Ali MARALCAN- EMEKLİ KURMAY ALBAY


19 EYLÜL GAZİLER GÜNÜ BÜYÜK TÜRK MİLLETİNE VE KAHRAMAN TÜRK ORDUSU İLE EMNİYET MENSUPLARINA KUTLU VE MUTLU OLSUN

İSMET (İNÖNÜ) VE FEVZİ (ÇAKMAK) PAŞALARIN MUSTAFA KEMAL PAŞA İÇİN MAREŞAL RÜTBESİ VE GAZİ ÜNVANI VERİLMESİ MAKSADIYLA T.B.M.M ?NE VERDİKLERİ ÖNERGE VE T.B.M.M´NİN BU KONUDA VERDİĞİ TARİHİ KARARI


İSMET (İNÖNÜ) VE FEVZİ (ÇAKMAK) PAŞALARIN MUSTAFA KEMAL PAŞA İÇİN MAREŞAL RÜTBESİ VE GAZİ ÜNVANI VERİLMESİ MAKSADIYLA T.B.M.M ?NE VERDİKLERİ ÖNERGE VE T.B.M.M´NİN BU KONUDA VERDİĞİ TARİHİ KARARI

/resimler/2017-9/17/1357028566819.jpg

13 Eylül 1921? de kazanılan Sakarya Zaferi´nin hemen ardından, 15/16 Eylül gecesi, Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Edirne ve Kozan Milletvekilleri sıfatıyla Büyük Millet Meclisi Reisliği´ne cepheden telgrafla şu önergeyi gönderdi:
?Bizzat muharebe meydanındaki tedbiriyle muzafferiyetin amil ve müessiri olmuş Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine müşirlik rütbesi ile gazilik ünvanı tevcihini teklif ve istirham ederiz. Büyük Millet Meclisi´nin bu teveccühünün milletimiz tarafından doğrudan doğruya bütün orduya müteveccih bir eser-i takdir ve taltif olacağı kanaatinde bulunduğumuzu arz eyleriz.?
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk tarihinde bir dönemeç niteliği kazanan bu büyük savaş ve görkemli zaferden sonra Başkumandan Mustafa Kemal Paşa´ya 19 Eylül 1921´de 153 sayılı kanunla ?Mareşallik? rütbesi ve ?Gazilik? ünvanı verdi. Bundan sonraki aşama emperyalizmin desteklediği son düşmanı da denize dökmekti. Bunun için 26 Ağustos 1922´ye kadar bir hazırlık için beklemek gerekecekti.
/resimler/2017-9/17/1357334348555.jpg
Zübeyde Hanım´ın oğlu Mustafa Kemal Paşa´ya telgrafı:
MÜŞİR (MAREŞAL) VE GAZİ OĞLUM MUSTAFA KEMAL PAŞA´YA:
27 Eylül 1921
?Milletin hakkınızdaki mareşallik ve gazilik ünvanı ile bu sevgi ve itimadı, benim kadar kimseyi duygulandıramaz. Kız Kardeşinle beraber anlından öperek ve bağrımıza basarak, seni tebrik ederiz. Muhafaza-i din ve istikrarı vatan uğruna çalışan mücahitlerle beraber seni cenabı hakkın birliğine emanet eder ve hakkınızda gece gündüz sıhhatler ve muratlar temenni ederim sevgili oğlum.? Valideniz Zübeyde.
Mustafa Kemal´in Annesine Cevabı:
VALİDEM ZÜBEYDE HANIM´A
29 Eylül 1921
?Benim için dünyevi mükâfatların en yücesi olan tebrikatınızla mesut oldum.?
Gazi Mustafa Kemal
19 Eylül, ?GAZİLER GÜNÜ? olarak kutlanmaktadır. Gaziler gününde yapılacak törenler, Başbakanlığın 24 Ağustos 2004 tarih ve 25209 sayılı resmi gazetede yayınlanan yönetmeliği esaslarına göre düzenlenir.
19 EYLÜL GAZİLER GÜNÜ´NÜN ANLAM VE ÖNEMİ
19 Eylül, Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK`ün şahsında Türk kahramanlığının taçlandığı bir gündür. Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK`ün komutasındaki kahraman Türk Ordusu, 13 Eylül 1921`de, 22 gün 22 gece süren, dünyanın en uzun ve en kanlı muharebelerinden birisi olan, Sakarya Meydan Muharebesi`nde sömürgecilerin maşası olarak Anadolu içlerine kadar ilerleyen, işgalci Yunan Ordusu`nu Polatlı önlerinde durdurmuş, tarihinin en büyük yenilgisini yaşatarak, onu bozguna uğratmış ve kaçmaya mecbur etmiştir. Sonuç olarak, düşmanı, 30 Ağustos 1922´de Başkomutanlık Meydan Muharebesinden sonra topraklarımızdan tamamen atılmıştır. Sakarya Meydan Muharebesi, Türk Ordusunun 1683 İkinci Viyana Kuşatmasından beri süren geri çekilişine de son vermiştir. Sakarya Meydan Muharebesi Anadolu halkının ölüm kalım savaşı olmuştur. Bu mücadele kaybedilseydi, Sömürgecilerin Anadolu`yu paylaşım planı olan Sevr gerçekleşecek, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hayal olarak kalacaktı. Başkomutan M.Kemal ATATÜRK ve onun kahraman askerleri canlarını ortaya koyarak Anadolu halkına böyle karanlık bir tablo yaşatmadılar. Yokluktan var edilen bir ordu ile gerçekleştirilen Sakarya Meydan Muharebesi, savaşın seyrini değiştirerek bugünün hür ve bağımsız Türk Devleti`nin yolunu açmıştır. TBMM`si, 19 Eylül 1921 tarihinde, bu emsalsiz zaferin anısına Başkomutan M.Kemal ATATÜRK`e "Gazilik" unvanı ile "Mareşallik" rütbesini tevcih etmiştir. 19 Eylül 1919 ? 1922 yıllarında Kurtuluş Savaşı`nda, 1950`de Kore`de, 20 Temmuz 1974`de Kıbrıs`ta savaşan Muharip Gaziler ile Türkiye Cumhuriyeti`nin rejimi, üniter yapısı ve toprak bütünlüğü uğrunda vatan hainlerine karşı kahramanca mücadele eden asker, polis tüm Melül Gazilerin Şeref Günü`dür. 19 Eylül Gaziler Günü? bu aziz vatana canını adayan kahramanların günüdür.
/resimler/2017-9/17/1357591074283.jpg
KAHRAMAN GAZİLER, GAZİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.
Sizler, en Büyük Gazi M.Kemal ATATÜRK`ün yaşayan birer temsilcilerisiniz.
Sizler, Şehitlerimiz ile birlikte cumhuriyetimizin teminatı ve temel taşlarısınız. Şehit ve Gaziler toprağı vatan, insanı ulus yapan değerlerdir. Vatan savunmasında, Şehit ve Gazi olmak kadar güzel bir kavram olamaz. Şehit nurlanmış, Gazi onurlanmış askerdir. Ülkemiz bugün dünden olduğundan daha fazla, iç ve dış düşmanlarımızın yoğunlaşan tehdidi altındadır. Bilinmelidir ki, Türk halkının azim ve kararı, her türlü zorluğu yenmeye ve Türkiye Cumhuriyeti`ni sonsuza dek yaşatmaya muktedirdir. Vatanın bütünlüğü uğrunda akan kanların hesabının mutlak suretle sorulacağından eminiz. Al rengini şehit kanından alan Şanlı Bayrağımızın rengi son dönemde toprağa düşen şehitlerimizin kanlarıyla daha da katmerleşmiştir. Anadolu tarih boyunca, üzerinde barınmasını bilemeyen ve muktedir olamayan milletlere hiçbir zaman vatan olmamıştır. Türk milleti ise bin seneye aşkın bir zamandır güç ve kudretiyle Anadolu`yu kendisine ebedi vatan yapmıştır. Türk`ü Anadolu`dan koparmak asla söz konusu olamaz. Buna kimsenin de gücü yetmez.
Şanlı tarihimizin zaferleri hiçbir zaman unutulmamalıdır. Zafer günlerine ve bu zaferlerin kahramanlarına layık oldukları değer, her zaman her yerde verilmelidir. Savaşlara ve bu savaşların gazilerine olan ilgisizlik, şanlı tarihimizle olan bağı koparır. Aziz şehitlerimiz ve Gazilerimiz her zaman hatırlanmalıdır. Şehit ve Gazisi olmayan Türk ailesi yok gibidir. Bu nedenle Şehit ve Gazi Türk toplumunun ortak değerleridir. Sevgili gençler, yarın vatanın savunması sizlere emanet edildiğinde, bu konudaki sorumluluğu tam anlamıyla yerine getireceğinize ve ecdadınıza layık olacağınıza inancımız tamdır. ebedi Başkomutanımız M.Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi ve aramızdan ayrılan gazilerimizi saygıyla anar, hayatta olan gazilerimize sağlık ve mutluluklar dilerim.
GAZİ KİME DERLER? GAZİNİN ÖZEL YETENEK VE VASIFLARI NELERDİR?
Tarih boyunca hür ve bağımsız yaşamış Türk milleti işgal ve esarete alışık olmayan asil ve büyük bir millettir. Bu nedenle tarihinde bu uğurda çok savaş yapmış birçok insanını şehit ve gazi vermiştir. Gazi harbe katılıp da, harpten sağ olarak dönen savaşmış kahramanlardır. Gazilik unvanı devlet tarafından verilir. En büyük Gazi, bu unvanı 19 Eylül 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi´nin kararı ile alan vatanın kurtarıcısı ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk´tür. 2002 senesinde çıkartılan yasa ile 19 Eylül günü Gaziler günü olarak kabul edilmiştir.
Türk tarihinde İslam öncesi ve sonrası şehitlik ve gazilik orunu vardır. Her Türk de bu onura kavuşmak için vatanı, milleti, bayrağı, milli marşı, soydaşları ve kutsal değerleri için savaşır. Çünkü milli karakterimizde olan bu duyguların, Türk ulusu ve her bireyi için vazgeçilmez bir anlamı ve önemi vardır.
Türk Milleti bunun en güzel örneğini Atatürk´ün önderliğinde verilen "Kurtuluş Savaşı"nda yaşamıştır. Vatanın savunması uğruna Atatürk Türk milletine "Ya istiklal, ya ölüm!" demiştir. Türk tarihi böylesine "kahramanlık günleri" ile doludur. İşte bu kahramanlık günlerini şehit ve gazilerimize borçluyuz. Destanlar yaratan şehit ve gaziler tek tek birer onur abidemizdir. Vatanı uğruna ölümü göze almış kahraman Türk Ordusu, daha sonra dünya barışını korumak için görev almıştır. 1950?1953 yılları arasında barış için Kore´de savaşmıştır. 1974 yılında soydaşlarımızı yok olmaktan kurtarmak için, "Kıbrıs Barış Harekâtı´nı gerçekleştirmiştir. Ayrıca Mehmetçik barışı korumak için, Bosna-Hersek, Somali ve Kosova´ya barış gücü olarak Birleşmiş Milletler kararıyla gitmiştir. l. Dünya Savaşı´nda, Kurtuluş Savaşı´nda Kore Savaşı´nda ve Kıbrıs Barış Harekatı´nda birçok askerimiz şehit oldu, bir kısmı da gazi olarak geri döndü.
MUHARİP GAZİ: Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından harbe fiilen katılanları, ifade eder.
MALÜL GAZİ: Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından; Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırlarını korumak ve güvenliğini sağlamak görevi ile harpte veya Devletin bekasını hedef alan terör örgütlerine karşı yurtiçi ve yurtdışı mücadelede her çeşit düşman veya terörist silahlarının tesiriyle veya harp bölgesindeki harekat ve hizmetler sırasında, bu harekat ve hizmetlerin sebep ve tesiriyle yaralanarak tedavileri sonucunda sakatlığı rapor ile kesinleşenleri ifade eder.
/resimler/2017-9/17/1358118880523.jpg
GAZİNİN ÖZEL YETENEK VE VASIFLARI ŞUNLARDIR:
1. Gazi, bir Kahramandır.
2. Cumhuriyetimizin en büyük Gazisi, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK?ün, yaşayan canlı temsilcisidir.
3. Asildir, vakarlıdır, yüksek şeref, ahlak ve fazilet sahibidir.
4. Canını ve gençliğini, devleti için feda etmek üzere muharebe meydanına karşılıksız süren Gazi, daima devletin emrindedir.
5. Devletine her zaman şükran borçludur. Onu sever, ona asla küsmez ve devlet düşmanlarıyla aynı safta bulunmaz.
6. Bütün gazi arkadaşlarını candan sever, kusurlarını hoş görür, onları incitmez ve onlara kızmaz.
7. Derneğine küsmez, onu her şart altında yüceltir, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına, dernek tüzüğüne herkesten çok saygılıdır.
8. Çevresinde geçimlidir, sayılır sevilir.
9. Kendi menfaatinin; vatanının, devletinin, derneğinin ve Gazi arkadaşlarının menfaatinden sonra geldiğini bilir.
10. Kendisinden yaşlı gazilere derin bir saygı gösterir.
11. Gazilik şanını kullanarak kendisine menfaat sağlamaya çalışmaz, kimseden bir şey istemez, kimseye el açmaz, yalvarmaz.
12. Derneğinin hiçbir derneğin yan kuruluşu olmadığını bilir, bu gibi derneklerle aynı safta bulunmaz.
13. Her gazinin bir siyasi tercihi olabilir. Ancak hiçbir Gazi, Gaziliği ve derneği siyasete alet edemez, siyasi parti yürüyüş ve toplantılarına Gazilik adına katılamaz. Dernek içinde siyasi tartışma yapamaz.
/resimler/2017-9/17/1358259822515.jpg
GAZİ
Düşmanlar siperde sınır dışında,
Vatanın bekçisi görev başında,
Bacağı topallar bir tek kurşunla,
Şehite yakındır yaralı Gazi.
Bir kolu kopsada suni kol takar,
Şehit düşmeyişi yüreği yakar,
Hainin leşide acayip kokar,
Şehite yakındır yaralı Gazi.
Bir gözü kör olsa hizmetten kaçmaz,
Gonca çiçek solar sulasan açmaz,
İçine kapanır sitemi saçmaz,
Şehite yakındır yaralı Gazi.
Vücudun pürüzü onu bağlamaz,
Kahraman askerdir,yiğit ağlamaz,
Yetkisi son bulur görev sağlamaz,
Şehite yakındır yaralı Gazi.
Kanını akıtır helal, hoş eder,
Tekerlek, sandalye üstünde gider,
Zeki´de borcunu şanıyla öder,
Şehite yakındır yaralı Gazi.
MUSTAFA KEMAL PAŞA´YA HANGİ NEDENLERLE GAZİLİK ÜNVANI VERİLDİ?
22 AĞUSTOS- 13 EYLÜL 1921 TARİHİNDEKİ SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİNDE GAZİ OLAN MUSTAFA KEMAL PAŞANIN ÖYKÜSÜ
16 Ağustos 1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşa´nın Sakarya Meydan Muharebesinde attan düşmesi ve yaralanması olayı;
Mustafa Kemal Paşa, Fevzi, İsmet ve Kazım Paşalar, Binbaşı Tevfik Bey, Yarbay Salih Omurtak, öğleden önce Albay deli Halit Bey´in komutasındaki 12. gurubu ziyaret için iki arabayla gurup karargahının bulunduğu Toydemir köyüne geldiler. Bu gurup Sakarya boyunda, demiryolundan güneydeki Yıldıztepe´ye kadarki kesimde mevzilenmişti.
Otomobilleri tepenin eteğinde bıraktılar, en yakındaki alaydan yollanan atlara binip ağır ağır tepeye çıktılar.
Alay Komutanı Başkomutan´a kendi seçkin atını ikram etmişti.
Öğle yemeğini Toydemir´de komutanlarla yiyeceklerdi. İsmet Paşa haritasını toplarken, bir at kişnemesi ve bir erin korku çığlığını duyup başını kaldırdı,
16 Ağustos 1921 günü Mustafa Kemal Paşa´nın ata binerken, bir şeyden ürken at parlayınca, ayağı üzengiden kayıp yere düşmüş, sol böğrünü büyükçe bir taşa çapmıştı,
Fevzi Paşa uzatılan mataradan avucuna boşalttığı su ile Mustafa Kemal Paşa´nın yüzünü yıkadı. M. Kemal Paşa gözlerini araladı, başucunda diz çökmüş İsmet Paşa´nın korku ile terleyen yüzünü görünce gülümsemeye çalıştı:
"Merak etme, önemli değil?
Zorlukla doğrulup oturdu. İsmet Paşa´ya tutunarak ayağa kalktı. Yüzünden canının yandığı belli oluyordu. Atı tutan seyise seslendi:
"Çocuk, getir onu buraya?
Beyaz, güzel, uzun bacaklı, örme yeleli bir attı bu. Yanlış bir şey yaptığının farkındaymış gibi suçlu suçlu duruyordu. Seyis atı yaklaştırdı. M. Kemal Paşa, "Gel çocuğum? dedi, atın yüzünü okşadı, "..senin bir kusurun yok? Gözlerinin arasından öptü. Yavaş yavaş tepeden indiler.
Otomobillerle çok yavaş olarak Polatlı´ya gelmişler, M. Kemal Paşa vagonuna çekilmişti. Yanında Cephe Sağlık Müdürü Dr. Murat Cankat vardı. Paşalar ve karargâhın önde gelen subayları, derin bir kaygı ve sessizlik içinde, yandaki vagonda, muayene sonucunu bekliyorlardı.
Doktor yarım saat sonra bekleyenlerin yanına geldi. Terini sildi. Ürkmüş görünüyordu:
"Bir ya da iki kaburga kemiğinin kırıldığını sanıyorum. Biri ciğerini tahriş ediyor. Sesi kısılmaya başladı. "Röntgen çekilmesi gerek?
Yalnız Ankara Hastanesi´nde röntgen vardı.
"Öyleyse Ankara´ya gitmek zorunda?
"Evet, hemen, attan düştüğü gün? İsmet Paşa, yaverine, "Treni hazırlatın.." dedi, topluluğa döndü, "..olayı gizli tutacağız." Refet Paşa´ya ve Cebeci Hastanesi´ne gizlice bilgi uçuruldu.
REFET PAŞA, Kazım Paşa, Müsteşar Albay Ali Hikmet Ayerdem, Salih Bozok ile Muzaffer Kılıç başhekimin odasında sonucu bekliyorlardı.
Doktorlar Başkomutan´ı, röntgeninin çekilmesi ve muayene edilmesi için alıp götürmüşlerdi.
Sol kaburgalarından birinin kırık olduğu anlaşıldı. Kırık kaburganın ucu akciğeri örseliyordu. Kaburga alçıya alınamadığı için Dr. Mim Kemal Öke, belden yukarısını kalınca bir band ile sıkıca sardı. Kırık kaburganın zamanla kaynayıp iyileşmesi beklenecekti.
Dr. Adnan Adıvar, Dr. Refik Saydam, Dr. Şemsettin Bey, Dr. Murat Cankat ayaktaydılar. Arkalarında Nesrin Hemşire duruyordu.
Dr. Mim Kemal Bey, "Paşam." dedi saygıyla, "..yatarak, az hareket ederek dinlenmeniz gerekiyor. Aksi takdirde kaburgadaki kırık, ciğerdeki tahriş, başımıza çok iş açar. Velhasıl cepheye dönmeniz mümkün değil. Yoksa."
Sözünü tamamlamak için yumuşak bir sözcük aradı, bulamadı: "..ölürsünüz:"
Öteki doktorlar başlarını sallayarak Dr. Mim Kemal Bey´i onayladılar. Mustafa Kemal Paşa Çankaya´ya döndü.
Salih, Muzaffer ve Muhafız Taburu Komutanı Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, belki Paşa´nın bir emri olur diye erkenden gelmişler, yemek salonunda oturuyorlardı. Bir ayak sesi duyuldu. Salih ayağa kalkmaya davranınca, İsmail Hakkı elini tuttu: "Telaşlanma, Fikriye Hanım´dır."
Merdivenden Fikriye Hanım değil, M. Kemal Paşa indi. Tıraş olmuş, giyinmişti. Üçü de ayağa fırladılar. Salih ağlamaklı, "Aman Paşam.." dedi, "..niye kalktınız?"
"Böyle günde yatılır mı çocuk?"
Sesi iyice kısılmıştı: "İsmail Hakkı, taburunu topla, yarın cepheye hareket et? "Başüstüne."
Salih Bozok´a döndü: "Trenlerde arkalığı öne arkaya hareket ettirilebilir koltuklar olurdu. Bana arkalığı öyle olan bir koltuk bulun. Belki demiryolu ambarında vardır. Kâzım Paşa´ya haber verin. Bir saat sonra cepheye hareket edeceğiz. Albay Asım Bey´i de bulun. O da bizimle gelsin. Siz de hazırlanın."
"Ama Paşam, doktor..."
"Dediğimi yapın."
"Peki. "
İki yaver ve Yüzbaşı İsmail Hakkı azap içinde çıkarlarken Fikriye Hanım Paşa´nın yanına gelip durdu, sitemle baktı. Paşa, Fikriye Hanım´a tutunarak yavaşça oturdu. Elinden çekerek Fikriye Hanım´ı da oturttu.
"Bu kazayı anneme yazma."
"Yazmam."
"Teşekkür ederim. Zavallı kadın, benden yana hep acı içinde yaşadı. Ya hapisteyim, ya sürgünde, ya savaşta. İdama mahkûm olduğumu bile duydu."
Genç kadının elini okşadı:
"..Sen de üzülme. Allah bana yardım edecektir."
17 Ağustos 1921 günü Alagöz´deki karargâha dönmüştü. Yatak odasına portatif bir asker yatağı konmuştu. Ama paşa geceyi çalışma odasındaki arkalığı yatırılan koltukta geçirdi. Zaten az uyurdu. Burada daha da az uyur olmuştu. Herkes yatmaya gidince ya düşünüyor, ya kitap okuyordu. Gelirken İslam tarihiyle ilgili birkaç önemli kitap almıştı yanına.
Uyanır uyanmaz Ali Çavuş kahvesini verdi. Karargâh berberi bekliyordu. Tıraş oldu. Gecelik entarisini çıkarıp giyindi. Arkalığı yatıkça koltuğa yarı uzanmış durumda oturdu, böylece doktorların tavsiyesine az da olsa uymuş oldu.
Albay Asım Bey telefon etti, Merkez Ordusu´nun yolladığı 16. Tümen´in iki alayı yola çıkmıştı: 2.250 subay ve er.
Alaylar savaşa yetişebilirse savaşçı sayısı 58.750 olacak, altmış bine yaklaşılacaktı.
Doktor sigara içmesini yasak etmişti ama dayanamadı, bir sigara yaktı.
Yüzbaşı Hasan Atakan, Halide Hanım´ı M. Kemal Paşa´nın karargâhına götürdü. Halide Hanım bu sahneyi anılarında şöyle anlatacaktı:
"M. Kemal Paşa oturduğu koltuktan güçlükle kalkmaya çalıştı. Çünkü kaburga kemikleri hâlâ ağrılar içindeydi... M. Kemal Paşa´ya doğru, kalbimde gerçek bir saygı ile gittim. O kendi halindeki odada bütün gençliğini bir millet yaşasın diye ölmeyi göze alan kararını temsil ediyordu. Ne saray, ne şöhret, ne herhangi bir kudret, onun bu odadaki büyüklüğüne yaklaşamaz.
?Gittim, elini öptüm."
Dr. Mim Kemal Bey Başkomutan´ın yatıp dinlenmediğini öğrenince Alagöz´e gelmişti. Muayene etti. Değişen bir şey yoktu. Ağrı, zor nefes alma ve ses kısıklığı ilk günkü gibiydi. Bandı yenilerken çıkıştı:
"Ama Paşam, siz hareket gittiğiniz sürece ne bu kırık iyileşir, ne ciğerdeki tahriş."
Paşa, "Haklısın ama." dedi, "..düşman bütün hıncı ile üstümüze gelirken, benim yatmam olur mu? Şu sargıyı da biraz gevşek sar ki rahat hareket edebileyim. Bugün ve yarın en zor iki günümüz. Belki cepheye inmem gerekebilir."
Dr. Mim Kemal, Dr. Murat ve Salih Bozok, umutsuzca bakıştılar. Paşa´nın doktor tavsiyelerini dinlemeye niyeti yoktu.
SONSÖZ
Saygıdeğer vatandaşlarım ve sevgili hemşerilerim!
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa´nın 16 Ağustos 1921 tarihinde attan düşüp çok ağır bir şekilde yaralanmasına ve bütün doktorların iyileşmesi için mutlaka dinlenmesi gerektiğini, aksi taktirde ölüm tehlikesinin mevcut olduğunu önermelerine rağmen, vatan aşkı uğruna, onları dinlememiş, bir aya yakın uzun bir zaman süresince muharebeyi sedye üzerinde azim ve iradesi ile yöneterek 13 Eylül 1921 tarihinde Sakarya Meydan Muharebesi zaferini kazanmıştır. Dünya tarihinde böyle yaşamı hayati tehlikede olan ve ağır şartlar altında muharebe kazanan komutan görülmemiştir. Görüleceği de yoktur.
Kahraman Türk Ordusunu ölüm pahasına cesaretle ağır yaralı olarak muharebeyi yöneten Başkomutan Mustafa Kemal Paşa herkese örnek olmuştur.
Bizlere bu mutlu ve gurur dolu günleri yaşatan ulu önder Atatürk ve onun en güzel bir şekilde yetiştirerek Türk ulusuna armağan eden Türk analarının en büyük ve en yücesi Zübeyde Hanımı saygı ve hürmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun!
KAYNAKÇA:
1. NUTUK, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
2. ŞU ÇILGIN TÜRKLER TURGUT ÖZAKMAN
3. TEK ADAM CİLT 2 ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR
4. TÜRK´ÜN ATEŞLE İMTİHANI HALİDE EDİP ADIVAR

 

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00