclisinin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilan ettiği tarihte,

Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve milletin başında yalnız bir kuvvet vardır, o da milli egemenliktir, milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir, diyen Atatürk’ün evlatlarıyız.

Bugün yine farklı bir zor zamandan, dünyayı etkileyen bir salgın döneminden geçiyoruz. Bayramımızı her zamankinden farklı fakat yüz yıllık aynı gururla kutlayacağız. Üzerimizde beyaz elbiselerimizle evlerimizde, bayraklarımız yine ellerimizde, bu kez balkonlarımızda İstiklal Marşı’mızı söyleyeceğiz.

İlerleyen günlerdeyse ülkemizin, milletimizin geleceğini emanet ettiğimiz sizlere, ikbal yıldızlarına daha çok ihtiyacımız olduğunu hiç unutmayacağız, 23-Nisan ruhunun aslında ne demek olduğunu hep hatırlayacağız ve bu güzel, eşsiz vatan için daha çok çalışacağız.

Kutlu ve daim olsun. Nicelerine, sağlıkla kalın.

 

 

 

 

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92