Ali MARALCAN- EMEKLİ KURMAY ALBAY


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ´NİN İŞGALCİ İTİLAF DEVLETLERİNE KARŞI KAZANDIĞI İLK SİYASİ ZAFERİ MUDANYA MÜTAREKESİ´NİN 96. YILDÖNÜMÜ KUTLAMASI


/resimler/2018-10/10/1016235551424.jpgBurası; Türk Kurtuluş Savaşı´nın sonunda bağımsızlık mücadelesini belgeleyen barış görüşmelerine ev sahipliği yapan yer. Burası barışın ve kardeşliğin başkenti...

Mudanya, 1321 yılında Orhan Bey tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. Mondros Mütarekesine kadar Osmanlı egemenliğinde kalmış olan Mudanya, Mondros Mütarekesi´nden sonra, önce İngiliz istilasına uğramıştır. Fakat Jandarma Onbaşısı Şükrü Çavuş´un İngiliz Deniz Piyadesinin çıkartma yaptığı iskelede İngiliz Ordusundan bir binbaşı ile bir eri öldürmesi üzerine bu işgal bir gün bile sürmemiştir. 25 Haziran 1920´de gerçekleşen bu olaydan 11 gün sonra İngiliz ordusunun yerini Yunanlılar almıştır. 2 yıldan uzun süre işgal altında kalan Mudanya, 12 Eylül 1922 günü Yunan işgalinden kurtulmuştur.

Anadolu´nun itilaf devletleri temsilcileri ile bir masa başında ilk kuvvet denemesi, Mudanya´da oldu. Mudanya Konferansı 3 Ekim 1922 salı günü öğleden sonra Mudanya´da, Rusyalı bir eski ticaret adamı olan Aleksandr Ganyanof un evinde açıldı. Bu ev şimdi bir müze olarak ziyaret edilir. Fakat evin basit görünüşü içinde, düşündürücü bir hava eser. Burası, milletin ters giden talihinin, bütün gerçekleri ile çetin bir İstiklal Savaşı sonunda yenildiği ve bu yenilginin, Birinci Dünya Harbinin galipleri, yani dünyanın efendileri tarafından kabul olunduğu yerdir. Duvarlarda, o günleri yansıtan anlamlı resimler vardır. Ama bizim ne bu anlamı, ne bu anıları, gereğince değerlendiremediğimiz de, hazin bir gerçektir. Hâlbuki burası, biraz da unutulmuş halini veren bu basit bina, ilk defa Anadolu´da başlattırılıp, İkinci Dünya Harbinden sonra bütün yarı sömürge veya sömürge ülkelerin bağımsızlıkları ile neticelenen mücadelenin, ilk askeri zaferinin ilan edildiği yerdir. Yani hem çağımız, hem çağdaş bir inkılâp için, hava ve mana taşıyan bir yerdir... Konferansa İsmet Paşa başkanlık ediyordu. Bu onun, milletlerarası bir toplantıya ilk katılışıdır. Konferansın konusu zaten belliydi: Ankara Hükümeti ile Yunanlılar arasındaki harbe resmen son vermek, Trakya ile Boğazlar bölgesini ve İstanbul´u kurtarmak. Ama konferans, gene de bunalımlı geçti, hatta bir aralık iki gün süren bir kesintiye de uğradı. Fakat 11 Ekim 1922´de, konuşmalar olumlu olarak sona erdi. Bir anlaşma imzalandı. Şimdi, konferanstaki olayların akışına kısaca göz atalım: Konferansın kaçınılmaz sonucu zaten belliydi dedik. Bunun ilk sebebi şudur ki, Gazi Mustafa Kemal daha İzmir´deyken, oraya gelen Franclin Bouillon´la, Edirne de dahil olduğu halde Trakya´nın Meriç´e kadar boşaltılmasında ve Türklere tesliminde mutabık kalmıştı. Franclin Bouillon yalnız kendi ve Fransa adına değil, Müttefikler namına konuşmaya yetkiliydi. Gazi ve Ankara, daha İzmir´deki konuşmalar sırasında, karşı cephedeki ruh halini ve bu cephenin razı olabileceği fedakârlıkları öğrenmiş bulunuyordu.

İNGİLTERE´Yİ SARSAN BÜYÜK TAARRUZ

/resimler/2018-10/10/1017086802380.jpg Başkomutanlık Meydan Muharebesi´nden sonra Yunan ordularının yenilgisi ve İzmir´de denize dökülmeleri sonucu İngiltere telaş içindedir. Lordlar ve Avam Kamarasının (Eylül 1992) toplantısında işçi Partisi Lideri Mac Donald kürsüde söz alır ve;

-" Nerede Başbakan Lolyd George? Bize ne söz verdi? Sonuç ne oldu? Hazineden büyük paralar alıp bizi boş yere masraflara soktu. Hani boğazlar bizim olacaktı? Anadolu´yu paylaşacaktık? Ne yazık ki hiç biri olmadı. Başbakan bunun hesabını

versin..

Başbakan kürsüden cevap verir;

-" Sayın üyeler, yüzyıllar ender olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğe bakınız ki o büyük dahiyi asrımızda Türk ulusu yetiştirdi. Mustafa Kemal´in dehasına karşı elimizden ne gelir?"

İNGİLTERE´Yİ ATEŞKESE ZORLAYAN NEDENLER....

? Bütün desteklerine rağmen Yunan ordusunun Türk ordusu karşısında ağır bir yenilgi alması

? Müttefikleri Fransa ve İtalya´nın Anadolu´yu işgalden vazgeçerek İngiltere´yi yalnız bırakması

? İngiliz kamuoyunun, yeni bir savaşa karşı çıkması.

? İngiliz sömürgelerinin yeni bir savaşı desteklememesi.Çünkü İngiliz ordusunun savaşa katılmak istememesi.

? Çanakkale Krizi sırasında İngiltere´de iktidarda bulunan Lloyd George hükümetinin sarsılması.

? Mustafa Kemal´in, diplomatik atağa geçerek dünya kamuoyunu Türkler lehinde etkilemesi.

MUDANYA KONFERANSI ( 3 -11 EKİM 1922 ) " MUDANYA´DA DOKUZ FIRTINALI GÜN

/resimler/2018-10/10/1018122116161.jpgTürk Hükümeti´ne 23 Eylül 1922 günü İtilaf devletleri Dışişleri Bakanlığı imzasıyla bir nota gelir. Bu nota esas olarak iki sorunu kapsıyordu. Biri, savaşın durdurulması; diğeri konferans ve barış ile ilgiliydi. Görüşmeler için Mudanya veya İzmit´te bir toplantı yapılması öneriliyordu.

Mustafa Kemal, 29 Eylül 192 günü bu notaya verdiği kısa cevapta, Mudanya Konferansı´nı kabul ettiğini bildirir. 3 Ekim 1922´de Mudanya´da İtilaf Devletleri temsilcileri ile T.B.M.M. hükümeti temsilcisi İsmet Paşa´nın katılacağı toplantıda, Barış Konferansına gidiş öncesi mütareke (Ateşkes) şartları saptanacaktır.

KONFERANS NEDEN MUDANYA´DA YAPILDI?

 "Biz, Rumeli´de ulusal sınırlarımıza kadar Doğu Trakya´yı baştanbaşa almadıkça savaştan vazgeçemezdik. Ancak yurdumuzun bu parçasından düşman birlikleri çıkarılırsa daha çok bir eyleme gerek kalmayacaktı" diyen M. Kemal, savaşı yeniden göze alan bir strateji izliyordu. İtilaf Devletleriyle Türkiye arasında yeniden bir savaş gerçekleşme olasılığı çok yüksekti. Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri temsilcilerinin Doğu Trakya´yı Türk Hükümetine teslim etmemekte direnmeleri durumunda İsmet Paşa´ya, İstanbul´a yürüme talimatı vermişti. Özetle, gerek İstanbul gerekse Trakya (Çanakkale) olası bir savaşın yeni cepheleri konumundaydı. İşte Mudanya bu koşullar nedeniyle stratejik bir konuma sahipti. İtilaf Devletlerinin donanma olarak güçlü olmaları ve ulaşımın gemilerle yapılmasının daha güvenli olacağı düşüncesi Mudanya´yı tercih olarak ön plana çıkarmıştı.

3 Ekim 1922 günü sabahın erken saatlerinde İstanbul´dan hareket eden Edgar Quinet kruvazörü Fransız generali Charpy ve Diplomat-gözlemci Franklin Boulion´u, Iron Duke savaş gemisi Müttefik işgal orduları Başkomutanı İngiliz Tümgeneral Charles Harrington´ı, Duvilio savaş gemisi İtalyan general Monbelli´yi çok çetin görüşmelerin yapılacağı küçük bir kıyı kasabası olan Mudanya´ya getiriyordu. Öğle saatlerine doğru gemiler Mudanya açıklarında demirlerler. Gemilerden indirilen filikalar eski ve köhnemiş ahşap iskeleye yanaşır. Filikalarda çıkan yabancı devlet temsilcileri ve subaylar kendilerini karşılayacak olan Türk Hükümeti´nin temsilcilerini beklemeye başlarlar. Fakat aralarında Yunan delegesi yoktu.

YUNAN TEMSİLCİ MÜTAREKEYE NEDEN KATILMADI?

Bunu İsmet Paşa da soruyor. Olay şu şekilde gerçekleşiyor;" Ben mütareke heyetine Yunan heyeti nerede diye sordum, yoktur gelmediler dediler. O halde bir neticeye varalım, Yunanlılar bunu (konferansın sonuçlarını) kabul etmeye mecbur olacaklardır dedim. Itiraz etmediler..."

Yunan temsilci mütarekeye katılmadı. Çünkü kendini "Küçük Asya" macerasına sürükleyen Ingiltere´ye güveniyorlardı. Kendilerini büyük felakete sürükleyen Ingilizlerin gölgesinde kalmayı tercih ederek, konferansın sonuçlarını gemiden izlemeye razı oluyorlardı. Yunanlılar; gerek mağlup taraf olarak ateşkes masasında yer almak istememeleri, gerekse Yunan kuvvetlerinin Rum-Ermeni çeteleriyle birlikte Anadolu´da işlediği insanlık suçlarının ve katliamların hesabını vermek durumunda kalmamaları için masadan kaçıyordu.

Diğer taraftan Yunanistan´ın toplantıya katılması İngiltere´nin elini zayıflatabilirdi. Çünkü İtilaf Devletleri, fiili durumla bağdaşmasa bile hala kendilerini (işgalci devlet olduklarını unutarak) Türklere karşı muzaffer olarak görüyorlardı. Hatta görüşmelerin kesildiği zamanlarda General Harrington; "Bize mağlup devletlermiş gibi muamele ediyor" diye İsmet Paşa´yı şikâyet ediyordu.

ATEŞKES GÖRÜŞMELERI BAŞLIYOR

/resimler/2018-10/10/1018586335691.jpgKonferans, Harrington´un sunduğu 10 maddelik bir gündem projesinin tartışılmasıyla açılmıştı. Bu projede Türk heyetinin başlıca şu noktalar dikkatini çekiyordu:

?`a?Şarki Trakya´nın Yunanlılar tarafından tahliyesi zikredilmiş, fakat bu toprakların Türklere verilmesinin sözü geçmemişti.

B?Yunanlıların boşaltacakları yerler Müttefikler tarafından işgal edilecekti.

C?Meriç´in batısında ve Edirne´nin bir mahallesi olan Karaağaç´tan hiç bahsedilmiyordu?

İsmet Paşa, konferansın 3 Ekim 1922 günü saat 15.00´te başlayacağı bilgisini, gönderdiği bir subayı ile sert poyrazın altında beklemekte olan temsilcilere bildirir.

Görüşmeler Rus asıllı Aleksandr Ganyanof adlı bir tüccara ait olan eski bir konakta başlar. İngiliz yazar Lord Kinross "Atatürk " adlı kitabında o günlerin Mudanya´sını ve tarihe tanıklık eden o evi şöyle anlatıyor;

"Mudanya; Bursa ve Marmara´nın güney kıyısıyla bağlantı sağlayan, yolları Arnavut kaldırımı döşeli, evleri ahşap, sivrisinek dolu zavallı bir liman konsolosluğu binasında, bardaktan boşanırcasına yağan yağmur ve denizlerden bora şeklinde bir rüzgar altında toplantı.. Bu küçük evin fakirliği, beyaz badanalı duvarlarına asılan halılarla giderilmeye çalışılmıştı. Yer darlığından, masada yalnız dört heyetin Türk, Fransız, İngiliz ve İtalyan heyetlerinin başkanlarıyla çevirmenleri yer alıyordu. Bir tek petrol lambasının aydınlattığı berbat oda..."

Genelkurmay Başkanı Fevzi( Çakmak) Paşa ile Refet Paşa Mudanya Konferansını yakından takip etmek üzere diğer danışmanlarla birlikte Mudanya´da bulunuyordu.

MUDANYA MÜTAREKESİ SÜRECİ NEDEN ÖNEMLİYDİ

  • 15 Mayıs 1919 tarihinden beri savaş halinde bulunduğumuz Yunanistan ile savaşa ve çatışmalar son verecek.
  • Aynı zamanda Trakya´yı,İstanbul´u ve Boğazları işgal altında bulunduran İtilaf Devletleri´yle de bu işgalin sona erdirilmesi koşul ve sınırlarını da saptamaya çalışacak.
  • Birinci Dünya Savaşı´ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti´nin imzalamak zorunda kaldığı Mondoros Mütarekesi´ni (30 Ekim 1918) hükümsüz hale getirecek ve bunun yerini alacaktır.

Mudanya konferansında görüşülecek ana konular Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa tarafından birlikte saptanmış ve esasları İzmir´deki görüşmede Fransız diplomat-gözlemci F.Boulion´a bildirilmişti. En önemli konu, Yunan Ordusunun Doğu Trakya´dan hemen çekilmesiydi.

3 Ekim 1922´de İsmet Paşa´nın ve Türkiye´nin karşısına çıkanlar, Yunan temsilcileri değil, İtilaf Devletleri olarak anılan İngiltere, Fransa ve İtalya işgal ordularının komutanlarıydı. 38 yaşındaki Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa, mücadelesini, mağlup Yunan ordusunun temsilcilerine karşı değil, Birinci Dünya Savaşı´nın galipleri olarak konuşan mağrur adamlara karşı yürütecekti.

Konferansın ilk günü olan (3 Ekim 1922) Yunan delegeleri Mudanya´ya gelmemişlerdir. 4 Ekim 1922 günü öğleden sonra fırtınalı havada, Kızılhaç bandıralı bir geminin Mudanya açıklarına geldiği görülür. Gemide Yunan Generali Mazarakis ve Albay Sarıyanis bulunmaktadır. Yunan ordusu yok sayıldığından, Yunanlı delegeler konferansa katılmayacak, Konferans kararlarını İtilaf devletleri uygulayacaktır. Yunanlıların gözlemci olarak bulunacağı, uygun gördükleri takdirde Sözleşmeyi imzalayacakları ifade edilir.

Mudanya Konferansı askeri bakımdan savaşın galibi Türkiye´nin psikolojik üstünlüğü ile başlıyordu. Konferans pek başarıya ulaşacak gibi görünmüyordu. İki gün geçmiş, ortada çözümlenmemiş yirmi sekiz sorun vardır. Bunların çoğu ikinci derece sorunlardır.

Konferans boyunca ( 3-11 Ekim ) sekiz oturum yapılır. Geç saatlere kadar süren gergin oturumlarda Türk askeri bandosu, konferanstakileri uyanık tutmak için marşlar çalar.

03 Ekim´de başlayan görüşmeler, Doğu Trakya´nın ile Boğazların boşaltılması ve Türkiye´ye geri verilmesi konuları nedeniyle sık sık kesiliyordu. Mustafa Kemal herhangi bir gelişme olmazsa 06 Ekim akşamı Türk ordusunun yeniden harekete geçeceğini dile getirmişti. Bunun üzerine telaşlanan İtilaf devletleri, özellikle Fransızlar, yeni bir savaş istemediklerini dile getirdiler. Görüşmelere 07 Ekim´de yeniden başlandı. Ancak General Harrington, Lord Curzon´un Paris´e gittiğini ve kendisi ile temas kuramadığını bahane göstererek, konferansın geri bırakılmasını talep etti. Bu kriz, görüşmelerin 09 Ekim´de yeniden başlamasına kadar devam etti.

Bu esnada, Fransız gözlemci F.Bouillon´un söylediğine göre; Müttefik generaller, İsmet Paşa´nın kendilerine yenik muamelesi yaptığını dile getirip şikâyet etmekteydiler.

9 Ekim´de başlayan görüşmelerin ana konusu, Doğu Trakya idi. Doğu Trakya´nın Meriç nehrine kadar olan kısmı ve Edirne´nin bir mahallesi olan Karaağaç´ın Yunanlılarca tahliyesi Türk tarafının ana isteğiydi. Sonunda hem Boğazlar hem de Doğu Trakya konusunda Türk tarafının istekleri büyük ölçüde kabul edildi ve 11 Ekim sabah saat 06:00´da Mudanya Mütarekesi, Türkiye ve 3 İtilaf Devleti arasında bu odada imzalandı. 14 maddelik Mudanya Mütarekesi antlaşması Fransızca olarak 4 nüsha halinde imzalanmıştır.

Mudanya Mukavele-i Askeriyesi, 11 Teşrini evvel (Ekim) 1338 (1922) de saat 6.00´da imza edilmiştir.

Garp Cephesi Komutanı

İsmet?

/resimler/2018-10/10/1021586964189.jpgİsmet Paşa; Ankara´ya gönderdiği telgrafta konferansın kapanışını şu sözlerle bitirdiğini açıklamıştır:

"Tarafımdan kısa bir nutuk söylenerek, müttefik generallerin barış durumuna ulaşmak için harcadıkları çabalardan dolayı, Türkiye Orduları Başkumandanı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri adına teşekkür ettim ve kendilerine veda ederken Mudanya Konferansı´nda geçen çalışma günlerimin hayatımın en iyi hatıralarından olduğunu ifade ettim."

Ankara´da haber yıldırım hızıyla yayıldı. Harp sona ermişti. Meclis koridorlarında mebuslar birbirlerini tebrik ediyorlar, kucaklaşıyorlar, öpüşüyorlardı. Bu sonuç, ebetteki Büyük Millet Meclisinin bir zaferiydi. Mustafa Kemal´e gelince? O daha imzayı haber veren telgrafı aldığı anda bu dava onun için bir mazi olmuş gitmişti. Nitekim büyük nutkunda bu olaydan, tek cümleli bir haber gibi bahseder. Şimdi onun önünde bambaşka davalar beliriyordu.

O daha İzmir´deyken:

"?  Milli mücadelemizin bu safhası kapanmıştır. Şimdi ikinci safhasını açmamız lâzım geliyor."

Dememiş miydi? Artık o safha başlayabilirdi.

Mütareke Anıtı´ndaki M. Kemal´in kutlama telgrafının metni

"Garp Cephesi Orduları Kumandanı ve Edirne Mebusu Ferik İsmet Paşa Hazretleri´ne

Tarafı devletlerinden ihzar ve sevk ve idare edilen orduların kazandığı büyük zaferin ilk ve mühim siyasi neticesini ben Mudanya Konferansı´ndaki devri endişane mesainizle istihsal etmiş olduğunuzdan dolayı arz-ı tebrikât ve teşekkürat eylerim. İş bu tebrikat ve teşekküratımı taktim ederken, baş kumandanı olmakla müftahir bulunduğum Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının kudretli bir kumandanına ve riyasetinde bulunmağı en büyük şeref bildiğim Meclis-i Ali´nin necip ve fedakâr bir mensubuna karşı Lazim-ül ifa bir vazifeyi eda etmekte olduğuna kaniim efendim.

11 Minh

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi

Başkumandan Gazi Mustafa Kemal"

Mütareke imzalandıktan üç gün sonra, 14/15 Ekim gecesi yürürlüğe girecektir. Mudanya açıklarında gemide bekleyen Yunanlı temsilciler ise, yetkilerinin olmadığını söyleyip anlaşmayı imzalamasalar da, General Harrington, bunda bir sorun olmadığını belirtmiş ve Yunanlı temsilcilerin imzalamamasının bu anlaşmanın yürürlüğe girmemesi için bir mani olmadığını söylemiştir. 3 gün sonra yani 14 ekimde Yunanistan´ın İstanbul temsilcileri, Sonopoulos aracılığı ile bu anlaşmayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir. Sonuçta, Ankara Hükümeti istediğini elde etmiş ve tek kurşun atmadan Trakya´yı geri almıştı. Bu arada TBMM, Doğu Trakya´nın teslim alınması ve orada Türk yönetiminin kurulmasıyla ilgili olarak Refet Paşa´yı görevlendirmiştir.

Refet Paşa 19 Ekim 1922´de TBMM temsilcisi olarak İstanbul´a girmiş ve halkın büyük bir coşkusuyla karşılanmıştır.

General Ali Fuat Cebesoy; Siyasi Hatıraları´nda (cilt II. s. 100-101) Mudanya, konferansından bahsederken, Lloyd George´un, bu anlaşma ile ilgili olarak 16 Ekim 1922´de, yani anlaşmanın imzalanmasından beş gün sonra Manchester´de, Reform Club´da verdiği seçim nutkundan bazı parçalar nakleder. Bu nutkun birkaç cümlesini almayı, Türk zaferinin İngiliz yüksek idaresinde uyandırdığı gelişmeleri belirtmek bakımından faydalı buluyoruz

"`Yunan yenilgisinden sonra durum çok tehlikeli idi. Türkler üzerimize yürüdüler. Fransızlar geri çekildiler. İtalyanlar da onlar gibi hareket ettiler. Farzedelim ki biz de Fransızlar gibi yapsaydık, o zaman Kuvayı Milliye Çanakkale´ye yerleşecek ve oradan atacaklar; son adım Boğazlar´ı geçmek olacaktı. Eğer Mudanya konferansında bu isteğe muvafakat etmeseydiler, onları acaba yerlerinden kim çıkarabilirdi? Zannederim hiç kimse!

" ´Bundan başka Boğaziçi´nde de hiç hoşa gitmeyecek bu manzara husule gelecekti. Türk milliyetçileri İstanbul´a gelecekti. Bundan meydana gelecek olayları düşünmek bile korkunçtur.

"´Diğer meziyetlerinden sarfınazar ediyorum. Ama Türk gibi birinci sınıf savaşçı insanlara karşı, blöf yapmayı tecrübe etmek iyi değildir. Bu oyun ancak korkaklara tatbik edilebilir. Türkler, işin ciddiyetini veya gevşekliğini derhal anlarlar...´

"Lloyd George´un görüşleri doğruydu. Yalnız şu gerçek de vardı ki o bu doğru görüşlere ulaşmak için biraz geç kalmıştı. Nitekim o bu nutku verdikten üç gün sonra, partisi ile beraber iktidardan devrildi. Ondan sonra Lloyd George´un Liberal partisi, İngiltere´de bir siyasi kudret olmak vasfını kaybetti.

MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASININ ÖNEMİ

  • TBMM siyasi bir zafer kazanmış oldu.
  • Kurtuluş savaşı fiilen sona ermiştir.
  • Milli mücadelenin savaş dönemi sona erdi.
  • Türkiye-Yunanistan arasındaki silahlı çatışma sona erdi.
  • İstanbul, boğazlar, Doğu Trakya savaşsız kurtarıldı.
  • Osmanlı devletinin başkenti İstanbul´un TBMM hükümetine bırakılmasıyla Osmanlı devleti hukuken sona erdi.
  • Türk vatanının paylaşılması tasarıları sona erdi.
  • Mondros Ateşkes Antlaşması geçerliliğini yitirdi.
  • Türk tarafına Lozan´da bir barış antlaşmasının yapılması için teklifte bulunuldu.

MUDANYA MÜTAREKESİ İÇİN TÜRK VE YABANCI DEVLET ADAMLARI VE YAZARLAR NE DEDİLER

İSMET İNÖNÜ ANLATIYOR;

"Muharebe neticesinde yenilen ve bizimle mütareke (ateşkes) yapmak mecburiyetinde olan Yunanlılardı. Ama karşımıza çıkanlar, müzakerede bulunanlar müttefiklerdi... Konferansa ben başkanlık yapıyordum. Müttefikler adına müzakereyi General Harrington idare ediyordu. Ben mücadeleyi onunla yapıyordum. Çünkü en kabiliyetlisi o görünüyordu. General Harrington bana sık sık sulh yapmaktan başka bir şey düşünmediğini söylerdi ve beni inandırmaya çalışırdı. Çünkü biz İngilizlerin hiçbir sözüne ve hallerine inanmayan bir ruh haleti içine girdik. Konferans böyle bitti..

GENERAL HARRİNGTON İSMET PAŞA´YI ŞU SÖZLERLE TANIMLAR,

" Görünürde ufak tefek bir insandı. Bundan başka bir eksiklik mi yoksa bir meziyet mi bilinmez, çokta ağır işitiyordu. Bizim ile ilişkilerinde çok inatçı görünüyordu. Ama ayrıntı konusunda bir üstattı. Her satırı çok dikkatli okur, sonra birkaç dakika düşünür ve ardından fikrini söylerdi. Heyecanlandığını hiç belli etmezdi."

1959 yılında, Mütarekenin 37 nci kutlama törenleri için Mudanya´ya gelen İsmet İnönü şöyle der;

/resimler/2018-10/10/1023076809410.jpg"Mudanya Mütarekesi´nin en önemli özelliği tek kurşun atılmadan büyük bir toprak parçası Trakya´nın bize teslim edilmesi ve boğazlar bölgesinin bizim yönetimimize terk edilmiş olmasıdır. Son birkaç asırlık tarihimizde tek kurşun atılmadan kazandığımız tek zaferdir..."

GÖRÜŞMELERİ GÖZLEMCİ OLARAK İZLEYEN FRANKLİN BOUİLLON, PARİS´TE YAPTIĞI BASIN TOPLANTISINDA;

"Dünya barışı Mustafa Kemal Paşa´ya borçludur. Türk ordusu savaşı sürdürebilecek güçteyken ve savaşa zorlanırken, Başkumandan Mustafa Kemal Paşa´nın barışçılığı sayesinde mütareke yapılabilmiştir. Ben buna tanık oldum, hiç kimse beni yalanlayamaz" açıklamasını yapar.

AMERİKALI YAZAR ERNEST HEMİNGWAY GAZETECİ OLARAK KONFERANSI İZLEMEK ÜZERE MUDANYA´DA BULUNAN HEMİNGWAY, 23 EKİM 1922 TARİHLİ THE TORONTO DAİLY STAR GAZETESİNDE AŞAĞIDAKİ YORUMU YAPAR;

" Mudanya; batılılar buraya barış koşullarını dikte ettirmeye değil barış dilemeye geldiler..."


İSMET PAŞA MİSAFİRLERİNİ NASIL UĞURLADI

Ama biz Mudanya´ya son bir göz atalım:

Son oturumda müttefik generalleri, bir ev sahibi olarak İsmet Paşa´ya gördükleri iyi kabul ve nezaket için ayrı ayrı teşekkür ettiler. İsmet Paşa her zamanki güler yüzlülüğü ile misafirlerine karşılık verdi. Her birinin iyi niyetlerini övdü.

Konferans binası önünde bir askeri bando bekliyordu. Önde General Harrington olduğu halde müttefik generalleri ile maiyetleri eski tacir Aleksandr Ganyanof´un ahşap yalısının mermer holünde göründüler. Limanda gemiler, efendilerini bekliyordu. İsmet Paşa orada misafirlerine son defa veda ederken bir askeri selam birliği vaziyet aldı. Müttefik generaller bu kıtayı teftiş ederek geçerlerken askeri bandonun şefi değneğini kaldırdı. Mızıka bir marşa girdi. İtilaf devletleri kumandanları bu marşın ahengine ayak uydurarak rıhtıma doğru yürüdüler. Fakat nedense bu marş biraz fazla oynaktı. Müttefik delegeleri ilerledikçe bandonun temposu da hızlanıyordu. İsmet Paşa misafirlerinin bu ahenge ayak uydurmak gayretlerini, o her zamanki çocuksu tebessümleriyle takibe çalışıyordu. Bando, temposunu büsbütün hızlandırdı. Nağmeler gittikçe oynaklaştı. Bu marşın çalınışı bir tesadüf müydü, yoksa bando şefinin zeki bir azizliği miydi, bu hâlâ belli olmamıştır: Ama Mudanya anlaşmasını imzalayanlar, Mudanya´yı bu oynak marşın temposu içinde terk ettiler. O zaman bir gazete öyle yazmıştı ki, bu marş, şu ünlü kahkaha marşıydı...

/resimler/2018-10/10/1024127748105.gifİSMET İNÖNÜ´NÜN HEYKELİNDEKİ SOL ELİNDEKİ KILICIN HAZİN ÖYKÜSÜ

Mudanya Kent Konseyi Başkanı Sayın Soyer Kazancı´nın anlattığına göre; bazı kendini bilmezler, ilk olarak İskele Meydanı yakınlarına konmuş olan İsmet İnönü´nün bu heykelini, 1953 yılında yıkma girişiminde bulunmuşlardır. Lâkin bir kamyona bağlanan halatla çekip devirme teşebbüsleri amacına ulaşamamıştır. Yalnız heykelin sol elinde bulunan kılıç alınarak iskeleden denize atılmıştır. Bir gün iskele yakınlarında denizde yüzmekte olan, Erdoğan Aydınkaya adlı şahıs derine dalınca tesadüfen bu kılıcı bulmuş ve antikacıya satmak isterken emniyet güçlerince yakalanmış ve ele geçirilen bu kılıç Mütareke Evi Müzesi´ne konmuştur.

İnönü 1958 yılında rahatsızlandığında, kendisini ziyaret için Mudanya´dan bir heyet gider. Durum İsmet Paşa´ya bildirilir. O da: "Gelsinler, söyleyeceklerim var" der. Heyet içeri alınınca da hafifçe yatağından doğrularak: "Yunan´ın bile elimden alamadığı kılıcı siz aldınız. Yerine koyun. Buraya öyle gelin" der.

27-05- 1960´tan sonra Bursa Valisi olan Albay Danyal Yurdatapan da bu duruma tanık olmuştur o zamanlar. Bursa Valisi olduktan sonra, Mudanya´ya gelerek 10 atletten oluşan bir grupla söz konusu kılıcı, Mütareke binasından alıp, törenle İnönü heykelindeki yerine koydurmuştur.
ŞÜKRÜ ÇAVUŞ VE ŞEHİTLER ANITI

/resimler/2018-10/10/1024497905093.jpgMudanya´nın kurtuluş mücadelesinde şehit olan Şükrü Çavuş ve bu dokuz kişi için 1922 yılında, İskele Meydanı´nda mermerden bir anıt yaptırılmıştır.

Ön kısmında 1,06 x 0,93 m. boyutlarında, üzerinde 20 satırlık Türkçe bir kitabesi bulunan mermer levhanın etrafına yapraklarla bezeli bir çerçeve konmuştur.

Yazıt şöyle:

"25 Haziran 1920 Cuma günü İngilizlerin Mudanya´yı işgalinde yalnız başına müdafaa ederken şehit olan ve bir düşman binbaşısı ile bir zabit ve üç neferini itlaf eden Mudanyalı Canip oğlu Şükrü Çavuş´un istirahatgâhı.

12 Eylül 1922 Salı günü Mudanya´nın istihlası esnasında kahraman ordumuza kıymetli yardımlar ifa ederken şehit düşen Mudanya dan dokuz kardeşimiz burada metfundur.

ALİ OĞLU TAHIR

TALAT

MESTAN OĞLU OSMAN

AZIZ OĞLU MEHMET

HASAN OĞLU MEHMET

KÜRT HASAN

KANBER OĞLU İBRAHİM

KÜÇÜK AHMET

HALİL OĞLU MEHMET

ATATÜRK´ÜN BURSA VE MUDANYA ZİYARETLERİ

Mudanya antik dönemden beri; İstanbul´dan Bursa´ya, Bursa´dan İstanbul´a ulaşımda önemli bir rol oynamıştır. Adeta bir üs görevi görmüştür. Cumhuriyet kurulduktan sonra da aynı işlevi devam etmiştir. Bursa´yı ziyaret edecek olan devlet büyükleri, genellikle deniz yolunu kullanarak Mudanya´dan gelip geçiyorlardı. Böylece Mudanya, devlet büyüklerini karşılama törenlerinde ´ilk buluşma´ yeri olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin kurucusu Atatürk de Mudanya´da birçok kez karşılanmış veya uğurlanmıştır. Bazen eşi Latife Hanım´la birlikte teşrif etmişlerdir. Atatürk, Bursa´ya yaptığı 17 geziden 14´ünde Mudanya´ya uğramıştır. En son 3 Şubat 1938 günü, ölmeden yaklaşık dokuz ay önce Bursa´dan Mudanya´ya gelmiş ve Ege vapuruna binerek limandan ayrılmıştır.

SAYGIDEĞER VATANDAŞLARIM VE ASİL TÜRK GENÇLERİ!

UNUTMA!

Mustafa Kemal Atatürk´ün 13 Kasım 1918 tarihinde Adana´dan İstanbul´a geldiği gün, İstanbul Boğazındaki İtilaf Donanmasına ait 61 parça zırhlı gemileri gördüğünde ağlayan yaveri Cevat Abbas´a ?hiç üzülme geldikleri gibi giderler? demişti. İşte ulu önder Atatürk´ün dediği gibi Mudanya Mütarekesinden sonra geldikleri gibi gittiler!

MÜTAREKEYE İSMET İNÖNÜ´NÜN BAŞKANLIĞINDAKİ TÜRK HEYETİ ÜYELERİ

/resimler/2018-10/10/1025279937424.jpgMudanya Mütarekesi´ imzalandıktan sonra, İsmet Paşa´nın birlikte olduğu Türk Heyeti üyeleri Hv. Yzb. Avni (Okar), Sıhhıye Reisi Alb. Hulusi (Atalar), İstihbarat Şb. Md. Kur. Bnb. Tahsin, Zat İşleri Md. Yzb. Seyfi (Akkoç), Emir Sb. Bnb. Sabri, Şifre Sb. Yzb. İrfan ve Harekât Şb. Md. Kur. Yzb. Tevfik (Bıyıkoğlu) ile konferans binasının balkonunda hatıra fotoğrafı çektirmişlerdir.

Bize bu mutlu ve gurur dolu günleri yaşatan İsmet İnönü ve birlikte olduğu Türk heyeti üyelerimizin manevi huzurunda saygı ve hürmetle eğiliyoruz. Ruhları şad olsun!

 KAYNAKÇA:

  1. CUMHURİYET CİLT 1 TURGUT ÖZAKMAN
  2. TEK ADAM CİLT 3 ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR
  3. MUDANYA´NIN ZOR YILLARI HÜSEYİN GENÇ
  4. MUDANYA BELEDİYESİ´NİN MUDANYA BROŞÜRÜ
  5. MUDANYA BELEDİYESİ´NİN MUDANYA MÜTAREKESİ VE TARİHİ NOTLAR
  6. BARIŞ YOLUNDA MUDANYA MÜTAREKESİ TUĞGENERAL A. ÖNER PEHLİVANOĞLU
  7. GEORGE HARRİNGTON ?İŞGALDE İSTANBUL?
  8. SİYASİ HATIRALARIM GENERAL ALİ FUAT CEBESOY

 

 

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00