Prof. Dr. Özer OZANKAYA


1 MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜNÜ


“BENİ ANIMSAYINIZ!” DİYEN ATATÜRK’ÜN  UYGARLIK TASARIMINI ANLATARAK KUTLAYALIM!

“Dünyanın ortasında kurulu direk
Emek değerini  bulsa sızlar mı yürek?
Bu düzeni kim kurmuş, bizler de bilek!
Söyle canım, söyle, dinlesin dostlar.”

(Pir Sultan Abdal’dan uyarlayan, Ozankaya)

Etkinliği uluslararası ölçekte artmış olan bilim ve teknolojinin nasıl kullanılması gerektiği konusu insanlığın gündemine yerleşmişken, Türkiyemizin demokrasiyi benimseyen HER KESİMİ Millet İttifakı yapmışken,  “Senden ve bütün uygar insanlıktan dileğim şudur: Beni anımsayınız!” diyen Atatürk’ün uygarlık tasarımının ekonomik ilkelerini, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramında düşünmek, Millet İttifakının yürütücülerinin tümünün bilgisine ulaştırmak, ittifakı ortak bildirimlerindeki hedefine varıncaya değin sürdürmeleri için çok yararlı olur, kanısındayım.      

Çünkü Atatürk'ün ekonomi konusundaki düşünce ve eylemleri, yalnız Türkiye'nin o günkü koşullarıyla sınırlı olmanın çok ötesindedir.  Birçok uluslararası bilim insanı gibi,  Arjantinli siyaset bilimci Bianco Villalta’nın da yaptığı gözlem, uluslararası bir bayram olarak kutlanan  1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü için olduğu gibi, Türk demokrasisinin sarsılmaz temellere kavuşturulması için de özellikle önemlidir:

"Atatürk insanlık tarihinin kaydettiği zafer taklarının altından, asıl olarak  .. siyaset kuramının en büyük filozoflarından biri olarak geçmiştir. Atatürk, insanlığın geleceği için geniş olanaklar içeren bir siyasal plan katkısında bulunmuştur: ortaya attığında tümüyle devrimci nitelik taşıyan bir düzen; ekonominin yönetiminde temel sorumluluğu devlete veren ve devleti, zorunlu ve yararlı olduğu ölçüde ekonomiye karıştıran, ama onun ötesine de geçirtmeyen, ekonomik ve toplumsal nitelikte bir siyasal düzen; ve yöneticilerini seçmekte, kendi düşüncelerini benimsemekte, vicdani inançlarında tam anlamıyla özgür olan ve seçim hakkına sahip bulunan bir ulus yarattı."

Atatürk’ün bu Uygarlık Tasarımı’nın ekonomik düzene ilişkin ilkelerini, Orta Öğretim Kurumlarında ders kitabı olarak okutulmak üzere kendi kalemiyle yazdığı, ama özgürce irdelenip eleştirilebilsin için, kendi adıyla değil, Prof. Afetİnan’ın adıyla yayınlanan YURTTAŞ İÇİN MEDENİ kitabında, kapitalizme yöneltmiş olduğu eleştirilerden izleyelim:

“Özgür yarışma”yı (Serbest rekabet) yücelten kapitalizmi, "yalnız başına yaşayan birey" düş-kurgusuna (fiksiyonuna) dayalı olmakla eleştiren Atatürk,   bu sistemi, tam da temelini oluşturan ana düşünceyi sorgulayarak konuya girmektedir  "Toplum yaşamında devletin, yalnızca güvenlik, adalet ve dışarıya karşı savunma görevlerini yerine getirmekle yetinmesini, ekonomik etkinlikleri ise tümden bireylere ya da şirketlere bırakmasını" savunan  kapitalizme, bugün hâlâ yanıtlayamadığı şu soruyu yöneltmektedir:

"Devlet, hiç bir ekonomik etkinlikte bulunmadığı takdirde, devlet kurmaktan asıl amaç olan bu temel görevleri, yani güvenliği, adaleti ve dışa karşı savunmayı yerine getirmekte güçlüklerle karşılaşmayacak mıdır?"

Atatürk, karşılaşacağı kanısındadır ve gerekçeleri,    1 Mayıslarda bilinçlerde güçlendirilmesi gereken demokratik ekonomi düzeninin   ögelerini ortaya koymaktadır:

"Devletin temel görevlerini gereğince yerine getirebilmesi, sağlığı yerinde, yurttaşlık bilinci gelişkin, çağın bilimi, tekniği ve sanatıyla donanmış yurttaşların varlığına bağlıdır. Bunu ancak devlet sağlayabilir. 
"Devlet, ülkenin güvenlik ve savunması için yollarla, demiryollarıyla, limanlarla, deniz araçlarıyla, her türlü ulaşım araçlarıyla, ulusun genel servetiyle yakından ilgilidir. Ülke yönetimi ve savunmasında bu sayılanlar, toptan, tüfekten, her türlü silahtan daha önemlidir. Özellikle para, her türlü aracın üzerinde bir varlık silahıdır.
"Ekonomik ve kimi toplumsal işler, bir yandan bireylerin yararları ile ilgilidir. Bunun için bireyciler, bu işlere devletin karışmasını kişi özgürlüğüne saldırı gibi görürler. Ama bu işler içinde bütün ulusun ortak yararına ilişkin olan noktalar da vardır. Özel yarar, çoğunlukla genel yararla çelişme içinde bulunur. Bir de özel yararlar en sonunda yarışmaya (rekabete) dayanır. Oysa yalnız yarışmayla bir ülkede ekonomik düzen kurulamaz.
"Çünkü özgür yarışma, güçlü ile zayıfı karşı karşıya bırakır. İkinci olarak, kimi ortaklaşa yararlar vardır ki, bireyler ve şirketlerin bunları sağlamaya güçleri yetmez. Ya da yeterince kârlı bulmadıkları için o işleri yapmazlar. Oysa bunlar ulus için yaşamsal bir önem taşırlar ve devlet onları yapmak zorunda kalır. Devlet herkesin ortak yararını ve ilerlemesini düşünür. Bireylerin ise özel çıkar duygusundan ne ölçüde uzaklaştırılabileceği incelenmeğe değer. AYRICA ULUSLARDA ÖZGÜRLÜK VE UYGARLIK GELİŞTİĞİ ORANDA DEVLETİN GÖREVLERİ VE SORUMLULUKLARI DA ÇOĞALIR. 
“Ulusal servetin dağılımında daha yetkin bir adalet, emek harcayanların gönenç düzeyininin yükseltilmesi,   ulusal   birliğin,  demek  ki iç ve dış güvenliğin, zorunlu koşuludur. Genel yarara hizmet eden genel kurumların çoğaltılması ile yalnızca çıkarsever olan etkinlikler sınırlandırılır ve yurttaşlar arasında ahlâki dayanışma gelişme olanağı bulur.”

Atatürk’ün ekonomik düzen önerisi, kapitalizme seçenek olarak ortaya atılan sosyalizm  ya da kollektivizmin de yine asıl amaç olan demokrasi açısından eleştirisine dayalıdır: Atatürk bu düzenleri de "Bir toplumu, bir bölüm insanlarının düşüncelerine zorla tutsak etmek ve cılız bağımlılar olarak yaşatmak, doğal ve akla uygun bir hükümet sistemi değildir” diyerek reddeder. Ve 'Devletin ekonomik etkinliklerinin sınırını çizmek konusunda da hazır reçete söz konusu olmadığını, bu sınırın, yurttaşın bireysel girişim ve özgürlüğünü kısıtlamayacak biçimde saptanması gerektiğini, bunun ise, her şeyin yanıtını bulduğunu öne süren, değişmezlik iddiasındaki doktrinlerle değil, ülkeyi yönetmeğe yetkili kılınan, yani ulusun özgür seçimiyle işbaşına gelen hükümetlerin geliştirecekleri programlarla olacağını’ belirtir. 
Ve, bilimsel düşüncenin gereği olarak, kendi sorumluluk alanı olan Türkiye’nin somut koşullarını ön sırada gözönüne alarak izlenmesi gerekli yolu şöyle saptar:

"Cumhuriyetimiz henüz çok gençtir. Geçmişten kendisine miras kalan bütün yaşamsal işler, zamanın zorunluluklarını karşılayacak ölçüde değildir. Siyasal ve düşünsel yaşamda olduğu gibi ekonomik işlerde de bireylerin girişimleri sonucunu beklemek doğru olmaz. Önemli ve büyük işleri, ancak ulusun genel servetine ve devletin bütün örgüt ve gücüne dayanarak, ulusal egemenliğin uygulanıp yürütülmesini düzenlemekle görevli olan hükümetin olanak bulduğu ölçüde üzerine alıp başarması beklenmelidir. Öbür kimi devletlerin ikinci derecede görüp bireylerin girişimlerine bırakmakta sakınca bulmayacakları işlerden birçoğu bizim için yaşamsaldır ve birinci derecede önemli devlet görevleri arasında sayılmalıdır."

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günümüz tüm “emek” harcayanlara kutlu olsun!

Bknz.:   M.K. Atatürk, Yurttaş İçin Medeni Bilgiler (Yay. Hazırlayan: Ö.  Ozankaya, ADD Yayını); 
Özer Ozankaya, Cumhuriyet Çınarı – Mustafa  Kemal’i “Atatürk” Yapan  Uygarlık Tasarımı, CEM Yay.; 
Özer   Ozankaya, Toplumbilim (Ekonomi bölümü), CEM Yay. 
Özer Ozankaya, Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti, İş  Bankası Yayını.

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00