Prof. Dr. Özer OZANKAYA


?YÜKSEK TÜRK KADINI? ZÜBEYDE HANIM´I SAYGI VE GÖNÜL-BORCUYLA ANARKEN ATATÜRK´ÜN KALEMİNDEN ANNESİ


Yalnız Türk ulusu için değil, tüm insanlık için özgürlük ve bağımsızlık içinde gönençle yaşama yolunu gösteren Atatürk´ü insanlığa armağan eden "yüksek Türk kadını" Zübeyde Hanımı, ölümünün 96. yıldönümünde saygı ve gönül borcuyla anarken, Atatürk´ün kaleminden annesini tanıyalım:

Mustafa Kemal, ancak özgür düşüncelere sahip insanların yurtlarına yararlı olabileceğini, yurtlarını kurtarma gücüne sahip olabileceğini düşünen bir genç subaydı. Bu inançla kurduğu Vatan ve Hürriyet örgütünü, asıl Makedonya´da geliştirmek üzere, sürgün yeri olarak görevlendirildiği Suriye´den Selanik´e gitme yollarını aradı. İttihat Terakki´nin de Paris´ten bu bölgeye kol attığını biliyordu. 
"Hürriyetçi" olarak bilinen bir genç kurmay subayın Selanik´e izinli gitmesine olanak yoktu. Ama Mustafa Kemal gizli de olsa gidecekti. Yasa dışı da olsa bu kaçışı yurda bir hizmet sayıyordu. O´nun gözünde ulusuna zulmeden bir iktidar ve hükümet, hiçbir zaman meşru olamazdı. Mustafa Kemal´in "zulme karşı direniş"i en temel insan hakkı sayan bu anlayışı, uygar toplumlarda ancak kırk yıl sonra, yani iki dünya savaşının yıkımları yaşandıktan sonra yer edebilecektir.
Selanik´te hiç beklemediği bir sırada oğlunu karşısında gören Zübeyde Hanım´ın:
"-Ne cesaretle buraya geldin oğlum? Hem nasıl geldin? Devletin ve padişah efendimizin arzusuna aykırı bir iş yapmayasın?" sorgu¬lamalarına şu yanıtı veriyordu:
"- Merak etme anne, gönlünü ferah tut; benim buraya gelmem gerekliydi, onun için geldim. Padişah efendimizin ne olduğunu şimdi değil, ama yakın zamanda sana göstereceğim."

AİLE İÇİNDE ANNE-BABA VE ÇOCUK İLİŞKİLERİ KONUSU
ATATÜRK, anne-babalarla çocuklar arasındaki ilişkiler konusunda da, bu ilişki¬lerin, çocuğun katılım ve girişim yeteneğini geliştirici, onun kendi zama¬nının gereklerine göre yetişmesine olanak verici olmasını, ama aynı za¬manda anne-babayı incitmeyecek bir biçimde yürümesini gerekli gördü¬ğünü belirtir. 
Kendisinin de, yaşamının özel koşulları içinde böyle bir aile ortamı bulabildiğini şöyle yazmaktadır:

"Çocukluğumdanberi bir huyum vardır. Oturduğum evde ne anne, ne kız kardeş, ne de sevdiğim arkadaşlarla bir¬likte bulunmaktan hoşlanmam. Yalnız ve bağımsız bu¬lunmayı, çocukluğumdan çıktığım zamandanberi hep yeğlemiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır. Tuhaf bir tutumum daha var: ne anne, babam çok erken ölmüş, ne kardeş, ne de yakın akrabanın, kendi düşünüş ve önerme¬lerine göre bana şunu ya da bunu salık vermesine ve öğütte bulunmasına katlanamam. Aile arasında yaşayan¬lar çok iyi bilirler ki, sağdan soldan pek temiz ve içten uyarılardan kendilerini sakınamazlar. Bu durum karşı¬sında iki davranış yolundan birini seçmek zorunludur: ya uymak, ya da bütün bu uyarı ve öğütleri hiçe saymak. Bence ikisi de doğru değildir. Uymak nasıl olur? En aşağı benimle yirmibeş yaş farkı olan annemin uyarılarına uy¬mak, geçmişe geri dönmek olmaz mı? Baş kaldırmak? Er¬demine, iyi niyetine, yüksek kadınlığına inandığım an¬nemin gönlünü kırmak, düşüncelerini altüst etmektir. Bunu da doğru bulmam." 
"Ancak burada annemin ve kızkardeşimin devrim işle¬rinde bana inandıklarını ve hizmet ettiklerini de anmalı¬yım. Meşrutiyetin ilânından çok önce bir gece bizim evde bir toplantı yapmıştım. .. Bizim görüştüğümüz odaya ba¬kan hizmetçi anneme haber vermiş... (Toplantıdan sonra) uyumakta olduğunu sandığım annem yanıma geldi ve bana dedi ki:
´- Çocuğum, bir şey anlamak istiyorum, sen ve senin ar¬kadaşların yedi evliya kuvvetindeki padişaha isyan mı ediyorsunuz?´
Anneme ne düşündüğümü, ne yaptığımı söylemek istemi¬yordum. Ama bizim o akşamki toplantımızı görüp her şeyi öğrendikten sonra, artık gerçeği annemden ve kız-kardeşimden gizlemeğe gerek görmedim, tersine onları aydınlatmayı yeğledim:
´-Evet anne, dedim, senin yedi evliya kuvvetinde sandığın adamın hiç bir gücü yoktur.
Biz burada toplanan insanlar ülkeyi bu zalimlerden kur¬tarmak istiyoruz. Senin aklın buna ermiyebilir, ya da ço¬cuğun olduğumu unutarak gider o evliyalara karışırsın.´
Annem o zaman dedi ki:
´- Çocuğum, siz deneyimsizsiniz, madem böyle şeylerle uğraşıyorsunuz, bana yaptığınız şeyleri bildiriniz ve gizli şeylerinizi bana veriniz. Çok dikkat etmelisiniz. Başar¬mak güçtür; yok olmak daha olasıdır. Ne yapayım, tek er¬kek çocuğumsun, senin yok olmanı istemiyorum, bu gü¬cüme gidiyor.´
´- Anne, dedim, bu işler almış yürümüştür. Ben namuslu bir adam olarak bu işlerin içinde bulunmak zorundayım. Beni bundan alıkor musunuz?´
´- Hayır, çocuğum; birgün bu işler olduktan sonra, seni namus ve haysiyet sahibi olanlarla birlikte görmezsem, işte o zaman üzülürüm. Ben senin kadar okumadım, se¬nin kadar bilmem, seni gördüğün, anladığın şeyleri yap¬maktan yasaklamaya kalkışmam. Yalnız dikkat et, asıl olan başarmaktır, başarmaya çalışınız.´

Bknz.: CUMHURİYET ÇINARI ? MUSTAFA KEMAL´İ ?ATATÜRK? YAPAN UYGARLIK TASARIMI

 

 

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,33% 0,16
  • EURO

    35,17% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2243,92% 0,03
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00