Cumali KARATAŞ


YÜZYILIN AĞIDI SARIKAMIŞ-6


/resimler/2015-10/15/1036540240537.jpg

*** BAŞKOMUTAN ENVER PAŞA***

                                                                                                                                                                                                                                                    Cumali Karataş

                                                                                                                                                         *ENVER PAŞA:                         

Sarıkamış çevirme harekâtının süreci şöyle gelişiyor?  

İlk önce Enver Paşa, 10. Kolordu Erzurum´a geliyor; Hafız Hakkı Paşa da 10. Kolordu´nun komutanlığına getiriliyor (s.80)                  

Askerleri teftiş eden, sınav yapan Enver Paşa, Ziya Yergök´e; 

 -Doğru söyle her gün böyle mi çalışıyorsunuz? Yoksa yalnız bugün benim gelmem dolayısıyla mı böyle çalışıyorsunuz? diye sorunca;        

 Ziya Yergök:                       

-Her gün çalışıyorduk. Fakat bugün daha çok çalıştık diyor. (s.80)

Bunun ardından Enver Paşa Ziya Yergök´ü onure ediyor:

-Köprüköy´deki gayretinden memnun oldum. İleride senden yine mühim işler beklerim.

Ziya Bey;      

-İnşallah. Ama asker nekahat halinde hasta gibidir. Sanmam ki iyi bir iş görelim der.                     

Bu kez Enver Paşa gayet emin ve özgüven yansıtan bir biçimde:

?Yaparsın, yapar?? deyip, uzaktan topçu taburunun siperlerine bakar:     

 -?Birbirlerine pek yakın olmuş. Her topa ayrıca birer siper daha yapın. Seyrek yerleştirin.? deyince,

Yergök Paşa:

-Baş üstüne, hemen başlarız? diyerek yanıtlar. 

Almanlarla müttefik olduğumuzda, Bronsart Paşa Genelkurmay 2. Başkanı,  Feldman Bey de Harekât Şubesi Başkanı olarak ordumuzda yer almaya başlarlar.

Bu ara Enver Paşa sıkı ve disiplinli bir komutayla birliklerin canını dişine takıyor adeta? Sarıkamış Harekâtı´nı yönetmek üzere karargâhıyla çıkıp geldiğinde, savaş seyri gereğince yerinde kalması gereken birlikler kalamıyor.

Fırka Kurmay Başkanı: 

-?Efendim alaylardan bazıları bugün 40 kilometre kadar yol yürümüştür. Karlar içinde bata çıka buraya kadar gelmeleri büyük bir başarıdır. Daha ileriye gitmenin büyük döküntüyü doğuracağını takdir buyurursunuz. Bu geceyi burada geçirmeye müsaade buyurmanızı dileriz? gibilerden bir şeyler söyleyince;              

Enver Paşa:  

-Hiç olmazsa bir alay Kızılkilise´ye kadar gitmelidir? deyip çekip gider ve ardından Ziya Bey´in 83. Alay´ı yola koyulur yine. (s.96)

83. Alay, emir geldikçe ilerleyerek Gez, Hasankale, Çermikler, Ügümü, Çermikler, Kındığı-Pulur, Sülügü, Köprüköy, Haran, Masra, Alakilise,Minevert, Karabıyık-Pırtanus, Koşa, İğnavut, Ekrek, Vekihas, Şekerli, Keğani-Kamhis, Kornes, Pitkir, Yukarı Terpenk, Bardız deyip Sarıkamış önlerine gelip, alayıyla yer tutar. Şimdi artık kuzeyde 700 mt., batıda 1.000 mt. savaş alanına yakındır. Enver Paşa da Sarıkamış önlerinde mevzilenmiştir.    

Ziya Yergök, birkaç yüz metre ilerisindeki muharebeyi görüp, savaş konumunu inceledikten sonra, kendilerinin görevini 84. Alay´ın daha iyi yapabileceğini ve birliklerin bulundukları yerlerden kaynaklanan nedenlerden dolayı yaşanan olumsuzluklarla, yorgun ve terli askerlerin daha çabuk ve kolay donacağını düşünerek, kendi alayını buraya zamansız getirten 84. Alay Komutanı Abdullah Bey´e, ??donan askerlerin günahı ve vebali senin boynunadır..? dediği gibi, sıcak yerde keyifli keyifli çaylarını içen diğer komutanların da zapartayı vermeleri (azarlamaları) gerekirdi diye düşündüğünü daha önceki bölümlerde belirtmiştik zaten.  Sabah olduğunda da siperleri dolaşan Ziya Bey bir kilometre kadar ilerideki, önü karla kaplı olan düşmanın saldırı gerçekleştirmesinin güç olduğunu görür. ?Abdullah Bey´in evham ve korkaklığı yüzünden askerlerinin boş yere getirildiğini? anlar ve komutanların bu durumu değerlendirmesi gerektiğini düşünse de, herkesin yetkisinin alındığını, komutanlara komuta ettirilmediğini, maneviyatlarının kırıldığını, üstelik komuta edenlerin çoğunun da yetkilerini kendilerinin düşürdüğünü; kimsenin ne yapacağını bilemediğini ilginç bir özeleştiri olarak vurgular. (s.112)  

Ziya Yergök, savaş tablosunu okuduktan sonra, bir alay komutanı olarak savaş stratejisine ve gerçeğine aykırı olan ve savaş yangını içinde çok önemli olumsuz sonuçlar doğurabilecek başka olumsuzluklara da tanık olur?.    

??Herkesin yetkisi alınmış, komutanlara komuta ettirilmiyor, maneviyatlar kırılmıştı. Üstelik komuta edenlerin çoğu da yetkilerini kendileri düşürmüşlerdi.

Başkomutan ise karargâhını bir kayanın arkasına kurmuş, bir an önce Sarıkamış´ı ele geçirme sevdasına düşmüş, daima o tarafı gözetleyip duruyordu. Kendi birliklerimizin durumunu bir defa olsun gözden geçirmemişti. Aldığı raporlara göre emirler veriyor, kolordu ve fırka komutanlarını aracı olarak kullanıyordu. Sarıkamış işi gittikçe sarpa sardığından, Enver Paşa sinirlendikçe sinirleniyor, ne Almanlar ne de bizim komutanlar ona karşı herhangi bir görüş açıklama cesaretini gösteremiyorlardı. Böylece işler çığırından çıkıyor, görüşme imkânı olmuyor, her teşebbüs ve her taarruz olumsuz sonuç veriyordu. İşte bundan dolayıdır ki Abdullah Bey de sözünü yürütmüştü.? (s.113)    

            *SARIKAMIŞ HAREKÂTI VE ERMENİLER:  

            Burda tabii ki, demokrasiye, hümanizmaya yürekten inanan bir insan olarak içe/ dışa dönük bir ırk ve insan ayrımı yapmadığımızı, yapamayacağımızı özellikle vurgulamamız gerekir?   

            Değinilen konu, 1915 Tehcirine kadar olumsuzluklar taşıyarak uzanan doğudaki Ermeni olayı ile ilgili. Bu zaman diliminde, Fransız işgali altındaki Çukurova´da olduğu gibi, doğuda da düşmandan cesaret alarak; iletişime, ilişkiye geçilerek gerçekleştirilen bir tarihsel ihanetin olmadığını kim söyleyebilir. Bu ihanetler sonucundadır ki, etki tepkiyi doğurmuş,  o günün koşullarında çok zor bir süreç olan tehcir durumu doğmuştur. İlerleyen dizelerde görebileceğimiz gibi, Ermenilerin Türklere yaptığı ihaneti onaylamayan Ermeniler´in özeleştirileri de yer almaktadır. Ayrıca, ?Uçurtmamı Vurdular? (Arif Akpınar/Ceyhan Belediyesi Yayınları /2013/sayfa:177) kitabındaki Arnik Usta örneği olan özeleştiriler kitaplarda da somut bir biçimde yer almasının yanı sıra; yine ilerleyen satırlarda Erzurumlu Ermeni asıllı yurttaşımız Tüccar Midiciyan Vahan´ın özeleştirel açıklamalarında da bulunmaktadır. Sarıkamış felaketinin olduğu o günlerde, orduda çetecilik yapan Ermenilerin de doğrudan doğruya Rus ordusuna yazıldığı görülür. (s.120) Bununla birlikte;  Çukurova´dan Erzurum´a, Sarıkamış´a kadar bu ihanetin kitlesel bir ihanet eylemine, yer yer katliama dönüştüğü gözlenir. Düşmanla işbirliği yaparak ihanet eden Ermeniler sonuçta yerlerinden uzaklaştırılma gibi bir tehcire neden olurlar ki, bu tehcir sorunu dünya gündemini hâlâ uğraştırmaktadır?                        

            Ermenilerin tepki ve düşmanlıkları Ziya Yergök Paşa´nın tutsaklık döneminde de görülmüş:        

            ?Bizleri küçümseyerek seyre gelenler arasında Erzurumlu Ermeniler de vardı. Erzurum´daki kale topçusu ve birliklerden kaçıp Rus tarafına geçtiklerini intikam duygusuyla söylüyorlar, bizleri kızdırmak istiyorlardı. Bunların bu hakaret ve küstahlıkları yanlarına kalıyordu. Bazıları Köprüköy´de hangi Alay muharebe etti, bu Alay´dan burada kimse var mı diye sordukları zaman arkadaşlar beni göstermek ister gibi yüzüme bakıyor, ben de sessiz kalmalarını parmağımı ağzıma götürerek işaret ediyordum.? Erzurumda´??Ermenilerden gördükleri zulüm, işkence ve katliam felâketi dolayısıyla onlardan nefret ediyor, onlara karşı kin ve intikam hislerini gizlemiyorlar. ?(s.266)

            Bu tabii ki yurdumuzdaki Ermeni yurttaşlarımız adına olumsuz anlamda bir genelleme taşımıyordu. Örneğin Vahan gibi ordunun içinde savaşan askerlerimiz de vardı:?Vahan´ın yarası bacağından ve hafifti??(s.50)          Ya da, Ziya Yergök Paşa esaretten kaçıp yurda dönerken karşılaştığı Ermeni yurttaşımız Midiciyan Vahan örneğinde olduğu gibi?          

            Sözü yine Ziya Bey´e verelim:

            Ziya Bey, ?Bakû´dan yurda dönmek için ayrılırken ??Ben Midiciyan Vahan Erzurumlu hemşehriniz?? diye kendini tanıtan 9. Kolordu´nun pirinç müteahhidi Ermeni tüccara rastlar; korkup çekinir de. O, anlaşmaya uygun mal verse de Kolordu´nun Levazım bölüğünün şartnameye uygun değil diyerek almak istemediğini, en sonunda kendisinin beraberinde bir heyet kurulup, incelediklerini anımsar. Vahan, Ziya Bey´in pirinçleri uzun uzun incelediğini hatırlatarak,?İşte o pirinç müteahhidi benim? dediğinde, Ziya Bey kendisinin halini sorunca, ?sorma çok perişanız?? der? Sonra da yaşadıkları olumsuzluklardan dert yanarak, Türkiye´deki Ermeniler adına tarihsel ve gerçekçi bir özeleştiride bulunur?          

            ?Ben burada, çoluk çocuğum Revan´da. Azap ve işkence içinde inleyip duruyoruz.? der.  

            Vahan´ı üzüntüyle dinler  Ziya Bey;         

            ?Öyle bir muharebe geçirdik ki, tarihte yapılan bütün muharebeleri toplasan, dökülen kanlar bu harptekileri karşılamaz. Bütün dünya alt üst oldu. İşte bizim halimizi görüyorsun. Merak etme azap, acı çekmekte sizden geri değiliz.? der.

Pirinç Tüccarı Vahan ?Taşnaklar´a lanet okuyarak ?Ah o Taşnaklar, ah o Taşnaklar! Bizim ocağımızı söndürdüler. Servet bizde, refah bizde, ticaret, zanaat bizde. Asker vermiyorduk. Türkler gibi Arnavutluk´ta, Arabistan´da, Yemen´de kırılmıyorduk. Ermeni-Müslüman arasında bir iş çıksa çoğunlukla biz kazanıyorduk. Okullarımız açık, okuryazar olmayanımız pek az olmakla birlikte Türklerden daha çok Türkçe okuryazarımız vardı. İş bilen her türlü memurlarımız, yüksek makam sahiplerimiz vardı. Görünüşte Türkler hâkim gibiydilerse de gerçekte hâkimiyet hemen hemen bizdeydi. Sözün kısası dünyanın en mesut, bahtiyar milletleri sırasında yaşıyorduk. Bunları dalkavukluk için söylemiyorum. Burası ne sizin memleketiniz, ne de bizim. Ne sen ikbaldesin, ne de ben sana muhtaç durumdayım. Bu nedenle sözlerim sırf hakikattir ve kalbimin ifadesidir.? der. (s.249-250)

            Sonuç olarak?        

            Kuşkusuz ki bu istenmeyen acılar, yaşanmışlıklar, tanıklıklar şiir, türkü, ağıt,  hikâye vb. sanatsallıklarla da folklor, kültür ve edebiyatımıza da hüzünlü bir sızıntı veren boyutlardadır.     

            Her şeye rağmen bugün tarihin karanlık sayfaları arasına gömülen yaşanmış acılardan kaynaklanan bir nedenle kin ve düşmanlık gütmediğimiz Ermenilere barışcıl selamlarımızı gönderiyoruz.          

            Her şeye rağmen? İnsancıl ve barışcıl bir gözlemle tarihin gerçek ve doğrusunu savunurken, tümden bir Ermeni ulusunu, Ermenileri ırksal ve uluscul bir bütünlük taşıdıkları için suçluyor değiliz. Salt Türkiye Cumhuriyet´ine tabi Ermeni yurttaşlarımızı değil, evrensel bütünlükte olduğu üzere, tüm Ermenileri elbette ki dostlukla selamlamalıyız.                                                                           

*( 25.05.2015) 

                                                                       -sürecek        

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00