Cumali KARATAŞ


***GÜNEŞ, YAĞMUR VE RÜZGÂR***


            Doğada görev dağılımını normal bir biçimde sürdüren rüzgâr, yağmur ve güneş bir gün anlaşmazlığa düştüler. Üçünün de savunduğu şey, kendileri olmasa, dünyada hayatın olmayacağıydı.

            Güneş:

            -Ben olmazsam dünya bir buz parçasına döner. Tüm canlılar yaşayamaz. Dünyada hayat olmaz. Işınlarımdan enerji bile üretiliyor ,dedi. 

            Yağmur:

            -Ben olmasam, kuraklık olur. Toprak ürün vermez. Nehirler, barajlar su ile dolmaz. İçecek su bile bulunmaz dedi. 

            Rüzgâr ise:

            -Toprağın ihtiyacı olan yağmuru sağlayan benim. İhtiyaç duyulan yere bulutları ben sürüklüyorum. Ben olmasam, yağmur da olmaz. Dünyada hayat olmaz, dedi.                       

            Üçünün anlaşmazlığı nedeniyle sıkıntılı günler yaşanıyordu?

            Rüzgâr esmiyor, yağmur yağmıyor, güneş ise doğmuyordu. Hayat durmuştu bir anda. Anlaşmazlıkları devam ederse, bir felaket yaşanacağı kesindi. 

            Şimşek, bulut ve ay dedenin bu işe canı çok sıkılıyordu?                  

Onlar kendilerini bu senlik-benlik konusunun dışında tutmuşlardı. Kendilerinden hiç söz etmiyorlardı. Fakat rüzgâr, yağmur ve güneş arasındaki inatlaşmanın, dünyadaki tüm canlılar için çok kötü sonuçlanabileceğini düşünüyorlardı.   

            İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler ise çok kaygılıydılar. Kaç gündür susuz ve karanlıktaydılar. Böyle giderse, sonlarının pek iyi olmayacağını düşünüyorlardı.

Ama dinleyen kimdi?..

Onların derdi, hangisinin üstün olduğunu kanıtlamakla ilgiliydi.

            Sonunda üçü de yıldızların hakemliği üzerinde anlaştılar. Kutup yıldızı ile kuyruklu yıldız, bu anlaşmazlığı çözümlemede, yıldızların temsilcisi olarak görev aldılar. 

            Hakemler önce rüzgâra sen esme dediler?

            Rüzgâr esmeyince, bulutlar hareketsiz kaldı?                                                 

Belli bölgelere yağmur yağdı. Rüzgâr enerjisi üretilemedi. İnsanlar sıcaktan bunaldı. 

  Yağmura, yağma dediklerinde kuraklık oldu?                                      

Tarlalar ve bahçeler ürün vermedi. Yeraltı suları beslenmedi. Nehirler, barajlar su ile dolmadı. Elektrik üretilmediğinden, sanayi çalışmadı. İnsanlar karanlıkta kaldı. 

            Daha sonra güneşe sen doğma dendiğinde soğuk bir kış mevsimi yaşandı. Karanlıkta kalan dünyada hayat durdu. İnsanlar ısınmak ve aydınlanmak için çok çaba harcamaya başladılar.  

            Sonunda kutup yıldızı ile kuyruklu yıldız tüm canlıların ve dünyanın üçüne de ihtiyacı olduğuna karar verdi. Böylece üçünü de kırmamış oldular.

Güneş, yağmur ve rüzgâr arasında sonsuza kadar süren bir dostluk yaşanmaya başlandı.  

            *** TİLKİNİN UTANCI ***

            Tilki, bir gece avlanıyordu. Toprak altından ıslık çalar gibi bir ses duydu. Hemen toprağı kazımaya başladı. Tam avını yakalayacağını sırada ayağına çivi battı.

            Tilki, ayağına çivi battığının önce pek farkına varmadı. Ama daha sonra ayağı ağrıyıp, şişmeye başladı. Üstelik ayağına batan paslı bir çiviydi. Tilkinin karnı da çok aç idi. Ne yapsa, ne etse bir türlü karnını doyuramıyordu. Böyle giderse açlıktan ölebilirdi.

            Tilki düşünmeye başladı?                                                                                              

Bir an önce karnını doyurmalıydı. Ayağı nasıl olsa geçerdi. Aklından türlü türlü kurnazlıklar geçti? 

            Tilki önce, ininin içine kadar gelen kuşlara seslendi:

-Gidin bana yiyecek bir şeyler bulun dedi.                                             

Kuşlar, tilkinin bir oyun peşinde olduğunu düşündüler. Bu yüzden de uçup gittiler.

            Daha sonra bir sincap gözüne ilişti. Ona da aynı şeyi söyledi. Sincap da hemen kaçıp gitti.

            Tilki, ininde sessizce ve acı içinde oturuyordu. Bir farenin yanından geçmekte olduğunu gördü. Hemen onu bir hamlede yakaladı.  

           -Bak istesem seni bir anda yerim, ama yemeyeceğim dedi.

             Fare korkudan tir tir titriyordu:

            -Canımı bağışla tilki kardeş ne olur, ne istersen yaparım dedi.

            Tilki:

            -Madem öyle, canını bağışlayacağım ama sen de dediğimi yapacaksın.

            Fare sevinerek:

            -Tamam dedi. Ne istersen yapmaya hazırım.

            Bunun üzerine tilki:

            -O zaman derenin yakınlarında bulunan benekli tavşanın yanına git. Ona çok hasta olduğumu ve hemen gelmesini söyle dedi.

Tavşan hemen gidip benekli tavşanı bulup, ona durumu anlattı. Benekli tavşanın içine bir kuşku düştü. Yine tilkinin bir oyun peşinde olduğunu düşünmeye başladı. Daha önce hayatını kurtardığı kurt aklına geldi. Hemen, ormanın doktoru olan kurda haber verdi.

Kurt:

-İsabetli olmuş bana haber vermen dedi başını sallayarak? Ne olur ne olmaz tilki bu?

Kurt ile tavşan, tilkinin inine doğru ilerlemeye başladılar.                   

Tavşan, geçmiş olsun tilki kardeş diye önden girdi.                            

Tilki, tamam, bu iş oldu diyerek içten içten sevinmeye başladı. Çok geçmeden, kurt da içeri girdi. Böylece, tilkinin planları bir anda suya düştü.

Ormanın doktoru kurt, tilkinin ayağına bakıp, inceledikten sonra:

-İyi ki haber etmişsin. Yoksa ayağın kesilebilirdi, ölebilirdin dedi.

Kurt, tilkinin ayağını tedavi ederek sardı. Birkaç gün dinlenmesini söyledi. Tavşan, yanında getirdiği yiyecekleri tilkiye ikram etti. Karnını doyuran tilki,  tavşana teşekkür etti. Tavşana kurduğu tuzağa karşın, onun kendisine yaptığı iyilikten dolayı utanmaya başladı.   

*** AT İLE ARABA  ***

            Köyün birinde Erol Amca isminde yaşlı bir adam yaşıyordu. Küçük bir tarlası vardı. Tarlasını eker, biçer, işi bitince de at arabasına binip köyüne dönerdi.

            Erol Amca, ürettiği ürünleri de at arabasıyla evine taşırdı.                             

Erol Amca´nın at arabası son zamanlarda sık sık bozuluyordu. Yorgun düşen yaşlı atı da hastalanıyordu.

            Erol Amca bu yüzden at ile arabasını satıp, yerine traktör almayı düşünüyordu. Bu düşüncesini bir gün eşi Fadime Teyze´ye söyledi. Fadime Teyze at ile arabanın satılmasını istemese de, başka bir çare göremiyordu.

             O sırada at konuşulanlara kulak kabarttı. Duyduğuna, duyacağına da bin pişman oldu. Demek sahibi onu satmak istiyordu. Çok zoruna gitmişti.

At bunca yıllık emektarıydı evin. Şimdi nasıl başka bir kapıya gidecekti. Kara kara düşünmeye başladı.

             Atı düşünceli gören araba merak edip; 

            -Hayırdır arkadaşım bir derdin mi var? dedi.

            At üzgün bir şekilde:

            -İkimizi de satıp, yerimize traktör alacakmış sahibimiz dedi.

            Bunları duyan araba da üzülmeye başladı.

            İki emektar arkadaş baş başa verip, bir çare aramaya başladılar.

            Çok geçmeden, evin eşeği Kara Kulak da olanları öğrendi. Uzun yıllardan beri arkadaş olduğu at ile arabanın satılacak olmasına canı çok sıkılmaya başlamıştı. 

            Bir gece yine ağılda aynı konuyu konuşurlarken, köye hırsızlığa gelen tilki istemeden olanları duydu. Tilki göz koyduğu kümesten vazgeçti. Kıvrak zekâsıyla, at ile arabanın derdine bir çare bulmaya çalıştı.

             Bir süre sonra tilki:

-Bunun bir çaresi var dedi.

At:

-Nedir o çare? dedi. 

            Bunun üzerine, tilki anlatmaya başladı?                                                          

Tilkinin planı çok beğenildi. Kara Kulak, at ve tilki işe koyuldular.      İlk önce, arabanın eskiyen yerlerini yenilediler. Sonra da, arabanın dört tekerini yağladılar.

Daha sonra, tilki, ormandan çeşit çeşit ot getirip, ata verdi. Güzel beslenen at ile araba eskisinden daha iyi oldu?                                                       

Atın kişnemesi, Erol Amca ile Fadime Teyze´nin dikkatini çekti. Arabanın da eskisinden daha güzel olduğunu gördüler. Erol Amca, atı arabaya koşarak tarlaya gitti. Erol Amca, her ikisinden de memnun kaldı. 

            -Boşuna traktör alacağız; at ile arabamız çok iyiymiş dedi.

            Erol Amca, eve geldiğinde olanları eşine anlattı. Eşi de çok memnun oldu. Yoksa bir vefasızlık yapmış olacaklardı. 

            Eski günlerine dönen at ile araba, akıllı tilkiye teşekkür etti. 

Cumali Karataş

YAZARLAR

  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00