Bundan elbette Abdullah Gül de etkileniyor. İki önemli ve yaşamsal yasal düzenlemenin gidişatı onun için de bir yol ayrımını işaret ediyor bugünlerde. Ülke için çok karanlık olacağı anlaşılan şu günlerde ya yetkilerini ülke ve hukuk adına tam olarak kullanacak, sıkıntıları göze alacak ya da sorumluluklarının kendisini değişik bir siyasi pozisyona zorlamasından çekinerek siyasal iktidarın bildiğini okumasına göz yumacak!
Anımsarsak sadece Türkiye´de değil demokrasiye ve hukuk devleti işleyişlerine sahiplenmiş görünen tüm dış çevrelerde tepkilere neden olan internet´e sansür Yasa´sı için Abdullah Gül, ?Bir iki sıkıntı var? demişti. Son yıllarda en tartışmalı yasaları bile hiç sakınca görmeden imzalayan bir kişi için bu sözler bile alışılmadık bir görüntü veriyordu. Hatta kimi fazlaca iyimserler, düzenlenmenin geri gönderileceğini ummaya bile başlamışlardı. Ama Abdullah Gül, iktidarın AKP kanadıyla uzlaşarak soruna kendince bir çözüm buldu ve Yasa´yı imzalayıp yürürlüğe soktu. Bir de şu ?twit´ ile müjde verdi takipçilerine:
"Bir süredir gündemdeki internet yasası hakkında yoğun mesajlar gönderiyorsunuz. Mesajlarınızda özellikle iki husus üzerinde itirazlar ilettiniz. Bu iki noktaya ilişkin sakıncaların esasen ben de farkındaydım. Nitekim, hükumetimizle temasa geçip bu iki noktaya ilişkin düşüncelerimi paylaşmış ve bunların düzeltilmesini istemiştim. Memnuniyetle görüyorum ki iki maddeyle ilgili kaygılar yarın yeni bir yasal düzenlemeyle giderilecek. Bu düzenlemenin süratle gerçekleşmesine fırsat vermek için Macaristan´dan döner dönmez önümdeki yasayı onayladım. Hükumetimiz ve siyasi partilerimize gösterdikleri anlayıştan ötürü teşekkür ederim. Hepinize iyi akşamlar diliyorum?
Oldu mu? Elbette olmadı. Başka ülkeleri bilemeyiz ama Türkiye´de bile anayasal açıdan Yasama´nın, ilk freni olma görevini üstlenmiş bir yetki makamı ile böylesine içli-dışlı ilişkiye girdiği görülmüş değil. Hele hele, ?hükumetimizle temasa geçip bu iki noktaya ilişkin düşüncelerimi paylaşmış ve bunların düzeltilmesini istemiştim, yerine getirileceğini gördüm? denilerek yetkilerin neredeyse pazarlık konusu yapılışı ayrıca akıl almaz bir uygulama. Çok net bir durum, vazgeçilmesi olanaksız bir sorumluluk var ortada. Parlamento bir düzenleme yapmıştır. Eğer ortada mevcut anayasal sisteme göre bir aykırılık varsa, bunun anayasal kural çerçevesinde giderilmesine çalışılır. O yasa geri gönderilir. Ve de süreç kendi kanalında işletilir.
Ama internet sansürü konusunda olay böyle gelişmemiştir. Aykırılıklar önce ?sıkıntı´ olarak küçümsenmek istenmiştir. O sıkıntıyı giderecek kimi formüller üzerinde, yasama sürecinde var olan işlev ve işleyişler baypas edilerek, Yürütme ile uzlaşıya varılmıştır. Sakıncaları biline biline düzenleme yürürlüğe sokulmuştur. Açıkçası yetki kullanımı ve sorumluluğu göz ardı edilmiştir.
Macaristan´da iken de bu ?sıkıntılı´ durumu ve bundan sonra da HSYK düzenlemesi ile ortaya çıkacak gerilimlerin izdüşümünü çeşitli vesilelerle basınla paylaştı Abdullah Gül. Hatta, "Cumhurbaşkanı olarak ben kendimi Anayasa Mahkemesi yerine de koyamam. Ancak çok aleni gördüğüm noktalarla ilgili itirazlarımı yaparım. Muhalefet partisi başından beri Anayasa Mahkemesi´ne götüreceğini açıkladı. Gidince bakacağım şey bu olacak," bile dedi.
Sıkıntıları aşma metodunu da şöyle açıkladı bir meslektaşımıza:
?Bir, gerçekten problemli görülen bir şeyi düzeltmek, ikincisi, algıyı da tekrar pozitif hale getirmek lazım. Öyle bir algı çıktı ki ortaya, iyi olan hiçbir şey konuşulmuyor. Problemli noktalar olunca konuşuluyor. Hem problemli noktaları düzeltmek gerekir, hem algıyı?: Herkes beni bir siyasi pozisyona zorluyor, ama benim amacım neticedir. Neticede işlerin düzgün ortaya çıkmasıdır. Metodum budur.?
Neden bu tip bir ?metod´ analizi, neden twit´lerle mazeretler ortaya koyma gereksinimi? Neden en keskin yetkiyi sorumluluklar çerçevesinde kullanmak yerine, kimi çabalarla siyasal iktidarı hoşnut edecek formüllere yönelmek? Yukarıda Gül´ün bir yol ayrımında olduğuna işaret edip, ?Ülke için çok karanlık olacağı anlaşılan şu günlerde ya yetkilerini tam olarak kullanacak, sıkıntıları göze alacak ya da sorumluluklarının kendisini değişik bir siyasi pozisyona zorlamasından çekinerek siyasal iktidarın bildiğini okumasına göz yumacaktır´, demiştik. Demek ki yol ayrımında nereye yöneleceği, yani AKP´yi teskin etme tercihini kullanacağı belli olmuş durumda.
Şimdi bir sınav daha var: İmzaya gönderilmesini beklemeden CHP´nin, ?İptal yetmez, yetki gaspı var, bu yasa yok sayılmalı? diyerek Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduğu HSYK düzenlemesi için Abdullah Gül´ün ?en az 10 maddesi sorunlu? değerlendirmesi yaptığı da unutulmamalı bu arada. Bakalım o yasadaki sorunların gerçekten çözülmesine mi çalışılacak, yoksa internet yasaklarında olduğu gibi algıyı düzeltip, Erdoğan´nı veto yemekten kurtarma adına ?metodolojik formülasyonlar´ mı yaratılacak? Bekleyip göreceğiz.
