Prof. Dr. Süleyman BOZDEMİR


21.YÜZYILDA YENİ KUŞAKLAR İÇİN EĞİTİMİN ÖNEMİ


”Eğitimin amacı, doğuştan insanda var olan cevheri işlemek, özü geliştirmektir” Der: Ferdinando Galiani.

Hayat en büyük eğitimdir” der bir başka bilge. Doğduğumuz andan bugüne kadar her gün hayattan yeni şeyler öğrenir, bazılarını yaşamımıza geçiririz. Yani yalnızca okulda öğrendiklerimizden ibaret değildir eğitim. Eğitim, pek çok konuda insana bilgi sağlar. Değerleri, toplumsal normları öğretir, inançları şekillendirir, iletişimimizi kuvvetlendirir. Hayata daha farklı bakabilmek, yeni bakış açıları kazanabilmek, kişisel gelişim noktasında kendimizi daha iyi geliştirebilmek için eğitim hayati bir gerekliliktir. 

Robot bile okuyup yazabilir. Ancak bilgiyi akıllıca anlayıp hayata geçirmek insana özgü bir yetenektir. Eğitim yalnızca kendimiz için değil, diğer insanların hayatını da iyileştirip kolaylaştırmak için de kullanılır.

21.Yüzyılda Yeni Kuşak için Eğitim Neden Önemli?

”Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir” Der: Nelson Mandela. Çünkü dünyayı kazanmanın tek yolu eğitimden geçer. Bir şeyin köklerine kadar düşünmek ve ardında yatan niyetleri, nedenleri anlamaktır. Hayatta en köklü değişimlerin de yeniliklerin de temelinde yatan eğitimdir. Dünyada en iyi eğitim sistemine sahip ülkelere bakıldığında bu ülkelerin en gelişmiş ülkeler olduğu görülmektedir. Ülkelerin dünyadaki konumu, eğitim ile belirlenir. 

Eğitimin katkıları nelerdir? Bir ülkedeki bireylerin rahat yaşaması ve mutlu olması, o ülkedeki insanların nitelikli gelişmelere hazır eğitim almalarına bağlıdır. Bunun yanı sıra, eğitim ile kazandıkları bilgi ve beceri, ekonomik büyümeye yapacakları katkı ile doğru orantıya sahiptir. Eğitim, ekonominin gelişmesi, ilerlemesi için gereken insan gücünü yetiştirerek üretime katkı sağlar.

Eğitim; siyasal, demokratik toplum bilincini geliştirme, sorunların anlaşılabilmesini sağlama, teknolojik gelişmelere olanak sağlama gibi hayatın her kulvarında katkı sağlar.

Ancak eğitimin olmadığı yerde sahip olunan zenginlikler de fayda getirmez. Dünyada gelişmiş teknoloji, eğitim, sağlık gibi imkânlara sahip ülkelere bakıldığında eğitim açısından da gelişmişliklerini görürüz. Örneğin Çin, ülkesinde eğitim ve yatırım imkânlarını en iyi şekilde sağlamasının yanı sıra yurt dışına gönderdiği eğitimli genç nüfusunu, ülkelerine hizmet etmeleri için geri çağırır. Bunu bizim de yapmamız gerekmez mi?

Eğitim sayesinde hayata olan bakışımız şekillenir. Okullarda öğrendiklerimizi günlük hayatın her yerinde kullanamayız belki ancak iyi bir meslek ve kariyer için okul eğitimimizi de en iyi şekilde almaya gayret etmeliyiz. Toplumda saygınlık kazanmada eğitimin rolü büyüktür. Mutlu ve refah seviyemiz yüksek bir hayat istiyorsak, başarının anahtarı iyi bir eğitim.

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre insanın en temel ihtiyaçları arasında yeme-içme, ardından da güvenlik ihtiyaçları yer alır. Bu kapsamda hayatımızı idame ettirebilmek için yeme-içme, barınma, sağlık gibi hayati ihtiyaçların karşılanması gerekir. Bunun için de hiç şüphesiz para gerekir. Para kazanmak, yaşamımızdaki temel ihtiyaçlarımızı karşılamamıza yardımcı olur. Bunun da yolu yine iyi bir eğitim ve kariyer elde etmekten geçer.


Eğitim doğumdan ölüme kadar süren, aileden başlayarak okul ve sonrasında kültürel, sosyal boyutlarıyla tüm yaşamımızda birlikte olduğumuz bir kavramdır. Kişinin gelişmesi, deneyim sahibi olması ya da ilerlemesi gibi olgular eğitimin amacıdır. Daha da açarsak, düşünce ve davranış şekillerini değiştiren, geliştiren bir süreçtir. İnsanı daha iyiye, daha güzele, daha yararlıya ulaştıran bir yaşama sanatıdır eğitim.

Eğitimi bu genel yönüyle tanıdıktan sonra, çok iyi biliriz ki toplumların, ülkelerin hatta tüm dünyanın geleceği iyi ve doğru eğitilmiş nesillerle sıkı sıkıya bağlıdır. İyi ve doğru eğitim de, öncelikle iyi ve doğru öğrenme ve öğretme ile başarıya ulaşır. O halde, iyi öğrenmek ve öğretmek için, büyük bir hızla gelişen teknolojinin eğitim alanında, insanlığa en iyi yararlı olabilecek şekilde ve olabildiğince kullanılması kaçınılmaz bir şart olarak karşımıza çıkıyor. 

"Milenyum" denilen ve 2000 yılıyla başlayan yeni bir dönemi yaşıyoruz ve bu dönemin çocukları, gençleri de bu yeni dönemin çok açık örnekleri olarak yepyeni bir nesli temsil ediyorlar. "İnternet Çocukları" da dediğimiz bu çocuklar, "Cep telefonu “nu, "İpod"u ve tüm ileri teknoloji araçlarını, bireysel yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olarak kabullenmiş şekilde büyümekteler. Bilgisayar ekranlarında MSN ile yazışıyorlar, MP dinliyorlar, cep telefonlarından SMS atıyorlar ve böylesine bir hız ve karmaşa içerisinde düşünmeye zaman ayıramıyorlar.

Düşünmeye zaman ayıramamak, ister istemez tembelliği de beraberinde getirir. Bu nedenle çalışmayı da sevmez oldular. Zaten her türlü bilgi, anında cep telefonlarında ya da bilgisayar aracılığıyla avuçlarının içinde. Böylesine kolayca sahiplenmek, maalesef tatminsiz ve sadakatsiz bir insan yapısının oluşmasına da neden oluyor. Gençlerimiz ve çocuklarımız bu kadar kolay yaşama şansına sahip olmalarının sonucunda da, bol tüketmek, çabuk ve çok para kazanmak, borsa ve bahis oyunlarında ustalaşmayı zorlamak gibi, bize göre "Ter dökmeden" kurnazca arayışlar içindeler. İşte bu gerçeklerin ışığında eğitim sistemleri yeniden planlanmalı ve programlanmalıdır. 

            Yukarıda belirttiğim şartları göz önüne aldığımızda, eğitimin artık ne kadar zorlaştığını açıkça görüyoruz. Devamlı değişen dünya değerleri, küresel ekonomi, çok hızla gelişen iletişim sistemleri yalnızca milli değil, küresel anlamda da gençlerin eğitilmesi gereğini zorluyor. Yalnız, yeni eğitimin gerçekleşebilmesi için sadece ilkeler değil, ekonomik koşulların da sisteme uygulanması çok önemli bir şart olarak önümüzde duruyor. 
Dünyada eğitimin nerelerde olduğu ve olacağı konusunda "TUBİTAK Bilim ve Teknoloji Stratejileri, Vizyon 2023" de yapılan tespitler, bütün dünyanın durumunu ve geleceğini pek açık ortaya koyuyor. "Dünyada gelişmiş ülkelerde, OECD dâhil, eğitimin önemini vurgulamayan tek bir ülke olmamakla birlikte, yine gelişmiş ülkeler de dâhil bütün ülkeler eğitime yeterince kaynak ayıramadıklarını, mevcut eğitim sistemlerinin yarının taleplerine hazır olmadığını ve eğitimin 21.Yüzyıl'a uygun bir yapıya kavuşturulması gerektiğini tartışıp durmaktadırlar.

            Bir tek örnek vermek gerekirse, 1998'de orta ve Güney Afrika'da fert başına eğitim harcaması 32 Dolar iken, gelişmiş ülkelerde 1211 Dolar olmuştur!  Bütün dünyada temel eğitimin herkese sağlanması için 6 milyar dolar gerekmekte ve bütün uluslararası kuruluşlara rağmen bu sağlanamamaktadır. Bu gerçeklerin ışığında, önümüzdeki 20 yılda, gelişmiş - gelişmekte olan ülkeler arasında eğitim makasının daha da açılacağını söylemek hiç de yanıltıcı olmayacaktır," satırları, geleceği hiç de iç açıcı göstermiyor. 

 Düşünmeliyiz ki, bu yeni sistemde, her yaştaki çocuk ve gencin tüm modern iletişim sistemlerinden ve teknolojik gelişmelerden yararlanma ve öğrenme şanslarını yaratmak zorundayız. 21.Yüzyıl sorunlarını anlayacak, çözüm üretebilecek, sorunlara karşı ulusal, bölgesel ve küresel önlemler alabilecek düzeyde gençler yetiştirmeliyiz.

 İnsanlık gerçekten çok hızlı bir değişim ve etkilenme süreci yaşıyor. Bilgi birikiminde, bilgiye kolay erişimde, fevkalade hızlı, modern iletişim olanakları insanı adeta sarhoş ediyor. Biliyoruz ki, yüz yıllardır her yeni buluşun, her yeni teknolojinin temel amacı, insana yaşamı kolaylaştırmak adına olmuştur. Ancak günümüzdeki insana, çok geniş adeta sınırsız olanaklar sunan tüm yeni teknolojiler yarar kadar zarar da getiriyorlar. İnsan insandan uzaklaşıyor. Yabancılaşıyor. Doğaldır ki, günün yedi ya da sekiz saatini bilgisayarın başında, cep telefonunda geçiren bir insan, zaman içinde başka insanlarla bire bir ilişki kurmakta zorlanmaya başlayacaktır. Başkalarını anlayamayacak, sevemeyecektir. Oysaki ruhumuz ve beynimiz ancak başkaları ile dinlenir, huzur bulur. "İnsan insanın pasını alır," derler. İnsanın insandan kaçışı büyük bir tehlikedir. Şimdilik herkes, bu tehlikenin farkında değilmiş gibi davranıyor. Fakat yakın bir gelecekte bütün dünya insanları az ya da çok bundan etkileneceklerdir. İşte bu nedenledir ki, insancıl amaç ile tüm insanların ve doğanın yararına yeni bilgileri ve donanımları kullanan yeni eğitim sistemi şarttır. 

 Eğitim, ilk yaşlarından başlayarak çocukları hem bir üst eğitim düzeyine yetiştirmeli hem de doğrudan hayata hazırlamalıdır. Yalnızca ticarethane mantığıyla açılan ve yürütülen okul ve dershanelerden kaçınmalı, eğitim niteliği bugünün yaşayan ve yakın gelecek zamanın hayata geçmesi muhtemel teknolojiler ışığında yapılandırılmalıdır. Mevcut teknolojik tablo ile anaokulu çocuklarından en yaşlı insanlara kadar, geniş bir yapılanmada dünyayı daha yaşanır kılabilecek yeni bilgi, metot, sistem üretile bilinir. 
İdeal eğitim bu temel anlayış ile yapılandırılmalıdır. Yeni yüzyılın zorunlu kıldığı temel konularda, öğrenciler bilgi, beceri ve uygulama tecrübesi kazanmalıdırlar. Üniversiteyi bitiren bir genç artık, "Nasıl olsa diplomamı aldım. Mesleğim var. Bundan böyle kitap okumak, araştırmalar yapmak, yeni bilgileri takip etmek gibi bir zorunluluğum yok," diyemeyecektir.   
            Yaşam boyu öğrenmek asıl şimdi başlıyor. Öğrencilere, öğrenme arzu ve heyecanını diri tutmaları daha çok aşılanmalı. Beden sağlığı kadar, ruh ve akıl sağlığının da insan mutluluğu için çok önemli olduğunu biliyoruz Bundan böyle de, insanı mutlu kılacak, başarıya ve huzura taşıyacak yeni bir anlayış söz konusudur. Bu anlayış, devamlı öğrenerek, düşünerek, sosyal yaşamda aktif rol oynayarak, dünya sorunlarında farkındalık yaratarak gerçekleşebilir. Kişisel yaratıcılığın sosyal değişime uyumu için devamlı çaba zorunludur. 

           Yeni genç nesiller, yaşamlarının gereği olarak, finans konularında daha akıllı davranmalı, çok kültürlü dünyayı kavramalı, doğayı koruyacak ekolojik bilgiye sahip olmalı, sosyal ortamlara kolayca uyum sağlayabilmeli, sağlıklı yaşamın gereklerini yerine getirmeli ve medyayı doğru izleme, kavrama, anlama ve doğru yorum yapma yeteneğini geliştirmelidirler. İşte bunun için yepyeni bir eğitim sistemine ve planlanmasına gereğimiz var. 
           Çünkü 21.Yüzyıl'da çözüm bekleyen sorunlar, 20.Yüzyıl eğitim düzeyi ile halledilemez. Dünya insanı bugün ve yarın, çevre sorunları, kıtlık, su yetersizliği, tarım arazilerinin azlığı, hızlı nüfus artışı, küresel ısınma, yoksulluk ve terör ile daha çok mücadele etmek zorundadır. Gelecek dönemde bu sorunların çok daha ciddi boyutlara ulaşacağı kaçınılmaz görünüyor. Bu nedenle dahi, 21.Yüzyıl eğitim sisteminde okullar, bilgi alınan ve yeni bilgi üreten, düşünen, yeni bilgileri yeni teknolojilerde yaşatabilen, gerekli hizmet üretim ve dağıtımında toplum yararına aktif rol oynayan, ekip çalışmasına yatkın, düşünen, araştıran, sorun yaratan değil çözen kişiler yetiştiren merkezler olarak yeniden ele alınmalıdır. Öğretmenler de, bu düzeyi ve başarıyı elde edebilecek gençleri yetiştirebilmek için, öğretme eylemini tüm açılarıyla ve çok iyi bilen, uygulayan ve uygulatan kişiler olmalıdırlar. 
         Geleceğimizin yazgısı, günümüz çocuklarının akıl, gönül ve çalışma kapasitelerinde gizlidir. Sorgulayan, düşünen, evrensel kişiliğe kavuşmuş, kavrama gücü, eğitim ve öğretim düzeyi geleceğimize yönelik gelişmiş çocuklarımızın artan oranı doğrultusunda, iyi ve güzel bir dünya bizleri bekleyecektir.

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00