Ali MARALCAN- EMEKLİ KURMAY ALBAY


24 KASIM GÜNÜNÜN  TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

24 KASIM BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK VE ÖĞRETMENLER GÜNÜDÜR. BUGÜN  AYRICA MUSTAFA KEMAL PAŞANIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TARAFINDAN “ATATÜRK SOYADI İLE ÖDÜLLENDİRİLDİĞİ  TARİHİ BİR GÜNDÜR.


? Yeni Türkiye´nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, siyasi, idari devrimler çok büyük, çok önemlidir. Bu devrimler, sayın öğretmenler, sizin toplumsal ve fikri devrimdeki başarınızla desteklenecektir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden ? Fikri özgür, vicdanı özgür, sezişi özgür kuşaklar ister?.                                                             

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK 1924

            24 Kasım 1928 Tarihinde kabul edilen saygıdeğer Öğretmenlerimizin ?Öğretmenler Günü ve Atatürk´ün Başöğretmenliği kabul edilişinin 91. Yıldönümü ülkemize ve Eğitim toplumumuza kutlu ve mutlu olsun!

24 Kasım 1934 günü Ulu Önderimize Türkkiye Büyük Millet Meclisi tarafından “ATATÜRK” soyadının verilmesi bizleri ayrıca mutlu etmiştir.

ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜN TARİHÇESİ

Ülkemiz yaklaşık bin yıldır Türkiye´dir. Türkiye´de öğretmenlik mesleğinin kökleri bin yıl öncesine giden uzun bir geçmişe dayanır.

            Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur Alfabelerini kullanmışlardır. 8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyet´in kabul edilmesiyle birlikte Uygur Alfabesi bırakılarak Arap Alfabesine geçilmiştir. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra, 29Ekim 1923´te Cumhuriyeti kuran Ulu Önder ATATÜRK, askeri, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yenilik başlatmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 Tarihinde çıkan 1353 sayılı Kanunla, Arap Alfabesi yerine Latin Alfabesinin kabulü olmuştur. Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur-yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır. 24 Kasım 1928 Tarihinde açılan, Millet Mekteplerinde, yaşlı, genç, çocuk, kadın? Herkese yani harflerle okuma-yazma öğretilmiştir. Millet Mektepleri´nin açılışı ve Atatürk´ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler günü olarak kutlanmaktadır.

EĞİTİMCİ ATATÜRK

Atatürk, Kurtuluş Savaş´ını ve inkılâplarını hep sabırlı, ikna edici, güven verici, bilgili ?Öğretmenliği? sayesinde başarmıştır. Gerek öğretmenlik ve gerekse eğitimcilik kısmen doğuştan gelen bazı özelliklere, kısmen de sonradan öğrenme ile kazanılan bilgilere sahip olmayı gerektiren bir sanat ve bilimdir. Bu açıdan bakıldığında, Atatürk´ün tam bir öğretmen ve eğitimci özelliği taşıdığını görürüz. O´nun kişiliğini öğretmenlik ile özdeşleştirmesi bu bakımdan son derece isabetlidir.

            Yüreğinde Allah, vatan, millet, bayrak, Atatürk sevgisiyle dolu her Türk öğretmeni, Atatürk´ün eğitim anlayışını tüm meslek hayatı boyunca yaşamlı ve yaşatmalıdır.

            Atatürk eğitimciliğin sıradan ve basit bir iş olmadığının farkındadır. O´na göre, memleketin refaha kavuşması bile buna bağlıdır.

 ÖĞRETMEN KİMDİR? 
TOPLUM İÇİNDEKİ YERİ VE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİN ÖNEMİ

Öğretmen bir bilim dalını, bir sanatı, bir tekniği veya belli bilgileri öğretmeyi meslek edinmiş kimsedir.

Dünya´nın her tarafın da Öğretmenler insan topluluğunun en fedakâra ve saygıdeğer unsurlarıdır. Öğretmen, insanın aile ortamından çıkıp, toplumsal hayata başlandığında aile efradı haricinde karşı karşıya geldiği ilk sosyal otoriteridir.

Okullarda öğretim görevini güvenilir ellere teslimini, memleket evladının, o görevi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak üstün ve saygıdeğer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini temin için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, aşama aşama ilerlemeye ve herhalde refah teminine elverişli bir meslek haline konulmalıdır. Dünyanın her tarafında öğretmenler, toplumun özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır.

ATATÜRK VE MİLLİ EĞİTİM

            Savaşın içinde Milli Eğitim Kongresi, Yıl 1921? Mustafa Kemal bir yandan savaşın kazanılabilmesi için olağan üstü bir bir çaba harcarken, bir yandan da, Çağdaş Eğitim sistemi üzerinde araştırmalarını sürdürüyordu. Bunun en önemli kanıtı, Savaşın en zor günlerinde 16 Temmuz 1921 Tarihinde Ankara´da Milli Eğitim Kongresini toplamıştır. Eğitim ve Öğretimin önemi konusunda Atatürk ne diyor: ?Eğitim ve öğretimde yüksek bir düzeye çıkacak bir milletin, hayat mücadelesinde maddi ve manevi tüm güçlerinin artacağı kesindir. Diğer bir ifadesinin de, milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir? diyen Atatürk, eğitim konusuna çok önem verirdi.
           O, bizzat devamlı ve sıkı bir öğrenim yapmış olmasından dolayı daima memnunluk ifade eder ve şunu tekrarlardı:? Bir çocuğun, normal tahsil devrelerinden geçerek yetişmiş olması şarttır?. Atatürk´ün öğretmenlik mesleği ile ilgili Afet İnan´a önerisi şu olmuştur:?Talebe her ne yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri nazarı ile bakacak ve öyle muamele edeceksiniz?. Mustafa Kemal Paşa 20 Eylül 1923´te Samsun´dadır. Öğretmenler Gazi´yi ve Eşi´ni çaya davet ettiler. Öğrenciler türküler, marşlar söylediler. Konuşma yapan kadın ve erkek Öğretmenlere, Gazi uzun bir konuşma ile cevap verdi. Türk tarihini özetledi. Eğitimin, öğretmenlerin önemine değindi. Şu cümlesi çok ün kazanacaktı: ?Dünya her şey için, maddiyat için, maneviyat için, en hakiki yol gösterici Mürşit ilimdir, fendir.? Yüce Atatürk´ün en çok uğraştığı konulardan biri, Milli Eğitim ve Kültür İşlerine ait idi. Bazı zamanlar Atatürk, ?Eğer Cumhurbaşkanı olmasaydım, Milli Eğitim Bakanı olmak isterdim!? dedi.

ATATÜRK ÖĞRETMENLERDEN İSTEK VE BEKLENTİLERİNİ 27 EKİM 1922 TARİHİN DE BURSA DA ŞARK TİYATROSU DA NASIL DİLE GETİRDİ?

? Öğretmen Hanımlar, Öğretmen Beyler,

            Bugün çok güzel bir gün, İstanbul´dan kalkıp buraya kadar geldiniz, hoş geldiniz. İstanbul´un ışık ocaklarını temsil eden yüce topluluğumuz karşısında duyduğum zevk sonsuzdur. Yüreklerinizdeki duyguları, kafalarınızdaki düşünceleri doğrudan doğruya gözlerinizde ve alınlarınızda okumak benim için olağanüstü bir sevinç kaynağı oluyor.

            Hepinizi kendim ve silah arkadaşlarım adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bugün barış görüşmeleri için Lozan´a davet edildik. Refet Paşa ve küçük bir birliğimiz, Büyük Millet Meclisi ve onun Gazi Ordusunu temsilen İstanbul´dalar ve Lloyd George, Başbakanlıktan istifa etti.

            Bayanlar, Baylar,

            Ülkemizin en bayındır, en anlamlı, en güzel yerlerini üç buçuk yıl kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı yenip atan zaferin sırrı nerededir, bilir misiniz? Orduların yönetiminde, Çağdaş Bilgi Kuruluşlarını kılavuz yapmaktadır.

            Hanımlar, Beyler,

            Bu noktaya kolay gelmedik. Öğretmenlerimiz, Şairlerimiz, Yazarlarımız, uğradığımız felaketin bir daha yaşanmaması için o kara günlerin sebeplerini, nasıl kan ve gözyaşı dökerek kurtulduğumuzu, en doğru en güzel şekilde anlatacaklardır. Bu vesile ile, şehitleri tazimle yâd edelim. Kurtuluşa emek vermiş asker, sivil, kadın erkek, şehirli- köylü, genç- yaşlı, herkesi minnetle selamlıyorum, ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim. ?Dünyanın hiçbir kadını, ben vatanımı kurtarmak için Türk Kadınından fazla çalıştım? diyemez.

            Ama bilelim ki, bugün ulaştığımız  nokta gerçek kurtuluş noktası değildir. Kurtuluşa ancak uygar, çağdaş, bilime, fenne ve insanlığa saygılı, istiklalin değerini ve şerefini bilen, hurafelerden arınmış,aklı ve vicdanı hür bir toplum olduğumuz zaman ulaşabiliriz.

            Öğretmenler,

            Ordularımızın kazandığı zafer, sadece eğitim ordusunun zaferi için zemin hazırlamıştır. Gerçek zaferi, cahilliği yenerek siz kazanacak, siz koruyacaksınız. Çocuklarımızı ve gençlerimizi ellerinize teslim ediyoruz. Çünkü, aklınıza ve vicdanınıza güveniyoruz? diye yorumlamıştı.

            Ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasının mimarları, eğitim ordumuzun, cefakâr, vefakâr ve özveri sahipleri saygı değer öğretmenlerimizin öğretmenler gününü ulusça içtenlikle kutlar sağlık mutluluk ve başarılarının devamını dileriz. Aynı his ve duygularımızı emekli öğretmenlerimizle de paylaşıyoruz.?

BU GÜZEL VE ANLAMLI GÜNÜN ANISINA UYGUN OLARAK YAZILMIŞ ÖĞRETMENMARŞINIZHEP BİRLİKTE OUKUYALIM.

ÖĞRETMEN MARŞI

Alnımızda bilgilerden bir çelenk,
Nura doğru can atan Türk genciyiz.
Yeryüzünde yoktur, olmaz Türk´e denk;
Korku bilmez soyumuz.

Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.

Candan açtık cehle karşı bir savaş,
Ey bu yolda ant içen genç arkadaş!
Öğren, öğret hakkı halka, gürle coş;
Durma durma koş.

Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.

İsmail Hikmet ERTAYLAN

MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI ZAFERİNİN BAŞKOMUTANI OLARAK VE DAHA SONRA ULUSA YAPTIĞI ÖLÜMSÜZ VE ÇAĞDAŞ ESERLERİNE KARŞILIK TBMM O'NU KALICI VE DEĞİŞMEZ NASIL BİR SIFATLA ÖDÜLLENDİRDİ
            21 Haziran 1934'te, Türk aile hayatını ilgilendiren önemli bir kanun çıkarıldı. Bu kanun, Soyadı Kanunu'dur.
           24 Aralık 1934'te bir de soyadı nizamnamesi çıkarıldı. Kanunun uygulama şekli belirtildi. (1759) Buna göre her aile iki yıl içinde soyadı alacaktı.
Kanunun tatbikatından olarak Gazi Mustafa Kemal'e de soyadı verilmesi muamelesi tamamlandı. 24 Kasım 1934 günü çıkarılan ve "Kemal öz adlı cumhurreisimize verilen soyadı" hakkındaki kanuna göre Gazi Mustafa Kemal'in soyadı "Atatürk" oldu. Böylece de, 1881'de hayata gözlerini açan ve Mustafa olarak adlandırılan reisicumhurun resmi kimliği: Kemal Atatürk oldu. 17 Aralık 1934'te bir kanun daha çıkarılarak, bu soyadını, önüne veya ardına bir şeyler katmak suretiyle başkalarının kullanması da yasaklandı(). O günden sonra onu şöyle tanıdık: Kemal Atatürk...
            Bilindiği gibi Atatürk'ün asıl adı "Mustafa"dır. Rüştiyede (orta mektepte) Matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa efendi sınıftaki talebelere zor bir soru sorar. bu soruya Mustafa hariç hiç birisi cevap veremez Mustafa'nın gösterdiği bu başarıyı kutlayan öğretmeni Mustafa Bey "Oğlum, senin adın Mustafa. Benim de öyle bu böyle olmayacak. Arada bir fark bulunmalı. Bundan sonra senin adın Mustafa Kemal olsun." dedi. O günden sonra da Mustafa'nın adı Mustafa Kemal oldu.
             Gözlerini hayata bir Osmanlı çocuğu olarak açtı. Kendisine benzeyen, memur veya asker bütün Osmanlı aileleri gibi, onun ailesinin de, yerli ve yerleşik bir yurdu yoktu çocukluğu, Osmanlı ülkesi içinde bir uçtan bir uca konmalar, göçmelerle geçti bu göçüp konmalar içinde bu çocuğun en vefalı hocası, gene kendisi oldu. Denebilir ki, kendi kendini işledi. Kendi kendini yetiştirdi.
            1902 yılında Harbiye'yi bitirip Teğmen oldu. Harbiye'yi parlak bir derece ile bitirdiği için ordu hizmetine gönderilmedi. Kurmay tahsili için Harp Akademisi'ne başladı.
            1905 yılında Harp Akademisini bitirip Yüzbaşı rütbesi ile Suriye'de göreve başladı.
            1911 - 1912 yıllarında Trablusgarp'ta (Libya da) İtalyanların buraya asker çıkarması üzerine gönüllü olarak buradaki milis kuvvetleri ile onlarla savaştı. Gösterdiği başarılarından dolayı rütbesi Binbaşı'lığa yükseltildi.

            1914 - 1916 yıllarında Çanakkale'de önce Yarbay rütbesi ile 19. Tümen komutanı olarak İtilaf Devletleri ile mücadele etti. 25 Nisan 1915 tarihinde "Ben size Taarruz etmeyi değil, ölmeyi emrediyorum" dediği Arıburnu muharebesinde 90 bin kişilik Anzak Kolordu'suna Tümeni ile taarruz etti. Onlara büyük zayiat verdirerek ilk zaferini gerçekleştirmiş oldu.

          1 Nisan 1915'te Albay oldu. Albay rütbesi ile 10 Ağustos 1915'te 8 Tümenden teşekkül eden Anafartalar gurup komutanı olarak büyük bir zafer daha kazandı. Bu muharebede sağ göğsünden bir şarapnel mermisi ile yaralandı. Kurşun sağ göğsündeki saate çarptı. Allaha şükür ki kendisine bir şey olmadı.
           21 Ocak 1915'te 2. Anafartalar muharebesinde 8 tümenle yaptığı taarruz neticesinde düşman kuvvetlerine en büyük darbeyi vurdu. Düşmanın artık savaşma gücü ve kuvveti kalmadı. Bu durum karşısında İtilaf kuvvetleri  Çanakkale'yi terk etmek için mevcut silah, araç ve teçhizatı yüklemeye başladı. En son olarak düşman askerleri de gemilere bindiler. İşte o 8 Ocak 1916 günü akşamı düşmanın Çanakkale'den ayrılacağını anlayan Milli Şair Ali Ulvi Elöve Ulu önder Atatürk'ün En sevdiği (Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar, güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar) marşını yazdı.
          Düşman 9 Ocak 1916'da böylece Çanakkale'yi terk etmek zorunda kaldı.
            1 Nisan 1916'da Tuğgeneral oldu.
            23 Nisan 1920'de TBMM'yi kurdu ve aynı tarihte Meclis Başkanı seçildi.
            Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı yönetmek için 5 Ağustos 1921'de TBMM tarafından Başkomutanlık görevine getirildi.
            23 Ağustos - 13 Eylül 1921 tarihinde Sakarya Meydan Muharebesi zaferini kazandıktan sonra kendisine TBMM tarafından Mareşal rütbesi ve gazilik unvanı verildi.
            26 - 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesinde Yunan Ordusunu yendi. Başkomutanlarını dahi esir alarak 9 Eylül 1922'de düşmanı denize düktü.
            29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyetini kurdu ve ilk Cumhurbaşkanı seçildi.

            Daha sonra Cumhuriyet devrimlerini sırayla bir bir gerçekleştirdi.

Mustafa Kemal Paşa özet olarak:

  1. 1918 – 1922 yıllarında düşman işgali altındaki Türk vatanını ve milletini hürriyet ve istiklaline kavuşturdu.
  2. Çağdışı despot Osmanlı yönetimini yıkıp, İlimle desteklenen çağdaş Türkiye Cumhuriyetini kurdu.
  3. Ülkesi ve milletini cumhuriyet ilkeleri ve Devrimleri ile çağdaş bir medeniyete ulaştırdı.

      TBMM'si Mustafa Kemal Paşa'nın ülkesi ve milleti için gösterdiği ölümsüz başarı ve eserlerini değerlendirerek ona uygun bir soyadı vermek için 
24 Kasım 1934'te toplandı. Bu tarihi toplantı sonunda nihayet "Atatürk" soyadı kanunlaştı. Kemal Atatürk oldu. Bu soyadı, yalnız onun soyadı olarak kaldı. Böylece TBMM ulu önderi ebedi ve değişmez Atatürk soyadı ile ödüllendirmiş oldu. Atatürk de, İsmet Paşaya İnönü soyadını kendisi verdi. Bunu, 26 Kasım 1934'te Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayınladığı bir açık mektupla yaptı. Aynı gün, Türkiye'de Bey, Paşa, Efendi gibi lakap ve unvanların kullanılmasını yasaklayan 2590 numaralı kanun çıkarıldı...
            Halktan biri olarak doğdu. Bir adsızdı. Adını kendi yaptı. ama öldüğü gün ona:
            - Milletin en büyük evladı, dediler. Çağın ve insanlığın büyük evladı, dediler... Şimdi hem soydaşları, hem bütün dünya, U'nu böyle anarlar...

            Ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasının MİMARLARI, EĞİTİM ordumuzun CEFAKÂR, VEFAKÂR ve özveri sahipleri saygıdeğer öğretmenlerimizin, öğretmenler gününü ulusça içtenlikle KUTLAR, SAĞLIK, MUTLULUK ve başarılarının devamını dileriz. Aynı his ve duygularımızı, emekli öğretmenlerimizle de paylaşırız.

            Bu uğurda hizmet edip, ebediyete intikal eden, Başöğretmenimiz ULU ÖNDER ATATÜRK ve saygıdeğer öğretmenlerimize minnet ve saygılarımızı sunarız. Ruhları şad OLSUN!

24 Kasım 1934 günü Ulu Önderimize Türkkiye Büyük Millet Meclisi tarafından “ATATÜRK” soyadının verilmesi bizleri ayrıca mutlu etmiştir. Bu vesile ile Türk Milleti olarak ebedi başkomutanımız ve önderimiz Atatürk’ü minnet, şükran ve rahmetle anıyoruz.

KAYNAKÇA:

  1. CUMHURİYET 1ve 2.CİLT  TURGUT ÖZAKMAN
  2. ŞU ÇILGIN TÜRKLER TURGUT ÖZAKMAN
  3. ATATÜRK HAKKINDA HATIRALAR VE BELGELER PROF.DR. AFET İNAN
  4. ATATÜRK´ÜN KEHANETLERİ ALİ BEKTAN
  5. ATATÜRK´Ü anlamak ve tamamlamak prof.dr. cavit orhan tütengil
  6. ATATÜRK FOTOĞRAFLARI ALBÜMÜ HANRİ BENAZUS

 

 

 

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00