?Her 25 Aralık, Yeni Adana ailesi için önemsenen bir gündür. Sadece bir yıldönümünü kutlamak, 90´ına merdiven dayayan yaşam süresinin anlamını duyumsamak açısından değil elbette. Olayın bu yönü son yıllarda artık çarpıcılığı ve ülkemizdeki basın yayın organları arasında benzersiz oluşu açısından ilk planda yer almıyor. Doğrudur, bir ticari firmanın, özelde de bir yayın kuruluşunun, ülkemizin içinden geçtiği zor koşullar dikkate alınırsa, kalıcı olması ve hizmetini sürdürmesi pek alışılmış bir olgu değil. Gerçekten de etkinliğine son veren, piyasadan çekilmek zorunda kalan o kadar çok büyük küçük firma gözlenmiştir ki son yıllarda, insanımızın üretkenliği ve yaratıcılığı öylesine yara almıştır ki, Yeni Adana´nın ayakta kalmış olması bile başlıbaşına önemsenecek bir olay olarak görülebilir. Ancak geride kalan 88 yılın baskın özelliği sadece bu değildir!
Yeni Adana, yaşamına bir "eylem" olarak başlamıştır, çok kararlı biçimde ortaya konulan bir duruş ve inanç eylemi olarak. Düşmandan arındırılmış ve bağrında "tam istiklal" koşullarında yaşayabileceği bir ülkenin sahibi olacak genç Türk Ulusu´nun Kurtuluş Savaş´ı için gerekli olan duruşu ve inancı taşıyarak. Bu özelliği ile Yeni Adana sadece haber veren, görüş yansıtan bir gazete olarak değil, dağda ve ovada çarpışan ve yaşamını hiçe sayan kahramanlarımızın da yanıbaşında saf tutan bir "eylem" olarak savaşıma yönlendirilmiştir..
Kurtuluş´tan sonra Cumhuriyet´imizin ve Atatürk Devrimleri´nin "ileri karakolu" olma işlevini üstlenmiş; yeniden yapılandırılan toplumsal ve politik yaşamımızda aydınlık ve ileri Türkiye ülküsü adına "taraf" olmuştur.
İşte her 25 Aralık´ta giderek daha fazla önemsenen olgu, Yeni Adana´nın başlıbaşına bir eylem olma özelliği ve görevidir. Ulusumuzun ve ülkemizin içinden geçtiği zor ve tehlikeli dönemeçlerde, Yeni Adana´nın her yıl değişmez inançla, koruması gereken ulusal duruşla yoluna devam etme kararlılığı, bir eylem olarak yenilemeli ve güçlendirilmelidir. Zor bir yıl geride kalmıştır. Ülkeyi zor günler beklemektedir. Toplumumuz içten ve dıştan orantısız dayatmalar ve tehditler altındadır. Yeni Adana yaşamına başladığı günlerdeki bilincini ve eylem gücünü bilemek ve gerekirse bunları yeniden kazanmak zorundadır.
Ulus´umuzun içinde bulunduğumuz dönemde, 1918´deki ve sonraki yıllarda karşılaştığı tehlikeleri aratmayacak zor günlerden geçtiği ne yazık ki bir gerçektir. AB kapısında, ABD saldırganlığının dümen suyunda ülke çıkarlarını pazara çıkaran politik kadrolar, Cumhuriyet rejimini de sarsacak aymazlık içindedirler. Ekonomi, yığınların emeğini hiçe sayan bir soygun düzeninde "yedi düvele" teslim edilmiştir. Kubilay´ı da şehit eden "irtica" bugün Atatürk Devrimleri´nin tepesine çökmek için fırsat kollamaktadır. Bu fırsatı da ele geçirmek üzeredir. O zaman Yeni Adana´cılar bu yıl 25 Aralık´ta tarihsel görevlerinin ağırlığını omuzlarında nasıl olur da duyumsamazlar? Daha nice 25 Aralık´lara varmak için gerekli gücü toparlamanın ve başlıbaşına bir eylem olarak görevlerini sürdürmenin önemini bugün nasıl görmezden gelebilirler? Bir yandan basının sorumluluk taşıyan güncel işlevlerini yerine getirirken, asıl varlık nedeni olan ulusalcı duruştan nasıl uzak durabilirler? İşte Yeni Adana ailesinin özgün kaygısı bu noktalarda toplanmaktadır bu Yıldönümünde de.
Kurucumuz Ahmet Remzi Yüregir´i ve silah arkadaşlarını, bugüne kadar Yeni Adana diye yaşanan eylemde görev alanları saygı ile anıyoruz. Yaşadığımız uzun soluklu savaşımda Yeni Adana´ya güç veren, esin kaynağı olan okurlarımıza ve tüm dostlarımıza ?hep birlikte nice yıllara´ diyoruz.?
?Yeni Adana ailesinin özgün kaygısının toplandığı noktalar´ bugün de daha ileri aşamalarda aynen geçerlidir ne yazık ki. Hatta diyebiliriz ki kaygı duyulan konularda tehlikeli gelişmeler olgunlaşmış ve sonuçlarını vermeye de başlamıştır. Cumhuriyet rejimini temelinden sarsacak atılımlar, açılımlar ve hevesler, önlerine engel koyacak kesimlerin ?tasfiye edilmiş´ olmaları ile neredeyse hedefe varmıştır. Bir adım sonrasında ülke ?otoriter hatta totaliter´ bir yönetim sistemine geçirilivermek üzeredir. Ülkeyi Ortaçağ karanlığınıjn bile gerisine taşıyacak bir inatla, Atatürk Devrimleri ve de en önemlisi ?laiklik´ işleyişleri fiilen askıya alınmıştır. ?Yurtta Barış, Dünya´da Barış´ ilkesini Kurtuluş Savaşı´nın bitiminden beri korumayı başarmış Türkiye, neredeyse Orta Doğu´daki savaş tamtamlarının çalıcısı haline getirilmiştir. Batı Emperyalizminin karşısına dikilip tüm ?mazlum milletlerin´ bir zamanlar umudu olan Türk ulusu, paramparça edilmenin de ötesinde, ?düvel-i muazzamanın´ insafına terkedilip kendisi bir ?mazlum millet´ kategorisine taşınmıştır.
?Yeni Adana´yı kendi çapında bir eylem olarak´ geleceğe taşımaya çalışmak bu gelişmeler karşısında vazgeçilmez bir sorumluluk elbette. Ama ne 95. Yayın Yılına girmekte olan bu gazete ne de yurt geneline serpilmiş ve ?sath-ı müdafaa´ görevini üstlenmiş bireyler tek başlarına üzerlerimize çökmekte olan yıkımı engelleyebilecek noktadayız. Ulusal iradeyi yeniden harekete geçirip ülkeyi bekleyen tehditler konusunda farkındalığını güçlendirecek çabaların siyasal alanda da etkili duruma getirilmesi gerekmektedir. Son yıllarda bu alanda büyük eksiklikler gözlenmektedir. Toplumdaki aydınlık kesimlerin üzerlerine serpilen ?ölü toprağını´ silkeleme zorunluğu ve de siyasal irade açısından söz sahibi olmanın yöntemlerini bulma sorumluluğu her zamankinden fazladır. Yeni Adana böyle bir savaşımda sadece geçmişten bugüne taşınmış bir canlı örnektir, dirençli bir ?köprü başı?dır. Yaşamının 100. Yılına merdiven dayayan bu gazete kendisine düşenleri başarmaya kararlıdır.
