Gazetemiz yazarlarından Emekli Kurmay Albay Ali Maralcan, Emekli Subaylar Derneği´nde 11 Şubat 2016 Perşembe günü Saat 15.00´de, Mustafa Kemal Paşa´nın din konusundaki görüşlerini ayrıntılarıyla anlattı.
Kalabalık bir topluluk tarafından takip edilen konferansta Sayın Maralcan; Saygıdeğer Konuklar, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Emekli Subaylar Derneği´nin Atatürk sevdalıları, dava arkadaşlarım diye sözlerine başladı.Emekli Kurmay Albayımız:
?Bugünkü Avrupa´nın gelişmesinde iki önemli hareket vardır. Bunlardan birincisi 16.Yüzyılda Avrupa´daki rönesans ve reform hareketleridir. Rönesans yeniden doğuş anlamına gelen bir hareket olup her türlü çağdaş gelişmeye yol açmıştır. Örneğin, barutun ateşli silahlarda kullanılması sebebiyle, Kanuni Sultan Süleyman´ın 1529 yılındaki 1. Viyana kuşatması sırasında, Osmanlı ordusu kılıç kalkanla taaruz ederken, düşman tarafının ateşli silahları karşısında bozguna uğramış ve bu nedenle yapılan kuşatma başarıya ulaşamamıştır. İkinci önemli hareket , matbaanın icadıyla Avrupa devletleri, kendi dinlerine ait kitaplarının matbaalarda basılması suretiyle, bu kitaplardan okuyarak dinlerini öğrenmeleri sonucu, kilise hakimiyetine son verip din reformunu tamamlamışlardır. Sonuç itibariyle Avrupadaki bu iki hareketi gerçekleştiren devletler çağdaş birer ülke haline gelmişlerdir.
Miletimizin gelişmesini engelleyen üç unsur göze çarpmaktadır. Birincisi din istismarı, ikincisi etnik yapının zengin oluşu ve hassasiyeti nedeniyle dış güçler vasıtasıyla bölücülük, üçüncüsü ise doğu ve güneydoğuda ağa ve şeyhlerin halkı köle gibi kullanıp bölgeye hakim olması yani feodal yapı bağnazlığıdır.
Osmanlı İmparatorluğu ve Ulusal Kurtuluş savaşı dönemindeki irtica(Gericilik) olaylarının ana nedeni cehalet ve taassuptan kaynaklanmaktadır. Taassup cehaletin ürünüdür ve benimsenen bir görüşü körü körüne savunmak demektir. Türkçede ?Bağnazlık?, batı dillerinde ise ?Fanatizm? kelimesiyle karşılanır.
20. Yüzyılın en büyük komutanı ve devlet adamı ulu önder Atatürk, ileride gelişebilecek iğrenç olayları ?Her faydalı ve yeni şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar. Buna bizim dilimizde irtica(Gericilik) derler. İşte bu irticanın yok edilmesi için gerekli tedbirleri önceden almak lazımdır. Bu konuda alınabilecek tedbirleri şu vecizesinde tespit etmiştir. Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Sofra sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaatler temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz? ifadesiyle tespit etmiştir.
Atatürk 25 Ağustos 1922´de Kocatepe´ye çıktığında orada şöyle dua ediyor; ? Allahım, senin bana verdiğin fikir ve zekayla ben bütün planlarımı gerçekleştirdim. Bundan sonrası artık senin mukadderatın?
Mustafa Kemal Paşa 29 Ocak 1923 tarihinde İzmir´de Latife Hanım´la evlenmiştir. Atatürk´ün şahitliğini Maraşal Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir Paşa yaparken, Latife Hanımın şahitliğini ise Atatürk´ün en yakın arkadaşlarından Mustafa Abdülhalik Renda ile Salih Bozok yapmıştır. Atatürk´ün Latife Hanım´a mihri düğün hediyesi olarak 10 dirhem gümüş hediye etmesi üzerine, Kazım Karabekir Paşa; Paşam mihri ucuza kapattınız ifadesinde bulunmuştur. Aslında Atamızın Latife Hanım´a en büyük hediyesi küçük bir Kuran-ı Kerim´dir. Salih Bozok Atatürk´ün Latife Hanım´a bu Kuran-ı Kerim´i verirken şöyle dediğini anlatır.? Bu kuran seni korusun?
Eşiyle adeta balayına çıkar gibi ilk yurt gezisini 6 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir´e yapan Ulu Önderimiz, vardığının ertesi günü öğle namazını büyük bir cemaatle Zağanos Paşa Camii´nde kılmış, namazda şehitlerin ruhuna bağışlanmak üzere okunan mevlitten sonra minbere çıkarak şu hutbeyi okumuştur.
?Ey millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah´ın selameti, atıfeti ve hayrı üstümüze olsun. Peygamberimiz efendimiz hazretleri Cenab-ı Hak tarafından insanlara, feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir. Çünkü dinimiz, akla, mantığa, hakikate tamamen uyar. Eğer uymamış olsaydı, diğer tabii ve ilahi kanunlar arasında çatışma olması icap ederdi. Çünkü kainatın bütün kanunlarını yapan Cenab-ı Haktır. Arkadaşlar, Cenab-ı Peygamber çalışmasında iki yere sahip bulunuyordu. Biri kendi evi, diğeri Allah´ın evi idi. Millet işlerini Allah´ın evinde yapardı. Hazreti Peygamberin mübarek yolunda bulunduğumuz bu dakikada milletimize; milletimizin bugününe ve geleceğe ait hususları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde Allah´ın huzurunda bulunuyoruz. Bu vesileyle büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Camiler, birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadetle beraber, din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani karşılıklı danışmak için yapılmıştır. İşte biz de burada din ve dünya için, gelecek ve istiklalimiz için, bilhassa hakimiyetimiz için düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşündüklerimi söylemek istiyorum. Milli emeller, milli irade, yalnız bir şahsın düşüncesi değil, milletin bütün fertlerinin emel ve iradelerinin bütünüdür.?
Ülkemizin ve dünyadaki diğer Müslüman milletlerin kalkınması, gelişmesi ve çağdaşlaşması için, Atatürk takip etmemiz gereken rotayı bakın nasıl tespit etmiş bulunuyor:? Bütün dünya Müslümanları Allah´ın son peygamberi Hazreti Muhammed´in gösterdiği yolu ve verdiği talimatları tam olarak takip etmeli, bütün Müslümanlar Hazreti Muhammed´i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli, İslamiyetin hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.?
Saygıdeğer konuklar, Atatürk sevdalısı dava arkadaşlarım. Atatürk ve Türkiye düşmanları, Atatürk´e demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyetine saldıracakları zaman hep dini bahane etmişler, saldırılarını dini gerekçelere dayandırmaya özen göstermişlerdir. Bu gibi çevreler, tezlerini daha iyi savunabilmek için de her seferinde Atatürk´ü din düşmanı olarak tanıtmışlardır. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar süregelen irticai düşünce ve faaliyetler Cumhuriyeti ve devrimleri tehdit etmektedir. Bu bağnaz ve sapık düşünceli insanları Allah ıslah etsin. Cumhuriyeti ve devrimlerini ilelebet payidar kılsın.?
İfadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Konferans sonunda katılımcılardan bazıları da söz alarak, günün konusuyla alakalı görüş ve düşüncelerini Atatürk sevdalısı konuklarla paylaştı.(ÖZEL HABER CİHAT OVALI)
