Hakkimizda

KURUCUMUZ
AHMET REMZİ YÜREGİR

İnançlarından ödün vermeyen bir dava adamı: Ahmet Remzi

Yeni Adana Gazetesinin Kurucusu Ahmet Remzi Yüregir 7 Ekim 1951 günü İstanbul`da geçirdiği bir trafik kazası sonucu kurtarılamayarak hayata veda ederken, geride mücadele dolu bir 59 yıl ve görevini bugüne kadar sürdürmeyi başarmış bir gazete bırakıyordu.
/resimler/2015-5/15/1242170132937.jpgAhmet Remzi Yüregir Osmanlı İmparatorluğu`nun son döneminde ortaya çıkan belirli bir yapıdaki neslin bir örneğidir. Ellerininin altından uçup giden bir devlet düzeni ve toplumsal değerler, azınlık unsurların başkaldırıları ile ihanete varan eylemleri Birinci Dünya Savaşının sürüp gittiği yıllar o zamanın genç insanlarını oldukça derinden yaralamış ve etkilemiş olmalıydı. Ahmet Remzi Yüregir Adana Öğretmen Okulunu bitirip, mesleğine başladığı yıllarda İmparatorluğun yıkımına neden olacak Büyük Savaş patladı. Yedeksubay olarak silah altına alındı. Mütareke yapıldığında Adana`da kısa bir süre sonra Fransız işgaline karşı birlikte direnişe girişecekleri Avni Doğan ile birlikte idi.

Ahmet Remzi Yüregir`in Mütareke`nin ilk günleri ve Çukurova`nın düşman işgalinin başlangıcına rastlayan dönemdeki yaşamı ayrı bir yazıya konu olacak kadar hareketlidir. Zaten bu konuları kendisi Yeni Adana Gazetesinde iki kez hayatta iken, bir kez de ölümünden sonra anılarında ayrıntılı biçimde anlatmıştır. Yine aynı yazılarında Ahmet Remzi Yüregir, YENİ ADANA Gazetesinin kuruluşuna neden olan gelişmelerin, gazetenin kapatıldıktan sonra kendisini bir kadın çarşafına bürünerek kent dışına zor atışını, gazetenin daha sonra Pozantı`da yayına devam edişini, Toroslar`dan sürdürülen kurtuluş savaşını, kendisinin Müdafai Hukuk Cemiyeti`nde aldığı rolü ve İstihbarat Müdürü olarak Kuvayi Milliyeye katkılarını, bu arada gazetenin üstlendiği büyük işlevleri ayrıntıları ile anlatmıştır. Bu konular Yeni Adana Gazetesi`nin 97 yıllık yaşamı boyunca çeşitli vesileler ile bölüm bölüm dile getirilmiştir. Biz bugün Ahmet Remzi Yüregir`in milli mücadeleci, politikacı ve gazeteci olarak başardıkları, günümüz kuşaklarına bıraktığı örnekleri özetlemek istiyoruz. Bunun için de ister istemez Ahmet Remzi Yüregir`i bugün de yaşatan Yeni Adana Gazetesi`nin kuruluş günlerine dönmek gerekiyor.

MUSTAFA KEMAL ADANA`DA

Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal Paşa, Suriye bozgunundan sonra Karargahını Adana`ya kurmuştur. Niyeti imzalanacak bir mütarekenin ağır koşullarını kabul etmemek, gerekirse fiili bir direniş ile Güney`den yaklaşan istila ordularını Ceyhan nehri kıyılarında durdurmaktır. Bunun için hazırlıklara başlar ve Adana`da sağlayabileceği bir destek ortamının arayışına girer. Bu ortamı yaratabilse, ya da bu ortam için Adana`da olumlu belirtiler yakalayabilse, Milli Mücadele tarihi belki de Samsun`a çıkışla değil, Adana`da verilebilecek bir savaşla başlayacaktır. Mustafa Kemal Paşa halkla, ileri gelenlerle, eşrafla toplantılar yapar. Terhisleri, Harbiye Nezareti`nin talimatlarına rağmen bir süre durdurur. Vatanının işgal altına girmeden olabildiğince bir arada tutulması ve bu arada koşulları zorlayarak daha olumlu bir mütarekeye gidilmesi bir Balkan bozgununu yaşamış Mustafa Kemal`e en uygun çözüm yolu olarak görünmektedir.

/resimler/2015-5/15/1242532946589.jpgAmacı silahı elden çıkarmadan,kadroyu dağıtmadan milli mücadelenin başlatılmasıdır. Ama ne yazık ki yorgun, bitkin bir toplum yapısı vardır. Hele son Suriye bozgununun yarattığı moral çöküntüsü o gün için halkın yeni bir savaşa hazır olamayacağını ortaya koymaktaydı. O günleri anımsayan gaziler bozguna uğramış bir ordunun mensupları olarak kente gelişlerinde nasıl olumsuz gözlerle karşılandıklarını sık sık anlatmışlardır. Özellikle eşraf ve Adana`nın ileri gelenleri böyle bir mücadelenin baarıya ulaşacağından kuşkuludur.

Mustafa Kemal Paşa gençlerle de toplantı yapar. Ahmet Remzi Yüregir`in bu toplantılarda hazır bulunduğu bilinmektedir. Ama sonuçta Mustafa Kemal Paşa bu çalışmaların çıkmaza girdiğini anlar ve Mondros Mütarekesinin uygulamasına yol açacak Nezaret talimatları uyarınca birlikleri terhis eder ve İstanbul`a gider. Ama artık tarihte yerini alan ünlü "BENDE BU VEKAYİİN İLK HİSS-İ TEŞEBBÜSÜ BURADA, BU GÜZEL ADANA`DA DOĞMUŞTUR!" sözlerini söyletecek bir girişimin ilk denemesini başarısız da olsa yapmış olur.

"EŞEĞİN KUYRUĞU HALEN ELİMİZDEDİR"

Ahmet Remzi Yüregir, yurdu mücadele etmeden ve köhnemiş bir devletin kuralları ve koşulları ile düşmana teslim etmemek düşüncesini, Mustafa Kemal Paşa`nın bu çalışmalarından sonra benimsemiş, bunu uygulamaya koymak için de bir gazete yayınlama yolunu seçmiş olmalıdır. Nitekim Fransız İşgalinin ilk günlerinde, 25 Aralık 1918`de yedeksubaylık arkadaşı Avni Doğan ile birlikte ADANA isimli bir gazete çıkarmaya başladı. Amaçları işgalin geçici bir olgu olduğunu, vatan topraklarını yeniden özgürlüğüne kavuşturacağını vurgulamaktır. Başyazıları Avni Doğan Bey kaleme alır. ADANA`nın ömrü sadece 7 gündür. Zira son sayılarından birisinde işgal kuvvetlerini kasdederek, "Eşeğin kuyruğu halen elimizdedir.." diye bir ibare kullanılır. İşgal komutanlığı gazeteyi kapatır. Avni Doğan işgal bölgesinden sürülürken, Ahmet Remzi Yüregir de hem gazete faaliyetlerinden hem de evine sakladığı silah ve mühimmatın işbirlikçi Ermeniler tarafından ortaya çıkarılmasından sonra boynunda idam fermanı olarak kendisini Anadolu`nun henüz güvenli iç kısımlarına atar.

TEK KİŞİLİK CEMİYET
1919 yılının son aylarında Avni Doğan Bey Boğazlıyan kaymakamıdır. Ahmet Remzi Bey arkadaşının yanına gelmiştir. Bütün ümitlerini Sivas`ta başlamış olan harekete bağlamışlardır. Ahmet Remzi Bey oradan Mustafa Kemal Paşa`ya şu telgrafı gönderir:

"Sivas`ta Müdafaî Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi Riyasetine,

Merkezi Kayseri veya Niğde`de olmak ve teşkilatı milliyeyi Adana`ya da teşmile çalışmak üzere Adana Müdafaa-î Hukuk Cemiyeti teşkiline müsaade ve müzaharet buyrulması müsterhamdır."
Ardından da mektupla başvurur. Büyük Önder`in Ahmet Remzi Bey`e gönderdiği yanıtlar bu mektupların bir ölçüde enformasyon niteliği taşıdığını göstermektedir.
Sivas`tan 2 Aralık 1919 tarihli şu cevap gelir:
"Beyefendi,
Gönderdiğiniz gazeteyi okudum. Teşekkür ederim. Namus ve vicdanlarını satmakta tereddüt etmeyen bu gibi vatansız alçakların iftiraları dinlenmeyerek dar bir çerçevede kalır. 
Adana Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti teşkilatının Ali Fuat Paşa Hazretleri ve Fırka Kumandanı Mümtaz Beyefendi ile kararlaştırdığınız tarzda kurulması uygun görülmektedir.
Adana`ya hicret eden Ermenilerin harekatına ancak Adana Teşkilat-ı Milliyesi`nin kurulmasından sonra karşı koymak mümkün olacaktır.
Ancak şimdiden bu konuda gerekli girişimlerde bulunulduğunu arzederim.
İmza Mustafa Kemal"
Bu gelişmelerden sonra Adana Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Ahmet Remzi Bey`in başkanlığında Kayseri`de kurularak, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın örgütsel güçleri arasında yerini alır.
Ahmet Remzi Bey, Çukurova`ya dönerek mücadeleye kaldığı yerden devam etmek azmindedir. Nitekim yeniden yurduna yaklaştığında bu kez hem gazetecidir hem de Müdafai Hukuk Cemiyetinin kurucusudur ve başlangıçta tek üyesidir. 

Mustafa Kemal Paşa ile haberleşmeye geçerek, Karaisalı ve daha sonra Pozantı`da faaliyete geçecek olan Kuvayi Milliye hareketinin siyasal, lojistik ve moral altyapısını oluşturacak hamlelere girişir. YENİ ADANA`da da bu projenin içerisinde yerini bulur.

DÜŞÜNCENİN VE BASININ GÜCÜ

Ahmet Remzi Yüregir`in işgale, kaba kuvvete, işgalcinin topu tüfeğine karşı düşünce ile basın yolu ile karşı koyma çabasına girmesinde bugünkü nesiller için gerçekten örnek alınması gereken bir hareket tarzı olarak ortaya çıkıyor. Nitekim topa tüfeğe Yedi Düvel`in Türk Varlığına karşı giriştiği kıyıma karşı ulusumuz kanını ve canını dökerken, bunu inançları, özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinden aldığı güçle yapıyordu. Bugün düşünce, inanç ve basın gibi kavramların etkisini kaybettiği yolunda düşünceler zaman zaman hepimize egemen olabiliyor. Ama Milli Mücadele`de Yeni Adana, onunla birlikte Anadolu`nun her köşesinde mücadele bayrağını açmış sayısız gazete ve gazeteci düşünüldüğünde, karamsarlığın pek de öyle güçlü olmaması gerekiyor.

CUMHURİYET, DEMOKRASİ VE DE LAİKLİK

Ahmet Remzi Yüregir`in gazetecilik yaşamının dışında sayılmayacak önemli bir işlevi de politika alanında olmuştur. Gençlik yıllarında mücadeleci üslübunu ömür boyu korumasını bilmiştir.
Serbest Fırka olayı başladığında kendisini demokrasiye daha yakın bir düzenin kurulmasında görevli addetmiştir. Partinin Adana sorumluluğunu üstlenmiş, çok partili yaşamın ilk başarısız denemesinde zor günler geçirmiştir. Parti kapatıldığında kendisini, Cumhuriyet Halk Fırkasından da dışlanmış bulmuştur. Bu durum 1940`lara kadar sürecektir. Serbest Fırka olayı, zaman zaman ileri sürüldüğü gibi Kemalist rejime karşı kalkışan gerici, karşı devrimci unsurların bir hareketi miydi? Ahmet Remzi Yüregir`in 1940`lı yıllardan itibaren CHP içerisinde ve 1946/50 arasında parlamentoda izlediği yola bakarsak, en azından kendisinin ve çevresinin Serbest Fırka olayına "demokratikleşme" sürecinin bir başlangıcı olarak baktıklarını anlarız. Zira 2. Dünya Savaşı`nın bitimine yakın yıllarda çok partili bir yeni rejim denemesi gündeme geldiğinde ilk "çoğulcu" hareket CHP içerisinde sergilenmeye başlamıştı.

Yeniler-Eskiler ya da Beyler-Halkçılar gibi şimdi tarih olmuş bir takım kavramların ardında parti ikiye bölünmüştü.

Ahmet Remzi Yüregir yenilikçilerin lider kadrosunda idi. Çok kısa bir zaman sonra iktidardan düşecek olan CHP`nin içerisinde bir de tutucu, maddi nimetlerden, iktidarın nüfuz gücünden yararlanmış ve yararlanmakta olan bir ekip vardı. İşte Ahmet Remzi Yüregir bu gruba karşı mücadele veriyordu. Birlikte hareket ederlerin bir kısmı ileride Demokrat Parti hareketine katılacaktı. Ama Ahmet Remzi Yüregir partisinde kaldı ve 1946 seçimlerinde TBMM`ne girdi.

CHP iktidarının son yıllarında Ahmet Remzi Yüregir grubunda adeta tek başına bir muhalefet kanadı idi. Muhalefet konusu ise 1946 seçimlerinin korkusunu iliklerinde hisseden parti yöneticilerinin, oy kaygısı ile laiklik konusunda ve Osmanlı hanedanına yaklaşımı konusunda tavizler vermeye niyetli oluşuydu. İrtica hortlamak üzere idi ve Ahmet Remzi Yüregir Devrim Kanunlarının o günün koşullarında yeterince titizlik uygulanmadığından şikayetçi idi. Dört yıllık parlamenterliği sırasında hep bu konuların takipçisi oldu. Particiliği partizanlıkla ayrı tutan bir görüşle, gerekirse kendi partisinin dahi eleştirebileceği kanısını taşıyarak hareket etti. 

1950 seçimleri CHP`yi iktidardan uzaklaştıran bir büyük değişimi de beraberinde getirdi. Milletvekili seçilemediği bu seçimler sonrasında yeniden gazetecilik yapmaya yönelmeyi uygun buldu. Bu kez CHP`nin İstanbul`da yayınlamayı düşündüğü İnkılâp isimli bir gazetenin parti adına hazırlıklarına başladı. Mağlup CHP`nin boş genel merkez binasına gidip, çöküşü yeniden yapılanmaya dönüştürme çabasına giren ender politikacılardan biriydi. 1950-51 yıllarında... 

İşte gazetenin kuruluş hazırlıklarına devam ederken 4 Ekim sabahı Galata köprüsü üzerinde bir taksinin çarpması sonucu ağır yaralandı. 7 Ekim 1951 günü yaşama veda etti.

59 yıllık yaşamına sığdırdığı gazetecilik, politikacılık ve hepsinin ötesinde "DAVA ADAMLIĞI" hiçbir maddi varlığın güvencesi olmaksızın Ahmet Remzi Yüregir`e çok önemli şeyleri kanıtlama olanağını yaratmıştır. Köşedönücü olmadan, işbilir ve işbitirici politikalar gütmeden, sadece çağdaş düşüncelerin ışığında, onurlu özgür ve bağımsız yaşama kararlılığı ile bir halk çocuğu kendi yaşam süresinin dışına taşabilen hizmetler de yapabilir. Nitekim Ahmet Remzi Yüregir bugün dürüst ve tutarlı yaşamı, halkına ve dava arkadaşlarına vefalı davranışları ile halen anılardadır. Bunun da ötesinde işgal günlerinin karanlıklarında yayınlamaya başladığı gazetesi halen ayaktadır. Yeni Adana yeni atılımlarla ömrüne bir bu kadar süre katmanın inancını tazeleme peşindedir. Her sabah "kurucusu" olarak lejandının altını süslediği YENİ ADANA Gazetesi de, Ahmet Remzi Yüregir`in ilkelerini, umutlarını ve davasını sürdürme yolundadır.

Evlatları ve gazete mensupları, Ahmet Remzi Yüregir`i saygı ve rahmetle anar.
/resimler/2015-5/15/1243471541048.jpgKURUCUMUZ AHMET REMZİ YÜREĞİR`İN BÜSTÜ, ÇUKUROVA GAZETECİLER CEMİYETİ`NİN GİRİŞİMİYLE SANATÇILAR PARKI`NDA AÇILDI.
GAZETECİLER AHMET REMZİ YÜREĞİR`İ UNUTMADI
GAZETEMİZ Yeni Adana`nın kurucusu Ahmet Remzi Yüregir`in büstü, 10 Nisan 2004 günü düzenlenen törenle, Adana Sanatçılar Parkı içindeki Basın Şehitleri Anıtı yanında açıldı. Tören, basın şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın okunmasıyla başladı. 
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti`nin (ÇGC) kuruluşunun 29. yılı etkinlikleri çerçevesinde ÇÜ Güzel Sanatlar Bölümü tarafından, ÇGC`nin girişimiyle yaptırılan Ahmet Remzi Yüregir büstünün açılışına Devlet Bakanı Güldal Akşit, Adana Valisi İ. Kemal Önal, Anakent Belediye Başkan Vekili Aytaç Bilgen, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Abdurrahman Bilgiç, ÇGC Başkanı Kurtar Çakın, Yüregir Ailesi ile basın çalışanları ve davetliler katıldı.
/resimler/2015-5/15/1244135760278.jpgGazetemiz çalışanı Seyit Ali Akgül`ün, Ahmet Remzi YÜREGİR`in gazetecilik yaşamının yanısıra, örgütçü ve politik yönlerini de anlatan tanıtım konuşmasından sonra, A. Remzi Yüregir`in yanında gazetecilik yaşamına başlayan
Osman Yereşen, Yüregir`le ilgili anılarını kısaca anlattı. Yereşen, "Büyük zevat Ahmet Remzi Yüregir`in yanında gazetecilik yaşamına başlarken, bana `Evlat şerefli bir işe başlıyorsun. Bu meslek iftira, suçlama, yalan kabul etmez` şeklinde nasihatta bulundu" diye k

ÇAKIN: "YENİ ADANA`NIN BİR ÖRNEĞİ DÜNYADA GÖSTERİLEMEZ"

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Başkanı Kurtar Çakın da, törende yaptığı konuşmada, Yeni Adana`nın, bir ulusun yeniden varolma mücadelesine tanıklık ettiğine dikkat çekti. Ahmet Remzi Yüregir`i saygıyla andığını belirten Çakın, /resimler/2015-5/15/1244439510796.jpg"Yayınıyla, Milli Mücadeleye büyük katkılar sunan Yeni Adana Gazetesi, sonu zaferle biten bir savaşın tanığı olma onurunu yaşıyor. Kurulduğu günden beri yayın politikasından ödün vermeyen Yeni Adana da, diğer yerel medya gibi sıkıntılar yaşıyor. Yayın politikasıyla, duruşuyla Yeni Adana`nın bir örneği dünyada gösterilemez" dedi.
Gazetemiz imtiyaz sahibi Çetin Remzi Yüregir de, aile adına gazetenin yayınını üstlendiğini anlattı. "Ahmet Remzi Yüregir, babamız olarak bizlere onur vermiştir" diyen Çetin Remzi Yüregir, "Sayın Bakan, Sayın Vali, sayın konuklar, büstün açılışına katılmakla, biz bu onuru sizlerle paylaşmak bize kıvanç vermiştir" diye konuştu. Yüregir, Adana`nın daha birçok değeri bulunduğunu da belirterek, zamanı geldiğinde bu değerlerin de birer birer ortaya çıkarılacağını kaydetti.

/resimler/2015-5/15/1245239668602.jpgBİLGİN: "YÜREGİR BİZİM AYDINLIK YÜZÜMÜZDÜR"
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin ise, dünyada fani olan insanlarla, Ahmet Remzi Yüregir`i ayıran tek özelliğin, bir sözcükle ayırmak gerekirse, bunun "kahramanlık" olacağını vurguladı. 
Törende hazır bulunan İletişim Meslek Lisesi öğrencilerinin, buradaki tö renden esinlenmeleri gerektiğini kaydeden Bilgin, "Burada bulunanları saygıyla selamlıyorum. Ama daha çok da törende hazır bulunan genç meslektaş adaylarıma sesleniyorum. Bu sadece bir büst açılış töreni olmamalı. Bu bir `arama` olmalı. Çünkü ülkenin Ahmet Remzi Yüregir`lere ihtiyacı var. Ülkeler geçmişleriyle köprü kuramazsa gelecekleriyle ilgi kuramazlar. Ahmet Remzi Yüregir bizim aydınlık yüzümüzdür" diye konuştu.

Devlet Bakanı Güldal Akşit de, Ahmet Remzi Yüregir`in büstünün açılmasının güzel bir vefa örneği olmasından dolayı mutlu olduğunu kaydetti. Türk Bayrağı`na sarılı Ahmet Remzi Yüregir`in büstü daha sonra Devlet Bakanı Güldal Akşit, Vali Kemal Önal ve Çetin Remzi Yüregir tarafından açıldı.

TARİHÇEMİZ 

25 Aralık 1918`de Adana`nın işgalinden sadece 5 gün sonra, işgale karşı mücadeleyi kalemiyle başlatan, Atatürk ilkelerini savunan yayın politikasını kesintisiz sürdüren Yeni Adana, 25 Aralık 2016 tarihinde 99 yaşına bastı."Kurtuluş" ve "Kuruluşu" yaşayan Yeni Adana, Adana`da ve Çukurova`da olup biten, Türkiye ve Dünya`da gelişen olaylara sütunlarında yer vererek "Çağının Tanığı" oldu.

Türkiye`nin düşman çizmeleri altında çiğnendiğini görerek, buna engel olma çabalarına katılan, 1920`li yıllardan yaşadığımız ana kadar gelen sancıları ulusumuzla birlikte çekerek bugünlere gelme başarısı gösteren Yeni Adana, her zorluğa rağmen ayakta kalma, her türlü çürümüşlüğe rağmen yeniden doğuşları hazırlama, Türkiye`yi ve Türk Ulusunu her saldırıya rağmen Atatürk çizgisinde tutacak zindeliği yeniden kazanma mücadelesini aralıksız yürüttü / yürütüyor.

Bizler Yeni Adanacılar olarak bu "Yeniden Doğuş" sürecine tanıklık ediyor olmanın kıvancını, gücünü yaşıyor; geleceğe de bu inanç ve güvenle bakıyoruz. Tıpkı 86 yıl önce çok olumsuz koşullarda, herşeyin yokolduğunun sanıldığı günlerde Kurucumuz Ahmet Remzi Yüregir`in ulusu ve ülkesi için sadece inanç ve güven duyarak bu uzun ve onurlu yolculuğu başlattığı gibi...

"Milli Mücadele`nin başlangıcından bu yana, yaşayan tek Kuva-yı Milliye gazetesi" olan Yeni Adana, ödün vermediği yayın ilkeleriyle, 1965 de Amerika Gazete Sahipleri Birliği Vakfı tarafından ABD ve Kanada dışında yayınlanan gazeteler için oluşturulan "Dünya Basın Başarı Ödülü"nü almanın, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti`nce düzenlenen "Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü"ne 1996 yılında kurum olarak layık görülmenin onurunu okurlarıyla paylaşıyor.

YAYIN ANLAYIŞI VE İLKELERİ

97. YAYIN YILINDA DA HEDEFİMİZ ÇAĞDAŞ TÜRKİYE`NİN GÜVENCESİ OLMAK

Yerel bir gazetenin çok ters ekonomik koşullara, sektörel bazda çok büyük engeller yaratan aktörlere ve de ekonomik konjonktürdeki dalgalanmalara rağmen 100 yıla yaklaşan bir süre içerisinde "halka hizmetini"sürdürmesi önemsenecek bir olay sayılmalıdır. Hele YENİ ADANA gibi kuruluş ve yayına devam amacı benzersiz, kendine özgü bir gazetenin ilkelerine değer veren toplum katmanları ile birlikte ayakta kalma çabası göstermesi, olayı gerçekten tarihsel bir anlama ulaştırıyor.

Çağdaş Türkiye`nin kuruluşunda da görev alan,  yayınlandığı kentin ve çevresinin insanını yeni bir çağa taşıma savaşımına katılan ve  Atatürk Devrimlerinin gerçekleştirilmesinde görev alan YENİ ADANA bugün 100. Yılına bir adım daha yaklaşmanın gururunu okurları ve dostları ile paylaşıyor

25 Aralık 2016 tarihli sayısı ile bu gazete 99. Yayın Yılına ilk adımını atıyor.  YENİ ADANA`nın Türk basını açısından tarihsel anlamı önemli. Türk ulusunun yok edilmesi amacı ile girişilen emperyalist bir savaşın ilk silah sesleri ile ortaya çıkan gazete, kuruluş amacını başarı ile yerine getirmiştir. Çukurova`nın, daha sonra ülkenin kurtuluşuna kendi çapında hizmetini vermiştir. Önemli yararlar sağlamıştır. Ama YENİ ADANA`nın tarihsel önemi ondan sonra da sürmüştür. Çünkü Çağdaş Türkiye`nin kuruluşunda da görev almıştır. Yayınlandığı kentin ve çevresinin insanını yeni bir çağa taşıma savaşımına katılmıştır. Atatürk Devrimlerinin gerçekleştirilmesinde görev almıştır. İnsanımızın politik etkinliğe ulaşma kavgasında etkin roller üstlenmiştir. 1950`den itibaren girilen çok partili düzenin getirdiği dengesizlikleri göğüslemiş, hukukun üstünlüğü ilkesini yayınları içerisinde yaşar tutmaya uğraşmıştır. 1960, 1971, 1980 askeri müdahalelerini görmüş; sayısı bir anda anımsanmayacak politikacının boy gösterdiği politik ortam içerisinde saygınlığını ve dürüst yayın yapma ilkesini ön planda tutmuştur. Kurulmasına, görev yapmasına ve görevden ayrılmasına tanık olduğu 61 hükümetin çelişen, başarısız sonuçlar veren ve hatta yıkımlara neden olan icraatları karşısında konumunu ve ilkelerini korumuştur.

Yerel yönetimler konusunda da benzer yükümlülükler ile karşı karşıya kalmıştır. Adana`nın, Adanalı`nın dürüst ve düzgün belediye yönetimlerine kavuşması için denetim görevini kamusal alanların önemsenmesi, ilkeli ve temiz yönetim kaygılarının yaşatılması çerçevesinde üstlenmiştir. Bunların yanında okurlarının bilgilendirilmesi, düşüncelerle donatılması, tartışma ve etkileşim alanlarını elde edebilmesi yolunda yayınlar, ekler ve gerektiği zamanlarda toplantılar gerçekleştirmiştir.

YENİ ADANA 95. YILINA GİRERKEN NEREDE DURUYOR?

YENİ ADANA`nın tarihsel önemi sadece ve sadece kuruluş günlerinin çok eskiye dayanması ile oluşmuyor. Gazete, Kurucusu Ahmet Remzi Yüregir`in daha o günlerde kıvılcımını çaktığı bir "düşünce ve eylem programını" bugünlere taşımış olmanın bilinci ve sorumluluğunu canlı tutuyor. Ülkenin kurtuluşu ve Türk ulusunun güçlü ve onurlu bir yaşam sürmesini ilk amaç sayan bir programın, bugünün koşullarında da anlam taşıması için uğraş veriyor.

Yerel ölçekte koyduğu tavırlarının ve oluşturduğu direniş noktasının varlığı kadar önemli bir iş yapıyor, ulusal çapta da birçok önemli sorunun ve tehdidin varlığını kamuoyuna duyuruyor. Ulusumuz 1918`deki fiili ve silahlı saldırıların başka kılıktaki benzerlerini bugün de yaşıyor. Düvel-i Muazzamanın yerini alan global güçler, ki bunların büyük bölümü görünüşte dostumuz ve müttefikimizdir ve de Avrupa Birliği yapısı içerisinde örgütlenen uluslardan oluşmaktadır, "dahili hainlerin ve bedhahların" yardımı ile ulusumuzu köleleştirme, yok etme planlarını uygulamaya koymuş bulunuyor. Bu tehlike ve tehditler altında "ulusal bilinç" sürekli geriletiliyor. İşte YENİ ADANA tarihsel görevi gereği "ulusal bilinç"in egemen kılınması hedefini şaşmadan ve saptırmadan korumaya çalışıyor.

Coğrafi bölünmenin eşiğine kadar getirilen Türkiye`nin ulusal bütünlüğünün korunması ve güçlendirilmesi bağlamında Büyük Önder Atatürk`ün "Ne Mutlu Türküm Diyene" özdeyişine uygun yayın politikası ile ayrılıkçılığın her türüne karşı durmayı bir sorumluluk ilkesi olarak sahipleniyor.

Atatürk Cumhuriyeti`nin temellerini oluşturan hukukun üstünlüğüne dayalı parlamenter demokrasinin gelişmesi; ülkenin keyfi ve otoriter rejimlerin tehdidinden korunması bağlamında da kendisine düşen görevleri yerine getirmeye uğraşıyor.

Bütün bunları  yaparken de ülkenin ve mesleğinin getirdiği ekonomik zorlukları da sadece destekçisi okurlarının  verdiği güçle karşılamaya özen gösteriyor. Basın özgürlüğünün korunması açısından en  önemli duruşun da ancak  bir yayın organının ekonomik bağımsızlığını özenle sürdürmesiyle elde edileceğine inanıyor. YENİ ADANA`nın tarihsel önemi, işte bu ilkeler ve işleyişlerle günümüzü ve geleceğimizi  de kaplıyor.

Gazete`nin yayınını gerçekleştiren çalışanların bu konudaki özverisi ve inancı da elbette kuruluş yıllarının tarihsel misyonunu üstlenmiş büyüklerinin çabalarını andırıyor. Bunu yaparken herkes tarihi yaşıyor, tarihi çağrıştırıyor, tarihin izlerini ve sorumluluğunu üstlerinde taşıyor.

YENİ ADANA işte bu geçmişinin sorumluluğunun farkında olarak geleceğe inançla yöneliyor, başta Kurucusu Ahmet Remzi YÜREGİR olmak üzere bugüne kadar emek verenleri saygı ile anarken,  okurlarına ve dostlarına nice yıllar beraber olma dileğini sunuyor.

(Bu sayfa 25 Aralık 2016 günlü YENİ ADANA`da 99. Yayın Yılına Başlanması Nedeniyle Yer Alan Manşet Haber Doğrultusunda Güncellenmiştir)