Türkiye; dünya da önemli olayların yaşandığı, sınırların yeniden çizildiği, önemli bir coğrafyanın ortasında, bıçak sırtında günlerin yaşandığı bir dönemden geçmektedir.
Demokratik, laik Cumhuriyetimizin, çağdışı akımlar ve kimi güç odaklarınca tartışma konusu yapıldığı bugünlerde, kazanımlarının geliştirilmesi, güçlendirilmesi engellenmekte ve yok edilmeye çalışılmaktadır.
Etnik ve dinsel radikalizmin ürettiği terörizm ve şiddet, büyük yıkımlara ve vahşete yol açmaktadır. Toplumsal yaşamın her alanında şiddet, gündemi belirlemekte ve yaygınlaşmaktadır.
AKP´nin kurmakta olduğu düzen, toplumdaki dengesizlikleri arttırıp pekiştiren ve adaletsizlikleri arttırarak kutuplaşmayı keskinleştiren, dolayısıyla ulusal birliği ve toplumsal barışı ciddi biçimde tehlikeye sokan, halkı sömürüp ezen çağdışı bir düzendir.
AKP başta eğitimi, adaleti, siyaseti, ticareti ve toplumsal yaşamı dinsel kurallara göre yürütme eğilimini gittikçe arttırarak sürdürmektedir.
Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye´de bazı etnik sorunlar bulunabilir. Bunlara demokratik ve insani yollardan çözümler aranması doğaldır ve çok yerindedir. Ancak, böyle çözümler aranırken, Türkiye´nin ve Türk ulusunun din, mezhep ve etnik esaslara göre bölünmesi eğilimini yansıtan veya Türk ulusunun birliğine gölge düşüren görüşlere CHP her zaman karşı mücadele etmiştir.
Osmanlı Devlet´i sona ererken, Türkiye ve Türk ulusu, emperyalist güçlerce yapay biçimde bölünmek istenmiştir ve bu istek, işgal devletlerinin baskısı altında padişah adına imzalanan Sevr Antlaşması´nın temel unsurlarından birini oluşturmuştur. Fakat Türk ulusunun, etnik ayrım gözetmeksizin, birlik içinde başarıya ulaştırdığı Kurtuluş Savaşı sonunda bu Antlaşma feshedilmiş ve onun yerini, Türk ulusunun birliği ve Türkiye´nin bütünlüğü ve bağımsızlığı temeline dayanan Lozan Antlaşması almıştır.
Bu antlaşmanın ruhuna uygun olarak Atatürk Devriminin Türkiye´de oluşturduğu çağdaş ve anti-ırkçı ulus kavramına göre, ?Türk? deyimi, bir ırkın veya etnik grubun değil, tümüyle bir ulusun, Türkiye Cumhuriyet´i topraklarında yaşayan ulusun adıdır.
Halkımız bağımsızlık, ulusal birlik ve ülke bütünlüğü üzerine çok duyarlıdır. Ülkemizin tarihsel süreç içinde bütünleşmiş halkını, ırk dil, din ve mezhep ayrılıklarına göre bölünmüş veya bölünebilir sayamayız. Bölme çabası içinde bulunanlarla, ya da böyle bir çaba içinde bulunanları onaylayıp destekleyenlerle, CHP´liler bir arada olamaz.
Türkiye, bazı emperyalist güçlerin, ?böl ve yönet? veya ?böl ve sömür? stratejisini uyguladıkları bir bölgenin en duyarlı noktasındadır. Bilmeden veya herhangi bir kötü niyet beslemeden de olsa, bu emperyalist oyunlara kapılanlarla iş birliği yapılamaz. Bundan en çok Türk ulusundan ayrı bir unsurmuş gibi gösterilmek istenen yurttaşlarımız tedirgin olmaktadırlar.
Türk Sosyal Demokratları olarak bizler; sağcı ırkçılığa olduğu kadar, solcu veya sol görünümlü ırkçılığa da karşıyız.
Bugün yaşananlar; laik cumhuriyet, özgür bir toplum, katılımcı demokrasi, adil bir gelir dağılımı, sosyal devlet, insanca bir düzen ve çağdaş bir Türkiye isteyenler için üzücü de olsa, CHP açısından yepyeni bir başlangıç fırsatını halkın ve CHP örgütünün önüne koymaktadır.
Sosyal Demokrasi´nin temel çıkış düşüncesi olan ?insanı?, her türlü sömürü ve baskıdan kurtarmayı ön planda görür. İnsan en yüce varlıktır. Tüm uğraş insan için ve insan hizmetinde olmak zorundadır. İnsan hiçbir düşüncenin aracı olamaz, aksine insan amaçtır, her şey onun aracıdır. CHP çoğulcu, özgürlükçü ve eşitlikçi bir siyasal düzeni temel düşünce olarak kabul eder. CHP´nin öncelikli hedefi: Yoksullukla savaş, Sosyal bir devlet kurmak, Adil bir gelir dağılımı sağlamak, işsizlikle etkin bir savaşım ve tam istihdamı gerçekleştirmek, servetin bir azınlık elinde yığışmasını önlemeyi amaç edinmektir. ?bir yandan Cumhuriyet´in temellerini titizlikle koruyan, öte yandan demokrasiye kol kanat geren ve üretime dayalı bir ekonomik yapıyı öngören CHP kısa sürede halk katmanlarında daha da gelişecektir. ?15-16 Ocak´ta toplanacak CHP Kurultayı, yalnızca CHP´nin değil, Türkiye´nin geleceğini de etkileyecek, şekillendirecektir ve yönlendirecektir. CHP tarihinin her döneminde çağdaşlığın, yeniliklerin, demokrasinin öncüsü olmuştur. Ülkenin kaderini belirlemiştir. CHP´yi konuşmak Türkiye ve Dünya´yı konuşmaktır.
CHP, bu dönemde yepyeni bir siyaset anlayışı geliştirerek, deneyimli ve donanımlı kadroları ve örgütüyle Türkiye´nin önünü açacak demokratik çözümleri kamuoyu ile paylaşmalıdır. Bunun için de ivedilikle kendi düşünce ve inançlarını yüreklice savunabilen, sosyal demokrat ideolojiye inanmış, özgüvenleri sağlam ve sağlıklı insanları bir araya getirmek, sağlam ve sağlıklı bir yapı oluşturmak temel amacı olmalıdır.
Devleti kuran parti, Devleti kurtaran parti CHP olacaktır.
*Avrupa Sosyal Demokrat Eylem Platformu Başkanı-c.doganer@gmail.com
