Ahmet DUMAN


1961 Anayasası Rüya Gibiydi…

Geçen hafta içinde önemli bir yıldönümü her zaman olduğu gibi sessiz sedasız geçip gitti.


Geçen hafta içinde önemli bir yıldönümü her zaman olduğu gibi sessiz sedasız geçip gitti. 9 Temmuz, 1961 anayasasının referandumla kabul edilmesinin yıldönümüydü.

27 Mayıs 1960 darbesinin önemli bahanelerinden biri de Türkiye’nin temel haklar ve özgürlükler konusunda düştüğü sıkıntılardı. Daha birkaç önemli nedeni vardı var olmasına da diğer sıkıntılar hiç çözülemeden günümüze kadar geldi. 1961 Anayasası bu sıkıntıları çözebilmiş miydi? Bu sorunun yanıtı hemen bulunabilecek yanıtlardan değildir. Ancak genel ve oldukça iyimser bir kanı “Nisbi bir özgürlük ortamı oluşturduğu” yönündedir.

CHP, İsmet Paşanın liderliğinde 1950 büyük yenilgisinin ardından kendini toparlamaya ve yenilemeye çalışıyor ve bu bağlamda Türkiye’ye yeni çözümler öneriyordu. Bu önermelerin en önemlisi Anayasal Kurumların işlerliği, yargı bağımsızlığı, üniversitelerin özgürleştirilmesi, o zamanlar “teşrii masuniyeti” denilen parlamenterlerin meclis içinde ve dışında dokunulmazlıkları önemli başlıklar halinde kamuoyuna sunuluyordu. Düşünce ve Basın özgürlüğü kapsamında Radyonun tarafsızlığının sağlanması isteniyordu. Birçok batı ülkesinde örneği olan ve bir denetim işlevselliği olacak çift meclis bu önermeler içindeydi.

İşte bu koşullar altında 27 Mayıs darbesi geliverdi. Darbeciler öncelikle bir Yeni Anayasa yapılmasını istemişlerdi. Bir kurucu meclis oluşturuldu ve anayasa hazırlanmaya başlandı. Kurucu Meclis 6 Ocak 1961 tarihinde çalışmalarına başladı dört buçuk ay gibi kısa bir sürede 27 Mayıs 1961 tarihinde anayasa tamamlanmış ve halkoyuna sunulacak duruma getirilmişti. Birkaç aylık bir süre toplumda tartışılması için zaman tanındı. Türkiye görülmedik bir heyecan dalgası yaşıyordu. Alanlarda “Anayasaya Evet Kampanyaları” başlatılmış hatta duvarlara anayasanın sağladığı yeni hakların tanıtıldığı afişler asılmıştı. Bu afişlerde en önemli vurgu işçilerin sendikal haklarının anayasa güvencesi altına alındığına dair olanlardı.

9 temmuz 1961 günü Türkiye sandık başına gitti; sonuç: anayasaya Evet oyu yüzde 60’ın, hayır diyenlerin oyu ise yüzde 30 un biraz üzerindeydi!

Anayasa’ya karşı olanlar alanlarda açıkça karşı olduklarını söylememişlerdi, Anayasaya Hayır kampanyası olmamıştı. Bunun yerine o zamanlar bir söylem rüzgâr gibi kamu oyunu sarmıştı: Gözlerime bakın ne dediğimi anlarsınız!  

Peki, ne oldu sonra? Ne olacak Anayasa Türk topluma bol gelmişti!

Anayasayı yapanlar oluşturulan çoğulcu yapının anayasaya yerleştirilen kurum ve kurallar sistemi sayesinde ayakta tutulabileceğini sanıyorlardı. Oldukça iyimser bir yaklaşım. Bu iyimserliği kısa zamanda gerçekliğe dönüştürmekte gecikmediler.

Taaa I.Meşrutiyetten beri bizim Anayasalarımızın bir kaderi vardır: Biz anayasalarımızı uyulmamak, delmek için yapıyor gibiyiz.

1961 Anayasasının en önemli talihsizliği ise uygulayıcılarının anayasal düzene, demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere inanmayan kimselerden oluşmasıydı. Yürürlükte kaldığı yıllarda çok kısa bazı dönemler dışında, iktidarlar, anayasal kurumlar ve kurallarla sürekli kavga edenlerin elindeydi.

 CHP’nin talihsizliği ise onca emek çekip hazırladığı birçok yeniliği seçimle değiştireceği bir iktidarda uygulamayı umut ederken, sözünün ağzına tıkılması gibi, tüm önermeleri elinden alınıp Anayasaya koyulmasıydı. Bu da o günden bu güne bazı demagoglar tarafından CHP adının darbe ve darbecilerle anılmasına neden olmuştur.

Bu günlerde yine sistem tartışmaları gündemde…  

Her şeye karşın benim kuşağımın bir güzel rüyası gibiydi…

 

Taner kanan
6.08.2019 12:52:35
En küçük devlet memurundan en büyügüne yasaları delme hobisi kesin var.!!

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22