Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,


İnsan Sorunları İnsanın Yarattığı Sorunlar Olup Çözümü Yine İnsandan Geçiyor

Türkiye´de Felsefi Antropoloji Çalışmaları Sempozyumu ve Çukurova Üniversitesinde İki Yeni Kütüphane


 

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,

Çukurova üniversitesi öğretim üyesi, iortas@cu.edu.tr, https://www.facebook.com/iortas, Tweeter; İbrahim ORTAŞ ?@iortas

 

Çukurova Üniversitesinde Felsefe Grubu Eğitiminde Mengüşoğlu-Nutku-Anğ-Eserpek Kütüphanesi Oluşturuldu

Alan kütüphanelerinin oluşmasını, bunların taşıyıcı hocaların adına ve onların eserleriyle donatılmasını çok önemli buluyorum. Bunu sadece bir vefa borcu değil, bilimsel sürekliliğin ve kurumsallaşmanın ayaklarını oluşturduğu için de çok anlamlı bulunuyorum. Felsefe Grubu Eğitiminde oluşturulan kütüphane çok değerli Türkçe ve Almanca eserler içeriyor. Açılış sırasında göz gezdirdiğim kütüphanedeki kitapların her biri eşsiz bir kıymete sahip. 1928´de Almanya´ya gönderilen Cumhuriyetin ilk doktora öğrencileri arasındaki Dünya´da da Felsefi Antropoloji alanında taşıyıcı isimlerden biri olan Mengüşoğlu´nun kitaplarının tamamı kütüphaneye bağışlanmış durumda. Onun yetiştirdiği Prof. Dr. Uluğ Utku Nutku, Dr. Tüten Anğ, Prof. Dr. Altan Eserpek´in kitapları da kütüphaneye bağışlanmış durumda. Öncelikle bu duyarlı ailelere, kütüphanenin oluşmasında büyük emek ve heyecanı olan Prof. Dr. Adnan Gümüş´e, bölümüne, Eğitim Fakültesi Dekanlığına bir kez daha teşekkür ediyorum.

Mengüşoğlu-Nutku Anısına Türkiye´de Felsefi Antropoloji Çalışmaları Sempozyumu

Kütüphane açılışı ile birlikte iki gün boyunca süren Felsefi Antropoloji Çalışmaları Sempozyumuna Tüten Anğ, Betül Çotuksöken, Taylan Altuğ, Yasin Ceylan gibi çok önemli isimler katıldı. Türkiye´nin önde gelen felsefecilerinin buluştuğu toplantıda felsefecilerinden çok şeyler öğrenile bilinirdi. Hele bölgemizde, ülkemizde ve dünyada bu denli sorunlar yaşanırken bu kongrenin üniversitemizde yapılması önemli olup kaçırılmaması gerekirdi.  Bugün yaşanan sorun ve özellikle de bölgemizdeki çatışmalarda felsefesizlik ve felsefi düşünce disiplini yoksunluğu yatmaktadır. Ayrıca bilimde ilerleyemememizin temelinde orta öğretimden üniversiteye kadar felsefenin yeri 11. sınıftaki 2 saatlik derse sıkıştırılmış bulunuyor. Eskiden sosyoloji, felsefe, psikoloji, mantık genel liselerimizin en önemli ve gençlerin ufkunu açan derslerdi. Şimdi sadece genel liselerde ve sadece 11. sınıfta 2 saatlik bir ders kalmış bulunuyor. Lisan ve lisansüstü eğitimde bilim felsefesi ve tarihinin olmaması, kritik okumanın, araştırma denemenin olmadığı bir ortamda çokta bilgi üretilemez ve üretilen bilgi teknolojiye dönüştürülemez. Aydınlanma-çağdaşlaşma bu koşullarda sağlanamaz, bağnazlıktan, cehaletten kurulamayız.

Üniversite Öğretim Görevlisi Ve Öğrencilerin Kongre Ve Konferanslara Katılımı Sağlanması Önemli

Eğer bilim felsefenin bir alt kolu ise ve felsefesiz bilim olmayacaksa o zaman bilim insanlarının öncelikle felsefeyi kavramaları gerekir. Ancak sempozyumun niteliği ve önemi dikkate alınınca, üniversitemizden katılan öğretim elemanı sayısı biraz sınırlı kaldı. Gönül isterdi ki üniversiteden çoğu hoca bu kongreyi izlesinler.

Hatta üniversite öğrencileri özelliklede yüksek lisans ve doktora öğrencileri bu tür kongrelerde kendilerine yeni ufuklar ve ışıklar arasınlar. Üniversiteye öğrenci olarak gelip hiçbir seminere katılmamış, konferanslara dinleyici olarak katılmamış çok sayıda  (nerdeyse tamamı) öğrencilerimiz bulunuyor. En azından bir sosyal bilimler kongresine katılması önemli olacaktır. Öğrencileri yetkin bilim insanlarının konuları nasıl ele aldıkları nasıl veri sunduklarını ve hepsinden önemlisi tartışma kültürünü üniversitede öğrenmeleri önemlidir. Bu bağlamda öneri olarak serbest ders saatleri veya sosyal içerikli derslerden biri kongrelere ve konferanslara imza karşılığı katılması istenebilir.

Felsefeli ve Felsefesiz Yaşam ve Çukurova Felsefe Toplantısı

Son yıllarda gerek ülkemiz ve de gerekse dünyanın gündemi çok sorunlu geçiyor. Sürekli iç çatışmalar, gelir dağlımı dengesizliği, liyakatsiz yapılanma, nepotist yaklaşımlar ve sonunda kan ve gözyaşı. Günümüzde hak hukuk değil,  güçlülerin yasası işliyor. Yeni bir durumla karşı karşıya olduğumuz açık. Doğanın işleyişi ile insanın gündemi arasında çelişkiler oluşmuş. Bu çelişkilerin aşılması konusunda ise sorunlar yaşıyoruz. Sorun tam analiz edilmiyor ve çözüm önerileri de sağlıklı sunulamıyor. Bildiğiniz gibi, Sokrates ?incelenmemiş, sorgulanmamış bir yaşamın yaşanmaya değer olmadığını? belirtmişti. Günümüzde bunca soruna rağmen sorunu sorgulayacak olan felsefeciler yerine, felsefenin dışında, farklı siyasi görüş sahipleri, belirli gazete köşe yazarları sahip oldukları siyasi yapının liderini savunmak ve pozisyon almanın ötesine geçemedikleri sığlıkta gündemi oluşturuyor. Dünyanın sorunu eleştirel düşünce ve bireyin özgürleşme sorunu iken günümüzde konu güç ve çıkar ilişkilerine dönüşmüş, tüketim kültürüyle göz boyamaya dönmüştür.

Dünyanın bugün yaşanan gelişmişlik ve az gelişmişlik, çevre, etik sorunları, etnik ve bölgesel çatışmalar, ön yargılar hep çözüm bekleyen sorunlardır. Sorunları tanımlamak veya çözüm üretmek için bir bilincin ve soruna yaklaşım tarzlarını da bilinmesi gerekir. Son yıllarda insanların birbirini anlaması veya kavramlara farklı şekilde açıklama getirmesi ayrıca ciddi bir sorun. Yaklaşımların farklı olması önemeli ancak gerçeklerin gizlenmesi veya yok sayılması kabul edilemez. Bu bağlamda karşılaştığımız ve günlük dilde kullandığımız kavramları daha iyi tanımlamamız ve belirginleştirmemiz açısından felsefe ufuklarımızın açılmasına yarımcı olacaktır.

Dünyanın gelişmişlik ve gelişmemişliği konuşulacak ise doğru düşünme ve sorgulama başarmış toplumlar gelişme yolunda bir hayli yol almış olduklarını söyleyebilir.  İnsanın hayal dünyasını zorlaması, sorgulaması ve her düşünceyi bilimsel yöntemle tartışmaya ve analitik düşünceye açması ancak felsefe sayesinde sağlanır. Bu bağlamda felsefeyi ve kritik düşünmeyi eğitim sitemine almış ve sistemik yaşamayı öğrenmiş ve öğreten toplumlar herhâlde

Felsefe Topluma İndirgenmedi

Türkiye´de Felsefi Antropoloji Çalışmaları Sempozyumunda konuşan ODTÜ öğretim Üyesi Yasin Ceylan, yıllardır biz felsefeciler dünya tahlil ederiz ancak bizleri kimse dinlemiyor diyor. Dünyanın gündemi sürekli başka şekilde meşgul ediliyor anlamında bir cümle kullandılar. Açıkçası bugün ülkemizin sosyal sorunları ve benim açımda da bilimin üniversitenin sorunları, felsefe ile değil politika dili ile konuşuluyor. Üniversite bilim ve liyakatken uzak ise oradan bilgi ve üretim beklenebilir mi? Bireyler özgür değil ise, hele hele güç ilişkileri için bir yerde bir masa kapmak için üniversitelilik iradesini pazarlıklara ipotek etmişlerse orada erdem ve gerçekçilik olabilir mi?

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer´in 21. Dünya Felsefe Kongresi´nde yaptığı o konuşmada tam bir felsefe hocası edası ile felsefenin, insanın yaşamını, değerlerini, amaçlarını sorguladığını dile getirmişti. Sezer, "İnsanın kendini ve evreni tanıma, yaşamın anlamını ve varlık nedenini sorgulama ve benliğine ulaşma isteğini, ancak felsefe karşılayabilir" demişti.

Üniversitelerin bugün karşı karşıya bulunduğu sorunlar ve yaşananlar kabul edilir gibi değil. Sorgulanmayan bir üniversite sistemi olabilir mi? Üniversiteyi, bilimi ve toplumu anlamak için felsefe bize yeni kapılar açma konusunda yarımcı olacaktır.

Sonuç olarak sosyal ve ekolojik sorunlar yanında bilgi problemi felsefe ile açıklanabilir. Felsefesiz yaşam, felsefesiz bilim olmayacağına göre, biz bilimcilerin felsefi kavrayışa da sahip olmamız önemlidir.

Çukurova Üniversitesi ve Felsefenin Bir Dönem Hayat Bulduğu Ortam

Halen yaşayan Türkiye´nin önemli felsefecilerinden Prof. Dr. Bedia Akarsu hocamızı bir dönem üniversitemizde Eğitim Fakültesi Felsefe Eğitimi Anabilim Dalının kurucusu olduğu sıralarda tanıdım. Kütüphanenin açılışında üniversitemize bu denli saygın bilim insanları ile dönemin Rektörü sayın Prof. Dr. Mithat Özsan hoca arasında geçen bir anekdot anlatıldı ki bu üniversitenin büyüklüğünü belirtiyor. Bir gece sosyal tesislerde Uluğ Nutku hoca Mithat Beye bölüm ile ilgili sorunları iletiyor ve Mithat Bey cebinden üniversitenin çek defterini çıkarıp hocam ne kadarlık bir çek yazayım diyor. Mithat Bey üniversiteye gelen değerli bilim insanlarını üniversitede tutmak için lojman ve bazı ayrıcalıklar da sağlardı. Rahmetli Uluğ Nutku hoca ile tanışmış ve değişik konularda görüş alış verişinde bulunma şansına sahip olmuştum. Sessiz ancak her ifadesinin özgül ağırlığı gerçekten hissediliyordu. Doğa ve insan felsefesi üzerine yazdıkları çok anlamlıydı. ?İnsan doğanın bir içinde bir dışında? adlı makalesi de biz toprakbilimcileri için de çok öğretici ve düşündürücü bilgi sunmaktadır.  

İlerleyen yaşı nedeniyle sempozyuma katılmayan Prof. Dr. Bedia Akarsu ile bir röportaj yapılmış ve Çukurova´da felsefe konusundaki görüşleri katılımcılara dinletildi. Sayın Akarsu Çukurova Üniversitesine Felsefe Grubu Eğitimi Anabilim Dalını kurmak üzere geliyor ve Çukurova´yı beğeniyor. Özellikle üniversitenin kendilerine sunduğu imkânları ve rahat çalışma ortamından söz ederken diyor ki ?Çukurova Üniversitesinde çok iyi bir rektör var. Rektör ne istersek alıyor. Kitap diyorsunuz 5 kitap alıyor. Hangi hocayı getirmek istesek hemen getirin diyor. Adana ve Çukurova Üniversitesi bizi havaya soktu ve Uluğ hoca ile çok güzel çalışmalar yaptık Çukurova´da?

Çukurova üniversitesinin bir dönemler başarısının arkasında sanırım bu ruh, anlayış ve yaklaşım bulunmaktaydı. Üniversitenin ilk yıllarda neden ilk 5.sırada olduğumuzu felsefe sempozyumunda Bedia Akarsu ve Uluğ Nutku hocaların anılarına anlatılan bilgilerden sora daha iyi anladım.

Mengüşoğlu-Nutku-Anğ-Eserpek Kütüphanesi ve Nöbetçi Kütüphane Ayrı Birer Bilinç ve Sosyal Hizmet Projeleri Sayılır

Eğitim Fakültesi Felsefe Eğitimi Anabilim Dalında açılışı yapılan ?Mengüşoğlu-Nutku-Anğ-Eserpek Kütüphanesi? Türkiye´de felsefe konusundaki güçlü bir kütüphane olma yolunda önemli bir adım. Rahmetli hoclarımızın kitaplarını üniversitemize bağışlanması birçok bakımdan önemli. Bu aynı zamanda üniversitemize bir güvendir. Kitaplığın güçlendirilmesi ve Türkiye´de güçlü bilinen bir kütüphanesi olması üniversitemize ileride daha büyük güç katacaktır. Türkiye´nin en büyük felsefe kütüphanesi neden Çukurova Üniversitesinde olmasın?

Ayrıca Üniversite içinde KafeDam´ın yanında küçücük şirin bir mekânda KafeDam tarafından yönetilen ?Nöbetçi Kütüphane? ayrı bir güzellik. Kütüphane akşamları da açık. Öğrencilerin sesiz sedasız birkaç metrekarelik alanda kitap okudukları ve ders çalıştıkları bu mekânı ziyaret etmekten çok büyük keyif aldım. İçeride kendine servis yapılabilen bir çay ocağı var. Emeği geçen ve bu konuda düşünce üretenleri saygı ile anıyorum. İlgimi çeken ortamın sessizliğidir. Umarım bu ortamı dejenere etmezler. Kütüphaneye katkıda bulunmayı da düşündüğümü yetkililere iletim.

Bu iki kitaplık üniversitemize ilginin artırması için ciddi ayrıcalıklardır. Bunun gibi faklı zenginlikleri üniversiteye kazandırırsak öğrenciler için bir cazibe olabilir.

Üniversitemizin bu tür projeleri, kütüphaneleri, araştırmaları, yayınları ile öne çıkması hepimiz için onur sayılır. Sayılarını ve derinliklerini artırmak dileğiyle hayırlı olsun diyelim.

Çukurova Üniversitesi, kampüsün doğal güzelliği yanında bilim, sanat ve felsefesiyle de yükselebilirse ki, bu hepimizin çabası ile olacaktır, Türkiye´ye de, bölgeye de, Dünyaya da çok değerli katkılar sunacaktır.

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92